Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1441
KARAR NO : 2021/1282
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/05/2021
NUMARASI : 2021/354 Esas 2021/437 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.11.2021
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.05.2021 tarih 2021/354 Esas 2021/437 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan … plakalı aracın 31/08/2020 tarihinde müvekkiline ait park halindeki … plakalı araca tam kusurlu olarak çarpması sonucunda müvekkilinin aracında hasar meydana geldiğini, arabuluculuk görüşmesi içerisindeki kalemlerde hasar bedeli talebinin sehven yer almadığını, arabuluculuk aşamasında bu kalem için aynı arabulucu ile tekrar dosya açılmasını talep ettiklerini ancak bu taleplerinin kabul edilmediğini, bu konuda arabuluculuk görüşmesi yapılması için karar ile taraflarına süre verilmesini talep ettiklerini beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla hasar bedeli tutarının her iki davalı yönünden iskontosuz ve KDV dahil hesabı ile şimdilik 10,00 TL; değer kaybı tazminatının her iki davalı yönünden Yargıtay kararlarına göre kazdan önceki değeri ile kaza sonrası hesabı ile şimdilik 10,00 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş.’den temerrüt tarihi olan 14/09/2020 tarihinden itibaren, diğer davalı … yönünden haksız fiil tarihi olan 31/08/2020 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline; ayrıca araçtan mahrum kalma tazminatı olarak şimdilik 10,00 TL’nin sadece davalı …’den haksız fiil tarihi olan 31/08/2020 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, dava dilekçesi ekinde sunulan arabuluculuk son tutanağının incelenmesinde davacı vekilinin yalnızca davacı aracında meydana gelen değer kaybı ve araç mahrumiyet zararı istekleri için zorunlu arabuluculuk yoluna başvurduğu, dava dilekçesinde talep ettiği hasar bedeli yönünden ise arabulucuya başvurmadığından bu talep yönünden açılan dava tefrik edilerek eldeki esas numarasına kaydedildiği, 6325 sayılı yasanın 18/A-2. bendi uyarınca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddileceği gerekçesiyle davacının araç hasar bedeline yönelik davasının dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin aracının trafik kazası sonrası hasar gördüğünü, gerçek hasar tutarı ile değer kaybı ve araç mahrumiyeti konusunda dava açtıklarını, dava şartı arabuluculuk görüşmesi içerisindeki kalemlerde gerçek hasar taleplerinin sehven yer almadığını, tekrar arabuluculuk bürosuna başvurmalarına rağmen tarafların sistemde yer alması nedeniyle ikinci kez dosya açılmasının mümkün olmadığını, müvekkilinin adil yargılama ve mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini, Anayasa Mahkemesi’nin dava şartı arabuluculuğa dair yasal düzenlemenin iptali isteği ile ilgili olarak verdiği 11/07/2018 gün 2017/178 E., 2018/82 K. sayılı kararında düzenlemenin hak arama hürriyeti ve bu kapsamda mahkemeye erişim hakkına getirilen bir sınırlama niteliğinde olduğunun kabul edildiğini, ancak arabuluculuğa başvuru zorunluluğunun kişilerin hak aramalarını imkânsız hâle getiren veya aşırı derecede zorlaştıran etkisiz ve sonuçsuz bir sürece neden olmadıkça hak arama hürriyetinin özüne dokunduğunun söylenemeyeceğinin belirtildiğini, bu gerekçe ile bir çeşit sınır tayin edilmiş olduğunu savunarak kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle araç hasar bedeli ve değer kaybı ile araçtan mahrum kalma nedeniyle tazminatın kazaya sebebiyet veren karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ile malikinden tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
19.12.2018 tarihinde yürürlüğe giren 06.12.2018 tarih 7155 sayılı Kanunun 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesinde “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmüne, aynı tarihte yürürlüğe giren aynı yasanın 23. maddesiyle 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa eklenen 18/A-(2) maddesinin dördüncü cümlesinde “Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” düzenlemesine yer verilmiştir. HMK’nın 115/2. maddesi de “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.” şeklindedir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, davalıların maliki ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı oldukları aracın davacıya ait park halindeki araca çarpması nedeniyle hasar onarım bedeli, değer kaybı ve araçtan mahrum kalma nedeniyle tazminat isteminde bulunmuştur. Dosyada bulunan 03.02.2021 tarihli arabuluculuk son tutanağının incelenmesinde, arabuluculuk görüşmelerinin değer kaybı ve araçtan mahrum kalma tazminatına ilişkin olarak gerçekleştirildiği, hasar bedeline ilişkin olarak arabuluculuğa başvurulmadığı, mahkemece hasar giderim bedeline ilişkin dava tefrik edilerek eldeki esasa kaydedildiği ve davanın usulden reddine dair istinafa konu kararın verildiği anlaşılmaktadır. HMK’nın 115/2. maddesinde tamamlanabilir dava şartı eksikliğinin giderilmesi için davacı tarafa süre verilebileceği belirtilmiş ise de, 6352 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-2. maddesinde arabulucuya başvurmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğundan usulden reddedileceği açıkca belirtildiğinden, anılan dava şartı eksikliğinin tamamlanabilir dava şartı eksikliği olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Zira arabuluculuk, tarafların mahkeme yoluna başvurmadan uyuşmazlıkları bir araya gelerek çözmeleri, bu şekilde daha hızlı ve barışcıl yöntemlerle sonuca ulaşmaları ile mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla getirilmiş bir alternatif çözüm yoludur. Buna göre mahkemece arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin olarak alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04.11.2021