Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/108 E. 2023/15 K. 05.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/108
KARAR NO : 2023/15

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.11.2019
NUMARASI : 2017/13 E. 2019/1233 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03.01.2017
KARAR TARİHİ : 05.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.01.2023

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.11.2019 tarih 2017/13 E. 2019/1233 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 06.07.2015 tarihinde müvekkilinin … Büyükşehir Belediyesine ait … plakalı otobüste yolculuk yaptığı sırada, davalı …’ye ait, davalı … şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan, davalı …’in sevk ve idaresindeki …. plakalı trans mikser’in otobüsün sol arka yanına çarptığını, müvekkilinin yaralandığını, İzmir C.Başsavcılığı’nın 2015/71116 soruşturma numaralı dosyasında davalı sürücü …’in %100 kusurlu bulunduğunu, İzmir 22. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1074 E. 2016/157 K. sayılı dosyasında da davalı sürücü …’in asli ve tam kusurlu kabul edilerek mahkumiyetine karar verildiğini iddia ederek, geçici olarak 5.000,00 TL ödenmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tedavi nedeniyle ulaşım gideri ve evde bakım masrafı 100,00 TL, ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle uğrayacağı maddi zarar 100,00 TL, meydana gelen iş-güç kaybı 100,00 TL, yapılacak estetik operasyonlar için tedavi gideri 100,00 TL olmak üzere 400,00 TL maddi tazminatın davalı … şirketi yönünden 08.10.2015 tarihinden itibaren, diğer davalılar yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen tahsiline, sigorta şirketi dışındaki davalılardan 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, davacının KTK’nın m. 97 hükmüne uygun olarak müvekkili şirkete başvurmadığını, HMK m. 115’e göre müvekkili yönünden davanın reddi gerektiğini, kişi başı azami sorumluluğun kaza tarihinde 290.000,00 TL olduğunu, geçici iş görememezlik ve tedavi giderinin 2918 Sayılı Kanun m.98 hükmüne göre SGK tarafından karşılanması gerektiğini, poliçede tedavi teminatı ve bakıcılık teminatının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının KTK’nın m.98’e göre öncelikle sigorta şirketine başvurarak dava açması gerektiğini, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddi gerektiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusursuz olduğunu, beton pompa aracının müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunmasına rağmen eski model olması nedeniyle kullanmak istemediğini ancak kullanmak zorunda bırakıldığını, dik rampadan aşağıya doğru kontrollü bir şekilde inmekte iken fren şişmesi nedeniyle aracın freninin tutmadığını ve kazanın meydana geldiğini, ceza dosyasında alınan raporu kabul etmediklerini, SGK tarafından ödenecek tedavi giderlerinin müvekkilinden istenemeyeceğini, zararı görenin zararının ve zarar verenin kusurunun ispatlanması gerektiğini, talep edilen manevi tazminatın fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 29.05.2018 tarihli raporda davacının … plaklı otobüste yolcu olarak bulunduğu, bu araca … plakalı kamyonun arkadan çarptığı, davalı sürücü …’in kamyonu kullanmasında hızını azaltmaması ve meskun mahalde sevk ve idareyi dikkatlice yapmaması nedeniyle %100 kusurlu olduğu, dava dışı otobüs sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, SGK tarafından davacıya herhangi bir gelir bağlanmadığı ve ödeme yapılmadığı, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 17.07.2018 tarihli raporda davacının maluliyetine neden olacak arazının bulunmadığı, 2 hafta iş ve gücünden kalabileceğinin tespit edildiği, Uzman Estetik ve Plastik Cerrah, sigorta uzmanı ve aktüerya bilirkişiden oluşan heyetten alınan 27.02.2019 tarihli raporda davacının bedensel maluliyetinin bulunmadığı, davacının geçici iş göremezlik zararının 455,21 TL, bakım gideri alacağının 636,75 TL, ulaşım gideri 400,00 TL, ileriye dönük tedavi giderlerinin 22.037,85 TL olmak üzere toplam zararının 24.129,81 TL olarak belirlendiği, 20.05.2019 tarihli ek raporda mevcut lezyonların davacının yüzünde sabit izler niteliğinde olmayıp kolunda bulunması nedeniyle ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmediği, insanlarla kurulacak iletişimde dikkat çekici bir bedensel zararının