Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/261 E. 2023/1557 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/261
KARAR NO : 2023/1557

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01.10.2020
NUMARASI : 2018/1352 E. – 2020/468 K.
BİRLEŞEN İZMİR 4.ATM’NİN 2019/217 E.SAYILI DOSYASINDA;
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.11.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.10.2020 tarih 2018/1352 E. – 2020/468 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA : Davacı vekili, davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … Şti. arasında 04/06/2013 tarihli 8.000.000,00-TL bedelli, 16/07/2015 tarihli 20.000.000,00-TL bedelli ve son olarak 01/06/2018 tarihli 30.000.000,00-TL bedelli Genel Ticari Kredi Sözleşmeleri kapsamında kredi kullandırıldığını, davalı borçluların söz konusu kredilere müteselsil kefil sıfatı ile taraf olduğu, borcun zamanında ödenmemesi sebebiyle asıl kredi borçlusu ve davalı müteselsil kefillere hesap kat ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnamenin tebliğine rağmen ödeme yapılmadığını, alacağın tahsil ve tasfiyesini teminen tahsilde tekerrür olmamak üzere kaydı ile müteselsil kefil borçlular hakkında alınan ihtiyati haciz kararına müteakip ihtiyati haciz uygulandığı, 1.449.155,00-TL nakdi ve 121.600,00-TL çek taahhüdü, 9.747.101,41-TL teminat mektubu ve 2.120.000,00 EURO teminat mektubu gayri nakdi alacağın ödenmesi talebiyle genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, asıl ve birleşen davada borca itiraz ettiğini belirterek; davalı borçluların iptaline, takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı banka ile dava dışı … Şirketi arasında 04/06/2013 tarihli 8.000.000,00-TL bedelli, 16/07/2015 tarihli 20.000.000,00-TL bedelli ve 01/06/2018 tarihli 30.000.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmelerinin imza altına alındığı, sözleşmeleri dava ve birleşen dosya davalılarının müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıkları, 16/07/2015 tarihli ve 01/06/2018 tarihli sözleşmelerde davalı … yönünden eş rızasının alındığı, diğer sözleşme yönünden davalı … ile diğer müteselsil kefil … ‘nın evli oldukları ve kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla birlikte imzaladıkları, bu sebeple … yönünden söz konusu sözleşme için eş rızasının gerekmediği, sözleşme tarihleri itibariyle diğer davalılar … ve …’ nın kredi kullanan … Şti ortakları olduğu, ticaret şirketinin ortakları tarafından şirketle ilgili olarak verilecek kefaletlerde eş rızasının aranmayacağı, bu sebeple … ve …’nın kefaletleri açısından eş rızasının gerekmediği, kredi sözleşmeleri kapsamında dava dışı asıl borçluya kredi kullandırıldığı, kullandırılan kredi borçlarının ödenmemesi sebebiyle davacı banka tarafından kredi hesapları kat edilerek kat ihtarnamesinin gönderildiği, ihtarnamenin davalı borçlulara 03/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve davalıların 05/10/2018 tarihi itibariyle temerrüde düştükleri, davacı bankanın takip tarihi itibariyle davalılardan taleple bağlı kalınmak üzere 1.423.346,39-TL asıl alacak, 24.022,29-TL işlemiş faiz ve 1.201,12-TL BSMV olmak üzere toplam 1.448.569,80-TL nakdi alacak tutar üzerinden davalılarca icra takibine yapılan itirazın haksız ve yersiz olduğu ve bu miktarlar üzerinden icra inkar tazminatı koşullarının oluştuğu, ihtiyati haciz vekalet ücreti ile ihtayati haciz masrafının icra gideri olarak icra müdürlüğünce nazara alınmasının gerektiği, belirtilerek; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne falzya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalıların dava dışı şirket ile davacı banaka arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerine müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarını, dava