Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1641 E. 2021/1331 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1641
KARAR NO : 2021/1331

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2021
NUMARASI : 2020/719 Esas 2021/249 Karar
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ : 11.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.11.2021

İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.03.2021 tarih 2020/719 Esas 2021/249 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin terkin edilen … Şti’nin temsil ve ilzam ile yetkili, terkinden önceki son müdürü olduğunu, şirketin TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin edildiğini, aynı kanunun geçici 7. maddesinin 2. fıkrasında ise davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükmünün uygulanmayacağının düzenlendiğini, terkin tarihinde şirketin davalı olduğu İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/325 E. sayılı dosyasının derdest olduğunu, şirketin kanuna aykırı olarak terkin edildiğini iddia ederek, şirketin ihyası ile yeniden tesciline, ek tasfiye işlemlerinin yapılabilmesi, derdest davanın sonlandırılması için tasfiye sırasında temsil ve ilzamla yetkili müvekkilinin görevlendirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, şirketin sicil kaydının resen silinmiş olması nedeniyle tüzel kişiliğinin sona erdiğini, taraf ehliyetinin bulunmadığını, şirketin 07/01/1997 tarihinde tescilinden sonra 6103 sayılı Kanun’un 20/1. maddesi uyarınca sermayesini zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 7. Maddesi uyarınca çıkarılan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim Ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine Ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5. Maddesinin 4. Fıkrası uyarınca 04/04/2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 15/04/2014 tarih 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yasal süresi içerisinde ihtara cevap verilmemesi nedeniyle 12/08/2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, kayıt silme işinin yasal düzenlemelere uygun olarak yapıldığını, müvekkilinin yasal hasım konumunda olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini, harç, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, ihyası istenen şirketin davalıları arasında bulunduğu İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/325 E. sayılı dosyasının terkin tarihinde derdest olmasına rağmen davalı tarafça TTK’nun geçici 7/2 maddesi hükmüne aykırı olarak terkin edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile şirketin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/325 E. sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına, davacı …’ın ek tasfiye memuru olarak atanmasına, davacının şirketin son yetkilisi olması nedeniyle ücret verilmesine yer olmadığına, davalı …’nün yasal hasım olduğu, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/325 E. sayılı davasının terkinden önce açılmış olduğu, terkinin usule aykırı olarak yapılmış olması nedeniyle davalı tarafın dava açılmasına sebebiyet verdiği dikkate alınarak davalı tarafın vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı, 01/07/1997 tarihinde tescil edilen … Şti.’nin sermayesini 6103 sayılı kanunun 20/1. maddesi uyarınca zorunlu miktara yükseltmemesi sebebiyle TTK’nın geçici 7. maddesi ve ilgili Tebliğ uyarınca 04/04/2014 tarihinde münfesih sayılarak tescilli adresine ihtarda bulunulduğunu, bu hususun 15/04/2014 tarihli 8550 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, yasal süresi içerisinde ihtara yanıt verilmemesi nedeniyle 12/08/2014 tarihinde sicil kaydının resen silindiğini, 18/08/2014 tarihli 8633 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığını, davanın TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası gereğince silinme tarihinden itibaren beş yıllık süre içinde açılmadığını, müvekkili kurum tarafından gerçekleştirilen işlemlerin yasada öngörülen usul ve esaslar dâhilinde yerine getirildiğini, kayıt silme işleminin kanun hükmünün uygulanmasından ibaret olduğunu, davada yasal hasım durumunda bulunan ve davanın açılmasına sebebiyet vermeyen müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, 6102 sayılı TTK ‘nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilen şirketin, derdest dava nedeniyle ihyası istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafından ihyası istenen şirket hakkında 2004 yılında İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2004/325 E. sayılı dosyasında dava açıldığı, yargılama sırasında 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7. maddesinin yürürlüğe girmesiyle, ihyası istenen şirketin sermayesini kanuna uygun olarak artırmaması sebebiyle münfesih sayılarak 12/08/2014 tarihinde davalı … müdürlüğünce sicildeki kaydının resen silindiği, taraf teşkilinin yeniden sağlanması için ihya davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
61012 Sayılı TTK’nın Geçici 7/15. madeesinde belirtilen beş yıllık ihya davası açma süresi, anılan kanun hükmüne uygun olarak sicil kaydı terkin edilen şirketler için düzenlenmiştir. 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket ve kooperatiflere bu madde hükmünün uygulanamayacak olmasına göre, ihyası istenen şirket hakkında derdest dava bulunduğu halde, münfesih sayılarak, sicil kaydının terkin edilmesi kanuna aykırı olmakla, eldeki davada 5 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı, kamu düzenine ilişkin yapılan değerlendirmede kabul edilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarında, hakkında derdest dava bulunan şirketin sicil kaydını resen terkin eden sicil müdürlüğünün dava açılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle, yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu olduğu kabul edilmekte olup, eldeki davada da derdest dava bulunduğu halde, terkin işlemi yapan davalı … yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu olmakla, ilk derece mahkemesince, davalı aleyhine davacı lehine vekalet ücreti ile yargılama giderlerine hükmedilmesi hukuka uygun bulunmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11.11.2021