Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1244 E. 2022/1603 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1244
KARAR NO : 2022/1603

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/05/2021
NUMARASI : 2015/128 Esas 2021/439 Karar
BİRLEŞEN İZMİR 2.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/623 ESAS 2016/541 KARAR SAYILI DOSYASINDA
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 03.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.11.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.05.2021 gün ve 2015/128 Esas 2021/439 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi asıl davada davacılar vekili, asıl davada davalı birleşen davada davacı … vekili, asıl ve birleşen davada davalı … A.Ş vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVADA DAVA :Davacılar vekili, davacıların kardeşi ve oğlu …’nin yolcu olarak bulunduğu davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiğini, davalı …’in 2,1 promil alkollü olup her iki davalının da kusurlu olduğunu, … plakalı aracın malikinin … A.Ş. ve her iki aracın KTK ZMM sigortacısının … Sigorta A.Ş. olduğunu, her iki aracın sürücüsünün maliklerinin ve sigorta şirketlerinin yargılama sonrasında tespit edilecek kusur oranlarına göre hükmedilecek tazminattan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını, …’nin ağır mental retardasyon hastası olup kısıtlandığını belirterek; her bir davacı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla olay tarihinden itibaren yasal faiziyle ayrı ayrı 7.500,00-TL maddi tazminattın davalılardan müştereken ve müteselsilen, …’in lehine 150.000,00-TL … lehine 100.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılar …, … A.Ş., …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP : Davalı … A.Ş. vekili, sürücü …’in kusurunun bulunmadığını, … plakalı araç davalıya ait ise de 2 gün boyunca hatır için diğer davalıya verildiğini, işleten sıfatının bulunmadığını, kazanın diğer davalının ağır kusuru ile meydana geldiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, kazaya karışan … ve … plakalı aracçların davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı hasar dosyasının açıldığını, … plakalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde % 25 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, 24/10/2014 tarihinde 3.892,75-TL ödeme yapıldığını, … plakalı araç araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kusur oranı dikkate alınarak yaptırılan aktüer hesap sonrasında 24/10/2014 tarihinde toplam 11.678,25-TL ödeme yapıldığını, sorumluluklarını yerine getirildiğini, müteveffa …’nin … plakalı araçta hatır için taşındığından tazminattan indirim yapılmasını, ATK kusur raporu aktüer bilirkişiden hesap raporu alınması gerektiğini, davalının ihbar tarihinden itibaren 8 iş günü sonunda temerrüte düşeceğini, yasal faize talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA : Davacı … vekili, …’in kullandığı … plakalı araç ile davacının kullanmış olduğu … plakalı aracın çarpışması sonucunda ölümlü ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğini, davacının araçta bulunan iki arkadaşının vefat ettiği kendisinin de dahil olmak üzere diğer yolcuların ağır şekilde yaralandığını, beden gücü kaybının % 14 olarak tespit edildiğini, ceza mahkemesinden alınan kusur raporuna göre …’in asli kusurlu olduğunu, davacının beden gücü kaybı nedeniyle zarara karşılık davalı sigorta şirketi tarafından 36.500-TL ödeme yapıldığını, belirterek, 1.000,00-TL maddi tazminat ile 40.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, sürücü …’in kusurunun bulunmadığını, … plakalı araç davalıya ait ise de 2 gün boyunca hatır için diğer davalıya verildiğini, işleten sıfatının bulunmadığını, kazanın diğer davalının ağır kusuru ile meydana geldiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı sigorta şirketinin manevi tazminat yönünden sorumluluğu bulunmadığını, davacının başvurusu üzerine hasar dosyası kapsamında davacıya 18.379,98-TL ödeme yapıldığını, sorumluluğunun sona erdiğini, ATK tarafından kusur ve maluliyet tespitinin yapılması ve aktüer sıfata sahip bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, davalının ihbar tarihinden itibaren 8 iş günü sonunda temerrüte düşeceğini, yasal faiz talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, asıl dava yönünden yapılan değerlendirmede; … plakalı araç sürücüsü davalı … hakkında açılan davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği, davacı …’nin zihinsel özürlülük nedeniyle