Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/195 E. 2021/441 K. 02.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/195
KARAR NO : 2021/441
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01.12.2020
NUMARASI : 2020/300 Esas
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbire İtiraz
KARAR TARİHİ : 02.04.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.04.2021
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.12.2020 tarih 2020/300 Esas sayılı ara kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, davacı ile dava dışı ağabeyi …’in davalı şirketin %50 ortakları olduğunu, diğer ortak …’in 24.06.2010 tarihli genel kurul kararı ile 10 yıl müddetle müdür seçildiğini, müdürlük yetkisi 24.06.2020 tarihinde sona ermeden 2 gün önce 22.06.2020 tarihinde bu konuda hiçbir yetkisi olmamasına rağmen şirketin tüm malvarlığı olan 2 adet taşınmazların muammel bedellerinin toplamı 31.000.000,00 TL’den fazla olmasına rağmen bu 2 taşınmazı 4.000.000,00 TL gibi son derece düşük bedelle genel kurul kararı olmadan usulsüz ve muvazaalı bir şekilde başkalarına satmış ya da satmış gibi göstererek tapuda devrettiğini, davalının TTK’nın 443/2maddesi gereğince bu konuda genel kuruldan karar alması gerektiğini, satış bedellerinin tapuda son derece düşük gösterilerek davacının zarara uğratıldığını, satış bedellerinin ödendiğini dair banka havale makbuzu ya da bir dekont olmadığının, bu paraların şirket kasasına intikal ettirilmediğini, yarısının da müvekkiline ödenmediğini, satış bedellerinin nerede ve ne olduğunun meçhul olduğunu, satış konusunda fatura kesilmediğini, deftere de işlenmediğini, bu şekilde şirketin fiilen tasfiyesine sebep olunduğunu, davalı şirketin şuan müdürsüz olduğunu, şirket ortakları arasında bu nedenlerle güven ilişkisinin kalmadığını, ortakların bir araya gelip genel kurul toplantısı yapma ihtimallerinin de ortadan kalktığını, şirket müdürünün genel kurul kararını almaksızın şirkete ait tüm malvarlığı kapsamındaki 2 adet gayrimenkulün tapuda son derece düşük bedellerle satış göstermesinin kötü niyetini ortaya koyduğunu, hali hazırda şirketin organlarından birinin de eksik olduğunu ileri sürerek şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine, tasfiye sonucunda ortaya çıkacak davacıya ait tasfiye payının ticari faiziyle davacıya ödenmesine, şirketin hali hazırda müdürü ve imza yetkilisi bulunmadığı için ve şirket ortaklarının da bir araya gelerek genel kurul oluşturma ihtimallerinin de bulunmaması sebebiyle tedbiren şirkete dışarıdan bir yönetim kayyumunun atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tarafların yokluğunda 13.07.2020 tarihli ara karar ile dava sonuçlanıncaya kadar mali müşavir …’i tedbiren yönetim kayyumu olarak atanmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ : İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili, davalı olarak gösterilen şirket ortağı …’in dosyada taraf olmaktan çıkarıldığını, iradi taraf değişikliği şartlarının var olup olmadığının resen incelenebilmesi için taraf değişikliği talebinin olması gerektiğini, taraf değişikliği talebi olmaksızın mahkemece bu durumun resen incelenmesinin mümkün olmadığını, ticari şirketin feshi davasında husumetin şirkete yöneltilmemesinin maddi hata olmadığını, tarafının rızası alınmaksızın tarafta değişiklik yapılmasının mümkün olmadığını, şirket yetkilisinin görev süresinin 01.07.2020 tarihinde sona erecek olmasının mahkemece gözetilmediğini, davanın da 30.06.2020 tarihinde şirket yetkilisinin görev süresi dolmadan açıldığının gözetilmemesinin hatalı olduğunu, pandemi nedeniyle genel kurul toplantısının zorunlu olarak gerçekleştirilemediğini, şirket yetkilisi olan ortağın 67 yaşında olup, 15.06.2020 tarihine kadar sokağa çıkma yasağının bulunduğunu, bu sebeple tapuda satışların 22.06.2020 tarihinde gerçekleştiğini, TTK’nın 636.maddesinin 2.fıkrasında belirtilen uzun süre şartının gerçekleşmediğini, bu