Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/30 E. 2023/687 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/30
KARAR NO : 2023/687

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.09.2020
NUMARASI : 2018/591 Esas 2020/399 Karar

DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ : 05.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.05.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.09.2020 tarih 2018/591 Esas 2020/399 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı kooperatifin 1993 yılında kurulduğunu, müvekkilinin yaklaşık 28 yıldır davalı kooperatifin üyesi olduğunu, aidatlarını düzenli olarak ödediğini, kooperatif üyesi olarak yükümlülüklerini yerine getirdiğini, davalı kooperatif yönetim kurulunun 27.02.2018 tarihli 252 nolu kararı ile müvekkiline 02.03.2018 tarihli kooperatif ihraç ihtarnamesi gönderilerek borçlarını ve aidatlarını ödememesi sebebiyle üyeliğinin düşürüldüğünün tebliğ edildiğini, davalı kooperatif tarafından yapılan inşaatların tamamlandığını, üyelere tahsisi gerçekleşmiş olmasına rağmen davalı kooperatifin yalnızca üyelik aidatlarının yanı sıra ek ödemede bulunan ortakların konutlarında ikamet etmesine izin verdiğini, müvekkilinin de 2007-2017 yılları arasında ek ödemede bulunarak lojman mahiyetinde denilerek kendisine tahsis edilen evde oturmaya başladığını, ortaklıktan çıkarma kararının usule uyulmaksızın alındığını, davalı kooperatifin 24.03.2018 tarihli genel kurul toplantısına müvekkilinin çağrılmadığını ve katılımının engellendiğini, müvekkilinin davalı kooperatife 24.03.2018 tarihli genel kurul tutanağının bir örneğinin verilmesi için başvuruda bulunduğunu, 25.04.2018 tarihli ihtarname ile bu talebini yinelendiğini, ancak toplantı tutanağının verilmediğini, yönetim kurulunca alınan üyelikten çıkarılma kararının davacının borçlarını ve aidatlarını ödemediği iddiasına dayandığını, davalı kooperatif tarafından müvekkiline 24.10.2017 ve 22/01/2018 tarihli ihtarnamelerin gönderildiğini, bu ihtarnamelerde talep edilen tutarların gerçeğe uygun olmadığını, davalı kooperatifin ana sözleşme uyarınca üyelerin bizzat yaptıracakları mutfak ve banyo iç düzeni dışındaki inşaatları tamamladığını, konutların kooperatif ortaklarına tahsisinin gerçekleştiğini, kooperatif üyelerinin davalı kooperatife ek ödeme yaparak konutlarında ikamet edebildiklerini, müvekkilinin de 2007-2017 yılları arasında ek ödeme yaparak konutunda ikamet ettiğini, davalı kooperatifin konutlar tamamlanmış ve fiili olarak kooperatif amacına ulaşmış olmasına rağmen ferdileşme aşamasına geçmediğini, tamamlanmış haldeki konutlar için iskan ruhsatı almadığını, üyelere tapu devrini gerçekleştirmediğini iddia ederek, davalı kooperatifin yönetim kurulu tarafından müvekkilinin kooperatif üyeliğinden düşmesine ilişkin 27.02.2018 tarihli 252 nolu kararın iptaline ve müvekkiline tahsis edilen konutun tapuda müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 24.07.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda parasal yükümlülüklerini yerine getirmesi için keşide edilen ihtarnamelerin farklı dönemlere ait farklı miktarlardaki borçları içermesi nedeniyle birbirini tamamlayan birinci ve ikinci ihtarname niteliğinde olmaması, ilk ihtarnamede ana sözleşmenin 14. Maddesindeki 30 günlük gecikme koşullarına uyulmaması, ikinci ihtarname ile verilen sürenin 1163 sayılı yasanın 27. maddesine göre 1 ay olması gerekirken 30 günlük süre verilmesi, talep edilen gecikme bedellerinin 11/01/2011 tarihinde kabul edilen 6098 sayılı TBK’nun 120/2 maddesine göre aylık %1,50 yıllık %18 üzerinden hesaplanması gerekirken yıllık %24 ve %36 üzerinden hesaplanması nedeniyle usulsuz olduğunun tespit edildiği, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre ortaklıktan çıkarma kararının dayanağı olan belgelerin usulsüz olmasının ortaklıktan çıkarma kararını da usulsuz kıldığı, dosyada tapu kayıtlarının bulunmadığı ancak kooperatif yetkililerinden henüz ferdi mülkiyete geçilmediği ve hiç bir ortağa tapu verilmediğinin belirlendiği, hal böyle olunca 23 ada 1 parselin davacı adına tescilinin talep edilemeyeceği yönünde görüş bildirildiği; karar verilmesine yönelik olarak davalı adına mahkememize dava açıldığı, davacının davalı kooperatif üyesi iken ortaklıktan doğan parasal yükümlülüklerini yerine getirmediğinden bahisle davalı kooperatif yönetim kurulunun 27/02/2018 tarih ve 252 sayılı yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan ihraç edildiği, çıkarma kararının Urla Noterliğinin 02/03/2018 tarih 02801 yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacıya bildirildiği, ihtarnamenin 06/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 