Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/124 E. 2023/1398 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/124
KARAR NO : 2023/1398

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/10/2020
NUMARASI : 2017/1305 Esas 2020/521 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.10.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 20.10.2020 gün ve 2017/1305 Esas 2020/521 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 07.08.2014 tarihinde … plakalı, … plakalı ve … plakalı araçların karıştığı zincirleme trafik kazasında, … plakalı araçta yolcu olan davacının yaralandığını, bu nedenle davacıda geçici ve sürekli iş göremezlik durumu oluştuğunu, davacının zararlarının ödenmesi için davalıya başvuru yapıldığını ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100,00-TL geçici ve 100,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan kusuru oranında tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 20.07.2020 tarihli sunmuş olduğu bedel arttırım dilekçesi ile, 100TL’lik geçici işgöremezlik tazminatını 344,55 TL’ye, 100 TL’lik kalıcı işgöremezlik tazminatını 21.008,63 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle davanın usulden reddini, kusur tespiti için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, maluliyet oranı tespiti için davacının ATK 3. İhtisas Dairesine veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığına gönderilmesini, raporlar aldırıldıktan sonra aktüer uzman bilirkişi vasıtasıyla hesaplama yapılmasını, davalı şirket temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini, aleyhlerine hüküm kurulmaması halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 07.08.2014 günü saat 15:15 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile yolcu … ile çevre yolu Elazığ istikametine seyir halindeyken geldiği olay yerinde aracının ön kısımlarıyla trafik yoğunluğunda yavaşlamış olan sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin arka kısmına çarpması ve çarpmanın etkisi ile … plakalı kamyonetin de yine aynı istikamette seyir halinde olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otobüse aracının ön kısımlarıyla çarpması neticesi yaralanmalı trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen kazada, sürücü …’ ın%85 oranında kusurlu olduğu, yolcu … % 15 oranında kusurlu olduğu … Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 20.11.2019 tarihli raporda; davacı …ın 07.08.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu oluşan arızasının tıbbi iyileşme ve rehabilitasyon süresi dikkate alındığında 15 gün süre ile geçici iş görmezliğe neden olduğu, 3 ağustos 2013 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden faydalanmak suretiyle meslekte kazanma gücünde azalma oranı (maluliyet oranı) hesaplandığında, bu oranın % 4,3 olduğu, davacının poliçe tedavi giderleri teminat limiti içinde talep edebileceği geçici iş görmezlik tazminatının 344,55-TL olarak tespit edildiği, davacının sürekli iş görmezlik tazminatının 21.008,63-TL olarak tespit edildiği, tespit olunan tazminatının poliçe teminat limiti içerisinde olduğu, hesaplanan tazminattan davcıya atfedilen %15 kusur oranının indirilmiş olduğu, davacıya SGK tarafından geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı ödenmediği, kaza tarihinin yeni genel şartların yürürlüğe girdiği 01/06/2015 tarihinden önce olması nedeniyle aktüer bilirkişi raporunda esas alınan hesaplama yönteminin Yargıtay uygulamaları ile benimsenen esaslara uygun ve hüküm kurmaya yeterli olduğu kanaati ile davacının davasının kabulü ile, 344,55-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 21.008,63-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 21.353,18-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi 17.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, dava şartı yokluğu sebebiyle, davanın usulden reddi gerekmekteyken bu hususun göz ardı edildiğini, başvuru şartının yerine getirilmiş olduğunun kabul edilemeyeceğini, davacı tarafından belirtilen evraklar ibraz edilmediğinden davalı şirketin gerekli işlemleri yaparak tazminat miktarını belirleyebilmesi ve ödeme yapabilmesinin mümkün olmadığını, nitekim eksik evrak ile yapılan başvuruların başvuru şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedildiğine dair uyuşmazlık hakem kararlarının bulunduğunu, Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2017/403 E. 2017/5645 K. ve 14.02.2017 tarihli kararında eksik evrak ile müvekkil şirkete yapılan başvuru sonrasında tahkim komisyonu nezdinde yapılan başvurunun başvuru için gereken şartların yerine getirilmediğinden bahisle reddine karar verildiğini, aynı hususun Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 2016/33087 E. 2017/5689 K. ve 15.02.2017 tarihli uyuşmazlık hakem kararında da vurgulandığını, Yerel Mahkemece maluliyet oranındaki çelişkinin giderilmesi için ATK 3. İhtisas Dairesi kurulundan yeni bir rapor alınması gerekirken bu hususun göz ardı edildiğini, sağlık kurul raporunda kayıtlı sekel ile kaza arasındaki nedenselliğin şüpheli olduğunu, sağlık kurulu raporunda kişinin olay tarihindeki yaşının yanlış hesaplandığını ve raporda nötral 0 pozisyonuna göre ayrıntılı muayene bulgularının kayıtlı olmadığını, maluliyet raporunun Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne uygun tanzim edilmediğini, maluliyet raporunun denetime açık olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, davacı karşı yanın ev hanımı olup kaza tarihinde gelir getirici herhangi bir işte çalışmadığından geçici iş göremezlik zararının oluştuğundan bahisle hüküm tesis edilmesinin kabul edilemez olduğunu, yerel mahkemece davacının emniyet kemeri takmaması sebebiyle müterafik kusur indirimi yapılmadan hüküm tesis edilmesinin yerinde olmadığını, temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin haksız ve kabul edilemez nitelikte olduğunu, davacının ıslahtan önceki tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren, ıslahtan sonraki tazminat talepleri için ise ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin yerinde olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 07.08.2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlık tazminatının davalı karşı araç ZMMS sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile 344,55-TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 21.008,63-TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 21.353,18-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi 17.