bulunmadığı, tespit edilen maddi zararının parasal değerinin belirlendiği, asıl rapordaki görüşlerde değişiklik bulunmadığının belirtildiği, toplam 24.129,81 TL maddi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar vermek gerektiği, davalı tarafın zamanaşımı definin ise fiilin suç teşkil eden fiil olması, zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının geçici iş göremezlik, tedavi, yol, bakım, ulaşımdan kaynaklı tüm maddi zararı olan 24.129,81 TL’nin davalı … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı … şirketinden ise (sigorta poliçesinde yer alan poliçe limiti olan 190.000,00 TL sınırlı olmak kaydı ile) davalının temerrüde düştüğü tarih olan 03.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 2.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ve …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili, davalı … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle maddi tazminat talebi hakkında bilirkişilerce hesaplama yapılmadığını ve bu tazminat kalemi bakımından lehe hüküm kurulmadığını, müvekkilinin kaza tarihinde henüz 20 yaşına dahi girmemiş olduğunu, kaza nedeniyle otobüsün camlarının üzerine doğru patlayarak kırıldığını, ağırlıklı olarak tüm sol kolu olmak üzere kol ve omuzlarının derin ve tam yaralar halinde kesildiğini, bilirkişi raporunda izlerin ameliyat edilse dahi hiçbir zaman ortadan kaldırılamayacak nitelikte olduğunun, operasyon sonucu azaltılarak daha kabul edilebilir hale getirilebileceğinin bildirildiğini, oluşan izlerin hayata atılma aşamasında bir genç kız olan davacının ekonomik geleceğini sarstığını, halkla ilişkiler bölümünden mezun olan ve halihazırda işsiz olan müvekkilinin kolunda ve omzunda yer alan izlerin mesleki kariyerini ve evlenme, yuva kurma imkanını olumsuz etkilediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının da yetersiz olduğunu belirterek kararın bu yönlerden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … vekili, dava konusu kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, işveren sıfatını haiz diğer davalı …’nin tam kusurlu olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının kabul edilemez nitelikte olduğunu, raporda ne hız tespitine ne de aracın kaçıncı viteste seyrettiğine ilişkin herhangi bir verinin mevcut olmadığını, frenlerin şişmesi nedeniyle müvekkilinin aracı durduramadığını, olayın asıl sorumlusunun aracın maliki olduğunu, 2 haftalık geçici iş göremezlik süresinin fahiş olduğunu, davacının yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğunu, Adli Tıp Kurumu raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediğini, ek rapor alınmaksızın doğrudan aktüer bilirkişiye dosyanın tevdi edildiğini, davacının iyileşme sürecinde yapacağı giderlerin herhangi bir bilgi, belge, fatura, makbuz olmaksızın afaki hesaplandığını, estetik zararlar dahil tüm tedavi giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, sağlık açısından yapıldığı belgelenen estetik zararların da bu kapsamda olduğunu, davacının aslen 2 hafta geçici iş göremez olduğu dahi sübut bulmamışken bilirkişi raporu ile bakıcı gideri hesaplanarak hüküm kurulduğunu, ceza dosyasında müvekkilinin mahkumiyetine karar verilmiş ise de, bu karara karşı temyiz yoluna başvurduklarını, ceza dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili, 6111 sayılı yasanın 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun yeniden düzenlenen 98. Maddesi gereğince geçici işgöremezlik tazminatı, tedavi ve ulaşım giderlerinin mevzuat gereği SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, müvekkili şirketin bu tazminatlardan sorumlu tutulmasının yerinde olmadığını, 01.06.2015 tarihli Trafik Sigorta Poliçesi Genel Şartlarının ‘A.5.Kapsama Giren Teminat Türleri’ başlıklı maddesinde ise “Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık gideri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderleri teminatı SGK’nın sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve güvence hesabının sorumluluğu 2918 sayılı KTK’nın 98. Maddesi gereğince sona ermiştir.” denilerek sağlık giderleri açısından sorumluluğun SGK’ya ait olduğunun açıkça belirtildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının yolcu olarak bulunduğu otobüse çarpan karşı aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından maddi tazminat ve ayrıca işleten ve sürücüden manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 29.05.2018 tarihli raporda davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki kamyon ile meskun mahalde gündüz vakti seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola verip, bahse konu kaza mahalli dik eğimli yol bölümüne geldiği sırada, idaresindeki aracın manevra kabiliyeti ve mahal şartlarını da dikkate alarak hızını yeterince azaltması ve mahal şartlarına uydurması gerekirken, bu hususlara riayet etmeyip kontrolsüzce seyri sırasında sevk ve idare hatası sebebiyle direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aynı yönde seyreden otobüsün sol arka yan kısımlarına çarpması sonucu gerçekleşen kazada %100 oranında asli kusurlu olduğu, dava dışı otobüs sürücüsü …’nin ve otobüste yolcu olarak bulunan davacının kusurlarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Belirlenen kusur oranlarının kaza tespit tutanağı ve ceza dosyası kapsamında alınan kusur raporu ile uyumlu olduğu, dosya kapsamında kusur oranlarının tespit edilenden farklı olduğuna dair bir delilin bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekilinin kusur oranlarına ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 16.07.2018 tarihli raporda, davacının geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığı, sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 2 haftaya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir.
İlk derece mahkemesince estetik plastik rekonstürktif cerrahi uzmanı, sigorta uzmanı ve aktüerya bilirkişiden oluşan heyetten alınan 27.02.2019 tarihli raporda, davacının sol omuz ve sol kolunda 8 adet skar tespit edildiği, bunlar çoğunlukla deriden kabarık, kötü iyileşme dokuları olduğu, ameliyat edilse dahi hiç bir zaman ortadan kaldırılamayacağı ve izlerin operasyon sonucu azaltılarak daha kabul edilebilir hale getirilebileceği, iki ayrı seansta skar revizyonları yapılıp 6-8 ay sonra üç seans lazer uygulaması ile lezyonlarda görünümün biraz daha iyi olmasının sağlanabileceği, tüm operasyonların toplam maliyetinin en az 22.037,85 TL olduğu, yaralanmanın muhtelif şekli ve kesilen ve sütüre edilen bölgenin genişliği göz önüne alındığında, 2 haftalık tıbbi iyileşme süresinin tamamında bakım ihtiyacı olacağı kabul edilerek, olay tarihli asgari ücretin brütü üzerinden 636,75 TL bakıcı gideri hesaplandığı, davacının sütüre edilen kesi için 15 gün boyunca yapılacak pansuman giderinin,
sarf malzemesi, pansuman ücretleri ve sütür alımı da dahil olmak üzere 30,00 TL pansuman ve 10,00 TL sarf malzemesi olmak üzere günlük 40,00 TL’den toplam 600,00 TL giderinin olabileceği, ulaşım giderleri yönünden, pansuman için en yakın sağlık kuruluşu tarafından bu işlemin yapılması mümkün olduğundan 15 gün boyunca yapılacak ulaşım gideri gidiş geliş beher 20,00 TL’den 300,00 TL, ayrıca Adli Tıp Kurumu’na muayene ve rapor için gidip geldiği de göz önüne alınarak, bu yönde de 100,00 TL ulaşım gideri yapmış olabileceği öngörülerek, toplam 400,00 TL ulaşım giderinin olabileceği, böylece davacının toplam 24.129,81 TL maddi tazminat alacağının bulunduğu tespit edilmiştir. Bilirkişilerce yapılan değerlendirme ve tespitlerin dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun ve denetlenebilir olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince bu tutarlar üzerinden maddi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmesi doğrudur. Davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle bazı kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin, vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir sinema sanatçısının, halkla ilişkiler bölümünde çalışan bir kişinin yüzünde sabit bir iz kalması bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını imkânsızlaştırabilecek, zorlaştırabilecek ya da kariyer olarak yükselmelerine engel olabilecektir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur (OĞUZMAN Kemal / ÖZ Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. B, İstanbul 2009, s. 562). (Yargıtay 17 HD 2019/2579 E. 2020/755 K.) Somut olayda davacının ekonomik geleceğinin sarsılmasına neden olacak ölçüde ve nitelikte bir yaralanmasının bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davacının ekonomik geleceğinin sarsılmasına ilişkin maddi tazminat talebinin reddi yerinde olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesi’nin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici