Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1457 E. 2021/1355 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1457
KARAR NO : 2021/1355

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/06/2021
NUMARASI : 2020/532 Esas 2021/586 Karar
BİRLEŞEN DAVANIN
KONUSU :Şirket Ortaklığından Çıkarılması
KARAR TARİHİ : 12.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.11.2021

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.06.2021 tarih 2020/532 Esas 2021/586 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi birleşen 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/831 esas ve birleşen 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1166 esas sayılı dosyaları davacısı … vekili ve birleşen 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/250 sayılı dosya davacısı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA :Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette 250 paya, dava dışı ortaklar … ve …’in 125’er paya sahip olduğunu, müvekkilinin kendi hissesini babasından devralmadan önce …’in hileli işlemlerle şirketi tek başına temsile yetkili müdür olarak atandığını, şirket ortaklarının birbirine karşı güvenleri kalmadığını, şirketin esas sermayesinin 2/3’ünün karşılıksız kaldığından, bu şartlar altında şirketin devamının mümkün olmadığını ileri sürerek, şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 08.11.2018 tarihli dilekçesiyle haklı nedenle şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin davadan feragat ettiklerini bildirmiştir.
BİRLEŞEN DAVA( 2017/831 E): Davacı … vekili, davalı olarak şirketi göstererek, şirket müdürü olan …’in müdürlük görevini kötüye kullandığını ileri sürerek, davalı şirket müdürünün azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA(2017/1166 E): Davacı … vekili, bu sefer de davayı davalı şirket müdürü …’e yönelterek 19/12/2013 tarihinde alınan ortaklar kurulu kararı ile de şirkete müdür olarak … ve müvekkilinin babası …’ in 50.000,00-TL kadar işlemlerde münferiden bunu aşan işlemlerde müştereken şirketi temsile ve ilzama yetkili müdür seçildiklerini, …’ in dava dışı ortak … ve davalı …’ in bilgisi dahilinde hissesini 20/03/2015 tarihinde ortaklar kurulu kararı ile davacıya devir ve temlik ettiğini ancak davacının babasının İstanbul’ da yerleşik olmasından, davacının da hulus ve saffetinden yararlanan dava dışı ortak … ve davalı …’ in hisse devir sözleşmesinin ticaret sicilinde ilanı, yeni müdürler tayini ve imza sirküleri çıkartılması sırasında hile ile davranarak davacının hissesini devraldığı babası yerine ve babası gibi şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdür olarak atanması gerekirken saf dışı bırakıldığını, davalı …’ i tek başına şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdür tayin edilmiş gibi ticaret siciline ilan ve tescil etmeye muvaffak olduğunu, davacının 20/03/2015 tarihinden bu yana şirkete sokulmadığını, kendisine bilgi ve hesap verilmediğini, davacının şirket muhasebecisine müracaat edip şirketin mizan ve bilançolarını aylık gelir gider tablolarını istediğini, muhasebecinin; davacının, şirket müdürü olmaması sebebiyle şirket müdürünün talimatı ve izni olmadan kendisine bilgi ve belge verilemeyeceğini bildirdiğini, ortak … ve davalı …’ in İzmir Barosu’ na kayıtlı avukatlık mesleğini icra ettikleri, avukatlık mesleğinin limited şirket müdürlüğü ile bağdaşmadığını, dava dışı ortak … ve davalı …’ in davacıya danışmadan şarap imali konusunda davalı şirkete uzman olarak … isimli bir şahsı işe aldıklarını ve bu şahsa davalı şirket adına maaşının dışında 50.000,00-TL yılda açıktan para ödendiğinin öğrenildiğini, uzun süre şirket genel kurulunun yapılmaması üzerine davacı tarafından bir çok kez sözlü ve yazılı olarak genel