Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/237 E. 2023/1560 K. 02.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/237
KARAR NO : 2023/1560

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.12.2020
NUMARASI : 2020/5 E. 2020/821 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 02.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.11.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.12.2020 tarih 2020/5 E. 2020/821 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının ZMM sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında davacıya ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, kusurun karşı araç sürücüsünde olduğunu, davalının oluşan zararından sorumlu olduğunu, başvuru üzerine yapılan ödemenin zararı karışılamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası şeklinde 100,00-TL hasar 10,00-TL değer kaybı olmak üzere toplam 110,00-TL tazminatın dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava değerini 8.793,00-TL olacak şekilde artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, davacının başvurusu üzerine davacıya 4.819,48-TL hasar, 92,94-TL değer kaybı ödemesi yapıldığını, davalının sorumluluğunun zorunlu sigorta limitlerine göre temin edildiğini, davacının maddi zararını kanıtlaması ve kusur raporu alınması gerektiğini, tazminat talebinin fahiş olduğunu, sigortacının ödeme yükümlülüğünü yerine getiriğini, genel şartlara göre hesaplama yapılması gerektiğini, davalının temerrüte düşürülmediğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından sigortalı aracın % 100 oranında asli ve tam kusurlu davacıya ait aracın kusursuz olduğu, yapılan ödemeler mahsup edildiğinde 5.886,00-TL hasar ve piyasa değeri arasındaki farka göre 2.907,00-TL değer kaybı zararı bulunduğu, zararın poliçe limiti dahilinde kaldığı, belirtilerek; davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının geriye yürümeyeceğini, değer kaybı tazminatı hesaplamasının karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlar ekine göre yapılması gerektiğini, davalın temerrüte düşürülmediğini, dava tarihinden faiz yürütülmesi gerektiğini, avans faiz yürütülmeyeceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan hasar ve değer kaybının ZMMS kapsamında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
3. Trafik kazasında zarar gören aracın hasarı onarılsa dahi onarımdan sonra aracın piyasa rayiç satış fiyatında düşüklük oluşacağı gerçeği karşısında, kaza nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı da gerçek zarar içinde değerlendirilir ve bu zarardan hem zarar veren işletenler hem de ZMSS şirketi sorumludur.
4. Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. HD’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. – 2020/8104 K.). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün değildir. Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 17. HD’nın 07.03.2016 tarih ve 2015/15003 E.- 2016/2856 K.)
5. Esasen, haksız eylem nedeniyle meydana gelen zararda ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüt oluşmuş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davalı sigorta şirketi yönünden ise 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi gereğince, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde, sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir. Islah edilen miktar yönünden de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir. (Yargıtay 4. HD’nın 30.06.2022 tarih ve 2022/1725 E. – 2022/9741 K. ) Sigortacının kısmi ödeme yapması halinde ise, söz konusu ödeme tarihi temerrüt tarihi olarak esas alınacaktır. ( Yargıaty 17. HD’ninin 04/02/2020 tarih ve 2019/4875 E. 2020/720 K.)
6. Kazaya karışan araç ticari araç olup, asıl zarar verenden istenebilecek ticari temerrüt faizinin, onun sorumluluğunu üstlenen davalıdan da istenebileceği, dolayısıyla bu aracın haksız eyleminin de TTK’nın 3. maddesi uyarınca ticari iş niteliği taşımasına, bu durumda da zarar verenin hukuki sorumluluğunu üzerine alan davalıdan aynı oranda temerrüt faizi istenebileceğine göre, davalı bakımından istem gibi ticari işlerde öngörülen temerrüt faizine hükmedilmesi gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nin 18.10.2022 tarih ve 2022/3893 E. – 2022/12477 K.)
7. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, hasar ve değer kaybı bedelinin anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, aracın hasarlı ve hasarsız ikinci el bedelinin piyasa rayiçlerine göre belirlenmesine, zarara neden olan aracın ticari araç olması ve sigorta şirketi tarafından kısmi ödeme yapılması nedeniyle tazminata ödeme tarihinden avans faiz yürütülmesine, hasar ve değer kaybı bedelinin poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 600,65-TL’den peşin alınan 210,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 390,35-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 02.11.2023 oy birliğiyle karar verildi