Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/106 E. 2023/1323 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2021/106
KARAR NO : 2023/1323

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/11/2020
NUMARASI : 2019/166 Esas 2020/371 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.09.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.11.2020 tarih 2019/166 Esas 2020/371 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalının müvekkili şirket nezdinde 05.07.2006 tarihi itibariyle operatör unvanı ile çalışmakta iken iş akdinin tarafların karşılıklı anlaşması yolu ile 04.10.2017 tarihinde sona erdiğini, 04.10.2017 tarihli ibranamede “Rekabet Etmeme Taahhüdü” ve “Gizlilik Taahhütnamesi'” nin karşılığı olarak belirlenen ilave menfaatin davalı yana ödenmesi koşuluyla anlaşmaya varmak suretiyle iş akdinin sona erdiğini, buna göre davalının 2 yıl süre ile Türkiye sınırları içerisinde şirketin rakibi olan petrol, rafinaj sektörü ve benzeri konularda faaliyet gösteren herhangi bir şirkette/şirketle yönetim kurulu üyesi, yönetici, malik, hissedar, alt yüklenici, müdür direktör, vekil, danışman, çalışan, temsilci veya yetkili sıfatıyla doğrudan veva dolaylı olarak çalışamayacağını, işverenin işine zarar verecek kapsam, şekil ile içerikte işverenin iş yaptığı herhangi bir şirket ile ilişki kurmayacağını, işverenle ilişkili olan herhangi bir kişiyi sözleşmesini sona erdirmesi için teşvik etmeyeceğini, bu kişilerle herhangi bir form ve nitelikte iş ilişkisi kurmayacağını, bu kişileri herhangi bir kurumun işe alması yönünde bir girişimde bulunmayacağını, iş vereni kötülemeyeceğini, bu sınırlamalar karşılığında işverini iş akdini feshine bağlı ödemelere ilaveten ek bir ödeme yapması konusunda mutabık kalındığını, davalının çalıştığı dönem süresince 45.957,44-TL tutarında ilave menfaat ödemesinin yapıldığını, ancak davalının tüm bu kabul ve taahhütlerine rağmen, ayrıca bu taahhütleri karşılığında müvekkili şirketten ilave menfaat de tahsil etmesine rağmen iş akdinin sona ermesinden sonra müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip bir şirkette çalışmaya başladığını ve bu suretle rekabet etmeme taahhüdünü ihlal ettiğini, bu itibarla davalıya rekabet etmeme taahhüdü karşılığında ödenen 45.957,44-TL tutarındaki ek menfaat ile birlikte, sözleşmede belirlenen cezai şart karşılığı 28.458,00-TL’nin işlemiş ticari faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan 04.10.2017 tarihli ibraname ve feragatnamede davalı müvekkiline diğer işçilik alacaklarının yanına sıra iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma ile sona erdirilmesinden dolayı başkaca bir hak ve talepte bulunulmaması ve bu çerçevede işe iade davası açma hakkından feragat edilmesi şartıyla 45.957,44-TL ilave menfaat ödendiğini, ilave menfaatin ödenme sebebinin taraflar arasında imza altına alınan Rekabet Etmeme Taahhüdü ve Gizlilik Taahhütnamesi olmadığını, bu ödemenin davalı müvekkilin İş Kanunu’ndan kaynaklı açabileceği davalardan feragat etmesi amacıyla yapıldığını, ödemenin davacı işyerinde işyeri uygulaması olarak yapıldığını, müvekkilinin davacı işyerinde yaklaşık 11 yıl muamele işçisi “saha operatörü” olarak çalıştığını, davacı şirket bünyesindeki rafinerinin benzin üretimi yapılan 4800 ünitesinde çalışan müvekkilinin görevinin PC başındaki yetkilinin verdiği talimatlar doğrultusunda sahada bulunan vanaları açıp kapatma ve verilen talimatlarının sahada yerine getirmek olduğunu, müvekkilinin söz konusu taahhütnamede belirtili “… tarafından geliştirilmiş, gizli nitelikteki hiçbir yazılı, teknoloji, bilgi, sistem, uygulama, yöntem veya endüstri alanında henüz duyulmamış, bilinmeyen fikir, uygulama, tasarım, model, eser, buluş ve bezerleri gibi ticari sırları … sahası ve zilyedliği dışına çıkarması”nın, söz konusu verilere sahip olmaması nedeniyle mümkün olmadığını, müvekkilinin çok uzun yıllardır petrol ve petrokimya sektöründe faaliyet gösteren firmalarda çalıştığını, söz konusu taahhütte 2 yıl süre ile Türkiye sınırları içerisinde … A.