Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/128 E. 2023/1397 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/128
KARAR NO : 2023/1397

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.09.2020
NUMARASI : 2018/542 E. 2020/418 K.

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 11.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 11.10.2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.09.2020 tarih 2018/542 E. 2020/418 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacı olan … ‘e ait … plakalı … marka … model otomobilin, davacının sevk ve idaresinde 08/02/2018 tarihinde 6168 sokak Işıkkent – Karacaoğlan mevki istikametinde, sağ şeritte trafik kurallarına uygun vaziyette ve ana yolda seyir halindeyken davalıya ait olan yine davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı … marka … model servis aracının, trafik kurallarına aykırı bir biçimde aniden ana yoldan tali yola saptığını, bu sebeple şerit ihlali yaparak davacının aracına çarptığını, çarpma sonrası davacıya ait aracın ön tamponunun, ön kaputunun, sol çamurluğun, sol ön kapı direklerinin ve sol ön tekerleğinin hasara uğramış olduğunu ve aracın ağır hasar aldığını, kaza sonrası tutanak tutulduğunu ve davalı … ‘in 2918 S. KTK 56/1.a maddesini ihlal etmiş olduğunu, davacının hiçbir kusurunun bulunmadığını, yine davacının aracının … marka … model sınıfının aksam ve özellik olarak en dolu modeli olduğunu, daha önce kaza ve tamirat görmemesi nedeniyle kaza öncesi ikinci el değerinin 110.000,00- TL. ila 120.000,00- TL. olduğunu, kaza sonrası müvekkilinin aracında 17.777,22-TL. hasar oluştuğunu, 2. el piyasasında en azından 10.000,00-TL. değer kaybına uğradığını, davacının aracının iki hafta yetkili serviste tamir işlemi gördüğünü, iki hafta araçsız kalarak mağduriyet yaşadığını, davalı yanın aracının zorunlu trafik sigortasının … AŞ tarafından yapıldığını, meydana gelen değer kaybı tazminatında diğer davalı … A.Ş ‘nin de müteselsilen sorumlu olduğunu, zararın davalılar nezdinde giderilmesi gerektiğini, kaza sonrası tutulan anlaşmalı kaza tutanağının SBM sistemine kaydedilmiş olduğunu, asli ve tam kusurun … plakalı araca yüklendiğini, davacı adına taraflarınca zararın tazmini amacıyla … A.Ş’ne 30/03/2018 tarihinde meydana gelen değer kaybı için fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı tutmak kaydıyla 10.000,00-TL istemiyle başvurulmuş olduğunu, kazaya yönelik 06/04/2018 tarihinde 1.945,00-TL. ödeme yapıldığını, şimdilik 10.000,00-TL. maddi tazminatın kaza tarihi olan 10/09/2016 tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … A.Ş vekili, kaza dolayısıyla talep sahibi tarafından davalı olan şirkete yapılan başvuru üzerine 20180018492- nolu hasar dosyasının açılmış olduğun ve yapılan değerlendirmeler sırasında alınan ekspertiz raporu doğrultusunda ödeme yapılarak sorumluluğun yerine getirildiğini, ekspertiz raporunda; araçta meydana gelen kaza ile ilgili değer kaybı tutarının 1.945,00-TL olduğunun tespit edildiğini, bu rapor doğrultusunda tespit edilen değer kaybı miktarının talep sahibine 06.04.2018 tarihinde ödenmiş olduğunu ve sigorta şirketinin sorumluluğunu yerine getirmiş olduğunu, davacı tarafın talebinin davalı şirketçe karşılanmış olduğundan davanın reddinin gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun bakiye teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davalı şirketin dava konusu kazadan dolayı sorumluluğunun, her halükarda poliçe sigortalısının kusur oranıyla sınırlı olacağını, bu nedenle kusur durumunun belirlenmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesini talep ettiklerini, kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Genel Şartlar uyarınca, yapılacak olan bilirkişi incelemesinde tazminat hesabında Genel Şartlarda yer alan unsurların dikkate alınması gerektiğini, davalı olan şirketten olay