Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1128 E. 2021/807 K. 01.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/1128
KARAR NO : 2021/807

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04.02.2021
NUMARASI : 2020/663 E. 2021/81 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 01.07.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.07.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.02.2021 gün ve 2020/663 Esas 2021/81 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için başkan … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı …. Ltd. Şti.ile alacağı temlik aldıkları …. Bankası arasında yapılan genel kredi sözleşmesi uyarınca davalının da bu sözleşmenin müteselsil kefili bulunduğunu, davacı müvekkilinin kefillerin yararına olarak kredi borcunu ödediğini, buna göre yapılan ödeme nedeniyle kefillerin bu ödemeden sorumlu olduğunu, bu ödemenin 1/2 sinden sorumlu olduğunu, bu alacağın tahsili için başlatılan takibe davalı tarafın haksız itirazda bulunarak takibin durmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile birlikte icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin tacir olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının ileri sürdüğü ödemelerin dava dışı …. Ltd. Şti.nin bizzat kendi hesabına yapılan ödemeler olup, dava dış …. Bankası kredi ödemesi için açmış olduğu hesap olmadığını, müvekkilinin kredi sözleşmesinin asıl borçlusu olmayıp kefili olduğunu, asıl borçlunun …. Ltd. Şti.olduğunu, kredi borcunun bu şirket tarafından ödenerek bitirildiğini, bu nedenle müvekkilinin kefilliğinin sona erdiğini, davacının iddialarının hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, icra takip dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, yapılan yazışmalara göre tarafların tacir olmadıkları, 6102 Sayılı Kanunun 4.Maddesi kapsamında nisbi ve mutlak ticari dava niteliği bulunmayan davada Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle görev dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava dışı …. Bankası ile …. Ltd. Şti.arasında kredi sözleşmesi imzalanmış olup, davalının bu sözleşmenin müteselsil kefili olduğunu, bu sözleşmeden ve ödenmediğinden haberdar olan davacının borçlu ve kefillerin yararına kredi alacaklısı bankaya ödemelerde bulunduğunu, BK 526 maddesi gereğince davalı kefile rücu hakkı kazandığını, bu yönde başlatılan takibe haksız itirazda bulunduğunu, TTK 4.maddesi uyarınca genel kredi sözleşmesi nedeniyle ortaya çıkan ihtilaflarda TTK 5.maddesi gereğince Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacı müvekkilinin genel kredi sözleşmesine konu kredi borcunu ödemiş olmakla borçlu ile kefillerden rücuen tahsil hakkına sahip olduğunu ve sözleşmenin ticari bir sözleşme olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılması istemiştir.
GEREKÇE : Dava, dava dışı asıl borçlu ile dava dışı banka arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olan genel kredi sözleşmesine konu borcun davacı tarafça ödenmesi üzerine aynı sözleşmenin müteselsil kefili olan davalıdan rücuen tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Somut olayda davacı vekili, davalının müteselsil kefili olduğu dava dışı banka ve borçlu arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi uyarınca kullanılan ve ödenmeyen kredi bedelinin müvekkilince karşılandığı, karşılanan bu bedelin müteselsil kefili olan davalının 1/2 sinden sorumlu olduğu ileri sürülerek, bu bedelin tahsili için başlatılan takibe itirazın iptali istenmektedir. Dava dışı …. Bankası ile yine dava dışı …. Ltd. Şti.arasında 10.10.2018 tarihli, 500.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davalının bu sözleşmenin müşterek ve müteselsil kefili olduğu hususlarında bir ihtilaf bulunmayıp sunulan sözleşme ve kefalet sözleşmelerince de sabit bulunmaktadır. Davacı tarafça rücu talebine ilişkin alacağın müvekkilince vekaletsiz iş görme hükümlerine göre ödenmek sureti ile davalı kefilin 1/2 sorumluluğu bulunduğu ileri sürülerek eldeki dava açılmış bulunmaktadır. Her ne kadar dava konusu taraflar TTK hükümleri gereğince tacir değillerse de taraflar arasındaki davaya konu ödemenin yapıldığı ileri sürülerek rücuen tahsili talep edilen alacak kalemi dava dışı banka ile asıl borçlu arasında düzenlenen ve davalının da müteselsil kefili olduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. İhtilafın çözümünde vekaletsiz iş görme hükümleri ile birlikte davalının da kefili olduğu genel kredi sözleşmesinin değerlendirileceği, bu sözleşmedeki hükümlerin ve içeriğinin değerlendirme konusu olacağı açıktır. Ayrıca davacının ödediğini iddia ettiği borcun konusu dava dışı banka ile davalının da bulunduğu borçlular arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesi olduğuna göre davada ticari bir borcun ödenmesi söz konusudur. Zira davalı ile dava dışı banka arasındaki kefalet ilişkisinin konusu genel kredi sözleşmesi olup, anılan bu husus TTK 4.maddesi gereğince bankalardan kullanılan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığından içerik itibariyle mutlak ticari dava niteliği taşımaktadır. Uyuşmazlığın bankalara ilişkin düzenlemelerde ön görülen hususlardan doğan bir uyuşmazlık olması nedeniyle TTK’nın 4.maddesi gereğince ticari iş niteliğinde sayılması gerektiği gözetilmektedir. Bu bakımdan davaya TTK’nın 5/1 maddesi uyarınca mutlak ticari dava niteliği taşımakta olup aynı yasanın 5/3 maddesi uyarınca Asliye Ticaret Mahkemesi bakmakla görevlidir. HMK 1. maddesi uyarınca mahkemelerinin görevinin kamu düzenine ilişkin olduğundan anılan bu hususun resen gözetilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, istinafa konu kararı veren ilk derece mahkemesinin davaya Asliye Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakmakla görevli olduğu halde yanılgıya düşülerek görevsizlik kararı verilmiş bulunması usul ve yasaya uygun bulunmadığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın görevli İzmir Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran vekilinin istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca KABULÜNE,
2-İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04.02.2021 gün ve 2020/663 Esas 2021/81 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuranın istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01.07.2021