Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1435 E. 2023/567 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1435
KARAR NO : 2023/567

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/06/2021
NUMARASI : 2017/1477 Esas – 2021/468 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 13.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.04.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.06.2021 tarih 2017/1477 Esas 2021/468 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının, davalının ZMM sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazası neticesinde yaralandığını, maddi zarara uğradığını, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, kusurun karşı tarafta olduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00-TL geçici 100,00-TL sürekli iş gücü kaybı tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında sürekli iş gücü kaybı tazminatını 70.139,10-TL geçiçi iş gücü kaybı tazminatını ise 4.683,56-TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davalının belirlenecek gerçek zarardan sigortalısının kazadaki kusur oranına isabet eden oranda ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, Adli tıp kusur ve maluliyet raporu alınması gerektiğini, davacıya 12.676,00-TL ödeme yapmak sureti ile zararın karşıladığını, davacı sürücünün alkollü ve ehliyetisiz olup kask takamadığını, mütefarik kusurunun bulunduğunu, yapılan ödemelerin mahsup edilmesi gerektiğini, davalının yasal faizden sorumlu olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranda asli, davacının ise % 25 oranda tali kusurlu olduğu, davacı asilin % 10 oranda sürekli 180 gün süre ile geçici maluliyetinin bulunduğu, kusur durumu, davalı şirket tarafından yapılan ödemenin güncelleştirilmesi ve müterafik kusur indirimi neticesinde davacının 70.139,40-TL sürekli, 4.683,56-TL geçici iş göremezlik tazminatı bulunduğu, belirterek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı sigorta şirketi tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı sigorta şirketi vekili, maluliyet raporları hatalı olduğunu, raporlar arasındaki çelişki giderilmediğini, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, maluliyet raporun alındıktan sonra, kusur incelemesi yaptırmadan hesap incelemesi yaptırıldığını, kusur tespitin CD çözümü ile çelişik olduğunu, davacının asli kusurlu olduğunu, alkollü olmasının yanısıra motosiklet kullanma ehliyetinin de olmadığını, hesap raporunun hatalı olduğunu, peşin sermaye değerli gelir tekniği kullanılarak yapılması gerektiğini, raporların hükme esas alınamayacağını, davalının yaptığı ödemenin yeterli olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile davacının maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının maddi zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
3. Davalının sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. Dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu ile olaya ilişkin belirlenen maddi olgular çerçevesinde, oluş şekline uygun düşecek biçimde, taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle, raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek şekilde kusur değerlendirilmesi yapılarak, sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında asli kusurlu, davacının ise % 25 oranında tali kusurlu olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
4. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Yargıtay 4.HD’nın 20/06/2022 tarih ve 2021/13933 E. – 2022/9109 K. )
5. Tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih ve 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K.) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. – 20121/1848 K. )
6. Davalı sigorta şirketinin ödemede bulunmasına rağmen davacı tarafın tarafın tazminat talep etmesi nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu Sigorta Şirketi tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması ve hesaplanan bu bedel ile davalı tarafından ödenen bedel arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması; fahiş fark tespitinin yapılması halinde, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanacak tazminattan, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalının ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri düşülerek sonuç tazminatın belirlenmelidir.( Yargıtyay 17. HD’nın 25.11.2020 tarih ve 2019/3548 E. – 2020/7605 K.)
7. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusurun olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, maluliyetin olay tarihinde geçerli olan yönetmelik hükümlerine uygun olarak tespit edilmesine, gerçek zarar hesabının TRH 2010 yaşam tablosu ile progresif rant yöntemi esas alınarak hesaplanmasına, sigortacının davadan önce ödediği miktar ile ödemesi gereken miktar arasında açık yetersizlik bulunduğundan ödenen bedelin güncelleştirilerek tazminattan mahsup edilmesine, müterafik kusur nedeni ile yerleşik uygulama doğrulusunda hesaplanan tazminattan davalı lehine indirim yapılmış olmasına, bakiye tazminatın poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 5.111,16-TL’den peşin alınan 1.278,00-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 3.833,16-TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 13.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.