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya dayanak teşkil eden 07.08.2014 günü saat 15:15 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile yolcu … ile çevre yolu Elazığ istikametine seyir halindeyken geldiği olay yerinde aracının ön kısımlarıyla trafik yoğunluğunda yavaşlamış olan sürücü …’ ın sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonetin arka kısmına çarpması ve çarpmanın etkisi ile … plakalı kamyonetin de yine aynı istikamette seyir halinde olan sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otobüse aracının ön kısımlarıyla çarpması neticesi yaralamalı trafik kazası meydana geldiği, söz konusu kaza sebebiyle başlatılan soruşturma neticesinde, Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/17892 soruşturma sayılı dosyasında, mağdurun …, mağdur- şüphelilerin …, … ve … olduğu mağdurun şikayetçi olmaması nedeniyle taksirle yaralama suçundan şikayet yokluğu nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Yerel Mahkemece meydana gelen kaza sebebiyle kusur durumuna ilişkin rapor alındığı, Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 03.05.2019 tarihli raporda meydana gelen kazada sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile gündüz vakti, meskun mahalde, bölünmüş caddeyi takiben sol şeritte seyri sırasında olay mahalline geldiğinde, yola gereken dikkatini vermeyerek, hızını aracının yük ve teknik özellikleri ile yol, zemin, mahal, görüş ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre ayarlamayarak, önünde seyreden araç ile koruması gerekli yeterli ve güvenli takip mesafesini korumadığı, bu haliyle yoğun trafikte önündeki yavaşlayan diğer sürücü idaresindeki araca tehlikeli biçimde yaklaşıp arkadan çarpması ile mevcut şartlarda meydana gelen olaya sebebiyet vermekle, sürücü asli kusurlarından “Arkadan çarpma” kuralını ihlal ettiğinden olayda dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemekle sürücü …’ın asli kusurlu (% 85 oranında) olduğu, yolcu … araçta ön koltukta oturduğu esnada emniyet kemeri takmadığından can güvenliğini tehlikeye attığı kendi yaralandığı olayda alt düzeyde tali kusurlu olduğu, kazaya karışan … plakalı araç sürücüsü … ile … plakalı araç sürücüsü …’ın atfı kabil kusurlarının bulunmadığına ilişkin Adli Tıp Raporunun olayın oluş şekline uygun, hükme esas almaya yeterli ve elverişli nitelikte bulunduğu, alınan raporda davacının müterafik kusuru yönünden irdelemenin yapıldığı ve davacının emniyet kemerinin takılı olmamasından mütevellit % 15 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, davalı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi hali dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğuna göre, başvurunun yapıldığı, ancak, eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksiklik de yargılama aşamasında tamamlanabilecektir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3042 E.- 2021/1562 K. sayılı kararı). Davalı sigorta vekilinin dava şartının gerçekleşmediğine yönelik istinaf nedeni yerinde değildir.
Davalı vekilinin geçici işgöremezlik tazminatı yönünden istinaf nedeninin değerlendirilmesinde; 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı …’na geçmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere geçici işgöremezlik talebi yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden mahkemece gecici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 4. H.D’nin 13.09.2021 tarih 2021/3454E, 2021/4465K sayılı kararı).
Davalının davacının ev hanımı olması nedeniyle geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilemeyeceği yönündeki istinaf nedeninin incelenmesinde; davacının ev hanımı olduğunun anlaşılması halinde, esas alınan asgari ücretin bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olması nedeniyle, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı ev hanımı olan davacının uğranılan zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağından, zarara ilişkin gelirinin AGİ’siz net asgari ücret üzerinden aktif-pasif devre ayrımı yapılmaksızın tüm hesap süresi pasif devre kabul edilerek AGİ’siz net asgari ücret üzerinden hesaplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/2781 E. 2020/5327 K. sayılı ilamı)
Davalı vekilinin, ıslahtan önceki tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren, ıslahtan sonraki tazminat talepleri için ise ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde; 6100 Sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesi hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir. Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası olup davacının tazminat miktarının ancak rapor alındığında belirlenebilecek olması dikkate alındığında davanın belirsiz alacak davası olduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay HGK 24.02.2022 tarih ve 2019/11-220 E. – 2022/376 K. sayılı ilamı) Bu nedenle, gerek dava dilekçesinde istenen kısım için, gerekse yargılama sırasında artırılan kısım için temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi yerinde olup, davalı sigorta şirketi vekilinin faizin başlangıç tarihine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Dosyada davacının maluliyetine ilişkin olarak İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 20.11.2019 tarihli raporda, davacının 07.08.2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu oluşan arızasının tıbbi iyileşme ve rehabilitasyon süresi dikkate alındığında 15 (on beş) gün süre ile geçici iş görmezliğe neden olduğu, 3 ağustos 2013 tarihli Sosyal Güvenlik Kurumu Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden faydalanmak suretiyle meslekte kazanma gücünde azalma oranı (maluliyet oranı) hesaplandığında, bu oranın % 4,3 (yüzde dört tam onda üç) olduğunun belirlendiği, ancak alınan raporda davacının kimlik bilgilerindeki yaşının doğru belirlenmeyip, olay tarihindeki yaşına göre 51 yaş kabul edilerek maluliyet oranının tespit edilmesi yerinde değildir. Davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinafının bu nedenle kabulü gerekmiştir.
Bu nedenle Mahkemece kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından kurul halinde düzenlenecek açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli maluliyet raporu dosyaya kazandırılıp, maluliyet raporu doğrultusunda iş gücü kaybı yönünden anılan ilke ve esaslara uygun düşecek şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ile progresif rant yönteminin uygulanmak suretiyle aktüerya uzmanından ek rapor alınarak, oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KISMEN KABULÜNE,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.10.2020 tarih 2017/1305 Esas 2020/521 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11.10.2023