Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1634 E. 2021/1408 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1634
KARAR NO : 2021/1408

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18.06.2021
NUMARASI : 2019/220 E. 2021/348 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 25.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.11.2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.06.2021 tarih 2019/220 E. 2021/348 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesidavacılar vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, davalılardan …’nin maliki olduğu, diğer davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan ve davalı şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk ve kasko sigortası poliçeleri ile sigortalı …. plaka sayılı aracın 19.12.2018 tarihinde müvekkillerinin annesi olan muris ….’a çarptığını ve ölümüne neden olduğunu, Karşıyaka C.Başsavcılığı’nın 2018/21992 sor. numaralı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı …’nin KTK’nın 67/1-B maddesini ihlal etmesi nedeniyle asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, Karşıyaka 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/233 E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, müvekkillerinden …’in engelli olması nedeniyle kısıtlandığını, vasi olarak diğer davacı …’in atandığını, müvekkillerinin bu trafik kazasında hayatını kaybeden anneleri için derin bir ıstırap içinde olduklarını, davacı …’in vefatına kadar annesinin bakım ve gözetimi altında olduğunu, davacı …’in Aliağa ilçesinde yaşadığını, annelerinin ölümü ile davacı …’in kardeşi ….’un bakımını da üstlendiğini, davalı şirkete sigorta limitleri dahilinde manevi tazminat ödemesi hususunda başvuru yaptıklarını, ancak davalı şirketin iki davacı için toplam 20.000,00 TL ödemeyi teklif ettiğini, bu teklifin reddettiklerini belirterek, maddi tazminata ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar için ayrı ayrı 100.000,00’er TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihi olan 19.12.2018 tarihinden itibaren, davalı şirketten ise başvuru tarihi olan 11.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar … ve … vekili, müvekkillerinin kira sözleşmesine bağlı olarak işlettikleri işyerinde balıkçılık işi yaptıklarını, müvekkili …’nin kullandığı aracın geri manevra esnasında yüksek sesle siren sesi çıkardığını, müvekkilin araç ile geri manevra yaptığı esnada davacıların murisinin yol ortasında ve sürücüye göre aracın görünmeyen orta ölü noktasında kaldığını, siren sesine rağmen yol ortasında hareket etmemesi nedeniyle kazanın meydana geldiğini, murisin civar esnaf tarafından sokakta yaşayan yalnız, kimsesiz, yaşlı, hayırseverlerin ve civar esnafın yardımlarıyla hayatını devam ettiren bir bayan olarak tanındığını, davacılar ile muris arasında gerçek bir anne-evlat ilişkisinin bulunmadığını, murisin İzmir’de, oğlunun ise Aliağa’da ayrı yaşadıklarını, davacı …’un annesiyle hiçbir şekilde ilgilenmediğini, davanın haksız kazanç ve sebepsiz zenginleşme amacına yönelik açılmış olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, Bölge müdürlüğünün şube olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, yerleşik Yargıtay içtihatları gereği manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması gerektiğini, davacı tarafça talep edilen manevi tazminat tutarlarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, trafik uzmanı bilirkişiden alınan kusur tespit raporuna göre davalı sürücü …’nin geri manevra yapmasına rağmen, aracının sağ ve sol aynalarından yolu yeterince kontrol edemediği, yolun ortasına kadar gelen yayayı görüp tedbir almadığı ve uyarmadığı, gözcü veya bayrakçı tabir edilen görevli bulundurmadığı, KTK’nın 67. ve Trafik Yönetmeliği’nin 137. maddesini ihlal ettiğinden kazanın oluşunda %60 oranında kusurlu olduğu, davacıların murisi yaya ….’ın dikkat ve özen yükümlülülüğüne uymadığı, kasa yüklü olan ve oldukça ağır olan kamyonetin geri manevrası esnasında teknik olarak hız yapması mümkün olmadığı halde yavaş bir şekilde geri geri gelen kamyoneti görüp, sesini duyması ile sağa ve sola kaçması mümkün iken dalgınlığı, dikkatsizliği ve tedbirsizliği ile kamyonetin altında kaldığı, bu nedenle %40 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, Karşıyaka 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/233 Esas, 2020/267 Karar sayılı kararı ile, sanık …’nin asli kusurlu olduğuna karar verilerek para cezasına hükmedildiği, ancak dosyanın istinaf incelemesinde olduğu, dinlenen tanık beyanları meydana gelen kaza sonucu vefat eden ….’