Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1811 E. 2022/1908 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1811
KARAR NO : 2022/1908

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.05.2021
NUMARASI : 2020/46 Esas 2021/422 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 23.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.12.2022
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.05.2021 tarih 2020/46 Esas 2021/422 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 02.09.2019 tarihinde müvekkiline ait araç ile davalının sigortacısı olduğu aracın kaza yaptığını, sigortalı aracın kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğunu, bu kaza sebebiyle müvekkilinin aracında değişim, onarım ve boya gibi işlemler yapıldığını, sigorta şirketine başvuru yaptıklarını, davalı sigorta şirketi tarafından kısmi ödeme yapıldığını, bağımsız ekspertiz hizmeti sunan bir kuruluştan araçla ilgili hasar ve değer kaybı raporu aldıklarını, bu raporda belirlenen yedek parça ve işçilik tutarı toplamının sigorta şirketi tarafından belirlenen rakamdan çok daha fazla olduğunu, ayrıca müvekkilinin aracında değer kaybı oluştuğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200,00 TL hasar tazminatı, 100,00 TL değer kaybı bedelinin sigorta şirketi için temerrüt tarihinden avans faizi ile birlikte tahsiline, ayrıca 1.000,00 TL tespit masrafı ile tespit dosyası vekalet ücretinin ve 750,00 TL arabuluculuk taraf vekalet ücretinin yargılama gideri olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında olduğunu, poliçeye müstenit sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olmakla beraber; masraf, vekâlet ücreti sorumluluklarının da bu miktara isabet eden oranlarda olacağını, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte kazaya sebep olan olayda kusur durumunun belirsiz olduğunu, öncelikle kusur ve zararın net olarak tespitinin gerektiğini, KTK m.86 gereğince araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğünün olmayacağını, dolaylı ve yansıma zararların poliçe teminatı dışında kaldığını, davacı vekilinin hesabına 19.09.2019 tarihinde 9.500,00 TL maddi hasar ve 01.10.2019 tarihinde 4,062.78 TL değer kaybı tazminatı ödendiğini, yapılan ödeme ile müvekkili şirketin sorumluluğunun kalmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz talep edilebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın meydana geldiği yer ile davacının yerleşim yeri adresinin mahkemenin yetki çevresi içerisinde bulunan İzmir ili olduğundan davalı vekilinin yetki itirazının yerinde olmadığı, olay günü dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine sigortalı … plakalı belediye otobüsü ile seyir halindeyken, dönel kavşak içerisine girdiğinde aracının ön kısımları ile önünde aynı yön ve istikamete doğru seyir halinde bulunan davacıya ait ve dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın arka kısımlarına çarptığı, sigortalı aracı kullanan dava dışı sürücü …’ın KTK’nın 56/1-c maddesi uyarınca kazanın oluşumunda %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacının maliki olduğu … plakalı aracı kullanan dava dışı …’in ise kazada kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle bilirkişi raporuna göre davacıya ait araçta yedek parça, işçilik ve KDV dahil 23.895,00 TL’lik hasar meydana geldiği, davacıya ait aracın, marka, model, tipi, kilometresi kullanım şekli, vaki kaza önceki hasarsızlık durumu ve pazarlık payı da dikkate alındığında kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değerinin 120.000,00 TL olduğu, kaza sonrası ikinci el piyasa rayiç bedelinin 111.500,00 TL olacağı, buna göre davacıya ait araçta kazaya bağlı olarak 8.500,00 TL değer kaybı oluşacağının tespit edildiği, tespit edilen hasarın kaza ile uyumlu olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından davacıya 19.09.2019 tarihinde 9.500,00 TL ödeme yapıldığı, bakiye hasar miktarının 14.392,00 TL olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından değer kaybına yönelik olarak davacıya 01.10.2019 tarihinde 4.062,78 TL ödeme yapıldığından bakiye değer kaybı miktarının 4.437,22 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile 14.392,00 TL hasar bedeli ve 4.437,22 TL değer kaybı olmak üzere toplam 18.829,22 TL maddi tazminatın kısmi ödeme tarihi olan 19.