kurulun yapılması için şirket müdüründen talepte bulunulduğunu, taleplerin reddedildiğini, son olarak Muğla 3. Noterliği’ nin 22/05/2017 tarih 07554 yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiğini, ihtarnamede TTK’ nin 617. Maddesi uyarınca olağan genel kurul toplantısının her yıl hesap dönemini sona ermesinden itibaren 3 ay içinde yapılması gerektiğinin belirtildiğini ancak davalı tarafından gönderilen İzmir 21. Noterliği’ nin 07/06/2017 tarih 17931 yevmiye numaralı cevabı ihtarnamesinde genel kurulun yapılmayacağı, yalnızca bu yıl içinde uygun bir zamanda yapılabileceğinin belirtildiğini, şirket müdürünün TTK’ nin 617. maddesini açıkça ihlal ettiğini, görevini kötüye kullandığını, başlıbaşına bu durumun dahi şirket müdürünün haklı sebeple azlini gerekli kıldığını, şirketin belirtilen adresinde mimari projeye ve imar kanuna aykırı olarak şarap mahseni oluşturulduğu, bu hali ile … Belediye Başkanlığınca mühürleme işlemi yapıldığı ve … CBS’ nca adli soruşturmanın başlatılmış olduğunu,başlıbaşına bu vakanın dahi şirket müdürünün şirket menfaatlerine aykırı davrandığının kanıtı olduğunu ileri sürerek, davalı müdürün azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA(2018/250 E): Davacı … vekili, davalı … ..’un yalan yanlış iddialarla şirketin feshi ve tasfiyesi için dava açtığını, bu nedenle ortakların bir araya gelmelerinin mümkün olmadığını ileri sürerek, davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, davalı hissesinin müvekkili adına tesciline, davalının hisse pay bedelinin müvekkili tarafından ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekilleri, davaların reddini istemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava yönünden davadan feragat edildiği, birleşen 2017/831 E sayılı müdür azli davasında husumetin azli istenen müdüre karşı yöneltilmesi gerekirken şirkete karşı yöneltildiği, birleşen 2018/250 E sayılı davanın davalının ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkin olup TTK’nın 640/2. maddesi uyarınca limited şirket genel kurulu tarafından alınmış bir karar bulunmadığından bu davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği, birleşen 2017/1166 E sayılı dosyada müdür azlinin istendiği, davalı … vekili Av. …’nın 27.06.2019 tarihli celsede davayı kabul ettiğini beyan ettiği, kabulün davayı sona veren taraf işlemleri arasında bulunduğu, davalı vekilinin vekaletnamesinde davayı kabul yetkisine yer verildiği, 19.09.2019 tarihli celsede davalı vekili kabul beyanının birleşen 2018/250 E sayılı dosyaya ilişkin olup … tarafından açılan dava ile ilgili herhangi bir kabul beyanlarının bulunmadığını belirtmiş ise de davalı …’in yalnızca birleşen 2017/1166 E sayılı dosyada davalı konumunda olduğu için taraf olmadığı dosya yönünden kabul beyanında bulunmasının söz konusu olamayacağı, davalı vekili Av. …’nın kabul beyanın ancak davalının tarafı olduğu 2017/1166 E sayılı dava yönünden geçerli kabul edileceği, HMK’nın 311. maddesinde düzenlenen irade bozukluğuna dayalı kabul beyanının iptalini isteme ve kabulden dönme koşullarının oluşmadığı, irade bozukluğunun söz konusu olmaması nedeniyle kabulün iptali yönünde bir araştırmaya gerek bulunmadığı, kabulün bağlayıcı olduğu gerekçesiyle asıl davanın feragat nedeniyle reddine, birleşen 2017/831 E sayılı davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, birleşen 2017/1166 E sayılı davanın kabule binaen kabulü ile davalı …’in şirket müdürlüğünden azline, yönetim hakkının ve temsil yetkisinin kaldırılmasına, birleşen 2018/250 E sayılı davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … vekili ve davacı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI: Dairemizce istinaf incelemesi sonucunda, asıl dava şirket aleyhine açılmış olup