Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1860 E. 2022/1473 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1860
KARAR NO : 2022/1473

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.04.2021
NUMARASI : 2019/371 E. – 2021/369 K.
DAVANIN KONUSU : Tapu İptali ve Tescil
KARAR TARİHİ : 18.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.10.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.04.2021 tarih, 2019/371 E. – 2021/369 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin mülkiyeti hali hazırda davalı …’a ait olan daireye ait kooperatif hissesini 28.02.2007 tarihinde dava dışı …’dan borçsuz şekilde iktisap ettiğini, bu yönde davalı kooperatif yönetim kurulunun karar aldığını, dava dışı yüklenici şirket tarafından dava konusu taşınmazın bulunduğu yerdeki inşaat tamamlanarak bir kısım tapu kayıtları dava dışı arsa malikleri adına bir kısım ise davalı kooperatif ya da üyelerin adına çıkarılmış ise de müvekkilinin kooperatif hissesini devir aldığına dair karara rağmen peşin bedelli ve borçsuz üye olduğu gözetilmeksizin nizasız ve fasılasız olarak oturmakta olduğu bağımsız bölümün tapuda ferağının verilmediğini, tapudaki ferağın davacı …’a verildiğini ileri sürerek, davalı … adına kayıtlı … Blok …. Kat … nolu bağımsız bölümdeki taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, aksi takdirde taşınmazın dava tarihi itibariyle değerinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline, dava konusu taşınmazın tapu kaydına üçüncü kişilere devrinin önlenmesi için tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olup tüm edimlerini yerine getirdiği için taşınmazın müvekkili adına tescil edildiğini, dava dilekçesindeki iddiaların kooperatife karşı ileri sürülebileceğini, müvekkilinin kooperatif yönetiminde de olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … Yapı Kooperatifi davaya cevap vermemiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCE İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafça 28.02.2007 tarihli belgenin ibraz edildiği, bunu destekler nitelikte yönetim kurulu kararına dayanıldığı, buna karşılık kat karşılığı inşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde …’in arsa maliki olarak sözleşmede yer aldığı, sözleşme kapsamında arsa maliklerinin sahip olacağı gayrimenkullerin tespit edildiği, …’in …’in mirasçısı olup …’in 22.12.2010 tarihli sözleşmede yer aldığı, bu sözleşmede tarafların yükümlülüklerinin gösterildiği, 04.10.2013 tarihli protokolde davalı kooperatif ile arsa sahipleri arasında anlaşma yapıldığı, anlaşma gereğince dava konusu dairenin de bulunduğu dairelerin sözleşmede imzası bulunan mal sahibine verileceğinin belirtilmiş olduğu, davacı tarafın hak sahipliğini gösterir herhangi bir kaydın bulunmadığı, celp edilen tapu kayıtlarında bu taşınmazın … tarafından davalı kooperatife devredildiği, kooperatif tarafından da davalı …’a devrinin yapıldığı, kooperatif kayıtlarının tüm araştırmalara rağmen elde edilemediği, ferdileşme ve kura çekimi belgelerinin dosyaya ibraz edilemediği, ibrazının da mümkün görülmediği, bu durum itibariyle davalı …’un taşınmazın mülkiyetini iktisapta geçerli sebeplere dayandığı, iktisabın iptalini gerektirir delillerin mevcut olmadığı, taşınmazın …’a ne şekilde intikal ettiğine dair geçerli bir sebebin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI : Dairemizce, mahkemece kooperatif defter, kayıt ve belgelerinin öncelikle davalı kooperatiften istenilmesi, ibraz edilmezse kooperatifin adresinde defter ve kayıtların incelenmesi için keşif yapılması, buna rağmen inceleme yapılamaz ya da defter ve belgelere ulaşılamaz ise anasözleşmenin 40. maddesi uyarınca Ticaret Sicil Memurluğu’ndan, mümkün olmazsa kooperatif anasözleşmesinin 41. maddesi uyarınca Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden, kooperatifin bilançosu, gelir gider cetvelleri, yönetim ve denetim raporları, genel kurul tutanakları, ortaklık