Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/111 E. 2021/331 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2021/111
KARAR NO : 2021/331
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.10.2019/17.01.2020/15.12.2020
NUMARASI : 2018/1359 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbire İtiraz
KARAR TARİHİ : 11.03.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.03.2021
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.10.2019, 17.01.2020 ve 15.12.2020 tarihli 2018/1359 E. sayılı ara kararların Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
6100 sayılı HMK’nın 394/1. maddesinde karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebileceği belirtilmiş, aynı yasanın 394/4. maddesinde mahkemece ilgililer davet edildikten sonra itiraz hakkında karar verilebileceği, aynı yasanın 394/5. maddesinde itiraz hakkında verilen karara karşı kanun yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 341. maddesinde ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü halinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
HMK’nın 394/5. maddesi uyarınca ihtiyati tedbire itirazın reddi halinde kanun yoluna başvurma olanağı getirilmiştir. Ancak istinaf yoluna başvurulan bir kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından istinaf incelemesinin yapılabilmesi için öncelikle ihtiyati tedbire itiraz hakkında verilen kararın HMK’nın 391/2. maddesi uyarınca gerekçeli karar şeklinde yazılması gerekmekte olup, esasen istinaf denetiminin de gerekçeli karar üzerinden yapılması mümkündür. Yine 1982 Anayasası’nın 141. maddesine göre de, tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerekmektedir.
Somut olayda, davacı vekilinin, Tesis Devir Sözleşmesinin yok hükmünde olduğu iddiasıyla Tesis Devir Sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti, 15.04.2016 tarihli Elektrik Bağlantı Anlaşmasının hukuka aykırı feshedilmiş olması nedeniyle anlaşmanın hala geçerli olduğuna, anlaşmanın haksız feshine yönelik muarazanın menine, bağlantı anlaşması gereğince elektrik üretimi satımı nedeniyle ödenmeyen tüm elektrik üretim bedellerinin ödenmesine karar verilmesi istemli açmış olduğu davada, dava sonuna kadar ödenecek aylık üretim bedellerinin davalılar tarafından 3.kişilere ödenmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinde bulunduğu, mahkemece 10.10.2019 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararında davacı vekilinin tedbir talebi ile imza incelemesine yönelik talebinin celse arasında değerlendirilmesine karar verilerek, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 22.10.2019 tarihli duruşma dışı alınan ara karar ile tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, HMK hükümlerine göre kararın gerekçesinin yazılarak taraflara tebliğ edilmediği, davalı … vekilinin tedbir kararına yönelik itiraz dilekçelerini mahkemeye sunması üzerine 19.11.2019 tarihli duruşmanın 1 nolu ara kararında ihtiyati tedbir kararının gerekçesi yazılarak davalı … vekilinin ihtiyati tedbir kararına itirazının istinaf mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, kararda istinaf yolunun açık olduğunun yazıldığı, 17.01.2020 tarihinde tedbir kararının gerekçeli karar şeklinde yazılarak tebliğ edildiği, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı İven İnşaat vekilinin kararın gerekçesinde ihtiyati tedbir kararına karşı istinaf yolunun açık olduğunu belirtilmiş olması nedeniyle istinaf dilekçesi sunduğu, mahkemenin istinaf başvurusunu incelenmesi için dosyayı Dairemiz’e gönderdiği, Dairemiz’ in 23.10.2020 tarih 2020/1289 E.-2020/940 K sayılı ilamı ile ” mahkemece yasa yollarının HMK hükümlerine aykırı gösterilmiş olması, taraflar yararına usuli kazanılmış bir hak doğurmayacak olup, tarafların gıyabında 22.10.2019 tarihli ara karar ile verilen ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz yolu açık olduğundan ve davalı vekilince davalı … vekili tarafından HMK hükümlerine uygun olarak tedbir kararına karşı itiraz dilekçeleri sunularak ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istendiğinden mahkemece tedbire yönelik itirazların açılacak duruşmada değerlendirilerek itiraz hakkında karar verilmesi, verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulduğunda dosyanın istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmesi ve gerekçeli karar yazıldıktan sonra sunulan istinaf dilekçesindeki itirazlarında artık açılacak duruşmada değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine karar verildiği, mahkemenin 15.12.2020 tarihli duruşmada Dairemizin kaldırma kararına davalı vekilinin tedbire itiraz taleplerinin değerlendirildiğini zapta geçirildikten sonra, 1 nolu ara karar ile dosyadaki deliller ve yaklaşık ispata göre davalı vekilinin tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verdiği, ancak bu kez de HMK hükümleri ile Yargıtay içtihatlarına göre, reddedilen itiraz hakkında gerekçeli karar şeklinde karar yazılmadığı görülmektedir.
