Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/20 E. 2023/1300 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/20
KARAR NO : 2023/1300

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.10.2020
NUMARASI : 2019/1146 Esas 2020/499 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.09.2023

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.10.2020 tarih 2019/1146 Esas 2020/499 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkiline ait ve davalı sigorta şirketince kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın 31.05.2019 tarihinde meydana gelen kaza sonucu pert durumuna geldiğini, davalı şirkete yapılan başvuru sonucunda hasar dosyası açıldığını, aracın kiraya verildiği gerekçesiyle, tespit edilen bedelin yaklaşık %80’inin muafiyet bedeli olarak düşülmesi ve %20’lik kısmı olan 8.680,00 TL’sinin ödenmesinin teklif edildiğini, müvekkilinin aracını kendisinin işlettiğini, kiraya vermediğini iddia ederek, aracın tüm bedelinin, aracın kullanılmamasından kaynaklanan mağduriyetin ve zararın tespitini, tespit edilecek bedelden şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili ön inceleme duruşmasında, talep ettikleri 10.000,00 TL maddi tazminat bedelinin 7.000,00 TL’sinin araç hasar bedeli, 3.000.00 TL’sinin aracın kullanılmamasından kaynaklı zarar bedeli olduğunu beyan etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının ihbarı üzerine pert işlemlerinin başlatıldığını, incelemeler sonucunda davacının dava dışı … şirketi ile 2018/2019 yılında başlayan ve her yıl yenilenecek şekilde uzun süreli kira sözleşmesi yapıldığının tespit edildiğini, poliçenin 3. sayfasında belirtilen, aracın faaliyet klozuna aykırı olarak kiralanması sebebiyle ile tespit edilen hasar bedelinin %20’sinin ödenebileceğinin davacıya bildirildiğini, araç kazanç kaybı talebinin kasko poliçesi kapsamında bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu kaza sonucu … plakalı midibüs niteliğindeki araçta oluşan hasarın kaza ile uyumlu olduğu, araçta meydana gelen hasar miktarının KDV dahil 67.732,00 TL olduğu, aracın kaza öncesi 2. el piyasa fiyatının 80.000,00 TL olduğu, onarımının ekonomik olmadığı, pert total olarak değerlendirilmesi gerektiği, aracın sovtaj değeri olan 32.000,00 TL mahsup edildiğinde, gerçek zararın 48.000,00 TL olduğu, aracın pert total olarak değerlendirilmesi nedeniyle değer kaybı oluşmadığı, ikame araç bedeli teminat kapsamında olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 48.000,00 TL araç hasar bedelinin 7.000,00 TL’sine 04.08.2019 tarihinden itibaren 41.000,00 TL’sine 30.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, ilk derece mahkemesince hükmedilen miktarın çok düşük olduğunu, müvekkilinin zararının karşılanmadığını, aracın enkaz halinde durduğunu, müvekkilinin aracı uzun süre kullanamayacağını, aracın kullanılmamasından doğan maddi kayıplarının ve zararlarının tespiti ile tazminini talep etmelerine ve bilirkişi raporunda da bir kısım ikame araç bedeli tespit ve hesap edilmesine rağmen bu talebin reddedildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıya ait aracın dava dışı … şirketi üzerinden işletildiği belirtilmiş ise de, 2018-2019 yılı ile başlayan ve her yıl yenilenecek şekilde uzun süreli kira sözleşmesi yapıldığını, kira sözleşmesini dosyaya sunduklarını, sürücü …’ın servis şoförü olarak SGK dökümü olmadığını, yapılan sözleşmenin aracın … firması tarafından kendi SGK’lı çalışanları vasıtasıyla ve sözleşme dahilinde kullanılması için uzun süreli kira sözleşmesi niteliğinde olduğunu, aracın kasko poliçesinin 3. sayfasında belirtilen faaliyet klozuna aykırı olarak kiralanması sebebiyle, tespit edilen hasar bedelinin %20’sinin ödenmesi gerektiğini, bir an için muafiyetin uygulanmayacağı kabul edilse dahi, hasar dosyasında aracın kasko değerinin 69.953,00 TL olarak belirlendiğini, rayiç değerinin ise 75.000,00 TL olarak belirlendiğini, bilirkişiler tarafından rayiç değerin 80.000,00 TL olarak fahiş belirlendiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kasko sigorta poliçesine istinaden hasar bedelinin tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
TTK’nın mal sigortasına ilişkin genel esaslarına göre mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarların tazminiyle yükümlüdür. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen Kasko Sigortası Genel Şartları A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen kasko sigorta poliçesi ve genel şartlarına göre, aracın kasko sigortacısı olan davalı sigorta şirketi, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı davacının aracında meydana gelen gerçek zararı teminat altına aldığından, davacının aracının karıştığı trafik kazası neticesinde davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olacağı sabittir.
Sigorta şirketi, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumludur ve kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Bir başka ifade ile, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti davalı sigorta şirketi üzerindedir. Sigorta şirketinin, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir. Sigorta şirketi tarafından özelikle taraflarca düzenlenen kaza tespit tutanağının geçersiz olduğu, aracın kiralık araç olarak kullanıldığı gerekçesiyle hasarın teminat dışı kaldığı ve hasar bedeline %80 oranında muafiyet uygulanması gerektiği savunulmuş ise de, bilirkişi raporu ile araçtaki hasarın kaza ile uyumlu ve zararın gerçekçi olduğunun tespit edilmiş olması karşısında sigorta şirketi tarafından sunulan deliller ve hasar dosyası içeriğinden zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının somut deliller ile ispat edilemediği ve bu nedenle sigorta şirketinin davacının oluşan gerçek zararından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin reddedilen araç mahrumiyeti talebine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Kasko poliçelerinde, “İkame Araç Klozu ” bulunduğu takdirde, kasko sigortacısı ikame araç temin etmediğinde araç mahrumiyet giderini ödemekle sorumlu olup, davaya konu poliçede bu klozun bulunmadığı tespit edilmekle, mahkemece talebin reddine karar verilmesi doğru olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, hasar bedelin poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının ve tenzili muafiyet koşullarının oluştuğunun davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 215,45 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 3.278,88 TL’den peşin alınan 820,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.458,88 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 28.09.2023