sebeplerle davanın reddi gerekeceğinden kayyum atanma kararına itiraz ettiklerini, davacının şirket hisselerinin %50 sine sahip olup genel kurul çağrısında bulunmasının zorunlu olduğunu, müvekkili şirketin gayri faal olup, iddiaların aksine şirket kasasında ve muhasebesinde yoğun para hareketliliğinin bulunmadığını, 10 yıldır sermaye attırımı yoluna da gitmediğini, şirketin merkezinin davacı tarafından haksız olarak işgal edildiğini, ihtiyati tedbir talebinin tarafına tebliğ edilmeden ve duruşma açılmadan ihtiyati tedbir kararının verildiğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, şirket müdürünün görev süresi sona ermeden ve şirketin iflası için organın uzun süreden beri oluşturulamıyor olması şartı mevcut olmadığından gecikmesinde sakınca bulunan hal olmadığını, HMK’nın 394.maddesi gereğince tedbiren kayyum atanması kararının ihtiyati tedbir niteliğinde olduğundan itiraz yoluna tabi olduğunu, istinafa tabi tutulmasının kanuna aykırı olduğunu, şirketin faaliyetleri konusunda bilgi sahibi olmayan kayyumun atanması nedeniyle faaliyetlerin aksayacağını, şirketin itibarinin sarsılacağını, doğacak muhtemel zarar yönünden davacı ortaktan teminat alınması gerektiğini belirtilerek itirazlarının kabulü ile tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde tarafların yokluğunda 01.12.2020 tarihinde mahkemece verilen kayyum atama kararının nihayetinde tedbir niteliğinde bir karar olduğu, eldeki davada davalı şirketin feshinin istendiği, davalı şirkete 24.06.2010 tarihli genel kurul kararı ile 10 yıl süreyle şirket müdürü olarak seçilen …’in müdürlük yetkisinin 24.06.2020 tarihinde sona erdiği, yönetim kurulunun görev süresinin dolmuş olması nedeniyle tedbir kararı verildiği, 6100 sayılı HMK’nın 394. maddesi gereğince tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata itiraz edilebileceği, somut davada; 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde düzenlenen ilkeler, sunulan mevcut deliller ile yaklaşık ispat kuralından hareket edilerek tedbir kararı verildiği, bu nedenle davalı vekili tarafından mahkemenin kanaatinde değişiklik yapılmasını gerektirir nitelikte bir delil ve belge sunulmadığından, bu aşamada koşullarda bir değişiklik olmadığı, davalı tarafın olası zarar iddiası yönünden teminat alınmasını gerektirir koşulların varlığına da rastlanmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin tüm itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbire itiraz eden davalı şirket vekili, davalı olarak gösterilen şirket ortağı …’in dosyada taraf olmaktan çıkarıldığını, iradi taraf değişikliği şartlarının var olup olmadığının resen incelenebilmesi için taraf değişikliği talebinin olması gerektiği, taraf değişikliği talebi olmaksızın mahkemece bu durumun resen incelenmesinin mümkün olmadığını, ticari şirketin feshi davasında husumetin şirkete yöneltilmemesinin maddi hata olmadığını, tarafının rızası alınmaksızın tarafta değişiklik yapılmasının mümkün olmadığını, şirket yetkilisinin görev süresinin 01.07.2020 tarihinde sona erecek olmasının mahkemece gözetilmediğini, davanın da 30.06.2020 tarihinde şirket yetkilisinin görev süresi dolmadan açıldığının gözetilmemesinin hatalı olduğunu, pandemi nedeniyle genel kurul toplantısının zorunlu olarak gerçekleştirilemediğini, şirket yetkilisi olan ortağın 67 yaşında olup, 15.06.2020 tarihine kadar sokağa çıkma yasağının bulunduğunu, bu sebeple tapuda satışların 22.06.2020 tarihinde gerçekleştiğini, TTK’nın 636.maddesinin 2.fıkrasında belirtilen uzun süre şartının gerçekleşmediğini, bu sebeplerle davanın reddi gerekeceğinden kayyum atanma kararına itiraz ettiklerini, davacının şirket hisselerinin %50 sine sahip olup genel kurul çağrısında bulunmasının zorunlu olduğunu, müvekkili şirketin gayri faal olup, iddiaların aksine şirket kasasında ve muhasebesinde yoğun para hareketliliğinin bulunmadığını, 10 yıldır sermaye attırımı yoluna da