Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2011 E. 2022/223 K. 04.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/2011
KARAR NO : 2022/223

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.10.2021
NUMARASI : 2021/674 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir (Kayyım Atanması)
KARAR TARİHİ : 04.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.02.2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.10.2021 tarih 2021/674 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : Davacı vekili, davalı şirketin kuruluşunda müvekkili … ve dava dışı …’ın 3 yıllık süre için yönetim kurulu üyesi ve münferiden şirket temsilcisi olarak seçildiklerini, ancak 06.11.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile …’ın bu görevlerine son verilerek müvekkilinin 3 yıllığına şirketin yönetim kurulu üyesi ve temsile yetkili olarak seçildiğini, ayrıca 1 yıl süre ile yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini, …’ın yönetim kurulu üyeliği ve şirketi temsil yetkileri sona ermesine rağmen yönetim kurulu yetkileri varmış gibi davranarak yetkisiz işlemler yapmaya devam ettiğini, elektronik şifreleri ile şirket iş ve işlemlerinin yürütülmesi için gerekli olan elektronik belgeleri müvekkiline teslim etmediğini, davalı şirketin hesaplarından %100 hissesi annesi …’a ait … A.Ş. isimli şirkete para aktardığını, şirket ortaklarının birbirine karşı güvenleri kalmadığını ve bu şartlar altında şirketin devamının mümkün olmadığını ileri sürerek, haklı nedenlerin varlığından dolayı davalı şirketin feshine, davalı şirketin malvarlığına ihtiyati tedbir konularak şirketin yönetimi ve tasfiye işlemlerinin yapılması için kayyım atanmasına, fesih talebinin kabul görmemesi halinde TTK’nın 531. maddesine göre haklı sebeple müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılarak, bilirkişi marifetiyle kıymet takdiri yaptırılarak şirketteki haklarının hissesine isabet eden kısmının nakden ve defaten ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece 28.10.2021 tarihli ara karar ile, …’nün 12.10.2021 tarihli cevabı yazısında, şirket temsilcisinin davacı … olduğunun, yetki bitiş tarihinin 06.11.2023 tarihi olduğunun bildirildiği,…in davacı olması sebebiyle şirketin bu dava yönünden temsilcisiz kaldığı, ancak … internet sitesinden çıkarılan kayıtlardan, 08.10.2021 tarihinde yapılan genel kurulda dava dışı …’ın 3 yıllığına şirket yönetim kuruluna seçildiği, yetki bitiş süresinin 08.10.2024 olduğu, böylece davalının temsil probleminin ortadan kalktığı, davalı şirketin malvarlığına tedbir konulması talebinin değerlendirilmesinde, davanın fesih ve tasfiye talebine, olmadığı takdirde davacının şirket ortaklığından çıkarılması talebine ilişkin olduğu, bu talep karşısında davalı şirketin mal varlığının korunmasının önem arzettiği, aksi bir durumda davacının telafisi güç zararlarının doğabileceği, şirkete kayyım atanması konusundaki tedbir talebinin değerlendirilmesinde, şirketin olağan yöntemlerle yönetilmesinin asıl olduğu, davalı şirketin temsilcisinin bulunduğu, temsil boşluğunun söz konusu olmadığı, şirket temsilcilerinin yasaya aykırı eylemlerinde hukuki ve cezai sorumluluklarının söz konusu olduğu gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne, 20.000,00 TL teminat karşılığında davalı şirketin gayrimenkulleri ile trafikte kayıtlı araçlarının devrinin önlenmesi bakımından kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, malvarlığının korunması ile ilgili fazlaya dair ihtiyati tedbir talebinin reddine, davalı şirkete yönetim kayyımı atanması yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin %10 hissine sahip ortağı olduğunu, şirketin hakim ortağının dava dışı … adına vekaleten hareket eden ancak yönetim kurulu yetkisi olmadığı halde işlemler yapan oğlu … olduğunu, bu kişinin daha yönetim kuruluna seçilmeden, şirketi zarara uğratacak eylemleri gerçekleştirdiğini, 08.10.2021 tarihinde yönetim kurulu başkanı ve tek temsil yetkisi aldıktan sonra davalı şirkete, dolayısıyla ortaklara zararlar vereceğini, dava dışı … ve onun emir ve talimatı ile iş görenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, davalı şirketin faaliyet konusu ile ilgisi olmayan ancak …’ın annesi …’ın ortağı olduğu şirketler adına tanzim edilmesi/alınması gereken faturalar ve VUK 229 ve devamı md. gereğince düzenlenmesi gereken belgelerin, dava dışı … A.Ş.’nin kârını arttırmak amacıyla, davalı şirket üzerinden fatura kesmek ya da fatura almak şeklinde işlem yapılarak … firmasının kârını düşük gösterdiklerini, şirketin hakim ortağı olan … adına vekalet ile iş gördüğünü iddia eden …’ın davalı şirketin hesaplarından, %100 hissesi …’a ait … A.