Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/26 E. 2023/97 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/26
KARAR NO : 2023/97

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2019
NUMARASI : 2018/196 Esas 2019/189 Karar
DAVANIN KONUSU : Marka
KARAR TARİHİ : 20.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.01.2023

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 27.11.2019 tarih 2018/196 Esas 2019/189 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin “…” ya da “…” olarak bilinen gıda ürünlerinin hazırlanması ve satışı alanında faaliyet gösterdiğini, Türk Patent ve Marka Kurumuna başvurarak “…” ve “…” ibareleri altında çok sayıda markalarının bulunduğunu, ayrıca “yemek sunum şekli” başlıklı 2017/08196 nolu tasarım tescil belgesi bulunduğunu, davalının ise müvekkilinin sektördeki tanınırlığından ve “…” ürünlerinin bilinirliğinden faydalanarak ürünün adını taklit ettiğini, ayrıca ürünün sosundan sunum şekline kadar birçok alanda ürünü taklit ederek karışıklığa sebep olacak eylemlerde bulunduğunu iddia ederek, müvekkili adına tescilli tasarıma ve markalara tecavüzün tespitine, önlenmesine, “… ” ve “…” asıl ibareli ürün adlarının dava sonuna kadar kullanılmasının tedbiren durdurulmasına, haksız rekabetin tespitine, fazla hakları saklı olmak üzere 4.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın ihtarname tarihinden itibaren işleyen en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin “… ” markasının 2018/45553 nolu tescil başvurusunu Türk Patent ve Marka Kurumu’na 04.12.2017 tarihinde yaptığını ve marka tescilinin 12.03.2018 tarihinde gerçekleştirildiğini, müvekkilinin hem Çeşme ve Bornova’da bulunan restoranlarında marka tescilini yaptırdığı “… ” ve davacı tarafça tescili yaptırılmayan “…” adı altındaki ürünlerin satışını yaptığını, müvekkilinin davacıya ait tescilli markaların hiçbirisini kullanmadığını, marka hakkına tecavüz etmediğini, Türk Patent Enstitüsü’nün marka tescilini yapmadan önce benzerlik araştırmasını yaptığını ve hukuki bir engel görmediği için de tescili gerçekleştirdiğini, tarafların ürün içeriklerinin farklı olduğunu, tavuğun sosu, malzemesi ve sunumların farklı olduğunu, “…” isminin bir element adı olduğunu, tek başına marka adı olamayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tarafların aynı hizmet sektöründe rekabet halinde olduğunu, davacının Türk Patent ve Marka Kurumu’nda kayıtlı, korunan 2017/08196 nolu tasarımın, 2017/110025 nolu “… …” markasını ihlal edildiğini ileri sürdüğü, tasarım ve markalara konu ürünlerin 29 ve 30. sınıfa giren gıda ürünleri ve yiyecek içecek hizmetleri sunumundan ibaret olduğu, davacının dayandığı ve ihlal ileri sürdüğü 2009/33003 ve 2017/110025 nolu markaların geçerliliklerini koruduğu, davalı adına tescilli markanın “… ” şeklinde olduğu, davacı markalarıyla çakışan kısmın “…” ekinden ibaret olduğu, bilirkişi kurulunun, gıda mühendisi ve marka vekili sıfatıyla değerlendirme yaptığı, markalar arasındaki farklılıkları da belirterek marka ihlali oluşturacak bir iltibas riski bulunmadığı sonucuna vardığı, “…” ibaresinin günlük dilde ve özellikle çabuk yemek alanında sıkça kullanılan bir cins adı olduğunun, besleyici ve kalorisi yüksek yemek çeşidini ifade ettiğinin, dolayısıyla tanımlayıcı bir karakter taşıdığının belirtildiği, bu durumda markalardaki ayırt edici baskın unsurlara göre karşılaştırma yapmak gerektiği, davalının markasında “…” ibaresinin ayırt edicilik sağladığı, davacının markalarında ise, Türk Patent Kurumu’ndan getirtilen kayıtlara göre “…” ibaresinin ayırt edicilik sağladığı, mal ve hizmetten tamamen ilgisiz, ayırt edicilik gücü yüksek bir sözcük olarak esas unsur oluşturduğu, iki tarafın markalarının kaligrafik özelliklerinin de farklı olduğu, bu nedenle marka ve tasarım ihlali bulunmadığı gibi, yaygın bilinen yemeklerin sunum benzerliklerinin haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, müvekkilinin yaklaşık 20 yıldır Çeşme’de “…” ya da “…” olarak bilinen ürünlerin hazırlanması, sunumu ve satışı alanında faaliyet gösterdiğini, yıllar içerisinde geliştirdiği orijinal sosu, yemeğin sunumu, malzemelerin karışımı, şnitzel tavuğun hazırlanması gibi alanlarda meşhur ve maruf hale getirdiğini, Türk Patent ve Marka Kurumuna başvuruda bulunarak markaların ilgili alanlarında adına tescil ettirdiğini, …in müvekkili tarafından emek ve mesai harcanarak meşhur edildiğini, davalıların aynı ticari faaliyet bölgesinde “…” ibaresi ile Ege Bölgesinde kumru olarak tarif edilen sandviçlerin satışını yaptıklarını, müvekkiline rakip firma olduklarını, “…” ibaresinin davalılar tarafından 