Her ne kadar Dairemiz’in kararlarında yukarıda belirtilen HMK hükümlerine göre, tedbire itirazın reddine dair ara kararla ilgili ayrıca gerekçeli karar yazılarak, taraflara tebliğ edildikten sonra, gerekçeli karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu takdirde, dosyanın istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmesi gerektiği, bu nedenle istinaf incelemesi yapılamayacağı gerekçesiyle, istinaf dilekçeleri reddedilmekte ise de, somut olayda 22.10.2019 tarihinde dosya üzerinde 10.10.2019 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararına istinaden yapılan inceleme sonucunda tedbir isteminin kabulüne karar verildiği halde, mahkemenin HMK hükümlerine aykırı olarak yasal yolu yanlış göstermesi, gerekçeli kararın yazılmaması sebepleriyle, geçen süreç dikkate alındığında, davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesine karar verilmiştir.
5235 sayılı Kanun’un 5. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci cümlesinde konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıklarda dava değeri üç yüz bin Türk lirasının üzerinde olan dava ve işler ile dava değerine bakılmaksızın; (1) iflas, iflasın kaldırılması, iflasın kapatılması, konkordato ve yeniden yapılandırmadan kaynaklanan iş ve davalara, (2) 6102 sayılı Kanun’da hâkimin kesin olarak karara bağlayacağı işler ile davalara, (3) şirketler ve kooperatifler hukukundan kaynaklanan genel kurul kararlarının iptali ve butlanına ilişkin davalara, yönetim organları ve denetim organları aleyhine açılacak sorumluluk davalarına, organların azline ve geçici organ atanmasına ilişkin davalara, fesih, infisah ve tasfiyeye yönelik davalara, (4) 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na ve 21/6/2001 tarihli ve 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’na göre yapılan tahkim yargılamasında; tahkim şartına ilişkin itirazlara, hakemlerin seçimi ve reddine yönelik davalar ile yabancı hakem kararlarının tanıma ve tenfizine yönelik davalara ilişkin tüm yargılama safhalarının, bir başkan ve iki üye ile toplanacak heyetçe yürütülüp sonuçlandırılacağı hükme bağlanmıştır. Aynı fıkranın üçüncü cümlesinde ise heyet hâlinde bakılacak davalarla ilgili olmak üzere dava açılmadan önce veya açıldıktan sonra talep edilen ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirlerin de heyet tarafından incelenip karara bağlanacağı düzenlenmiştir.
Davada, Tesis Devir Sözleşmesinin yok hükmünde olduğu iddiasıyla Tesis Devir Sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti, 15.04.2016 tarihli Elektrik Bağlantı Anlaşmasının hukuka aykırı feshedilmiş olması nedeniyle anlaşmanın hala geçerli olduğuna, anlaşmanın haksız feshine yönelik muarazanın menine, bağlantı anlaşması gereğince elektrik üretimi satımı nedeniyle ödenmeyen tüm elektrik üretim bedellerinin ödenmesine karar verilmesi istenmiş ancak haraca esas değer 10.000,00 TL gösterilmiştir. Davaya konu olan sözleşmeler, gönderilen dosya içerisinde bulunmasa da, tarafların beyanları ile tedbir nedeniyle ödenemeyen miktarlardan, dava değerinin 300.000,00 TL’yi aştığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, dava değerine göre davaya bakmakla heyet mahkemesi görevli olduğundan, dava dosyasının görevli heyet mahkemesine tevdi edilerek, yargılamaya heyet mahkemesince devam olunması ve tedbir talebinin heyet mahkemesince yeniden değerlendirilerek görevsiz tek hakim tarafından verilen tedbir kararının devamı veya kaldırılması gerekip gerekmediği konusunda öncelikle karar verilmesi gerektiği halde, görevsiz hakim tarafından tedbir kararının ve itirazlarının değerlendirmesi, kanunun emredici hükümlerine aykırılık oluşturmaktadır. Kanunun emredici hükümlerine aykırılık kamu düzenine ilişkin olduğundan, bu husus res’en dikkate alınmıştır. HMK’nın 353 1-a-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin 15.12.2020 tarihli 1 nolu ara kararının kaldırılmasına, bu taleple bağlı olan diğer kararlar hakkındaki taleplerin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbirin kaldırılmasını isteyen davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1359 E.sayılı – 15.12.2020 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararının KALDIRILMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-3 maddesi gereğince kesin olmak üzere 11.03.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.