ın davacı kızı …. ile yaşadığı, ….’un doğuştan engelli olduğu, yalnız yaşayamadığı, muris ölünce ….a diğer davacı …’un sahip çıkmak zorunda kaldığı, vefat eden anne ….’in 86-87 yaşlarında olduğu, davacıların annelerinin vefatı ile manevi zarara uğradıkları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, tarafların kusur oranı, ölenin yaşı, hak ve nesafet kuralları gözönüne alınarak davacıların duymuş oldukları elem ve acının kısmen de olsa giderilmesi amacı ile davanın kısmen kabulü ile davacılar yararına 20.000,00’er TL manevi tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 19/12/2018 tarihinden itibaren, davalı … yönünden ise sigorta şirketine başvuru tarihi olan 11/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili ile davalılar … ve … vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, tanıklarının ilk derece mahkemesince dinlenmediğini, bu tanıkların Karşıyaka 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/233 E., 2020/267 K. sayılı dosyasında dinlendiklerini, ceza dosyasındaki tanık beyanlarını 17.02.2020 tarihinde UYAP üzerinden dosyaya sunduklarını, ancak mahkemece değerlendirilmediğini, davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, davacıların sebepsiz zenginleşmesine yol açıldığını, davacıların murisinin vefat tarihi itibariyle 86 yaşında, bakım ve gözetime muhtaç olduğunu, kimsesiz ve sokaklarda yaşayan, civardaki hayırseverlerin yardımıyla hayatını idame ettiren bir insan olduğunu, TBK’nın 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önüne alarak hükmedeceği manevi tazminatın adalete uygun olması, zenginleşme aracı olmaması, özendirici nitelikte bulunmaması gerektiğini, bilirkişi raporunda müteveffanın da trafik kazasının meydana gelmesinde kusursuz olmadığı, tali kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ancak ilk derece mahkemesince, davacılar lehine manevi tazminatın kabulünde tali kusurun karara nasıl tesir ettiği yönünde herhangi bir açıklama yapılmadığını, davacılar ile müteveffa arasında ailevi, duygusal ve sosyal bir ilişkinin mevcut olmadığını, müteveffanın trafik kazası sonrası Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi’nde görevlilere verdiği ve derdest dava dosyasında “Bilgi ve Adli Olgu Bildirim Formu”nda sokakta yaşadığına dair kayıt bulunduğunu, davacıların murislerinin hayatını kaybetmesiyle elem, ızdırap çektiklerini kabul etmenin mümkün olmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle manevi tazminatın sürücü, işleten ve zmms ile kasko sigortacısı olan davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Manevi tazminat ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve moral yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56/2. maddesinde “ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Yine, 22.6.1966 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiş olup bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/20 E. 2020/6339 K. sayılı ilamında açıklandığı üzere)
Somut uyuşmazlıkta, davalı sürücü …’nin sevk ve idaresinde olduğu araç ile geri manevra yaptığı sırada davacıların murisi ….’a çarparak ölümüne sebep olduğu, davalı sürücü …’nin aracının sağ ve sol aynalarından yolu yeterince kontrol etmemesi, yolun ortasına kadar gelen yayayı görüp tedbir almaması ve uyarmaması, gözcü veya bayrakçı tabir edilen görevli bulundurmaması nedeniyle KTK’nın 67. ve Trafik Yönetmeliği’nin 137. maddesi uyarınca %60 oranında kusurlu olduğu, davacıların murisinin ise dikkat ve özen yükümlülülüğüne uymaması nedeniyle %40 oranında kusurlu olduğu dikkate alındığında, davacılar için ayrı ayrı 20.000,00 TL tutarında hükmedilen manevi tazminat kazanın oluş şekli, kaza tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı, kusur durumu ve kusurun ağırlığı karşısında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla, taraf vekillerinin manevi tazminata ve miktarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekili ile Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
Dairemizce istinaf talebi hakkında karar verilmiş ise de, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmakla ihtiyati tedbirin değiştirilmesini talep eden davalı …’nin 09.11.2021 tarihli talebinin Reddine,
2-Davacılardan alınması gereken istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davalılar … ve …’den alınması gereken istinaf karar harcı olan 2.732,40 TL’den peşin alınan 683,10 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.049,30 TL’nin davalılar … ve …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar ile davalılar … ve … tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.25.11.2021