Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1095 E. 2021/1138 K. 08.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/1095
KARAR NO : 2021/1138

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.12.2020
NUMARASI : 2020/593 E. 2020/627 K.
DAVANIN KONUSU : Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 08.10.2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 08.10.2021

İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.12.2020 tarih 2020/593 E. 2020/627 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tasfiye memuru vekilince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, asıl davada müvekkili banka ile davalı-borçlu … Şti. arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı şirkete 06.01.2020 tarihli ihtarname gönderildiğini, borcun ödenmemesi üzerine İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2239 E. sayılı dosyasında ilamsız icra yoluyla, İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2629 E. sayılı dosyasında ise ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattıklarını, davalı şirketin ticaret sicilinden silindiğini öğrendiklerini beyan ederek, davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili birleşen davada aynı beyanları tekrar ederek davayı Tasfiye Memuru …’ya yöneltmiş, birleşen davanın eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
CEVAP : Davalı … temsilcisi, şirketin tasfiyesinin kanuna uygun olarak gerçekleştirilmesi ve sona erdirilmesinden tasfiye memurunun sorumlu olduğunu, …’nün yasal hasım konumunda olduğunu, davanın açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek, kurum aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir.
Davalı tasfiye memuru, davalı şirkette muhasebeci sıfatıyla sigortalı olarak çalıştığını, tasfiye sırasında tasfiye memuru olarak görevlendirildiğini, davaya itiraz ettiğini beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davalı şirket hakkında açılan davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine; İzmir 19. İcra Müdürlüğünün 2020/2239 E. ve İzmir 15. İcra Müdürlüğünün 2020/2629 E. sayılı dosyalarında takiplerin sürdürülebilmesi ve sonuçlandırılabilmesi için terkin edilen şirketin ihyasının zorunlu olduğundan davanın kabulü ile şirketin dava konusu iki icra dosyası ile sınırlı olarak ihyasına, ek tasfiye işlemlerini yerine getirmek üzere son tasfiye memuru davalı …’nın ek tasfiye memuru olarak atanmasına, ek ücret verilmesine yer olmadığına, davalı …’nün yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamasına, icra takipleri her ne kadar terkinden sonra başlatılmış ise de, kredi sözleşmesinin terkin tarihinden önce 20/03/2019 tarihinde düzenlendiği, tasfiye memurunun şirketin muhasebecisi de olması nedeniyle kredi sözleşmesinden haberdar olmamasının mümkün olmadığı, kredi sözleşmesi borçları ödenmeden tasfiyenin sonlandırılması usul ve yasaya aykırı olduğunden tasfiye memurunun kusurlu davranarak tasfiyeyi sonlandırdığı, davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden davalı tasfiye memurunun yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı tasfiye memuru vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı tasfiye memuru vekili, müvekkilinin ihyası istenen şirkette sigortalı olarak çalıştığını ve muhasebe işlerini yaptığını, ancak tasfiye aşamasında başka bir şirkette çalıştığını, davanın müvekkiline yöneltilmesinin hatalı olduğunu, şirkete karşı açılan davanın usulden reddine karar verilmesine rağmen devamında şirketin ihyasına karar verilmesinin çelişkili olduğunu, müvekkilinin ek tasfiye işlemelerinde tasfiye memuru olarak atanmasının zorunlu olmadığını, başka yeni bir kişinin tasfiye memuru olarak atanmasını talep ettiklerini, şirketin ihyasına karar verilebilmesi için tasfiye anında doğmuş bir borcun bulunması gerektiğini, ihtarname ve icra takip tarihlerinin tasfiyeden sonra olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinini, yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, birleşen dosyada …’ne ve … Şti’ne mükerrer olarak davanın yöneltildiğini, müvekkilinin cevap ve delillerini sunmak için gerekli süresinin olmadığını, duruşmada cevap sunmayacağına dair beyanının alındığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini beyan ederek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, tasfiye sonucu sicilden terkin edilen şirketin, davacı bankanın başlattığı icra takipleriyle sınırlı olmak üzere, TTK’nın 547/2 maddesi uyarınca ihyası istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi gereği istinaf incelemesi, istinaf başvuru dilekçesinde bildirilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar re’sen gözetilerek yapılmıştır.
TTK’nın 547. maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiyenin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa alacaklıların şirketin ihyasını isteyebilecekleri düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı bankanın, ihyası istenen şirket aleyhine genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2239 E. sayılı dosyasında ilamsız icra yoluyla, İzmir 15. İcra Müdürlüğü’nün 2020/2629 E. sayılı dosyasında ise ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlattığı, 11.01.2019 tarihli ortaklar kurulu toplantısında alınan kararla şirketin tasfiyesine karar verilerek, davalı …’nın tasfiye memuru olarak atandığı, tasfiye kararı kapsamında 16.09.2019 tarihinde şirketin kapanışının sicile tescili yapılarak, unvan ve işletme kaydının sicilden silindiği, ilk derece mahkemesince TTK’nın 547/2. maddesi uyarınca ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyasına karar verildiği görülmektedir. Davacı bankanın 20.09.2017 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın takibi amacıyla başlattığı icra takiplerinin devam ettiği, tasfiye memurunun tasfiye öncesinde şirketin tüm borçlarını tespit ederek tasfiyeyi tamamlaması gerektiği de gözetildiğinde usulünce yapılmış tasfiyeden söz edilemeyeceği, TTK’nın 547/2 maddesi uyarınca ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası koşullarının oluştuğu, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle işbu ihya davasının açılmasına şirketin sebep olması ve tasfiye sırasında tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memurunun sorumlu olması karşısında, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, tasfiye memurunun istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı tasfiye memuru … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı tasfiye memuru … yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalı tasfiye memuru …’nın yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08.10.2021