Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1595 E. 2021/1340 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1595
KARAR NO : 2021/1340

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/05/2021
NUMARASI : 2020/529 Esas 2021/372 Karar
DAVANIN KONUSU : Maluliyet Oranının Tespiti
KARAR TARİHİ : 12.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.11.2021

İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.05.2021 tarih 2020/529 Esas 2021/372 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin maliki bulunduğu aracın 30.10.2012 tarihinde karıştığı trafik kazası neticesinde … isimli kişinin yaralandığını, davalı kurum tarafından bu şahsa % 11 maluliyet oranına göre ödeme yapıldığını, bu ödemenin davalı kurum tarafından müvekkilinden tahsili için İzmir 26. İcra Müdürlüğü ‘nün 2019/7222 Esas sayılı icra dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ve müvekkilinden icra takibi ile 20.000,20.TL ödeme talep edildiğini, % 11 maluliyet oranını kabul etmediklerini, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu İhtisas dairesi veya üniversite hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı gibi kuruluşlarca kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak tespiti gerektiğini, % 11 oranında malul kaldığı belirtilen kişi hakkında bu prosedüre tam olarak uyulmadığını ve maluliyet oranının yüksek belirlendiğini ileri sürerek, yaralanan şahsın maluliyet oranının maddi gerçeğe uygun ve usulünce belirlenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/258 Esas sayılı dosyasında derdest dava bulunduğundan, davacının aynı olayla ilgili tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, maluliyet oranının tespitinin derdest olan bu davada yargılamaya muhtaç olduğunu, % 11 maluliyet oranının … Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca 13.11.2018 tarihli rapor ile tespit edildiğini, bu oran üzerinden tali kusurlu olduğundan dolayı % 25 kusur indirimi uygulanarak, yaralanan kişiye 20.03.2019 tarihinde 19.723,00.TL maluliyet tazminatı ödendiğini, müvekkili tarafından ödenen bu bedelin rücuen tahsili için araç maliki davacı ve aracın sürücüsü hakkında icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine tarafları aynı olan İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/258 Esas sayılı dosyasında görülen itirazın iptali davası açıldığını, dava derdest olup maluliyet tespitinin bu davanın konusu olması nedeniyle maluliyet tespitine ilişkin açılan davada hukuki yararın bulunmadığını, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, maluliyet tespitinin hatalı yapılmadığını, kaza tarihinde yürürlükte olan tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak maluliyet raporu düzenlendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının tespitini istediği hususun halihazırda görülmekte olan diğer derdest eda davalarının yargılaması sırasında da ileri sürülebilecek konular olduğu, İzmir 20.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/258 Esas sayılı dosyasında açılmış davanın dayanağını teşkil eden vakıaların zaten somut olaydaki maluliyete ilişkin olduğu, öne sürülen iddia ve yapılan savunmaların bu dosyada incelenecek olduğu, bu şekilde yeni bir tespit davası açılmasında da hukuki yarar bulunmadığı gibi, aynı vakıaların başka yargı makamınca tartışılmak ve çözümlenmek istenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hukuki yararın HMK’nın 114/1 h maddesi gereğince dava şartı olduğu ve aynı Kanun’un 115. maddesi gereğince dava şartlarının mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle HMK 114/1-h ve 115. maddeleri uyarınca hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, her iki dava yönünden herhangi bir derdestlik durumu söz konusu olmadığını, İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesindeki dosyanın tarafları aynı ise de, bu dosyada …nın müvekkilinden rücuen tazminat talep ettiğini, istinafa konu davada ise tazminata konu davada taraf olmayan 3. şahsın maluliyet oranının tespitinin istendiğini, her iki davada taraf menfaatleri ve taleplerin birbirinden farklı olup derdestliğin söz konusu olmadığını, mahkemenin bu husustaki gerekçesinin doğru olmadığını, taraflarınca herhangi bir eda davası açılması mümkün olmadığından eda davası açılabilecekken tespit davası açılamayacağı kuralının geçerli olmayacağını, maluliyetin tespitine ilişkin davanın asliye hukuk mahkemesindeki tazminat davasının sonucunu etkileyecek nitelikte bir dava olup, mahkemenin delilleri toplayıp sonucuna göre bir karar vermesi gerektiğini,bu delillerin toplanmasından sonra haklılıklarının ortaya çıkacağını ve tazminat davasının lehine sonuçlanacağını, bu sebeple müvekkilinin böyle bir davayı açmakta hukuki yararının bulunduğunu, müvekkilinin ileri sürdüğü delillerin toplanıp iddialarını mahkemede dile getirebilmesinin en doğal hakkı olup Anayasal bir hak olan hak arama özgürlüğünün ve hukuki dinlenilme hakkının açıkça ihlal edildiğini ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, maluliyet oranının tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
HMK’nın 106/1. maddesi uyarınca tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Adı geçen yasanın 106/2. maddesi uyarınca tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Söz konusu yasanın 106/3. maddesi gereğince maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz ve tespit davası eda davasının öncüsü durumunda olup, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, eda davası açılması mümkün olan hallerde davacının tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması şarttır. Hukuki yararın varlığının kabulü için ise, talepte bulunanın hakkının tehlike altında bulunması ve verilecek bu tespit kararının bu tehlikeyi bertaraf edici nitelikte bulunması gereklidir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut uyuşmazlık incelendiğinde; davacı vekili müvekkilinin maliki bulunduğu aracın karıştığı trafik kazası neticesinde yaralanan üçüncü kişiye davalı kurum tarafından % 11 maluliyet oranına göre ödeme yapıldığını, bu ödemenin davalı kurum tarafından müvekkilinden tahsili tahsili için hakkında icra takibi başlatıldığını, maluliyet oranının yüksek belirlendiğini ileri sürerek, yaralanan şahsın maluliyet oranının maddi gerçeğe uygun ve usulünce belirlenmesini istemiş, mahkemece hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı … tarafından trafik kazasında yaralanan üçüncü şahsa yapılan ödemenin davacı araç malikinden tahsili için hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemiyle açılan davanın İzmir 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2019/258 Esas sayılı dosyasında devam ettiği, derdest itirazın iptali davasında yaralanan ve ödeme yapılan üçüncü kişinin maluliyet oranının usulünce rapor alınarak belirleneceği, maluliyetin derdest itirazın iptali dosyasında yargılama sırasında değerlendirileceği, bu nedenle maluliyetin tespitine ilişkin istinafa konu tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı sonucuna varılmakla; mahkemece hukuki yarar dava şartı yokluğundan davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12.11.2021