tarihinden itibaren faiz talep edilemeyeceğini, olay tarihinden itibaren faiz talep edilmesinin yersiz ve haksız olduğunu bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı …Şirketi vekili, davalı olan şirketin maliki olduğu kaza nedeniyle açılan davanın kabulünün mümkün olmadığını, kazanın davacının anlattığı gibi olmadığını, kazada davacı yanın kusurlu olup kazaya sebep olanın davacı olduğunu, davalı şerit değiştirdiği sırada davacı yanın davalıya çarptığını, davacının aşırı hızla gittiğinden davalının şerit değiştirdiğini muhtemelen görmediğini ve bu kazanın gerçekleştiğini, sunulan kusur oranına ilişkin ekran görüntüsünün bağlayıcı bir belge olmayıp hukuken geçerliliğinin olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı yanca talep edilen değer kaybı miktarının fahiş olduğunu, aracın değer kaybının internet sitesinden alınan çıktılarla belirlenmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki davacının sözünü ettiği hasarın işbu kaza sebebiyle oluşup oluşmadığının dahi belli olmadığını, dosyaya sunulan faturaları da kabul etmediklerini davalı şirkete ait aracın iş bu davada davalı … şirketi tarafından kaskolandığını, sigorta şirketi tarafından değer kaybına ilişkin riskin teminat altına alınmış olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı … Şirketi’ne ait olup, davalı sigorta şirketine trafik sigortalı, 08/02/2018 günü saat 15:05 sıralarında davalı sürücü … idaresindeki … plakalı minibüsün, 6168 numaralı Sokak’ı takiben seyir halindeyken olay mahalli olan mevkiye gelip bu mevkide sola dönüşe geçtiği sırada aracının sağ ön köşe kısımlarıyla, karşı yönden gelen davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin ön kısımlarının çarpışmaları neticesinde dava konusu trafik kazasının meydana geldiği, söz konusu kazada ATK raporunda açıklanan gerekçelerle davalı sürücü … ‘in %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacı aracında ATK raporu ile yeni genel şartların Ek-1 Değer kaybı hesaplama formülasyonuna göre 1.944,88 TL değer kaybı oluştuğu, Yargıtay içtihatları çerçevesinde değerlendirme yapıldığında araçta ”kazadan önceki piyasa değeri 115.000,00 TL – kazadan sonraki piyasa değeri 112.125,00 TL = 2.875,00 TL ” değer kaybı oluştuğunun tespit edildiği, davalı sigorta şirketi tarafından dava tarihinden önce ödenen 1.945,00 TL değer kaybı bedeli dikkate alındığında davacının davalı sigorta şirketinden talep edebileceği değer kaybı zaranın bulunmadığı, davalı işleten şirket ve davalı sürücüden talep edebileceği bakiye değer kaybı zararının ise 2.875,00 TL – 1.945,00 TL= 930,00 TL olduğu, davalı işleten şirketin KTK.nun 85.maddesi uyarınca işleten sıfatıyla, davalı … ‘in haksız fiil faili olarak TBK’nun 49. vd maddeleri uyarınca bakiye değer kaybı zararından sorumlu oldukları anlaşılmakla, davacının davalı sigorta şirketi hakkındaki davasının reddine, diğer davalılar hakkındaki davasının kısmen kabulü ile, 930,00 TL bakiye değer kaybı bedelinin davalı işleten ve davalı sürücü ihbar ve ihtara gerek olmaksızın haksiz fiil tarihinde temerrüde düştüklerinden kaza tarihi olan 08/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek talep gibi yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, esasa ilişkin olarak mahkemece dayanılan ATK raporu eksik ve hatalı inceleme ile tanzim edilmekle hükme esas olmaktan çok uzak olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından, tarafların bilirkişi raporlarına ve ATK raporlarına yapılan itirazların değerlendirilmediğini, itirazlara karşılık rapor aldırılmadan karar verildiğini, Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı üzere dava konusu olaya yönelik raporlar uzman ve işinin ehli kişilerce düzenlenmeli ve ona dayanarak hüküm kurulması gerektiğini, dosyada yer alan raporların tümü incelendiğinde tutarsız ve çelişkili hesaplamalar yapıldığını, kavramların soyut olarak bahsinin geçmesinin de ayrı bir hukuki sorun olduğunu, 25.