ortak …’in davada taraf olmaması ve hakkında hüküm de kurulmamış olması nedeniyle asıl davada kurulan hükme yönelik istinaf hakkı bulunmadığı, Birleşen 2017/1166 E sayılı müdür azli konulu davada, davalı … vekilinin kendisinin davalı olduğu dava yönünden açıkca kabul beyanında bulunmadığı, kabul beyanının hiçbir tereddüte yer verilmeyecek şekilde olması, tereddüt halinde HMK’nın 31. maddesi uyarınca mahkemece açıklattırılması gerekirken geçerli bir kabul beyanı var sayılarak davanın kabul nedeniyle reddine karar verilmesinin doğru olmadığı,birleşen 2018/250 E sayılı dosya yönünden ise TTK’da( madde 638/2) limited şirket ortağının haklı nedenle ortaklıktan çıkmak için dava açabileceği düzenlenmiş ise de bir ortağın haklı nedenle diğer ortağın şirket ortaklığından çıkarılmasını isteme halinin kanunda öngörülmediği, mahkemece öncelikle davacı ortağın aktif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığı üzerinde durulması gerektiği gerekçesiyle birleşen 2018/250 E sayılı dosyada aktif husumet ehliyeti değerlendirilmesi gerektiğinden, birleşen 2017/1166 E sayılı davada da davalı tarafından usulünce bildirilmiş kabul beyanı bulunmadığından mahkemece taraf delilleri toplanıp müdür azline ilişkin bilirkişi incelemesi de yapılarak ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI SONRASI İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İstinaf ilamı doğrultusunda birleşen 1 ATM’nin 2017/1166 Esas sayılı dosya yönünden şirket müdürünün azli koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine yönelik olarak daha önce rapor düzenleyen mali müşavir bilirkişiden alınan 20/05/2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; davacının eski ortak … ‘den devraldığı 250 paya tekabul eden hisseler ile birlikte devir eden …’in devir öncesinde sahip olduğu münferit ve müşterek temsil yetkilerinin yeni ortak davacı … ‘e devrine yönelik diğer şirket ortaklarını da kapsayan ve şirket ana sözleşmesinin 8 ve 9. Maddeleri kapsamında yer alan temsil ve ilzama yönelik hususların yeniden düzenlenip karar altına alınmadığı, devir sonrasında şirketin yönetiminde bulunan ve hali hazırda ticaret sicilinde de tescilli mevcut şirket ortağı / müdürü … ‘in münferiden şirket müdürlüğü görevinin 25/12/2013 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği şekli ile 10 yıl süre ile 25/12/2023 tarihine kadar devam ettiği, asıl ve ek raporlarda yer alan teknik ve mali yöndeki tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında davalı şirketin mali tabloları üzerinde ve yine şirketin faaliyet merkezi ve işletmesi üzerinde fiilen teknik bilirkişiler tarafından yapılan reel değerlemeler kapsamında şirketin karlı bir işletme olduğu muntazaman ticari faaliyetine devam ettiği tespitlerinden hareketle şirket müdürü olarak görevine hali hazırda devam eden …’in mali yönden azlini gerektirecek herhangi bir hususun tespit edilemediği görüş ve kanaatine varıldığı, istinaf bozma ilamından sonra güncel sicil kaydı celbedilen şirketin temsilcisinin davalı … olduğu, yetki başlangıç tarihinin 08/02/2018 ve bitiş tarihinin 08/02/2028 olup … ‘in şirketi münferiden temsile yetkili olduğu, ana dosya yönünden davacı asil ve vekilinin açmış oldukları şirketin feshi ve tasfiyesine yönelik davadan feragat ettikleri, feragatin davaya son veren taraf işlemlerinden olduğu, davacı vekilinin vekaletnamesinin incelenmesinde davadan feragat yetkisinin bulunduğu, ana dosya yönünden davanın feragate binaen reddinin gerektiği, birleşen 3 ATM’nin 2017/831 Esas sayılı dosyası yönünden açılan davanın şirket müdürünün azline yönelik bir dava olduğu ve davalı olarak şirketin gösterildiği, ancak şirket müdürünün azli davalarında husumetin azli istenen müdüre yöneltilmesinin gerekli ve yeterli