2013/65493 başvuru numarası ile Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescillendiğini, ancak piyasaya sunmakta oldukları ürünleri müvekkilinin markasına tecavüz edecek şekilde ürettiklerini, iltibas teşkil edecek şekilde sattıklarını, müvekkilinin kendi tasarımı ve tescili olan ürünlerin birebir aynısını sanki müvekkiline ait markaların şubeleri olarak piyasaya sunduklarını, davalı tarafından kullanılan etiket, reklam, broşür vb. ürünlerde dikkat çekici olan ibarenin …, … ürünleri ile bu ürünlerin sunum şeklini ihtiva eden görseller olduğunu, davalının bu ürünlerin müvekkili tarafından üretildiğini ve müvekkili ile özdeşleştiğini bildiği halde, görseli dahi ayırt edilemeyecek derecede benzeştirmek suretiyle piyasada hitap edilen tüketiciler nezdinde iltibas meydana getirdiğini, haksız kazanç elde ettiğini, … ibaresinin müvekkili adına tescilli olan markaların ve bu marka adı altında satışa sunulan ürünlerin esas ve ayırt edici unsuru olduğunu, davalıların müvekkili firmanın markası ve şubesi gibi hareket etitiklerini, müvekkilinin markalarının “… …” asıl ibaresini haiz olan bileşke markalardan olduğunu, davalıların müvekkilinin sektordeki tanınırlığından ve özellikle … ürünlerinin bilinirliğinden faydalandığını, bilirkişi raporlarına itirazlarımızı karşılar nitelikte ek rapor alınmasını talep etmişlerse de ek raporda da aynı bilirkişilerin hatalı değerlendirmelerde bulunduklarını, tespitlerde fahiş yanılgılara düşerek raporun da hatalı olmasına yol açtıklarını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacı adına tescilli endüstriyel tasarım ve markalara tecavüzün tespiti ile önlenmesi, davacı aleyhine haksız rekabetin tespiti ile önlenmesi, ayrıca maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının 2018/45553 tescil nolu “… ” markasının davacı adına tescilli markalara ve 2017/08196 nolu tasarıma tecavüz ve haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince marka-patent vekili ve gıda mühendisi bilirkişiden oluşan heyetten alınan raporda, davacıya ait 2009/33003, 2011/107012, 2011/107019, 2011/107033, 2012/93887, 2017/110025, 2017/110992, 2017/11095, 2017/110998, 2017/110999, 2017/111002 ve 2017/111011 başvuru numaralı markalarının bulunduğu, 2009/33003 ile 2017/110025 numaralı markalar esas alınarak değerlendirmede bulunulduğu, TPMK kayıtlarında 2009/33003 başvuru numarası ile davacı adına 29, 30 ve 43. Nice sınıflarında tescilli “… …” markasının 23.06.2019 tarihine kadar koruma altında olduğu, TPMK kayıtlarında 2017/110025 başvuru numarası ile davacı adına 29, 30 ve 43. Nice sınıflarında tescilli “… … ” markasının 04.12.2027 tarihine kadar koruma altında olduğu, davacı adına tescilli diğer markalarda genel olarak, “…” ibaresinin yanında, tür, çeşit, renk, lezzet ifade eden ibareler ve şekil olarak ürün görsellerinin yer aldığı, davacı adına ayrıca 2017/08196 tescil nolu 32 Locarno sınıflarında tescilli yemek sunum şekline ait 11 adet tasarımın 06.12.2022 tarihine kadar koruma altında olduğu; TPMK kayıtlarında 2018/45553 tescil numarası ile davalı … adına 29, 30, 35 ve 42. Nice sınıflarında tescilli “… ” markasının 08.05.2028 tarihine kadar koruma altında olduğu; davacı adına tescilli ve koruma kapsamında olan “… …” ve “… … ” markalarında iltibas belirlemesinde esaslı unsurun “…” ibaresi olduğu, ürün türü, cins belirten diğer hususların, bu kapsamda “…” ibaresinin de yan unsur teşkil ettiği, markalarda ayırt edici ve baskın unsurların markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin göz önüne alındığında, “… ” markası ile benzerlik yaratmadığı, her iki firmanın esas itibariyle sandviç türü ürünleri üretebilecek yeterlilikte olduğu, davacı ürünün özel sos ve malzeme içerdiğini ifade etmekte ise de bunun tasarım anlamında görsel bir karşılığının bulunmadığı, her iki ürünün ana malzemesinin tavuk ve garnitürleri olmasının ve alüminyum tabakta sunulmasının tasarımsal anlamda bir benzerlik ortaya çıkarmadığı, bu görüntünün sunumun şekli ve ürünün doğal görünümü nedeniyle ortaya çıktığı, tecavüzün söz konusu olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olduğu, yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde ve verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı … adına tescilli “… ” markasının davacı adına tescilli “… …” ve “… … ” markalarına tecavüz oluşturmadığı, davacının markalarının ayırt edici esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğu, davacının tescilli tasarımına da tecavüzün bulunduğunun da kanıtlayamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,5‬0 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20.01.2023