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu araçta değer kaybı 8.000-TL, yine 18.09.2019 tarihli ek raporda 8.000-TL, 20.01.2020 tarihinde alınan ATK raporunda 1.945-TL, 07.07.2020 tarihinde alınan diğer bir ATK raporunda ise 2.875-TL değer kaybı oluştuğunun ifade edildiğini, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere kaza öncesi ve kaza sonrası aracın piyasa değerine bakıldığında açık ve net olarak en az 10.000-TL değer kaybı oluştuğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte bilirkişi raporlarında 8.000-TL değer kaybının oluştuğu belirtilmekteyken, ATK raporlarında az miktarlara hükmedilmesinin hakkaniyete ışık tutma açısından yetersiz kalmakta ve geniş çaplı değerlendirilmiş bir rapor olup olmadığı konusunda soru işareti bıraktığını, ayrıca çarpma sonucu meydana gelen hasar 17.777,22-TL tutarında iken aracın değer kaybının yerel mahkemenin dayandığı raporda 2.875-TL olarak ifade edilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kök ve ek raporlarda yer alan hatalı tespitlere karşı bir kısım davalılarca da itirazda bulunulmuşsa da Mahkemece davalı itirazları doğrultusunda denetime açık bir rapor alınmadan hatalı ve eksik raporlara dayalı hüküm kurulmuş olup verilen karar bu nedenle usule ve yasaya aykırı olduğunu, zira raporda fahiş eksiklikler ve hatalar bulunduğunu, vekalet ücreti bakımından ise 22.09.2020 tarihli gerekçeli kararında Avukatlık Kanunu ve 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine aykırı olarak hüküm kurulduğunu, davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti 3.400,00 TL olup davacı vekiline hükmedilen vekalet ücret tutarı 930,00 TL’ olduğunu, davalılar lehine hükmedilen vekalet ücreti tutarı davacı vekili lehine belirlenen ücret tutarından fazla olduğunu, davacı ve davalı vekillerine hükmedilen vekalet ücreti hususunda HMK m. 304/1 uyarınca da hesap hatası bulunduğunu, 2020 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi m. 13/3 uyarınca huzurdaki dava maddi tazminat talepli olup davanın kısmen reddine karar verildiğinden davacı ve davalılar vekili lehine hükmedilen vekalet ücreti tutarının tekrardan hesaplanmasını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 08.02.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı aracında bakiye değer kaybı zararının karşı araç maliki, sürücüsü ve ZMMS sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın davalı sigorta şirketi bakımından reddine, davacının diğer davalılar hakkındaki davasının kısmen kabulü ile, 930,00 TL bakiye değer kaybı bedelinin davalı işleten ve davalı sürücü ihbar ve ihtara gerek olmaksızın haksiz fiil tarihinde temerrüde düştüklerinden kaza tarihi olan 08/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek talep gibi yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya dayanak teşkil eden 08/02/2018 günü saat 15:05 sıralarında meydana gelen trafik kazasında davalı sürücü … idaresindeki … plakalı minibüs ile 6168 numaralı sokağı takiben seyir halindeyken olay mahalli olan mevkiye gelip bu mevkide sola dönüşe geçtiği sırada aracının sağ ön köşe kısımlarıyla, karşı yönden gelen davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin ön kısımlarının çarpışmaları neticesinde dava konusu trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. HD’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. -2020/8104 K.). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün değildir. Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 17. HD 07.03.2016 tarih ve 2015/15003 E.- 2016/2856 K. sayılı ilamı)