cetvelleri, kur’a ve tahsis belgeleri celbedilip kooperatif konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılarak, davacının peşin bedelli ortak olduğunu iddia ettiği gözetilerek, davacının ortaklığının niteliği belirlenip, ortaklığının niteliğine göre kooperatife karşı parasal yükümlülüğü ve borcu olup olmadığı, varsa borca rağmen, aynı statüde olan diğer ortaklara tapusunun verilip verilmediği araştırılması icap ettiği, yine davalı …’nin kooperatif üyesi olup olmadığı, önceye dayalı üstün hak sahibi olup olmadığı, eğer kooperatif üyesi değil ise anılan davalının mülkiyet sahibi kooperatiften üye sıfatıyla olmaksızın, satın alma yoluyla mülkiyet sahibi olması halinde ancak iyiniyetinin korunabileceği gerekçesiyle HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmıştır.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN SONRA İLK DERECE MAHKEMES KARARI : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekili dava konusu taşınmazı müvekkilinin dava dışı …’dan hisse devri ile satın aldığını belirttiği, buna ilişkin olarak … ve … arasında düzenlenen 28.02.2007 tarihli belgenin ibraz edildiği, ayrıca bunu destekler nitelikte yönetim kurulu kararına göre dava konusu taşınmazın davacıya ait olduğunun iddia edildiği, 20.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacı …’ın 2007 yılında kooperatif ortağı olduğu, 2007 ile 2017 yılları arasında yapılan genel kurullara katıldığı, davacının ortaklığının sağlam deliller ile ortaya konulduğu, davalı …’un 2016 ve 2017 tarihli genel kurullara iştirak ettiği, ortak kabul edilmesinin mümkün olduğu, dava konusu taşınmazın davacıya tahsis edildiği, dava konusu taşınmazın … parsel üzerinde inşa edilen … blok … nolu girişte yer alan … nolu bağımsız bölüm olarak tespit edildiği, bu taşınmazın …’a tahsis edildiği, 2007 yılında davacıya teslim edildiği, bu taşınmazda davacı tarafından ikamet edildiği, bu durum göz ardı edilerek 18.08.2016 tarihinde ferdileşme yoluyla bu taşınmazın … adına tescil edildiği, yapılan tescilin usulsüz gerçekleştiği, dava konusu taşınmazın … blok … nolu girişte yer alan … nolu bağımsız bölüm olduğu ve bu taşınmazın da …’a tahsis edildiği ve … tarafından da davacıya satışının yapıldığı, 28.02.2007 tarihli yönetim kurulu kararı ile de, kooperatif hisse devrinin kabul edildiği ve bu şekilde dava konusu taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ilen davalı … adına olan tapusunun iptal edilerek taşınmaz tapusunun davacı … adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … vekili, dava … Blok … nolu bağımsız bölüme ilişkin olup müvekkilin de kooperatif üyesi olduğunun bir kısım genel kurullarda adının açıkça yazıldığının bilirkişi raporunda da belirtildiğini, Kooperatifler Kanunu’nun ” ortaklar …. hak ve vecibelerde eşittirler” ilkesi karşısında müvekkilin diğer kooperatif üyeleri ile eşit haklara sahip bulunduğu, kooperatif üyeliğinin daha erken başlaması daha fazla hak kazandırmayacağını, diğer üyelere nazaran öncelik hakkı tanımadığını, daha az hakka sahip olmayı ve öncelik sırasından feragat edildiği sonucunu doğurmayacağını, kooperatif kayıtlarına göre müvekkiline ferdileştirme neticesinde hak ettiği taşınmazın devri dışında bir devir ya da kazandırım işlemi yapılmadığına göre tek taşınmaz devrinin sırf daha eski üye diye esasen davacının hakkı olduğunu kabule imkan bulunmadığını, bilirkişi tarafından dava konusu taşınmazın davacıya özgülendiğine dair tespit ve değerlendirmesinin de mahkemece kabul edilmiş ise de bu durum davacının iddiası olup bu durumu tevsik edecek bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi, kooperatif kayıtlarında dava konusu taşınmazın davacıya özgülendiğine dair bir belge de bulunmadığını, esasen ferdileşme yapılmadığı müddetçe kooperatif taşınmazlarının bir kısım üyeye tahsis edilip bir kısım üyeye tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, bu hususun hak ve vecibelerdeki eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, davacının tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen kendisine taşınmaz devri yapılmamasında müvekkil değil kooperatif yönetimi sorumlu olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif ortaklığından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacı … ‘ın 28.02.2007 tarihinde dava dışı …’dan kooperatif ortaklık payını devraldığı, ortaklık devrinin aynı gün yönetim kuru kararıyla kabul edildiği, 30.06.2007 tarihli genel kurul toplantısına ve sonraki yıllarda yapılan genel kurul toplantılarına ait hazurun listesinde davacının adının bulunduğu, ancak dava konusu taşınmazın 18.08.2016 tarihinde davalı … adına tescil edildiği, 16.07.2016 tarihinden itibaren hazirun listelerinde adına yer verildiği. … parsel üzerinde inşa edilen … Blok … nolu girişte yer alan …. nolu bağımsız bölüm(daire) kooperatif ortağı olarak …’a tahsis edilmiş iken, 2007 yılında davacı …’a devredildiği, dava dilekçesinde bilirtildiği üzere dava konusu taşınmazın davacıya teslim edildiği ve ikamet etmesine izin verildiği, buna rağmen dava konusu taşınmaz, 18.08.2016 tarihinde ferdileşme yolu ile davalı … adına tescil olunduğu, davalı …’un kooperatif ortağı olduğu tartışmasız bir şekilde ortaya konulamadığı, 2016 ve 2017 yıllarında yapılan genel kurul toplantılarına ait hazirun cetvellerinde adına yer verildiği için ortak olarak kabul edilebileceği, davacının ortaklığı 2007 yılında tesis edildiğine göre, dava konusu taşınmazın tescilinde davacının öncelik hakkı bululnduğu, davacının ortaklığa kabulüne dair yönetim kurulu kararında davacının hiçbir borcu kalmadığı, oturma raporu ve elektrik, su borçları kendisine ait olacağı belirtilmekle sabit/peşin ödemeli ortak olduğu, 04.12.2004 tarihli genel kurul toplantısın 4. maddesiyle genel kurula sabit/peşin ödemeli ortak kaydetme yetkisi verildiği, dava konusu taşınmazın davacıya özgülendiği, davalı …’a ise münhasıran bir bağımsız bölümün tahsis edildiğini gösteren herhangi bir kayıt ve belgeye rastlanmadığı, bu haliyle davacının öncelik hakkı bulunduğundan dava konusu taşınmazın davalı adına çıkartılan tapusunun iptal edilerek davacı adına tescil edilmesi hakkaniyete uygun bulunduğu, dava konusu taşınmazın ferdileşme yoluyla davalı adına tescil edilmesi, davacının konutunda oturduğu bir ortamda gerçekleştiği, gerek tescil işlemini gerçekleştiren kooperatif yöneticilerinin ve gerekse tescili kabul eden davalının iyi niyetinden söz edilemeyeceği, dava konusu taşınmazı davacıya devreden … olup yönetim kurulu olarak dava konusu taşınmazın davalı adına tescil edilmesini isteyen tescil istem belgesindeki imzalardan birisi de bu kişiye ait olduğu, bu şartlarda kooperatif yönetiminin dava konusu taşınmazın, davacıya tahsis edildiğini bilmemesinin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Böylelikle davacının, kooperatif ortaklığını 28.02.2007 tarihinde yönetim kurulu üyesi olan …’dan devralıp, yönetim kurulu kararıyla ortaklığa kabulünden sonraki tüm genel kurul toplantılarına ilişkin hazirun listesinde adına yer verildiği, dava konusu daire fiilen davacıya teslim edilmiş olmasına rağmen 18.08.2016 tarihli ferdileşme yoluyla davalı …’a adına tapuda tescil ettiğrildiği, davacının kooperatif hissesi devraldığı …’un tescil istem belgesinde imzası olması nedeniyle kooperatifin ve davalının iyiniyetinden söz edilemeyeceği, davalının, 2016 ve 2017 tarihli genel kurul toplantılarına ilişkin hazirun ilstesinde adının bulunsa da bu durumun davacı karşısında üstün hak sağlamayacağı, davacının ortaklığının daha eskiye dayandığı anlaşılmakla davanın kabulüne dair kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 13.662,00 TL’den peşin alınan 3.415,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.246,50 TL’nin davalı …’tan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 18.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.