Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1171
KARAR NO : 2023/1308
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.01.2021
NUMARASI : 2017/635 E. – 2021/108 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 31.05.2017
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.09.2023
İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.01.2021 tarih 2017/635 E. – 2021/108 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, davalıların sürücüsü, maliki ve ZMM ve kasko sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında davacılar murisinin vefat ettiğini, kusurun davalıda olduğunu, davacıların destekten yoksun kalma ve manevi zararının oluştuğu, davalıların oluşan zarardan sorumlu olduğunu, belirterek; şimdilik fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile her bir davacı yönünden 300.000,00-TL manevi, 2.000,00-TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar … ve … vekili, davalı sürücünün yasal sınırın altında alkollü ollduğunu, kaza tespit tutanağında kazaya ilişkin tüm hususlara yer verildiğini, davalının alkol durumunun sürüşüne etkisi olmadığından kusursuz olduğu, kusurun müteveffaya ait olduğu, müteveffanın yaya üst geçidi olmasına rağmen karşıya geçmeye çalıştığını, müteveffanın tam kusuru ile sebebiyet verilen olayda zarar ile davalının fiili arasında illiyet bağı bulunmadığını, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, kazaya karışan aracın davalı nezdinde karayolları motorlu araçlar zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı kapsamında olmadığını, davalının sigortalısının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunduğunun ispat edilmesi halinde sigortalı araç sürücünün kusuru oranında poliçe limitleri ile sınırlı sorumlu olduğunu, kusur ve aktuerya raporu alınması gerektiğini, temerrütün oluşmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı … sevk ve idaresindeki ve davalı … AŞ tarafından ZMMS poliçesi ve Kara Araçları Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı aracın karşıdan karşıya geçiş yapan davacıların oğlu …’a çarpması sonucu …’ın ölümüne sebebiyet verdiği, kazanın oluşumunda davacıların müteveffanın % 60 oranında asli, davalı sürücü …’nun % 40 oranında tali kusurlu olduğu, yargılama aşamasında maddi tazminat yönünden davalı sigorta şirketi tarafından davacı tarafa ödeme yapıldığı ve maddi tazminat talebine yönelik davanın konusuz kaldığı, olay nedeni ile manevi zarara uğrayan her bir davacı yönünden 100.000,00-TL manevi tazminatın takdir edilmesi gerektiği, belirterek; davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar ve davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, olayda davacıların tek çocuğunun hayatını kaybettiğini, davalı sürücünün alkollü ve hızlı araç kullanması nedeniyle tam kusurunun bulunduğunu, takdir edilen manevi tazminatın az olduğunu, daha fazla miktarda tazminata hükmedilmesi gerektiğini, hükmedilen tazminat ve yargılama giderinin müşterek ve müteselsilen hüküm altına alınması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … ve … vekili, kazanın münhasıran alkole bağlı olarak meydana gelmediğini, sürücünün alkol oranının etkili olmadığını, davalının kaza sırasında yol durumuna göre hız kurallarına uygun araç kullandığını, müteveffayı fark ettiği anda aniden frene basıp direksiyon kırma gibi kazaya engel olmak için tüm önlemleri aldığını, kazanın oluşumunda sürücünün kusurunun bulunmadığını, ilk raporda % 25 kusur atfedilirken sonra alınan raporlarda % 40 kusur atfedilmesini kabul emediklerini, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davalı şirketin manevi tazminat sorumluluğunun 10.000-TL ile sınırlı olduğunu, gerekçeli kararda bu hususun belirtilmediğini, davalının vekalet ücreti, harç ve yargılama giderlerinden hükmedilen tazminatın poliçe limiti oranı kadar sorumlu olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS ile İMMS kapsamında trafik kazası nedeni ile davacıların maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle maddi tazminat yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85 ve 90. maddeleri ile Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarına göre poliçe kapsamında ihtiyari mali mesuliyet klozu ile teminat altına alınmış olması nedeniyle trafik kazası nedeni ile davacıların oluşan manevi zararından davalı sigorta şirketi, işleten sıfatına haiz sigortalı araç maliki ile araç sürücüsünün, sürücünün kusuru oranında sorumlu oldukları amirdir.