Ş.’ne ve …’ın kanuni temsilcisi olduğu … Şti.’ne müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında para aktardığını, davalı şirketin büyük hissedarı … adına hareket ettiğini iddia eden … ile diğer küçük ortak …’un şirketin aktifinde geri dönüşü olmayacak azalmalara sebep olduğunu, …’ın yönetim kurulu üyeliği ve şirketi temsil yetkileri 2020 yılı Kasım ayında sona erdikten sonra da yönetim kurulu yetkisi kendisinde olmamasına rağmen yetkisiz işlemler yaptığını, şirket yönetim kurulunda olması gereken elektronik şifreler ile şirket iş ve işlemlerinin yürütülmesi için gerekli olan elektronik belgeleri teslim etmediğini, şirket ortaklarının birbirleri hakkında dava açmaları, suç duyurusunda bulunmaları neticesinde ortaklar arasında güven ilişkisinin kalmadığını, şirketin kuruluş gayesinin ortadan kalktığını, hakim ortağın kendi nam ve hesabına oğlu …’a verdiği, şirketi bağlayıcı özelliği bulunmayan vekaletlerle, şirketin ticari faaliyeti ile ilgisi olmayan sahte, muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleme, kullanma, bankalara talimat verme eylemlerini gerçekleştirmek suretiyle tanzim ettikleri sahte belgeler marifetiyle şirketi zarara uğrattıklarını belirterek, şirkete yönetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Talep, haklı nedenlerle davalı şirketin feshi veya davalı şirketin feshi yerine, davacının hisse değerinin ödenmek suretiyle davalı şirket ortaklığından çıkarılması istemli davada ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle, ihtiyati tedbir isteminin kısmen kabulüne, davalı şirketin taşınmazları ve araçlarının devrinin önlenmesi bakımından kayıtları üzerine tedbir konulmasına, malvarlığının korunması ile ilgili fazlaya dair talebin ve şirkete yönetim kayyımı atanması yönündeki talebin reddine karar verilmiş, bu ara karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle sınırlı ve kamu düzeniyle ilgili olarak resen yapılmıştır.
HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili, davalı şirketin kuruluşunda müvekkili … ve dava dışı …’ın 3 yıllık süre için yönetim kurulu üyesi ve münferiden şirket temsilcisi olarak seçildiklerini, ancak 06.11.2020 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile …’ın bu görevlerine son verilerek müvekkilinin 3 yıllığına şirketin yönetim kurulu üyesi ve temsile yetkili olarak seçildiğini, ayrıca 1 yıl süre ile yönetim kurulu başkanı olarak seçildiğini, …’ın yönetim kurulu üyeliği ve şirketi temsil yetkileri sona ermesine rağmen yönetim kurulu yetkileri varmış gibi davranarak yetkisiz işlemler yapmaya devam ettiğini, elektronik şifreleri ile şirket iş ve işlemlerinin yürütülmesi için gerekli olan elektronik belgeleri müvekkiline teslim etmediğini, davalı şirketin hesaplarından %100 hissesi annesi …’a ait … A.Ş. isimli şirkete para aktardığını, şirket ortaklarının birbirine karşı güvenleri kalmadığını ve bu şartlar altında şirketin devamının mümkün olmadığını ileri sürerek, haklı nedenlerin varlığından dolayı davalı şirketin feshine, davalı şirketin malvarlığına ihtiyati tedbir konularak şirketin yönetimi ve tasfiye işlemlerinin yapılması için kayyım atanmasına, fesih talebinin kabul görmemesi halinde TTK’nın 531. maddesine göre haklı sebeple müvekkilinin şirket ortaklığından çıkarılarak, şirketteki haklarının şirketteki kıymet takdirinin bilirkişi marifetiyle yaptırılarak hissesine isabet eden kısmın nakden ve defaten ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Dava henüz delillerin toplanması aşamasında olup, yaklaşık ispat yönünden tarafların delilleri toplanmamış, şirketin defter ve belgeleri incelenmemiş, bilirkişi raporu alınmamıştır. Davacının dava tarihi itibariyle davalı şirketi temsil etmesi konusunda münferit yetkisinin devam ettiği, dava tarihi itibariyle şirkette temsil sorunu ve organ boşluğunun bulunmadığı, TTK’nun 630/2 maddesi uyarınca açılmış bir organ azli davasının mevcut olmadığı, davacının haklılığına ilişkin HMK’nın 389. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun henüz yerine getirilmediği sonucuna ulaşılarak, mahkemece şirkete yönetim kayyumu atanması hakkındaki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir talep eden davacı yönünden istinaf karar harcı olan 133,00 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 73,70 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbir talep eden davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.