kısıtlı olduğu, annesi … ve kardeşi … ile birlikte yaşadığı anlaşılmış olmakla birlikte …’nin bakım borcunun öncelikle dava tarihinde hayatta olan anne ve babası tarafından karşılanması gerektiği, ölümü tarihinde henüz çalışmayan ve kardeşine sürekli yardımı söz konusu olmayan …’nin ölümü nedeniyle …’nin desteğini kaybettiğinden bahsedilemeyeceği, davacı …’in oğlu …’nin desteğini kaybetmesi nedeniyle talep edebileceği destekten yoksun kalma zararının 80.214,92-TL olduğu, ancak ıslah dilekçesi ile 69.002,86-TL destekten yoksun kalma maddi tazminat talep edildiği, bu davacının zararından … plakalı araç sürücüsü ve maliki … ile … Sigorta AŞ’nin (iç ilişkide 16.887,35-TL’sinden sorumlu olmaları kaydıyla) ve araç maliki … AŞ ile KTK ZMM sigortacısı … Sigorta AŞ’nin müteselsilen sorumlu oldukları, diğer davalılar yönünden ölüm tarihi olan 18/06/2014 davalı .. Sigorta AŞ yönünden dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesi gerektiği, davacılar … için 70.000-TL … için 40.000-TL manevi tazminat manevi tazminatın 18/06/2014 ölüm tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılar … ile … AŞ’den müteselsilen tahsili gerektiği, Birleşen dava yönünden yapılan değerlendirmede; … plakalı araç sürücüsü … hakkında açılan davanın feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, … plakalı araç sürücüsü …’ın tedavi süresinin 4 ay olup sürekli iş gücü kaybı oranının % 10.3 olduğu, kazanın meydana gelmesinde karşı … plakalı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğu, davacı …’ın hesaplanan karşılanmamış geçici ve sürekli iş göremezlik zararının 32.724,34-TL olup zarardan araç işleteni … AŞ ile KTK ZMM sigortacısı … Sigorta AŞ’nin sorumlu olduğu, ancak davada ıslah sonucunda 6.390,43-TL’nin talep edildiği dikkate alınarak maddi tazminat talebinin kabulüne, 6.390,43-TL’nin 07/06/2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle (… Sigorta AŞ’nin 29/05/2015 tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olması kaydıyla) davalılar …. Sigorta AŞ ve … AŞ’den müteselsilen tashline, … lehine 20.000-TL manevi tazminat takdirinin uygun olduğu, manevi tazminatın 07/06/2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle … AŞ’den tahsiline, fazlaya dair talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, asıl davada davacılar vekili, asıl davada davalı birleşen davada davacı … vekili, asıl ve birleşen davada davalı … A.Ş vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Asıl davada davacı vekili, … lehine talep edilen tazminatının reddinin yerinde olmadığını, …’nin zihinsel özürlülük nedeniyle kısıtlı olduğunu, annesi … ve kardeşi … ile birlikte yaşadığını, bakım borcu her ne kadar öncelikli olarak anne babaya ait olsa da anne ve babanın kaza tarihi itibariyle boşanmış olması, babanın nafakayı dahi ödememiş olması ve nitekim yargılama sırasında annenin de vefat etmesi nedeniyle, ölen kardeşi …’nin desteğine ihtiyaç duyduğunu, bu nedenle … için talep edilen tazminatının kabulüne karar verilmesini gerektiğini, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminatın ise az olup daha fazla tazminata hükmedilmesi gerektiğini, … yönünden hükmedilen tazminatında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmediğini, hatır taşıması indirimi yapılamayacağını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Asıl davada davalı birleşen davada davacı … vekili, asıl dava ve birleşen davaya konu olayda her ne kadar asıl …’ın % 25 oranında kusurlu olduğu belirlenmişse de kusuru bulunmadığını, kusur oranına itiraz ettiklerini, asıl davda davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarların fahiş olduğunu, birleşen davada … yönünden hükmedilen sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı yönünden fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmediğini, … için hükmolunan manevi tazminat miktarı az olduğundan daha fazla tazminata hükmedilmesi gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı … A.Ş. vekili asıl davda aktüerya bilirkişi raporunda hesaplanan destek payları ve hesaplamaların hatalı olduğunu, desteğin evleneceği muhtemel döneme kadar anne ve babasına sağlayacağı % 50 destek oranın anne-baba ve lehine destek hesaplaması yapılan kardeş arasında paylaştırılması gerektiğini, % 50 olan anne-baba (aile) destek oranın kardeş ilavesiyle % 60 seviyesinden hesaplanmasının hatalı olduğunu, belirlenen kusur oranı kabul edilebilir olmadığını, …’ın daha fazla kusuru bulunduğunu, araca istiap haddini aşacak şekilde 6 kişi binilmesinin tazminat miktarında azami miktarda indirim nedeni yapılması gerektiğini, asıl ve birleşen dosyada hüküm altına alınan manevi tazminatların fahiş olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS poliçesi kapsamında ölümlü trafik kazası nedeni ile davacıların maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı davacıların oğlu ve kardeşi …’nin yolcu olarak bulunduğu asıl davada davalı birleşen davada davacı …’ın kullandığı idaresindeki … plakalı araç ile davalı … A.