iş göremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine aittir. (Yargıtay 4. H.D 10.03.2022 tarih 2021/12001 E, 2022/4532 K ve 24.03.2022 tarih 2021/22793 E, 2022/5790 K sayılı kararları). Davalı … vekili ve davalı … vekilinin geçici iş göremezlik ve tedavi giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazına gelince, manevi tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve moral yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut uyuşmazlıkta, davacının yolcu olarak bulunduğu belediye otobüsüne davalıların işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu kamyonun çarpması nedeniyle davacının yaralandığı, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilerek 2.000,00 TL manevi tazminatın davalı işleten ve sürücüden tahsiline karar verilmiştir. Gerçekleşen kazanın oluş şekli, kaza tarihi, zararın ağırlığı, tarafların kusur durumu, tarafların ekonomik sosyal koşulları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında mahkemece davacı için takdir edilen 2.000,00 TL manevi tazminat düşük olup, Dairemizce takdiren davacı için 15.000,00 TL manevi tazminata hükmetmenin daha makul ve ılımlı olduğu kanatine varılarak, davacı vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazı haklı bulunmuştur.
Bu durumda, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kananu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekili ile davalı …. vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.11.2019 tarih 2017/13 Esas 2019/1233 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜ ile, geçici iş göremezlik, tedavi, yol, bakım, ulaşımdan kaynaklı tüm maddi zararı olan 24.129,81 TL’nin davalı … ve … yönünden kaza tarihi olan 06.07.2015 tarihinden itibaren, davalı … şirketinden ise (sigorta poliçesinde yer alan poliçe limiti olan 190.000,00 TL sınırlı olmak kaydı ile) temerrüt tarihi olan 03.11.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile; 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihi olan 06.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısmın REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen maddi tazminat miktarı üzerinden alınması gereken 1.648,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 172,15 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.476,15 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına,
Hükmedilen maddi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak kendisini bir vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
Kabul edilen manevi tazminat yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak kendisini bir vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
Reddedilen manevi tazminat istemi yönünden AAÜT 10/3 mad gereği hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini bir vekille temsil ettiren davalı …’e verilmesine,
Davacı tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 31,40 TL, peşin harç 172,15 TL, yazışma ve tebligat gideri 275,00 TL ve bilirkişi ücreti 1.200,00 TL olmak üzere toplam 1.678,55 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 886,27 TL’sinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Adli yardım kapsamında suç üstü ödeneğinden yatırılan 1.000,00 TL gider avansından karşılanarak yapılan 612,66 TL yargılama giderinin 323,48 TL’sinin davalılardan, 289,17 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, kalan 236,34 TL’nin Hazineye iadesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde talep halinde yatıranlara iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran davacının ödediği istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 2.679,78 TL’den peşin alınan 446,25 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 2.233,53 TL’nin davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 1.024,65 TL’den peşin alınan 450,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 574,65 TL’nin davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
7-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından suç üstü ödeneğinden yatırılan gider avansından karşılanarak yapılan 150,70 TL istinaf yargılama giderinin 79,56 TL’sinin davalılardan 71,14 TL’sinin davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
8-Davalı … ile davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05.01.2023