olup ayrıca şirketin dava edilmesi zorunluluğu bulunmadığı, birleşen 3 ATM’nin 2017/831 Esas sayılı dosyanın bu sebeple husumet yokluğundan reddinin gerektiği, birleşen İzmir 4 ATM’nin 2018/250 sayılı dosyası yönünden davacı … tarafından davalı ortak … ‘un ortaklıktan çıkarılması istemli dava açıldığı, TTK’nun 638/2 maddesinde limited şirket ortağının haklı nedenle ortaklıktan çıkmak için dava açabileceğinin düzenlendiği ancak bir ortağın haklı nedenle diğer ortağın şirket ortaklığından çıkarılmasını isteme halinin kanunda öngörülmediği , bu husus göz önüne alındığında davacı ortak … ‘ in aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı ,birleşen Mahkememizin 2017/1166 sayılı dosyası yönünden davacı tarafça davalı … hakkında TTK 630/2-3 ‘e ye göre azline karar verilmesine yönelik olarak dava açıldığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı şirketin mali tabloları üzerinde ve yine şirketin faaliyet merkezi ve işletmesi üzerinde fiilen teknik bilirkişiler tarafından yapılan reel değerlemeler kapsamında şirketin karlı bir işletme olduğu, muntazaman ticari faaliyetine devam ettiği, şirket müdürü olarak görevine hali hazırda devam eden …’in mali yönden azlini gerektirecek herhangi bir hususun tespit edilemediği bunun yanında birleşen dosya dava açılış tarihinden sonra davalı … ‘in 08.02.2018 tarihi itibariyle yeniden şirket temsilcisi olduğu ve yetki bitiş tarihinin de 08.02.2028 olarak belirlendiği tüm bu hususlar göz önüne alındığında birleşen müdür azline ilişkin davanın da reddinin gerektiği gerekçesiyle asıl dava dosyası yönünden davanın vaki feragate binaen reddine, birleşen 3 ATM’nin 2017/831 sayılı dosyası yönünden davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, birleşen 4 ATM’nin 2018/250 sayılı dosyası yönünden davanın davacının aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, birleşen 1 ATM’ nin 2017/1166 sayılı dosyası yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karar karşı, birleşen 3. ATM’nin 2017/831 esas ve birleşen 1 ATM’ nin 2017/1166 sayılı müdür azli talebine ilişkin birleşen dosyaların davacısı … vekili ve birleşen 4 ATM’nin 2018/250 sayılı davalının ortaklıktan çıkarılması talebine ilişkin dosyanın davacısı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Birleşen 3. ATM’nin 2017/831 esas ve birleşen 1 ATM’ nin 2017/1166 sayılı müdür azli talebine ilişkin dosyaların davacısı … vekili, bilirkişi ek raporunda davalı şirketin karlı bir işletme olduğu, muntazaman ticari faaliyetine devam ettiği, şirket müdürünün mali yönden azlini gerektirecek herhangi bir hususun tespit edilemediğinin belirtildiği, bilirkişi ek raporunun değerlendirmeye esas aldığı kriterleri itibariyle eksik ve kabul edilemeyeceğini, hukuki dayanaktan ve bilimsel gerçeklikten uzak olduğunu, ek raporda mahkemenin talep ettiği hususların eksik olarak yer aldığı gibi yapılan mali değerlendirmelerin tamamının da hatalı olduğunu, şirket müdürü aleyhine açılan İzmir 2. ATM ‘nin 2019/128 Esas sayılı dosyası kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda şirketin zarar ettiği, şirket müdür ücretinin şirketin mali durumu ile uyumlu olmadığının tespit edildiğini, şirket müdürünün azil koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarında mahkemenin bilirkişiden rapor talep etmesine rağmen bilirkişinin bu konuda yüzeysel bir değerlendirme yaparak müdür azlinin gerekli olmadığına dair görüş beyan ettiği ve bugüne kadar şirket genel kurul toplantılarının yapılmadığını, şirketin faaliyetleri, gelir gider durumu ve bilançoları ile ilgili müvekkiline ek bir bilgi verilmediğini, bu konuda şirket müdürü ve şirket aleyhine ihtar keşide edilmesine rağmen müvekkilinin hiçbir bilgi alamadığını ve genel kurul yapılması taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerle reddedildiğini, bilirkişinin genel kurul yapılıp yapılmadığı, bu hususta şirket müdürünün kusurlu davranıp davranmadığı hususlarında rapor sunması talep edilmiş ise de, bilirkişinin bu talebi görmezden gelerek eksik rapor düzenlediğini, şirketin karlı bir işletme olduğu belirtilir iken davacıya bugüne kadar neden bir tek neden kar payı ödenmediği yönünde değerlendirme yapılmadığını, şirket müdürünün genel kurul kararının aksine 50.000,00.TL limitin çok üstünde paraları çekmesinin ek raporda değerlendirilmediğini, avukatlık görevini ifa eden davalı şirket müdürünün avukatlık yasasına aykırı olarak aynı anda limited şirket müdürlüğü yapıyor olmasının da ek raporda değerlendirilmediğini, davalı şirket müdürünün dava konusu şirketin sahibi olduğu gayrimenkulde imara aykırı tadilat ve değişiklikler yapması sebebiyle Urla 2. ASCM ‘nin 2020/254 esas sayılı dosyası ile yargılanıyor olmasının dahi müdürün azli için başlı başına yeterli bir sebep olduğunu, bilirkişi hakkında İzmir C. Başsavcılığı ‘na yapılan şikayet üzerine soruşturma başlatıldığını, bu sebeple bilirkişinin objektif ve tarafsız olarak rapor düzenlemesi yönünde kuşkuları bulunduğundan dosyanın başka bir bilirkişiye tevdii talebinin de hiçbir gerekçe gösterilmeksizin mahkemece reddedildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle, birleşen 3. ATM’nin 2017/831 esas ve birleşen 1 ATM’ nin 2017/1166 sayılı dosyalarında davanın reddine dair kararın kaldırılmasını, şirket müdürünün azlini istemiştir.
Birleşen 4 ATM’nin 2018/250 sayılı davalının ortaklıktan çıkarılması talebine ilişkin dosyanın davacısı … vekili, mahkemece TTK.nun 638/2. Md.si gereğince bir ortağın haklı nedenle diğer ortağı şirket ortaklığından çıkarılmasını isteme halinin kanunda öngörülmediği ve bu nedenle müvekkilinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle birleşen davanın reddine karar verildiği, gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama safhasında belirtildiği üzere davalı … ‘in eylemleri açtığı ve daha sonrasında feragat ettiği dava nazara alındığında, kanunda öngörülmemiş olsa da, TMK.nın hakimlere tanıdığı yetkiye istinaden kıyasen ve gerekirse hukuk yaratılarak çözüme kavuşturulması ve nizamın sonlandırılarak davanın kabulü gerektiğini, davalının açtığı davalardaki kötü niyeti ortaya koyduğunu, ortağı olduğu şirketi zarara uğratma pahasına her yere şikayet ederek, hijyenik üretim yapılmadığı gibi gerçek dışı ithamla ceza almasını istediğini, şirket müdürünün avukatı olması sebebiyle yetkisi olmayan baroya şikayet ettiğini, şirket müdürünün imara aykırı yapı yaptığı iddiasıyla ceza alması için şikayette bulunduğunu, imar kirliliği iddiasıyla şikayeti üzerine belediyeden iki kez para cezası almasını sağladığını, şikayetlerin asılsız olduğunun ortaya çıktığını, imar affından faydalanan müvekkilinin şirket hakkındaki cezaları ödediğini, bilirkişi raporu ile şirketin kötü yönetimi nedeniyle zarara uğradığı iddiasının yersiz olduğunun ortaya çıktığını, davalının şirketin tasfiyesine yönelik davasından feragat etmesinin ortaklık payının ödenerek şirketin devamını sağlamaya yönelik davanın kabul edilmesi gerektiğini bir kez daha gösterdiğini, birleşen bu davanın açıldığı tarihte davacının tasfiye iradesinin mevcut olduğunu, ancak salt davacının davasında feragat etmesi nedeniyle davanın reddinin hukuka aykırı olduğunu, % 50 – % 50 durumunda kalınan şirketlerdeki çözümsüzlük için TMK ‘da kendisine tanınan yetkiye istinaden hukuk yaratılmasının ve kanundaki açıklığın giderilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle birleşen dosyada davanın reddine dair kararın kaldırılarak, tasfiye payının depo edilmek üzere süre verilmesini istemiştir.