Ş.’ye ait davalı …’in kullandığı … karıştığı trafik kazası neticesinde asıl davada davacıların oğlu ve kardeşi …’nin vefat ettiği, dosya kazandırılan maluliyet raporuna göre …’ın ise % 10,3 oranında sürekli 6 ay süre ile geçici iş gücü kaybı oluşacak şekilde yaralandığı, kusur ve hesap bilirkişi raporları ile olayın oluşumunda … plakalı aracın % 25 oranında tali, … plakalı aracın ise % 75 oranında asli kusurlu olduğu, davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin mahsubu ile asıl davada davacıların toplam 297.707,56-TL destekten yoksun kalma zararının, birleşen davada davacının ise 45.801,78-TL iş gücü zararının oluştuğu tespit edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, ” işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve2011/17-142 Esas – 2011/411 Karar, 22.2.2012 tarih ve 2011/17-787 Esas – 2012/92 Karar, 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 Esas – 2012/411 Karar ve Yargıtay 17. HDBnın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 Esas – 2013/7276 Karar sayılı ilamları) Dolayısıyla, trafik kazası nedeni ile davacıların zararından davalı işletenler ile sigorta şirketinin 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS poliçesi kapsamında sürücünün kusuru oranında müşterek ve müteselsil bir sorumlu olduğu amirdir. Zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti davalı sigorta şirketi üzerinde olup, sigorta şirketinin zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir.
Dava konusu olaya ilişkin İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2014/321 Esas sayılı dava dosyası kapsamında yapılan yargılamada …’ın tali …’in asli kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılması cihetine gidilmiş ve Yargıtay temyiz incelemesini müteakip 17.06.2016 tarihinde dava dosyasının kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi Borçlar Kanununun 53. ( TBK 74) maddesinde düzenlenmiş olup, Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. ( Yargıtay HGK’nın 24/12/2014 tarih ve ve 2014/4-846 E. – 2014/1091 K. sayılı ilamı ) Ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile belirlenen bu maddi olguların hukuk mahkemesi tarafından kabulü zorunludur. ( Yargıtay 17. HDB’nın 14/06/2016 tarih ve 2015/3502 E. – 2016/7282 K. sayılı ilamı)
İDM tarafından dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu ile de ceza dava dosyası kapsamında belirlenen maddi olgular çerçevesinde olayın oluş şekli ile uygun düşecek şekilde kusur değerlendirilmesi yapılarak …’ın % 25, …’in % 75 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmiş olması karşısında; kusur tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından esas ve birleşen dava yönünden tarafların kusura yönelik aksi yöndeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak, zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde müterafik kusur söz konusudur. Müterafik kusurun varlığı halinde 6098 sayılı TBK’nun 52. Maddesi gereğince belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. Yolcunun istiap haddi aşılarak seyahat etmesi sürüş ve trafik akışı kusurlarından olmayıp, hakim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecek hususlardandır. Kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın ruhsat kaydına göre araçta sürücü dahil en fazla 5 kişi olması gerekirken, meydana gelen kaza anında sürücü dahil 6 kişinin bulunduğu ve koltuk adedine göre her bir yolcu için yeterli emniyet kemeri bulunmayacağının anlaşılması karşısında istiap haddinin aşıldığı göz önüne alınarak meydana gelen yaralanma ve ölüm ile illiyet bağı kurulması halinde hesaplanan tazminattan müterafik kusur nedeni ile yerleşik uygulama doğrultusunda % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi cihetine gidilmesi gerekirken bu hususun İDM tarafından araştırmaması ve kararda tartışılmamış olması yerinde görülmemiştir.(Yargıtay 4. HDB’nın 19.10.2021 tarih ve 2021/4128 E. – 2021/7104 K. sayılı ilamı )
