Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1642 E. 2023/1382 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1642
KARAR NO : 2023/1382

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07.07.2021
NUMARASI : 2020/160 E. – 2021/555 K.
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 06.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.10.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.07.2021 gün ve 2020/160 E. – 2021/555 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin davalıya takip konusu senetle ilgili borcu bulunmamasına rağmen davacı aleyhinde, davalı tarafından İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/11997 esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, davaya ve takibe dayanak bononun davacının da imzasının bulunduğu 23/10/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak düzenlendiğini, bu kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan kredi borçlarının tamamının ödendiğini, bu nedenle senedin bedelsiz kaldığını, buna bağlı olarak davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP : Davalı vekili, … Şirketi’nin asıl borçlu, davacı ile dava dışı … ve …’in ise müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla müvekkili banka ile 17.08.2012 tarihinde kredi sözleşmesi imzalandığını, kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi 21/09/2018 tarihinde hesabın kat edilerek ihtarname keşide edildiğini, müvekkili bankaya temlik cirosu ile devredildiğini, senette davacının keşideci olarak imzasının olduğunu, senedin vadesinde ödenmediğini, kambiyo senedinin imzalanmasıyla temel borç ilişkisinden soyut ve bağımsız bir kambiyo taahhüdünün doğup, bu taahhüdün kayıtsız ve şartsız olduğunu, müvekkilinin temelde yatan asıl borç ilişkisinin varlığını ispat zorunluluğunun bulunmadığını, senedin banka kayıtlarında gözükmemesinin davacı yana hukuki anlamda bir haklılık vermeyeceğini, kanun hükümlerine uygun olarak temlik cirosu ile müvekkili bankaya intikal etmiş, dava konusu senede istinaden yapılan takibin hukuka uygun olduğunu, müvekkilinin senedi temlik cirosu ile devir aldığı hale kadar üçüncü kişi konumunda olup, senedin teminat senedi olarak keşide edilmediğini, ayrıca keşideci ile lehtar arasında teminat sözleşmesi olsa dahi, keşidecinin, icra takibine konu bonoların teminat bonosu olduğunu, ciranta hamil olan müvekkili davalıya karşı ileri süremeyeceğini bildirmiş, davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile; davacının, davaya konu İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/11997 sayılı dosyası ile bu dosyadaki alacağa dayanak 23/10/2014 keşide tarihli ve 19/09/2018 vade tarihli, 1.250.000,00-TL bedelli, keşidecileri davacı … ile dava dışı … ve …, lehdarı dava dışı … Şirketi olan bono nedeniyle davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine, davacı ve davalı tarafların tazminat istemlerinin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davalı vekili, dava ve takip konusu senedin borçlusu ve keşidecisinin davacı; lehdarının da diğer davalı asıl borçlu şirket olduğunu, davacı tarafından düzenlenen senedin davalı bankaya temlik cirosu ile devredildiğini, davalı bankanın 3.kişi konumunda olup, senedin teminat senedi olarak keşide edildiğini gösterir hiçbir emarenin bulunmadığını, gerek senet üzerinde ve gerekse sair bordrolarda işbu senedin davacıların iddia ettiği gibi, “teminat cirosu” ile verildiğine veya “neyin teminatı olduğuna” dair hiçbir kayıt bulunmadığını, bu bakımdan davacıların iddiasını ispat edemediğine göre takip konusu senedin mevcut ciro kayıtlarına göre temlik cirosu ile müvekkil bankaya ciro edildiklerinin kabulü gerektiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE :Dava, davacının, davaya ve İzmir 13.İcra Müdürlüğü’nün 2018/11997 sayılı icra takibine dayanak bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İzmir 13. İcra Müdürlüğü 2018/11997 Esas sayılı takip konusu; 23/10/2014 düzenleme ve 19/09/2018 vade tarihli 1.250.000,00-TL bedelli 1 adet bono olup, kıymetli evrağın ön yüzünde iş bu davanın davacısı … keşideci sıfatı ile imzası bulunduğu anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, davaya ve takibe dayanak bononun davacının da kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu genel kredi sözleşmesinin teminatı olarak düzenlendiğini, bu kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan kredi borçlarının tamamının ödendiğini, bu nedenle senedin bedelsiz kaldığından bahisle davacının davalıya borçlu olmadığını iddia etmiş, davalı taraf ise davacının imzasının bulunduğu kredi sözleşmesinin 23/10/2014 tarihli olup bu kredi sözleşmesinin devamı niteliğinde olan 08/09/2016 ve 12/07/2017 tarihli sözleşmelerin yapıldığını, önceki sözleşmelere ek olarak sonraki sözleşmelerde …’in de müteselsil kefil sıfatı ile yer aldığını, davacının sonraki yapılan sözleşmeler açısından da sorumluluğunun devam ettiğini, bütün sözleşmeler kapsamında kullandırılan kredilerin ödenmemesi nedeniyle davacının da borçlu olduğunu, ayrıca davaya ve takibe konu senedin teminat senedi niteliğinde olmayıp, kayıtsız şartsız borç ikrarını içerir kredi sözleşmesinden bağımsız bir senet olması nedeniyle davacı tarafın borçlu bulunmadığı yönündeki iddialarının haklı olmadığını iddia etmiştir.
Uyuşmazlık noktaları senedin genel kredi sözleşmelerinin teminatı olarak sözleşmelere bağlı olarak alınıp alınmadığı noktasında toplanmaktadır.
Takibe dayanak senet kambiyo senedi niteliğini haiz bono olup, senet üzerinde veya genel kredi sözleşmesinde iş bu bononun kedi sözleşmesinin teminatı olarak alındığına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığından, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Aynı husus Hukuk Genel Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 2017/12-357 Esas, 2021/824 Karar sayılı kararında da benimsenmiştir.
Yerel mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda davaya konu İzmir 13. İcra Müdürlüğü’nün 2018/11997 esas sayılı dosyasında alacağa dayanak 1.250.000,00-TL bedelli 23/10/2014 keşide ve 19/09/2018 vade tarihli kambiyo senedi niteliğindeki bononun, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında düzenlenen ve davacının da “Birlikte müteselsil kefil” sıfatıyla imzaladığı 23/10/2014 tarihli Genel kredi sözleşmesinin munzam teminatı olarak davacı bankaya teslim edilmiş olduğu, düzenleme tarihi, tutarı ve taraflarının 23.10.2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile aynı olmasından hareketle, davalı Bankanın, ileride icra takibi aşamasında ihtiyaç duyulması halinde, Genel Kredi Sözleşmesine kıyasla icra aşamasında bankaya daha hızlı harekete geçme olanağı sağlaması nedeniyle söz konusu bononun, 23.10.2014 tarihli Genel Kredi sözleşmesine ilave bir teminat olarak davalı banka tarafından alınmış olduğu değerlendirilerek, bahsi geçen senedin hukuki açıdan teminat senedi olarak kabul edilmiş ise de, bu haliyle raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, mahkemece bilirkişiye gerektiğinde mahallinde inceleme ve örnek alma yetkisi de verilerek, banka kayıtları ve bankanın kambiyo senetlerine ilişkin tevdi bordroları da incelenmek suretiyle, dava konusu bononun davacının kefaleti bulunan sözleşmenin teminatı olarak alındığına dair aleyhe bir kayıt içerip içermediği tespit edildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile hüküm tesis edildiği sonucuna varılarak, kararın HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.07.2021 tarih 2020/160 E. – 2021/555 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 06.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.