Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/271 E. 2021/471 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/271
KARAR NO : 2021/471
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.01.2021
NUMARASI : 2020/1 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 08.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.04.2021
İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 27.01.2021 tarih 2020/1 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …… tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, nargile kömürü üretimi işi ile iştigal eden müvekkili şirketçe ….. nargile kömürü markasının Türk Patenti tarafından tescillendiğini, bu markanın müvekkili şirket tarafından tescili için 27.11.2018 tarihinde başvurusunun yapıldığını ve 31.07.2019 tarihinde tescil edildiğini, davalı şirket tarafından ….. markasına ait tescil başvurusunun 06.03.2019 tarihinde yapıldığını ve 29.08.2019 tarihinde tescil edildiğini, müvekkili şirketin de davalı şirketin markasını 04 sınıf kodlu katı yakıtlar, kömür, odun vs mal ve hizmetler şeklinde tescil edildiğini, davacı şirketin markası ile davalının markası arasında yazılım ve anlam benzerliği bulunduğunu, her iki şirketin de nargile kömürü satışı yaptığı göz önüne alındığında aynı mal ve hizmetleri kapsadığını, davalının markasındaki ….. kelimesinin ingilizce bir kelime olup, türkçe çevirisinin nargile olduğunu, bu nedenle bu kelimenin müvekkilinin markasının birebir çevirisi olduğunu, her iki markadaki ….. kelimesinin de birebir aynı olduğunu, ….. kelimesinin türkçe tercümesinin nargile olduğu göz önüne alındığında markaların birebir benzerlik gösterip halk tarafından karıştırılma ihtimali bulunduğunu, ….. kelimesinin davalı tarafın markasına ayrı bir kompozisyon ya da anlam katmayıp birebir müvekkili şirketin markasını çağrıştırdığını, markaların ayırt edilmesini sağlayan esaslı unsurların ….. nargile ve ….. kelimeleri olduğundan ve ….. kelimesinin tercümesinin de nargile olduğu göz önüne alındığında halk tarafından ilişkilendirilme ve karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu ileri sürerek, davalının markasının Türk Patent Sicilinden terkinine, müvekkili şirketin daha fazla zarara uğramasının engellenmesi amacıyla teminatsız olarak ya da uygun görülecek teminat karşılığında davalının ….. markasını tüm kullanımlarının engellenmesi, ürün ve tanıtım malzemelerinin toplatılması, internet ve sosyal medyadaki kullanımlarının da durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, markalar arasında iltibas oluşturan bir benzerlik bulunmadığını, davalının markasının tescili için 06.03.2019 tarihinde başvurulduğunu ve 29.08.2019 tarihinde tescil edildiğini, davacının paketlenmiş ürünlerinde markanın algı oluşturan kısmının ….. yazan kısmı olduğunu, aynı hizmet sınıfında faaliyet gösterseler de markaların şekil, ses, anlam, ürün görünümü gibi açılardan bir bütün olarak değerlendirildiğinde hitap ettikleri tüketici açısından aynılık algısının oluşturulmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin markasındaki ….. kelimesinin karşılığının ekstra bir çaba gerektirmeksizin anlaşılır olmadığını, her iki şirketin farklı coğrafi alanlarda hizmet verdiğini, hitap ettikleri tüketici kesiminin bu sektörde ticaret yapan basiretli tacirler olduğunu, …… kelimesinin karşılığı nargile anlamına gelmekte ise de nargile kelimesinin ingilizcedeki yaygın kullanımının Hookah olduğunu, davacının markasındaki nargile kömürü ifadesinin ingilizce karşılığının ise Hookah Coal olduğunu, dilimize çok yerleşen kelimeler olmadığından iltibas yaratmasının mümkün olmadığını, ihtiyati tedbir talebinin müvekkilinin ticari itibarının zarar görmesine ve ekonomik olarak zor duruma düşmesine neden olacağını, markasının iltibasa neden olma ihtimalinin olmadığını savunarak davanın ve ihtiyati tedbir talebinin reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbirin şartlarının 6769 sayılı yasanın 159. maddesinde düzenlendiği, bu düzenlenmeye göre; bu kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilerin, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebileceği, bu maddeye göre, tedbir talep edenin sınai mülkiyet hakkına tecavüz olduğunu yaklaşık olarak ispat etmesi gerektiği, dosyanın bulunduğu aşama ve mevcut delil durumu dikkate alındığında yaklaşık ispat olgusunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davacının tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 Sayılı Kanunun 155.maddesinde ”marka, patent veya tasarım hakkı sahibi kendi hakkından daha önceki rüçhan veya başvuru tarihine sahip hak sahiplerine açmış olduğu tecavüz davasında sahip olduğu sınai mülkiyet hakkını savunma gerekçesi olarak ileri süremez” hükmünün bulunduğunu, bu nedenle davalının markasının tescilli olduğunu savunma hakkı olarak ileri süremeyeceğini, tarafların markaları arasında birebir benzerlik olup halk tarafından karıştırılma ihtimalinin bir hayli yüksek olduğunu, ….. kelimesinin davalı tarafın markasına ayrı bir kompozisyon ve anlam katmadığını, birebir müvekkili şirketin markası olan ….. nargile kömürü markasını çağrıştırdığını, her iki şirketin de 4.sınıfta bulunan aynı mal ve hizmet grubunun pazarlamasını yaptığını, davaya konu markaların ayırt edilmelerini sağlayan esaslı unsurların ….. nargile ve ….. kelimeleri olduğundan ….. kelimesinin türkçe tercümesinin nargile olması nedeniyle bu kelimelerin birebir aynı olduğu gözetildiğinde emsal yargıtay kararı gereğince de ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, markalar arasındaki benzerlik dikkate alındığında yaklaşık ispatın gerçekleştiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep, tarafların markaları arasında benzerlik olduğu iddiasıyla davalının tescilli markasının Türk Patent Sicilinden terkini istemiyle açılan davada, davalının markasını tüm kullanımlarının engellenmesi, ürün ve tanıtım malzemelerinin toplatılması, internet ve sosyal medyadaki kullanımlarının da durdurulması yönelik ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun “İhtiyati Tedbir Talebi ve İhtiyati Tedbirin Niteliği” başlığını taşıyan 159. maddesinde, bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişilerin dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilecekleri, ihtiyati tedbirlerle ilgili bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, madde metninde; açıkça davalının kullanımının ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etme koşulu aranmış olmakla, geçici hukuki koruma niteliğindeki ihtiyati tedbir koşullarını genel olarak düzenleyen HMK’nın 389 vd. maddelerinde kabul edilen yaklaşık ispat ölçütünün (HMK’nın 390/3. m.) üzerinde, daha güçlü bir ispat şartı getirilmiştir. Buna göre, talep edenlerin tedbir taleplerinin kabulü için karşı tarafın kullanımlarının tedbir talep edenin sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil ettiğinin ispatı gerekli olup, bu hususun da ancak yargılama sırasında gerekli deliller toplanarak, toplanan delillere göre ürünler üzerinde uzman bilirkişiler aracılığıyla yaptırılacak inceleme sonucu anlaşılabileceği, bu aşamada davalının tescilli markasının kullanılmasının durdurulmasına yönelik talep edilen tedbir isteminin kabulü için SMK’nın 159. maddesinde yer verilen sınai mülkiyet haklarına özgü ispat koşulunun ve yasal şartların oluşmadığı görülmekle, mahkemece tedbir isteminin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen davacı yönünden istinaf karar harcı olan 97,70 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 38,40 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08.04.2021