GEREKÇE :Asıl dava, şirketin fesih ve tasfiyesi, birleşen 2017/831 E sayılı dava şirkete karşı açılmış müdür azli, birleşen 2017/1166 E sayılı dava müdüre karşı açılmış müdür azli, birleşen 2018/250 E sayılı dava ortak tarafından açılan davalı ortağın ortaklıktan çıkarılması istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince asıl davanın feragat nedeniyle reddine, şirkete karşı açılan müdür azline ilişkin birleşen 2017/831 E sayılı davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, davalının ortaklıktan çıkarılması talebine ilişkin birleşen 4 ATM’nin 2018/250 sayılı dosyası yönünden davanın davacının aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine, müdüre karşı açılan müdür azli talebine ilişkin birleşen 1 ATM’ nin 2017/1166 sayılı dosyası yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Birleşen 2017/831 E sayılı şirkete karşı açılmış müdür azli davasına yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; limited şirketin müdürünün azli davalarında husumetin azli istenen müdüre yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup ayrıca limited ortaklığa husumet düşmemektedir. Nitelik itibariyle husumet, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece de re’sen nazara alınması gerekli olduğundan husumet düşmeyen şirkete karşı açılmış müdür azli davasının pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Birleşen İzmir 4. ATM’nin 2018/250 Esas sayılı dosyası yönünden istinaf itirazlarının incelenmesinde; birleşen bu dava limited şirket ortağının diğer ortağın çıkarılması istemine açtığı davadır. 6102 sayılı TTK’nın 640. maddesinin 3. fıkrası gereğince haklı sebebe dayalı olarak ortağın şirketten çıkarılması için şirket dava açabilir. Ortağın bir başka ortağın şirketten çıkarılmasını isteyebileceğine dair yasada düzenlenmiş bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca şirketin bu davayı açabilmesi için de aynı yasanın 616. maddesinin birinci fıkrasının h bendi gereğince, genel kurulun bu konuda bir karar vermesi gerekir. TTK’nun 638/2 maddesinde limited şirket ortağının haklı nedenle ortaklıktan çıkmak için dava açabileceği düzenlenmiş ancak bir ortağın haklı nedenle diğer ortağın şirket ortaklığından çıkarılmasını isteme hali kanunda öngörülmemiştir. Kanunun emredici nitelikteki hükümlerine aykırı olarak karar verilemeyeceğinden davacı ortağın aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gözetilerek aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11/04/2019 tarih, 2018/940 esas ,2019/2893 karar sayılı kararı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/04/2019 tarih, 2018/591 esas 2019/2750 karar sayılı kararı bu yöndedir.)
Birleşen 2017/1166 E sayılı davaya yönelik istinaf itirazlarının incelenmesinde; birleşen bu dava, müdüre karşı açılan haklı nedenlerle limited şirket müdürünün azli istemine ilişkindir.TTK’nın 630/2 maddesinde her ortak haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkını ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebileceği, 630/3 maddesinde ise yöneticinin özen ve bağlılık yükümlülüğü ile diğer kanunlarda ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetilmesi için gerekli yeteneği kaybetmesi halleri haklı sebep olarak düzenlenmiştir.
Dairemizin kaldırma kararından sonra mahkemece mali müşavir bilirkişiden alınan 20.05.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda; asıl ve ek raporlarda yer alan teknik ve mali yöndeki tespit ve değerlendirmeler dikkate alındığında davalı şirketin mali tabloları üzerinde ve yine şirketin faaliyet merkezi ve işletmesi üzerinde fiilen teknik bilirkişiler tarafından yapılan reel değerlemeler kapsamında şirketin karlı bir işletme olduğu muntazaman ticari faaliyetine devam ettiği tespitlerinden hareketle şirket müdürü olarak görevine hali hazırda devam eden davalı müdürün mali yönden azlini gerektirecek herhangi bir hususun tespit edilemediği görüş ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir. Davacı vekili bilirkişi ek raporundaki mali değerlendirmelerin hatalı olduğunu, şirket müdürü aleyhine açılan İzmir 2. ATM ‘nin 2019/128 Esas sayılı dosyası kapsamında aldırılan bilirkişi raporunda şirketin zarar ettiği, şirket müdür ücretinin şirketin mali durumu ile uyumlu olmadığının tespit edildiğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de; her dava açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirecek olup birleşen istinafa konu dava tarihindeki koşullara göre mahkemece yapılan keşif sonucu şirketin mali tabloları üzerinde ve yine şirketin faaliyet merkezi ve işletmesi üzerinde fiilen teknik bilirkişiler tarafından yapılan reel değerlemeler kapsamında şirketin karlı bir işletme olduğu muntazaman ticari faaliyetine devam ettiği tespit edildiğinden davacı vekilinin bu hususlara yönelik istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir. Kaldı ki davacı vekili birleşen dava tarihinden sonra açılan 2019/128 Esas sayılı dosyası kapsamında aldırılan bilirkişi raporunu ibraz etmediği gibi delillerinde de bu dosyaya dayanmamıştır.