3. Dava konusu olaya ilişkin İzmir 27. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/324 E. Esas sayılı dava dosyası kapsamında yapılan yargılamada davalı … ‘nun alkollü ve dikkatsiz şekilde hızını yol ve mahal şartlarına ayarlamaksızın araç kullanmak suretiyle tali kusurlu, müteveffanın ise geçiş kurallarına aykırı şekilde kontrolsüz ve dikkatsiz olarak karşıdan karşıya geçmeye çalışmış olması nedeni ile asli kusurlu olduğu kabul edilerek sanığın cezalandırılması cihetine gidildiği, istinaf incelemesini müteakip kararın düzelterek istinaf başvurusunun esastan reddi neticesinde 18.09.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
4. Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi Borçlar Kanununun 53. (TBK 74) maddesinde düzenlenmiş olup, Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır. (Yargıtay HGK’nın 24/12/2014 tarih ve ve 2014/4-846 E. – 2014/1091 K.) Ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararı ile belirlenen bu maddi olguların hukuk mahkemesi tarafından kabulü zorunludur. (Yargıtay 17. HD’nın 14/06/2016 tarih ve 2015/3502 E. – 2016/7282 K.)
5. Davalıların sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arz eder. Bu kapsamda, dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli, 16.01.2020 ve 17.07.2020 bilirkişi kök ve ek raporu ile olaya ilişkin belirlenen maddi olgular çerçevesinde olayın oluş şekli ile uygun düşecek şekilde kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle kusur değerlendirilmesi yapılan rapora üstünlük tanınmak suretiyle davalı araç sürücüsünün % 40 oranında tali, mütevefanın ise % 60 oranında asli kusurlu olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusurun olayın oluş şeklline ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacılar ile davalı sigorta şirketiin aşağıda belirtilen hususlar dışındaki tarafların tüm sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
7. Davalı sigorta şirketinin İhtiyari Mali Mesuliyet Sigorta poliçesi kapsamındaki sorumluluğu poliçedeki teminat limiti ile sınırlı olup kabul edilen dava değerinin poliçe limitini aşması halinde davalıya yükletilecek yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin toplam tazminatın, dava değerinin limite oranı dahilinde hüküm altına alınması gerekir. ( Yargıtay 4.HD’nin 14.04.2022 tarih ve 2021/2321 E. – 2022/7166 K. )
8. 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince haksız bir eylem sonucunda zarara uğrayan kimse, uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesini isteyebilir. Manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde meydana gelen eksilmenin ( manevi zararın )giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Esasen manevi tazminat, ne bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.(Yargıtay İBK 22/06/1966 tarih ve 1966/7 E. – 1966/7 K.) Olay nedeni ile davacıların manevi zarara uğrayacağı yadsınamaz bir gerçekliktir. Maddi zararda olduğu gibi manevi tazminatta kesin bir hesabın yapılması olanaksızdır. Bunun için tazminat miktarı, somut olayın özelliği, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak M.K.nun 4. maddesi uyarınca hakim tarafından takdir ve tayin edilir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. Bu itibarla, somut olayda davacıların tek çocuklarının ölümü dolayısıyla maruz kaldığı bu acı ve elem ile yaşadığı sıkıntılar nedeniyle oluşan manevi zararına karşılık, takdir edilen manevi tazminat anılan ilke ve esaslar çerçevesinde az olup daha fazla miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
9. O halde, manevi zarara uğrayan davacılarda bir huzur duygusunun oluşabilmesi için tarafların kusuru, sosyal ve ekonomik durumu, davacıların maruz kaldığı acı ile hakkaniyet ilkesi gözetilerek, manevi zararın karşılığı olarak takdiren davacılar için ayrı ayrı 150.000,00-TL manevi tazminat takdir edilmesi, davalı sigorta şirketi nezdinde düzenlenen ihtiyari mali mesuliyet sigorta poliçesi poliçesinde kaza başına manevi tazminat teminat limiti 10.000,00-TL olup hüküm fıkrasında sigorta limitinin gösterilmesi, yargılama ve vekalet ücreti yönünden sigorta şirketinin sorumluluğunun limite oranı dahilinde belirlenmesi gerekirken, aksi şekilde verilen kararda isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, belirtilen hususlar yönünden istinaf başvurusu yerindedir.