Destekten yoksun kalma tazminatı olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45. maddesinin 2. fıkrasında (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53. maddesinde) düzenlenmiş olup, “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararının da tazmin etmek lâzımgelir” şeklinde hükme bağlanmıştır. BK’nın 45. maddesinde (TBK’nın 53. maddesinde) sözü edilen destek kavramı, hukuki bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu amaçlar ve hısımlık ilişkisine ya da kanunun nafaka hakkındaki düzenlemelerine dayanmaz. Kanun gereğince bir kimseye yardım etmek zorunda bulunan kişi değil, eylemli ve düzenli olarak onun geçimini kısmen ya da tamamen sağlayacak biçimde yardım eden ve olayın doğal akışına göre eğer ölüm gerçekleşmeseydi az veya çok yakın gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kişi destek sayılmalıdır. Desteklik mutlaka para veya maddi katkı şeklinde olmaz. Yardım ve hizmet ederek de destek olunabilir. Destekten yoksun kalma ile nafaka yükümlüsü ve alacaklısı olmak birbirinden ayrı hukuksal durumlardır. 4721 sayılı TMK’nın 364. maddesinin 1. fıkrasında “Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve alt soyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür” düzenlemesine; aynı maddenin 2. fıkrasında ise “kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır” düzenlemesine yer verilmiştir. Her ne kadar yerleşik uygulamda destek ile birlikte oturma ve bekar olmanın tek başına destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkı doğurmadığı, çalışmasını engelleyen bir özrü veya sağlık sorunu olmayan kardeşin destek tazminatı isteyemeyeceği kabul edilmekte ise de; kardeşlerin birbirine destekliği nafaka yükümlülüğü dışında somut olayın özelliklerine göre çok özel koşullarda söz konusu olabilmektedir. Eldeki, asıl dava konusu olayda; olay tarihinden önce davacı …’ın zihinsel engelli olup kısıtlı olduğuu, anne ve babasının ayrılmış olması nedeni ile müteveffa ile aynı evde diğer davacı annesiyle yaşadığı anlaşılmaktadır. Desteğin öldüğü tarihte olağan koşullarda kardeşine bakım yükümlülüğü bulunmamaktadır. Ancak, öldüğü tarihte henüz 17 yaşında olan destek …’nin, anne ve babası dışında başkaca kimsesi bulunmayan ve desteğin ölüm tarihinde 18 yaşında olup zihinsel engelli olması nedeniyle bir gelir ve malvarlığı bulunmayıp çalışma imkanının olmaması karşısında Türk töresi aile ve toplum yapısı ile gelenek ve görenekleri ışında kardeşine destek olacağının kabulü gerekirken asıl dava yönünden aksi yönde varılan hukuki kabulde isabet bulunmamıştır. ( Yargıtay 4. HDB’nın 28.02.2022 tarih ve 2021/15761 E. – 2022/3481 K. sayılı ilamı )
Tazminat isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. (Yargıtay 4. HDB’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K.,17. HDB’nin 23.03.2021 tarih 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K. sayılı ilamları ) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir.(Yargıtay 17. HDB’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. 20121/1848 K. sayılı ilamı )
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından adli tıp uzmanı ile kusur bilirkişilerinden oluşacak bilirkişi kurulundan istiap haddinin aşılması ile meydana gelen yaralanma ve ölüm arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı, destekten yoksun kalma tazminatı yönünden ise TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak davacı …’ın destekten yoksun kalma tazminatı talep edebileceği ve davacı anne …’ün yargılama sırasında vefat etmiş olması fiili duruma uygun şekilde destekten çıkacağı tarih ayrı ayrı gözetilerek, istikrar kazanmış pay dağılımına ilişkin ilkelere uygun düşecek şekilde açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi kurul ve ek aktüreya hesap raporları dosyaya kazandırılıp, istiap haddinin aşılması ile ölüm ve yaralama arasında illiyet bağı kurulması halinde bu durumun zararın artmasına neden olup olmadığı tartışılarak, mütrafik kusurun varlığının kabulü halinde hesaplanan tazminattan yerleşik Yargıtay uygulaması doğrultusunda belirlenen oranlarda indirim yapılmak suretiyle asıl ve birleşen davada davacıların tazminat talepleri hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca tarafların istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Asıl davada davacılar vekili, asıl ve birleşen davada davalı … A.Ş vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.05.2021 gün ve 2015/128 Esas 2021/439 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre tarafların sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04.11.2022