Davacı vekili, şirket genel kurul toplantılarının yapılmadığını, şirketin faaliyetleri, gelir gider durumu ve bilançoları ile ilgili müvekkiline bilgi verilmediğini, davacıya bugüne kadar kar payı ödenmediğini, şirket müdürünün genel kurul kararının aksine 50.000,00 TL limitin çok üstünde paralar çektiğini, avukatlık görevini ifa eden davalı şirket müdürünün avukatlık yasasına aykırı olarak aynı anda limited şirket müdürlüğü yaptığını, şirketin sahibi olduğu gayrimenkulde imara aykırı tadilat ve değişiklikler yapması sebebiyle yargılandığını, müdür azli koşullarının oluştuğunu, bilirkişi hakkında İzmir C. Başsavcılığı ‘na yapılan şikayet üzerine soruşturma başlatıldığını, bu sebeple bilirkişinin objektif ve tarafsız olarak rapor düzenlemesi yönünde kuşkuları bulunduğundan dosyanın başka bir bilirkişiye tevdii talebinin de hiçbir gerekçe gösterilmeksizin mahkemece reddedildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekte ise de; TTK 437. Maddesi uyarınca davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmasının mümkün olduğu, davacının bu yola gitmeksizin şirket müdürünün azlini istemesine yasal olanak bulunmadığı, genel kurul toplantısı yapılmamasının şirkete verdiği somut bir zararın iddia ve ispat edilemediği, genel kurul toplantısı yapılmamasının ve kâr payı dağıtılmamış olmasının müdürün azlini gerektiren bir neden olmadığı, zira kâr payı dağıtımının ortaklar kurulunun alabileceği kararlardan olduğu, genel kurul toplantısı yapılmamasının ağır ihlal sayılamayacağı, davacının babasının hissesini devretmesi sonucu davalı müdürün şirketi münferiden temsile yetkili hale gelmesi nedeniyle 50.000,00 TL limitin üzerinde para çekmesinin yetkisi kapsamında kaldığı, davalı şirket müdürünün avukatlık yasasına aykırı olarak aynı anda limited şirket müdürlüğü yapmasının ve şirketin sahibi olduğu gayrimenkulde imara aykırı tadilat ve değişiklikler yapması sebebiyle yargılanmasının haklı bir azil nedeni olarak kabul edilemeyeceği, imar affından yararlanıldığı, bilirkişiler hakkında soruşturmada takipsizlik kararı verildiği, kaldı ki hukuki değerlendirmenin hakim tarafından yapılması gerektiğinden başka bir bilirkişiden rapor alınmasının gerekmediği, sonuçta dosyadaki tüm delillerin değerlendirilmesinde davalı müdürün azlini gerektiren haklı sebeplerin tespit edilemediği sonucuna varılmakla; mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Bu durumda, birleşen davalara yönelik istinaf kanun yoluna başvuranların istinaf dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Birleşen 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/831 esas ve birleşen 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1166 esas sayılı dosyaları davacısı … vekili ve birleşen 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/250 sayılı dosya davacısı … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- Birleşen 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/831 esas ve birleşen 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1166 esas sayılı dosyaları davacısı … yönünden istinaf karar harcı olan 118,60 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3- Birleşen 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/250 sayılı dosya davacısı … yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile istinaf yoluna başvuranların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12.11.2021