dışı borçlu şirketin kredi koşullarına uymaması, borcun zamanında ödenmemesi sebebi ile asıl kredi borçlusu ve davalı müteselsil kefillere karşı hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, hesap özeti borçlulara tebliğ edilmesine rağmen herhangi bir ödeme yapılmaması nedeniyle alacak muaccel hale geldiğini, 1.449.155,00-TL nakdi, ve 121.600,00-TL (Çek Taahhüdü), 9.747.101,41-TL (Teminat Mektubu) ve 2.120.000,00-Euro (Teminat Mektubu) gayrinakdi alacağın ödenmesi talebiyle genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, dava kapsamında gayrinakdi alacaklar için depo talebinin red ediliğini, kararda yeterli gerekçeye yer verilmediğini, gayri nakdi risklerin çek ve teminat mektuplarından oluşması sebebi ile işbu risklerin, muhatabın tazmin talebinde bulunması ile nakdi riske dönüşeceğini, bu durumda ek bir takibin açılmasının önüne geçilmesi ve usul ekonomisine aykırı davranılmaması adına; gayri nakdi risklerin depo edilmesinin istenmesi, nakdi riske dönüştüğünde de bankaca ticari kredilere uygulanacak en yüksek temerrüt faiz oranından hesaplanacak faizi ile istenmesinin sözleşeme ve hukuka uygun olduğunu,belirterek; kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili istemi ile yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, gayrinakdi alacak yönünden davalı müteselsil kefillerin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktasındadır.
3. Davaya konu kefalet sözleşmesi için sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 6098 sayılı TBK’ nın kefalete ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Kefalet sözleşmesi alacaklı ile kefil arasında kurulan ve alacaklıya kişisel güvence sağlayan bağımsız nitelikte bir borç ilişkisidir. Kefil, asıl borçlunun borcunu alacaklıya karşı ifa edememesi tehlikesini kişisel olarak üstlenmektedir.Kural olarak kefilin gayrinakdi alacak yönünden depo sorumluluğuna gidilebilmesi için genel kredi sözleşmesinde bu yönde açık hüküm bulunması gerekmektedir.
4. Bankaların verdikleri çek karneleri nedeniyle her bir çek yaprağı için zorunlu karşılık ödeme riski bulunması nedeniyle çek karnesi verilmesi gayri nakdi kredi verilmesi niteliğindedir. Ancak çekin karşılıksız işlemi sonucu zorunlu karşılığının bankaca ödenmesi sonucu gayrinakdi kredi nakit krediye dönüşecek ve kredi borçlusu nakit kredi kullanmış olacaktır. Kefilin imzaları bulunan sözleşme içeriğinde çek yaprağı ve teminat mektubu nedeniyle depo talebinde bulunulabilmesi için sözleşmede tereddüte mahal vermeyecek şekilde bu konuda açık hükmün yer alması zorunludur. Aksi halde kefil, gayri nakdi alacağın deposundan sorumlu tutulamaz. (Yargıtay HGK’nun 06.11.2018 tarih ve 2018/19-689 E. – 2018/1624 K. 19.HD’nin 19.03.2018 tarih ve 2016/16369 E. 2018/1334 K. )
5. Davalı kefillerin dava konusu genel kredi sözleşmesinin eki olan kefalet sözleşmesinde gayri nakti alacağın depo edilmesinden kefilin sorumlu olduğuna ilişkin açık bir hükme yer verilmemiştir. Kefil üçüncü kişinin borcunu teminat altına alarak yükümlülük altına girdiğinden kefile yükümlülük getiren düzenlemelerin kefalet sözleşmesinde açıkça yer alması gerektiği gibi kredi sözleşmesinde yer alan müşteri hakkında yer alan hükümlerin kefil hakkında da uygulanacağına ilişkin hükmün varlığı kefilin gayri nakdi alacaktan sorumlu olduğu sonucunu da doğurmayacaktır (Yargıtay HGK’nun 12/03/2020 tarih ve 2017/11-36 E. ) 2020/290 K).
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; gayrinakdi alacak yönünden davalı müteselsil kefillerin sorumluluğunun ispat edilmemiş olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, yatırmış olduğu 54,40-TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 02.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.