Yerel Mahkemece taraf delillerinin toplanıldığı, dava konusu değer kaybı bedeli yönünden dosyanın bilirkişiye tevdii edilerek 25.05.2019 tarihli bilirkişi raporunun alındığı, işbu raporda 08.02.2018 tarihli kazanın oluşumunda; davalı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsünün “%100 oranında tam ve asli kusurlu” olduğu, davacı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsünün “kusursuz” olduğu, söz konusu … plaka sayılı araçta, 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ve ekte sunulan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları – “Ek 1. Değer Kaybı Hesaplama” formülüne göre kaza nedeniyle 1.944,88.-TL değer kaybı meydana geldiği, dosya kapsamına göre; davalı sigorta şirketinin, davacı tarafa değer kaybı bedeli olarak 06.04.2018 tarihinde 1.945,00.-TL ödeme yaptığı, bununla birlikte; Yargıtay kararları doğrultusunda aracın söz konusu kaza nedeniyle; aracın motor kaputunun değiştirilerek boyanması, alıcıların cihazla veya fiziki olarak yapacakları onarım – boya kontrollerinde aracın belirtilen kısımlarında bu işlemlerin tespit edileceği, 2015 model aracın 20.040 km. gibi emsallerine göre düşük km. de olması, aracın vaki kaza öncesinde değer kaybına neden olacak kısmi veya ağır hasar kaydının bulunmaması, bir başka ifadeyle kaza neticesinde aracın orjinalliğinde bir sorun yok iken, kaza sonrası araç orjinalliğini kaybetmesi ve araç 2. el piyasasında satımını kolaylaştıran önemli bir avantajı kaybetmesi, araçta yapılan işlemlerin ve 17.777,22.-TL (KDV DAHİL) tutarındaki hasar bedelinin, aracın ileriki süreçte 2. el satışında 5664’e mesaj gönderilerek yapılacak sorgulamada tramer bilgi havuzunda ve servis kayıtlarında görülmesi nedeniyle tüketicinin satın alma refleksini olumsuz yönde etkileyeceği, bununla birlikte araç üzerinde değerlendirmeye alınmayan parçalar ile aracın durumu ve ayrıca piyasa koşullarının genel geçer uygulamalarının da gözetilmesi sonucunda söz konusu aracın kazadan önceki hasarsız ikinci el piyasa rayiç değerinin 115.000,00.-TL olduğu, kazanın oluş şekline göre kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değerinin 107.000,00.-TL olduğu ve buna göre davaya konu kazanın piyasa koşullarının genel geçer uygulamalarının da gözetilmesi sonucunda aracın piyasadaki emsallerine göre, rayiç değerinde 8.000,00.-TL değer kaybına neden olduğu rapor edilmiş, bilahare bilirkişi raporuna vaki itirazlar sebebiyle bilirkişiden ek rapor alındığı, dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek rapor alındığı, son olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Kurulu’nun 07.07.2020 tarihli raporunda, ZMMS Genel Şartları Ek 1 tablosuna göre araçta 1.944,88 TL değer kaybı oluştuğu, Yargıtay içtihatları çerçevesinde değerlendirme yapıldığında araçta ”115.000,00 TL – 112.125,00 TL = 2.875,00 TL ” değer kaybı oluştuğu rapor edilmiş, alınan işbu raporun hükme esas almaya ve denetime elverişli, yeterli mahiyette tanzim edildiği görülmekle, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir.
Davacı vekilinin hükmedilen vekalet ücreti yönünden istinaf nedenlerinin incelenmesinde, istinafa konu kararda davanın davalı sigorta şirketi yönünden reddine, davalı … Şirketi ve davalı … yönünden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesine rağmen, Mahkemece karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T’ne göre davacı aleyhine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi isabetli değil ise de, (davalı sigorta yönünden açılan davanın tamamının reddedilmesine nazaran A.A.Ü.T 13/4 maddesi gereğince “Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarife’nin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.”) istinafa gelenin sıfat ve saiklerine göre 3.400 TL vekalet ücreti takdirinde isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan hukuki ve maddi bulgular karşısında; verilen kararda yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü KÜ M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 215,45 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11.10.2023