Bu durumda, davalılar … ve …’nun istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacılar ile davalı … A.Ş. istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesi kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının ise reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve …’nun istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar ve davalı … A.Ş’nin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.01.2021 tarih 2017/635 E. – 2021/108 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davacı tarafça maddi tazminat talebi yönünden açılan davanın konusunun kalmadığı anlaşıldığından maddi tazminat talebi ile ilgili KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
Davacıların manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile davacı … için 150.000,00-TL, davacı … için 150.000,00-TL toplam 300.000,00-TL manevi tazminatın (davalı … A.Ş yönünden poliçe teminat limiti olan 10.000,00-TL ile sınırlı olmak üzere) davalılar … ve … yönünden olay tarihi olan 24/03/2017, davalı sigorta şirketi yönünden 18/04/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine
Manevi tazminat talebi ile ilgili fazlaya ilişkin isteğin REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat yönünden alınması gereken 269,85-TL harçtan, başlangıçta maddi tazminata ilişkin yatırılan kısım olan 34,15-TL harcın mahsubu ile bakiye 235,70-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat yönünden alınması gereken 20.493,00-TL harçtan başlangıçta manevi tazminata ilişkin yatırılan kısım olan 2.021,99-TL harcın mahsubu ile bakiye 18.471,01-TL harcın davalı sigorta şirketi yönünden 306,61-TL ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından yatırılan 2.021,99-TL peşin harcın avalı sigorta şirketi yönünden 33,56-TL ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine,
Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat üzerinden AAÜT 2/3. ve 10/1. maddesi uyarınca hesaplanan 24.000,00-TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketi yönünden 398,40-TL ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan alınarak davacı … ‘a verilmesine,
Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat üzerinden AAÜT 2/3. ve 10/1. maddesi uyarınca hesaplanan 24.000,00-TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketi yönünden 398,40-TL ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan alınarak davacı … ‘a verilmesine,
Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden davacı … yönünden reddedilen manevi tazminat üzerinden AAÜT 2/3. ve 10/2. maddesi uyarınca hesaplanan 24.000,00-TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketi yönünden 398,40-TL ile sınırlı olmak kaydı ile bu davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden davacı … yönünden reddedilen manevi tazminat üzerinden AAÜT 2/3. ve 10/2. maddesi uyarınca hesaplanan 24.000,00-TL vekalet ücretinin davalı sigorta şirketi yönünden 398,40-TL ile sınırlı olmak kaydı ile bu davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacı tarafça talep edilmediğinden maddi tazminat talebi ile ilgili vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Davacı tarafından yapılan 30 davetiye gideri 285,00-TL, Adli Tıp ve bilirkişi inceleme ücreti 1.814,50-TL olmak üzere toplam 2.099,50 TL yargılama giderinin red ve kabule göre 1.049,75-TL’lik kısmının davalı sigorta şirketi yönünden 17,42-TL ile sınırlı olmak kaydı ile davalılardan alınarak davacılara verilmesine, kalan bölümünün davacılar üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
4-Davacıların yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
5-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 269,85-TL’den peşin alınan 59,30-TL’nin mahsubu ile bakiye 210,55-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davalılar … ile davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 13.662,00-TL’den peşin alınan 742,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 12.919,60-TL harcın davalılar … ile davalı …’ndan alınarak hazineye gelir kaydına,
7-Davalı … A.Ş.tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
8-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar ile davalılar … ve davalı … tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
9-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … A.Ş.tarafından yapılan 162,10-TL başvurma harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davacılardan alınarak davalı … A.Ş.ye verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.