gitmediğini, şirketin merkezinin davacı tarafından haksız olarak işgal edildiğini, ihtiyati tedbir talebinin tarafına tebliğ edilmeden ve duruşma açılmadan ihtiyati tedbir kararının verildiğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, şirket müdürünün görev süresi sona ermeden ve şirketin iflası için organın uzun süreden beri oluşturulamıyor olması şartı mevcut olmadığından gecikmesinde sakınca bulunan hal olmadığını, taşınmazlardan birinin dava dışı şirkete satılması konusunda satım sözleşmesinde davacının da imzasının bulunduğunu, davacının önceden kabul ettiği işlemleri inkar ederek şirket menfaatlerine zarar verdiğini, HMK’nın 394.maddesi gereğince tedbiren kayyum atanması kararının ihtiyati tedbir niteliğinde olduğundan itiraz yoluna tabi olduğunu, istinafa tabi tutulmasının kanuna aykırı olduğunu, şirketin faaliyetleri konusunda bilgi sahibi olmayan kayyumun atanması nedeniyle faaliyetlerin aksayacağını, şirketin itibarinin sarsılacağını, doğacak muhtemel zarar yönünden davacı ortaktan teminat alınması gerektiğini istinaf nedenleri olarak belirtilerek itirazlarının kabulü ile tedbir kararının kaldırılmasını, uygun görülmemesi halinde yönetim kayyumu olarak şirketi zarara uğratacak bir faaliyeti olmayan …’in atanmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Talep, iki ortaklı limited şirketin ortağı olan davacının davalı şirketin feshi ve tasfiyesi istemiyle açmış olduğu dava kapsamında ilk derece mahkemesince davalı şirkete kayyım tayinine yönelik verilen ihtiyati tedbir kararına itiraza ilişkin olup mahkemece yukarıda yazılı gerekçeyle itirazın reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Davacı taraf, davacının ortağı olduğu davalı limited şirketin fesih ve tasfiyesi için açılan davada, şirketin diğer ortağının müdürlük yetkisi sona ermeden 2 gün önce şirketin tüm malvarlığı olan 2 adet taşınmazını genel kurul kararı olmadan usulsüz ve muvazaalı bir şekilde son derece düşük bedelle başkalarına satmış ya da satmış gibi göstererek tapuda devrettiğini, satış bedellerinin şirket kasasına intikal ettirilmediğini, yarısının da müvekkiline ödenmediğini, satış bedellerinin nerede ve ne olduğunun meçhul olduğunu, davalı şirketin şuan müdürsüz olduğunu, şirket ortakları arasında bu nedenlerle güven ilişkisinin kalmadığını, ortakların bir araya gelip genel kurul toplantısı yapma ihtimallerinin de ortadan kalktığını, hali hazırda şirketin organlarından birinin de eksik olduğunu ileri sürerek şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine, tasfiye sonucunda ortaya çıkacak davacıya ait tasfiye payının ticari faiziyle davacıya ödenmesine, şirketin hali hazırda müdürü ve imza yetkilisi bulunmadığı için ve şirket ortaklarının bir araya gelerek genel kurul oluşturma ihtimallerinin de bulunmaması sebebiyle tedbiren şirkete dışarıdan bir yönetim kayyumunun atanmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece dava sonuçlanıncaya kadar mali müşavir …’in tedbiren yönetim kayyumu olarak atanmasına karar verilmiştir.
Davalı şirkete 24.06.2010 tarihli genel kurul kararı ile 10 yıl süreyle şirket müdürü olarak seçilen …’in müdürlük yetkisinin 24.06.2020 tarihinde sona erdiği, şirkette organ boşluğunun bulunduğu, bahsi geçen taşınmazların tapuda satıldığı, HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun yerine getirildiği, davalı tarafın olası zarar iddiası yönünden teminat alınmasını gerektirir koşulların bu aşamada gerçekleşmediği, organ boşluğu bulunan davalı şirkete dava sonuçlanıncaya kadar dışarıdan tarafsız mali müşavirin tedbiren yönetim kayyumu olarak atanmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı yönünden istinaf karar harcı olan 97,70 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 43,30 TL’nin ihtiyati tedbire itiraz eden davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbire itiraz eden davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02.04.2021