24/03/2018 tarihinde yapılan 2014 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısında davacının ortaklıktan çıkarılması ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığı, yönetim kurulunun 31/03/2018 tarih 254 sayılı kararı ile üyeliği düşen … için 3 aylık sürenin beklenmesinin kararlaştırıldığı, davacının 3 aylık süre dolmadan 16/05/2018 tarihinde eldeki davayı yasal süresi içerisinde açtığı, davalı kooperatifin davacının parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle 24/10/2017 tarihli ihtarnameyi birinci ihtarname olarak gönderdiği, ihtarnamede davacının 30/09/2019 tarihi itibariyle hesaplanan 13.076,05 TL borcunu 30 gün içerisinde ödemesinin istendiği, ihtarname üzerine davacı tarafından 18/12/2017 tarihinde 12.500,00 TL ödeme yapıldığı, ihtarnamede talep edilen 2017 Yılı Eylül ayı aidatının muaccel hale geldiği 30/09/2017 tarihinden itibaren 30 günlük sürenin geçmediği, davalı kooperatif tarafından ikinci ihtarname olarak 22/01/2018 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği, ihtarnamede 30/11/2017 tarihi itibariyle hesaplanan 4.724,95 TL tutarındaki borcun 30 gün içinde ödenmesinin istendiği, ihtarnamenin davacıya 23/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, ikinci ihtarnamede ödeme için 30 günlük süre verildiği, ancak Kooperatifler Yasasında bu sürenin 1 ay olarak belirtildiği, bunun yanında ilk ihtarnamede borcun 30/09/2017 tarihi itibariyle hesaplanmış iken ikinci ihtarnamede borcun 30/11/2017 tarihi itibariyle hesaplandığı, bir ve ikinci ihtarnamelerin yasa ve ana sözleşme gereğince birinci ve ikinci ihtarname olarak nitelendirilemeyeceği, ayrıca ihtarnameye konu borçlar hesaplanırken gecikme bedellerinin genel kurul kararları gereği aylık %2 ve aylık %3 üzerinden hesaplandığı, bu oranların yıllık %24 ve %36 ya tekabül ettiği, ancak 6098 sayılı TBK’nun 120/2 maddesi gereğince davalı kooperatifin yıllık %18’in üzerinde gecikme bedeli faizi talep etmesinin mümkün olmadığı, bu hususlar göz önüne alındığında davacının davalı kooperatif üyeliğinden çıkarılmasına dayanak işlem ve belgelerin usulsüz olduğu ve ortaklıktan çıkarma kararının iptalinin gerektiği, davalı kooperatifin davacı tarafından yapılan ödemeleri 17/08/2019 tarihinde banka havalesi ile iade ettiği ve kooperatif yönetim kurulunun 02/09/2019 tarih 284 sayılı kararı ile 23 ada 1 parsel için davacının yerine …’ı ortaklığa kabul ettiği, kooperatif ortakları tarafından açılan tapu iptali ve tescili davalarının kabul edilebilmesi için diğer ortaklarla paralel olarak ferdi mülkiyete geçilmiş ve ortaklıktan doğan parasal yükümlülüklerin yerine getirilmiş olması gerektiği, davalı kooperatifin henüz ferdi mülkiyete geçmediği ve hiçbir ortağa tapu verilmediği, ortaklara tapu tescil işlemi yapılmadığı için davalıya da bu aşamada tapu tescilinin mümkün olmadığı, bunun yanında davacı tarafça yapılan ödemelerin davalı kooperatif tarafından davacıya iade edildiği ve davacının üyelikten doğan tüm yükümlülüklerini mevcut aşama itibariyle yerine getirmemiş olduğu, bu hususlar göz önüne alındığında davacının taşınmaz tesciline yönelik talebinin reddinin gerektiği sonucuna varılarak, davanın kısmen kabulü ile davalı Sınırlı Sorumlu … Yönetim Kurulunun 27/02/2018 tarihli 252 nolu davacının kooperatif üyeliğinin düşürülmesine ilişkin kararının iptaline, davacının yasal koşulları oluşmayan taşınmaz tesciline yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin üyeliğin gerektirdiği yükümlülüklere uygun davranarak aidatlarını düzenli şekilde ödediğini, davalı kooperatif tarafından yapılan inşaatların ana sözleşme uyarınca tamamlandığını, bu konutların kooperatif üyelerine tahsis edildiğini, ancak kooperatif üyelerinin yalnızca davalı kooperatife ek ödeme yaptıkları takdirde konutlarında ikamet edebildiklerini, müvekkilinin de 2007-2017 tarihleri arasında ek ödemede bulunduğunu ve kendisine “lojman mahiyetinde” denilmek suretiyle tahsis edilen tamamlanmış olan evinde oturmaya başladığını, davalı kooperatif tarafından, konutların tamamlanmış ve fiili olarak kooperatifin amacına ulaşmış olmasına rağmen, ferdi mülkiyete geçişin hukuka aykırı olarak engellendiğini, tamamlanmış konutların tapularının üyelere kasıtlı olarak gerçekleştirilmediğini, mahallinde keşif yapılmaksızın tapu iptal ve tescil yönünden karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, keşif yapıldığında davaya konu taşınmaz başta olmak üzere tüm taşınmazların tamamlanmış olduğunun görüleceğini, müvekkili adına tapuda tescilini isteme zorunluluğunun doğduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin mevzuata uygun şekilde ortalıktan çıkarma işlemlerini