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, tespit giderlerinin yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, yapılan ödemeler ile birlikte müvekkili şirketin sorumluluğunun sona erdiğini, değer kaybında zorunlu trafik sigortası genel şartlarına göre hüküm kurulması gerekirken piyasa rayiçlerine göre yapılan hesaplama üzerinden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, sözleşmede aksine hüküm olmadıkça müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçeye ve poliçe genel şartlarına tabi olduğunu, değer kaybı tazminatı hesaplamasının genel şartlar ekinde bulunan formülasyona göre yapılması gerektiğini, Anayasa Mahkemesi’nin 09.10.2020 yürürlük tarihli iptal kararının işbu tarihten sonra meydana gelen kazalara uygulanabileceğini, bilirkişi raporunun detaysız hazırlandığını, bu nedenle hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, değer kaybı hesaplamasında aracın sadece piyasa değeri dışında kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçalar ve hasar tutarının dikkate alınması gerektiğini, gelir kaybı, kar kaybı, iş durması ve kira mahrumiyeti gibi dolaylı zararların teminat dışında olduğunu, trafikten çekme veya hurdaya çıkarılma işlemi görmüş araçların değer kaybı tazminatlarının teminat dışında olacağını, kabul anlamına gelmemek üzere, fatura sunulmadan KDV ödenmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, afaki olarak talep edilen parça ve işçilik bedelinin gerek mevzuat hükümlerine, gerekse sigorta prensiplerine aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, kazaya karışan araçlar ticari olmadıkça avans faizi talep edilemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta oluştuğu iddia olunan hasar ve değer kaybından ibaret maddi tazminatın karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince trafik uzmanı ve otomotiv-hasar uzmanı bilirkişiden oluşan bilirkişi kurulundan alınan raporda; davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanan … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’ın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarından dolayı KTK’nın 56/1-c maddesi hükmünü ihlal etmekle kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu olduğu; davacıya ait … plakalı aracı kullanan dava dışı …’in kusurunun bulunmadığı, kazanın oluş şekli, aracın çarpma durum ve noktası karşılaştırıldığında tespit edilen hasarların araç ile uyumlu olduğu, davacıya ait aracın onarım tutarının yedek parça, işçilik ve KDV dahil 23.895,00 TL olduğu, davalı şirket tarafından hasara yönelik yapılan 9.500,00 TL ödeme sonrasında davacının aracındaki bakiye hasar miktarının 14.392,00 TL olduğu, davacıya ait aracın 02.09.2019 tarihli kazası nedeniyle 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekinde belirtilen hesaplama tablosuna bağlı kalınarak değer kaybı formülü ile yapılan hesaplama sonucunda 4.063,00 TL değer kaybı hesap edildiği, Yargıtay kararlan doğrultusunda ve yapılan araştırmalar sonrasında dava konusu araçta 8.500,00 TL değer kaybı meydana geldiği, davalı şirket tarafından değer kaybına yönelik davacı vekiline 4.062,78 TL ödeme yapıldığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı vekilinin itirazı üzerine alınan ek raporda, asıl rapordaki görüşlerde değişiklik bulunmadığı bildirilmiştir. Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 tarih 2019/6271E -2020/8104K). Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklik ile, bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun, her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Buna göre poliçe genel şartlarındaki değer kaybı hesap yöntemi uygulanmaksızın aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması doğrudur. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Trafik kazası sonucu, davacı aracına çarparak zarar veren davalı taraf, davacının bu kaza nedeniyle oluşan gerçek zararını gidermekle yükümlüdür. Aracın tamiri sonucu 3095 sayılı KDV Kanunu gereğince ödenmek zorunda bulunan ve bu nedenle davacının gerçek zararını oluşturan KDV’nin de hesaplanarak ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 4. H.D’nin 06.04.2022 tarih 2021/26258 E, 2022/6918 K ve Yargıtay 17. H.D’nin 23.10.2019 tarih 2017/3138 E, 2019/9890K sayılı kararları). Davalı vekilinin KDV hesaplanmasına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Zarar veren aracın ticari nitelikte otobüs olmasına göre ilk derece mahkemesince hasar bedeline yönelik tazminata avans faizi işletilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup, davalı vekilinin faiz türüne ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunun kaza tespit tutanağına uygun ve denetime elverişli olmakla dosya kapsamıyla örtüşen ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtiği üzere gerçek zarar kriterine uygun bilirkişi raporuna itibar edilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.286,22 TL’den peşin alınan 321,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 964,62 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23.12.2022