Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/131 E. 2021/355 K. 17.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/131
KARAR NO : 2021/355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.12.2020
NUMARASI : 2020/300 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbire İtiraz
KARAR TARİHİ : 17.03.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.03.2021

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih 2020/300 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbire itiraz eden (davalı) vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, İzmir 13. İcra Müdürlüğünün 2020/3199 E. sayılı dosyasıyla davalı tarafından müvekkili aleyhine takip başlatıldığını, takibe konu bonoda tanzim tarihi bulunmadığı için kambiyo vasfı taşımadığını, bonodaki imzaya itiraz ettiklerini, müvekkili ile davalı arasında ne ticari ne de hukuki ilişki bulunmadığını, davalının müvekkilinin kardeşi …’in oğlu olduğunu, müvekkili ile kardeşi arasında birden fazla senet düzenlendiğini, bir araba alışverişi nedeniyle müvekkilinin kardeşine 20.000,00 TL’lik senet verdiğini, bu borcunu ödediği halde kardeşinin senedi iade etmediğini, takibe konu senedin bu senet olabileceğini, o durumda da senet bedelinin 120.000,00 TL haline getirilerek tahrifat yapılmış olabileceğini ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti istemiyle açtığı davada takibin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davacı tarafça senette davacıya atfen atılan imzanın davacının eli ürünü olmadığı iddia edildiğinden HMK’nın 209 maddesi hükmü gözetilerek ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davanın taraflarıyla sınırlı olarak dava konusu miktarın % 15 oranındaki teminat yatırılması halinde davacı borçlu yönünden ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmiştir.
İTİRAZ : İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili, İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca takipten sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulamayacağını, davacı hem borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, hem de senedin 20.000,00 TL bedelle müvekkiline verildiğini iddia ederek çelişkili davrandığını, senetteki imzanın davacıya ait olduğunun bilirkişi marifetiyle ortaya çıkacağını savunarak ihtiyati tedbire itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNCE VERİLEN KARARIN ÖZETİ : Mahkemece duruşmalı olarak yapılan inceleme neticesinde, ihtiyati haciz kararında belirtilen gerekçelerin yerinde olduğu, ihtiyati tedbire itirazın yerinde görülmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili, menfi tespit davası takipten sonra açıldığı için İİK’nın 72/3 maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilemeyeceğini istinaf nedenleri olarak ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE:Talep, ihtiyati tedbire itiraza ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle itirazın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili, bonoya dayalı başlatılan takiple ilgili olarak açtığı meni tespit davasında imzanın müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek, icranın durdurulmasına yönelik tedbir isteminde bulunmuş, mahkemece ihtiyati tedbir talebi kabul edilmiş, davalı vekilinin karara itirazı ise reddedilmiştir.
İİK’nın 72/3. maddesinde ” İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu geçikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
HMK’nın 209. maddesinde de imza inkarına konu senedin herhangi bir işleme esas alınamayacağı belirtilmiştir.
Uyuşmazlık, takip başladıktan sonra HMK’nın 209. maddesi uyarınca tedbiren takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi, 21.02.2014 gün ve 2013/1 E. – 2014/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararından önce temyiz yoluyla ihtiyati tedbir kararlarını incelerken HMK’nın 209. maddesinin uygulanabileceğini, imza inkarı halinde takibin durdurulmasına dair tedbir kararı verilebileceğini belirtmekteydi. Ancak ihtiyati tedbir kararlarına karşı temyiz yolu kapatılıp, istinaf mahkemelerinin de kurulmasıyla yakın tarihli bir karara rastlanması mümkün değildir.
Ne var ki, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi yakın tarihli kararlarında icra şikayetleriyle ilgili yaptığı temyiz incelemesi sırasında bu konuyu Yargıtay 19. Hukuk Dairesinden daha farklı ele almaktadır. Yargıtay 12. H.D’nin 30.04.2018 tarih 2016/31754E ve 2018/3908K sayılı kararında ” İcra ve iflas hukuku, icra ve iflas takiplerinin usul hukuku niteliğindedir. Bu hukuk dalının amacı, bir yandan takip alacaklısının alacağına kavuşması için borçlu veya üçüncü kişilerin çıkarabilecekleri zorlukları ortadan kaldırmak, diğer yandan kötüniyetli takiplere karşı takip borçlusunun kendisini korumasını sağlayacak hukuki çareler bulmak, bu arada takipten etkilenen üçüncü kişilerin menfaatlerini korumak, takip işlemlerinin yapılması sırasında insan hak ve hürriyetlerinin ihlal edilmesini önlemektir. İcra iflas hukukunun en önemli kaynağı İcra Ve İflas Kanunu olup, bu Kanun, icra ve iflas takibinden, tahsile kadar uygulanması gereken usul hükümlerini düzenlemektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, İcra Ve İflas Kanunu’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İcra ve İflas Kanunu’nda açıkça gönderme olması (İİK 50, 68/a-4 gibi) veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması (zorunlu dava arkadaşlığı) hallerinde uygulanabilir. Bu ilkeler ışığında HMK’nun 209/1. maddesinin ilamsız icra takiplerine etkisi değerlendirilmelidir. Bu maddeye göre “adi bir senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz.” Bu maddenin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin olarak İcra Ve İflas Kanununda bir hüküm bulunmamaktadır.
Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile yapılan takipte, takibe konu kambiyo senedi altındaki imzaya itiraz, İİK’nın 170. maddesinde özel olarak düzenlendiğinden, imza inkarı nedenine dayalı sahtelik iddiası hakkında, sonraki genel kanun olan HMK’nun 209. maddesi uygulanamaz. İmza itirazı, İİK’nun 170/1. maddesi uyarınca satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Ancak icra mahkemesi itirazla ilgili kararına kadar takibin geçici olarak durdurulmasına karar verebilir (İİK 170/2).
Öte yandan sahtelik iddiasının imza itirazı dışındaki bir nedene (yazıda sahtelik) dayanması halinde Dairemiz, İcra ve İflas Kanunu’nda bir düzenleme bulunmadığından HMK’nun 209. maddesinin uygulanması gerektiği görüşünde iken, daha sonra içtihat değişikliğine gidilerek, senet üzerinde bulunan yazıdaki sahtelik iddiasının borca itiraz niteliğinde olup, bu konunun da İİK’nun 169/a maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, HMK’nın 209. maddesinin bu yönden de uygulama yerinin olmadığı görüşü benimsenmiştir.
İcra mahkemesi, önüne gelen itiraz ve şikayetleri, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen özel usul kurallarını uygulayarak takip hukuku bakımından kesin hükme bağladığından, anılan mahkemenin kararları kural olarak maddi anlamda kesin hüküm niteliği taşımaz. Bu nedenle borca veya imzaya itirazın incelenmesi sırasında sahtelik iddiasına dayalı olarak genel mahkemelerde açılan davaları bekletici mesele yapamayacağı gibi takibin durdurulmasına da karar veremez. Sadece İİK.nın 169/a-2. maddesi uyarınca itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir. İcra mahkemesince takibe konu alacakla ilgili bir karar verilmiş olması, aynı alacak hakkında genel mahkemelerde dava açılmasına engel oluşturmaz.
Sahtelik nedeniyle açılan menfi tespit davası gibi, cumhuriyet savcılığına aynı nedenle yapılan şikayet ve ceza mahkemesinde açılan dava da kendiliğinden icra takibini durdurmaz ve bekletici mesele yapılamaz. Ancak cumhuriyet savcılığı veya ceza mahkemesince tedbir kararı verilirse icra takibi durdurulabilir.
Yukarıda açıklanan ilke ve kurallar ışığında, takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi, HMK’nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmaz. Anılan hüküm, genel mahkemelerde açılan davalarla ilgili olarak senedin hiçbir işleme esas alınamayacağını, başka bir anlatımla delil olarak kullanılamayacağını öngörmekte olup, icra takibine etkisi yoktur.” görüşüne yer verilmiştir. Yargıtay 12.HD’nin 20.04.2015 tarih 2015/1965 E., 2015/1028 K. sayılı kararı da bu yöndedir.
Dairemizce Yargıtay 12. H.D’nin görüşüne iştirak edilmiştir. Zira İİK’nın 72/3. maddesinde özel ve açık bir düzenleme var iken ve HMK’ya açık atıf yapılmamışken HMK’nın 209. maddesindeki genel düzenlemenin uygulanması mümkün değildir. Aksinin kabulü kötü niyetli imza inkarlarına yol açacağı açıktır. Buna göre, İİK’nın 72/3. maddesi uyarınca menfi tespit davasında takip başladıktan sonra ihtiyati tedbir yoluyla takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, davacı tarafça teminat karşılığı ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi de istemediği için ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekmektedir. Böylelikle, mahkemece icra takibinin tedbiren durdurulmasına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne karar verilmesi icap ederken ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2020 tarih 2020/300 E. sayılı ihtiyati tedbire itirazın reddine dair kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-İhtiyati tedbire itirazın kabulü ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.08.2020 tarih 2020/300 E. sayılı ihtiyati tedbir kararının KALDIRILMASINA,
3-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle ihtiyati tedbire itiraz eden davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı ve 58,00 TL dosya fotokopi masrafı olmak üzere toplam 206,60 TL yargılama giderinin ihtiyati tedbir talep eden davacıdan alınarak, ihtiyati tedbire itiraz eden davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere 17.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.