gerçekleştirdiğini, Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşmede belirtilen sürelere uygun hareket edilerek ihtarnameler çekildiğini ve çıkarma kararı alındığını, davacının müvekkili kooperatife yapması gereken ödemeleri yapmamayı ve aksatmayı alışkanlık haline getirdiğini, davacının ihtarnamede belirtilen aidatı ödemediği gibi takip eden aylara ait aidatları da ödemediğini, üstelik müvekkili kooperatifin davacıya ödemesini yaptığını, davacının ise parayı kabul ettiğini ve iade etmediğini, müvekkilinin gerekli sürelere uygun hareket ederek ödemelerini yapmayan davalıyı ana sözleşmeye uygun olarak ihraç etiğini belirterek, davanın kısmen kabulüne dair kararın kaldırılarak davanın tamamen reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif üyeliğinin düşürülmesine ilişkin yönetim kurulu kararının iptali ve davacıya tahsis edilen konutun tapuda müvekkili adına tescili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, davacının davalı kooperatif ortaklığının düşürülmesine ilişkin yönetim kurulu kararının iptaline, davacıya tahsis edilen taşınmazın davacı adına tescili isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacının davalı kooperatifin ortağı iken, parasal yükümlülüklerini yerine getirmediği gerekçesiyle 27.02.2018 tarihli yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan ihraç edildiği; davacı tarafından bu kararın iptali ile kendisine tahsis edilen konutun tapusunun devri istemiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesinde “Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Davalı kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesinde ortaklıktan çıkarma konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği, sözü edilen maddede parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktirenlerin ortaklıktan çıkarılabileceğinin düzenlendiği, Kooperatifler Kanunu’nun 16-27 maddeleri ve ana sözleşmenin 14. maddesi hükümlerine göre parasal yükümlülüklerini 30 gün geciktiren ortaklara, önce 10 gün, bilahare 1 ay süreli iki ihtarname keşide edilmesi gerektiği, buna rağmen kooperatif alacağının tahsil edilememesi halinde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin ortaklıktan ihraç edilebileceği anlaşılmaktadır.
Davalı kooperatif tarafından davacı ortağa gönderilen 24.10.2017 tarihli ihtarnamede 30.09.2017 tarihi itibariyle 11.399,21 TL anapara, 1.676,84 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 13.076,05 TL aidat borcunun 30 gün içinde ödemesinin ihtar edildiği, davacı tarafından 18.12.2017 tarihinde 12.500,00 TL ödeme yapıldığı; yine davalı kooperatif tarafından davacıya gönderilen 22.01.2018 tarihli ihtarnamede 30.11.2017 tarihi itibariyle 3.899,21 TL anapara, 825,74 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 4.724,95 TL bakiye aidat borcunun tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde ödenmesi, aksi takdirde ortaklıktan çıkarılacağının ihtar edildiği tespit edilmiştir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, parasal yükümlülüklerin yerine getirilmesi için keşide edilen ihtarnamelerin farklı dönemlere ait farklı miktarlardaki borçları içermesi nedeniyle birbirini tamamlayan birinci ve ikinci ihtarname niteliğinde olmadığı, ilk ihtarnamede talep edilen aidat borcunun kapsamında 2017 yılı Eylül ayının da bulunduğu, bu aya ait borcun henüz muaccel olmadığı, dolayısıyla ana sözleşmenin 14. maddesindeki “30 günlük gecikme” koşuluna uyulmadığı, ikinci ihtarname yönünden ise hem ilk ihtarname ile farklı tarihler esas alınarak aidat tutarının belirlendiği, hem de Kooperatifler Kanunu’nun 27. maddesine göre 1 ay süre verilmesi gerekirken daha kısa olarak 30 gün süre verildiği, talep edilen gecikme bedellerinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 120/2. maddesine göre aylık %1,5; yıllık %18 üzerinden hesaplanması gerekirken, yıllık %24 ve %36 üzerinden hesaplanması nedeniyle usulsüz olduğunun tespit edildiği, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre ortaklıktan çıkarma kararının dayanağı olan ihtarnamelerin usulsüz olmasının ortaklıktan çıkarma kararını da usulsüz kıldığı, kooperatif bünyesinde henüz ferdi mülkiyete geçilmediği, hiçbir ortağa tapu verilmediğinin tespit edildiği yönünde görüş bildirilmiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, davacıya gönderilen ihtarnamelerin Kooperatifler Kanunu’nun 16 vd. maddeleri ve kooperatif ana sözleşmesinin 14. maddesi hükümlerine uygun olmadığının, öte yandan kooperatif bünyesinde henüz ferdi mülkiyete geçilmediği, hiçbir ortağa tapu verilmediğinin tespit edilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptığı giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05.05.2023