Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/208 E. 2021/527 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/208
KARAR NO : 2021/527

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: MARMARİS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ: 04.01.2021
NUMARASI : 2020/272 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 20.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.04.2021

Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) 04.01.2021 tarih 2020/272 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette hissedar olduğunu, müvekkilinin sermaya koyma borcu bulunmadığını, müvekkilinin hiçbir surette sermaye koyma taahüdünde bulunmadığı halde 29.06.2020 tarihinde müvekkilinin usule ve kanuna aykırı olarak gerçekleştirilen genel kurul toplantısının 5. maddesinde alınan karar ile davalı şirketin de hissedarı bulunduğu taşınmazdaki müvekkilinin hissesinin şirkete dahil edilmesine oybirliğiyle karar verildiğini, bu kararda müvekkilinin imzası ve kabulü söz konusu olmadığını, bu kararın TTK’nın 456/3 maddesi gereğince üç aylık yasal süresinde tescil edilmediği için geçersiz hale geldiğini, bu toplantıdan hareketle davalı şirketin Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/146E sayılı dosyası üzerinden sermaye tespiti davası açtığını, müvekkilinin kendisine gönderilen bilirkişi raporu ile durumdan haberdar olduğunu, müvekkilinin sermaye koyma taahhüdü bulunmadığına dair ihtarname gönderdiğini, sermaye tespiti ile ilgili davanın devam ettiğini, müvekkilinin taşınmazını sermaye olarak koymak istememesi üzerine müvekkiline ait taşınmazı şirket uhdesine geçirmek için ortaklığın giderilmesi davası açıldığını, 24.11.2020 tarihli yönetim kurulu kararı ile TTK’nın 482/2 maddesi gereğince müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına karar verildiğini, bir şirkete ayni sermaye konulması için öncelikle Asliye Ticaret Mahkemesi yoluyla sermayenin tespiti, paydaşların ayni paylarının hesaplanması, şirket esas sözleşmesinin bu yönde tadil ve tescili gibi hukuki prosedürlerin yerine getirilmesi gerektiğini, taşınmazın bedelinin dahi tespit edilemediğini, TTK’nın 482. maddesindeki ıskat prosedürüne de uyulmadığını, anılan yönetim kurulu kararında şirket ana sermayesi üzerinden hesaplamak üzere hissesine denk gelen bedelin ödenmesi suretiyle şirketce müvekkilinin hissesinin satın alınmasına karar verildiğini, bu kararın da kabul edilemeyeceğini, bir an için kabul edilse bile müvekkilinin daha önce sermaye borcuna karşılık olarak ödediği sermayenin satın alınamayacağını ileri sürerek, 24.11.2020 tarihli müvekkilinin hakkında verilen ıskat(ortaklıktan çıkarma) kararının ve müvekkilinin hissesinin satın alınmasına ilişkin kararın butlanın tespitine dair açtığı davada, dava dilekçesiyle yönetim kurulu kararının uygulanmasının kararın kesinleşmesine kadar durdurulması ile müvekkiline ait hisselerin davalı ve/veya 3. kişilere devir ve üzerinde başkaca tasarruf yapılmasının önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, söz konusu yönetim kurulu kararının tedbiren durdurulması için HMK’nın 389. maddesine göre yaklaşık ispat gerektiği, davacının sunduğu belgelerin yaklaşık ispat için yeterli olmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedir isteyen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, dava dilekçesini tekrar ederek ihtiyati tedbir kararı şartları bulunduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle talebin reddine karar verilmiştir.

HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda davacı vekili, müvekkilinin ayni sermaye koyma taahhüdünde bulunmamasına rağmen usule ve kanuna aykırı şekilde gerçekleştirilen genel kurul toplantısında bu yönde karar alındığını, davalı şirketin ayni sermayenin tespiti için açtığı davanın devam ettiğini, davalı şirket yönetim kurulunun müvekkilinin ayni sermaye koyma taahhüdünü yerine getirmediği gerekçesiyle müvekkilinin ortaklıktan ıskatına karar verdiğini, ayni sermaye koyma prosedürüne ve ıskat prosedürüne uyulmadığını ileri sürerek ıskata ilişkin yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemli açtığı davada, ihtiyati tedbir yoluyla ilgili yönetim kurulu kararının uygulanmasının kararın kesinleşmesine kadar durdurulması ile müvekkiline ait hisselerin davalı ve/veya 3. kişilere devir ve üzerinde başkaca tasarruf yapılmasının önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Şirket paydaşlarının ortaklık sıfatından doğan kişisel statüsü ve haklarını doğrudan ilgilendiren yönetim kurulu kararlarına karşı açılan butlanın tespiti istemli dava aynı zamanda iptal istemini de kapsamakta olup TTK’nın 128, 482 ve 483. maddeleri ile tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerekmektedir. İhtiyati tedbir istemine konu ıskata ilişkin yönetim kurulu kararı HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca tam olarak uyuşmazlık konusu olup sonradan yeni uyuşmazlıklar doğmaması için ihtiyati tedbir talebinin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, Dairemizce ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 04.01.2021 tarih 2020/22E sayılı ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2- İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin HMK’nın 389. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile davalı şirket yönetim kurulunun 24.11.2020 tarihli davacının ortaklıktan ihracına ve payının satın alınmasına dair dava konusu kararının uygulanmasının durdurulmasına, davacıya ait hisselerin şirkete veya 3. kişilere devrinin önlenmesi amacıyla davacıya ait hisseler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına,
3-Kararın infazına ilişkin hususların ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine,
4-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir isteyen davacı tarafından yapılan 162,10 TL başvurma harcı, 43,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 205,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak ihtiyati tedbir isteyen davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 20.04.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.