Ş.’nin rakibi olan firmalarda çalışmasının yasaklanmasının iş ve çalışma hürriyetinin ihlali anlamına geldiğini, yapılan gizlilik sözleşmesi ve rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olmadığını, davacı yanın müvekkilinin aynı sektörde faaliyet gösteren başkaca bir işyerinde işe başlaması sonucunda zarara uğradığını, haksız rekabetin varlığını somut delillerle ispatlamakla yükümlü olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı işçinin görevi gereği davacı şirkete ait petrokimya rafineri üretim tesisinde işletme ve üretim bölümünde operatör olarak çalıştığı, temel görevinin ünite sahasında operasyonun kesintisiz ve emniyetli bir şekilde devamı için saha kontrollerini yapmak olduğu, davalının davacı şirkette çalıştığı sırada edindiği bilgilerin ticari sır niteliğinde olmadığı, davalının edindiği gizli ve özel, kendine özgü teknik sırları ile teknik bilgilerini yeni çalıştığı firmaya aktardığı ve burada kullandığı hususunun ispatlanamadığı, sözleşme ile öngörülen rekabet yasağının Türkiye geneli için geçerli olması nedeniyle sözleşmenin TBK.’nun 444/1.maddesinde öngörülen şartları taşımaması nedeniyle sözleşme şartının geçersiz olduğu, davacı şirket tarafından davalıya ödenen dava konusu 92.515,50-TL ilave menfaat ödemesinin rekabet yasağı sözleşmesi ve gizlilik taahhütnamesinin karşılığı olmayıp, ihbar tazminatı ve muhtemel işe iade etmeme hususundaki tazminatın işçiye ödenmesinden kaçınmaya yönelik olduğu bu kapsamda rekabet yasağı ve gizliliğe ilişkin sözleşme şartının geçersiz olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, davalının emeklilik nedeniyle anlaşma yolu ile işten ayrılmak üzere müvekkil şirkete başvuruda bulunduğunu, bu işlemlerin yürütümü sırasında davalının işten ayrılma talebi dikkate alınarak davalıya hak kazanmış olduğu kıdem tazminatı ve sair işçilik alacaklarının tam olarak ödendiğini, yerleşik Yargıtay kararları gereği ikale talebinin işçiden gelmesi halinde ek menfaat ödemesi yapılmasının bir geçerlilik şartı olmadığını, davalının rekabet etmeme taahhüdü ve gizlilik taahhütnamesini hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin imzaladığını, bu nedenle davalıya yasal haklarının yanında rekabet etmeme taahhüdü ve gizlilik taahhütnamesi akdedilmesi karşılığında yaklaşık 10 aylık ücreti karşılığı bir ek menfaat ödemesi yapıldığını, ek menfaat ödemesinin hiçbir ihtirazi kaydı olmaksızın tahsil edildiğini, 04/10/2017 tarihinde müvekkil şirketten kendi isteği ile ayrıldıktan tam 19 gün sonra müvekkil şirketin sektördeki tek rakibi pozisyonunda bulunan ve müvekkil şirket ile aynı ilçede ve aynı işkolunda faaliyet gösteren dava dışı firmada işe başladığının bilirkişi raporuyla ortaya konulduğunu, bu haliyle artık davalıdan gelen iş akdinin sonlandırılması yönündeki talep üzerine müvekkil şirketin davalıya kıdem, yıllık izin ve benzeri yasal haklarını ödediği ve rekabet etmeme taahhüdü karşılığında da ek menfaat ödemesi yaptığı somut olarak ortaya konmuş olup, ek menfaat ödemesinin iş akdinin sonlandırılmasını kendi talep eden davalıya ikale için ödenmediğini, davalının, söz konusu ödemelerin yazılı belgelerin aksine rekabet etmeme taahhüdü karşılığı olmayıp, ihbar tazminatı ve ikale anlaşması kapsamındaki bir ödeme olduğu iddiasını da ise bunu yazılı delil ile ispatlamak zorunda olmasına ve davalı yanın bu yöndeki iddiasını ispat edememesine karşın, yerel Mahkemece bu beyanlar esas alınarak davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, işçi ile işveren arasındaki rekabet yasağının ihlalinden doğduğu ileri sürülen cezai şart ve tazminatın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Öğretide rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş ilişkisi içinde işverenin müşterilerine nüfuz etmesi yahut iş sırlarına vakıf olması nedeniyle hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içerisinde işçinin işverenle rekabet teşkil eden davranış içerisine girmesini yasaklayan sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Rekabet etmeme taahhüdünü içeren bu sözleşmeyle işçi işverene karşı hizmet sözleşmesinin bitiminden sonrasına yönelik olarak menfi bir yükümlülük, bir yapmama borcu altına girmektedir. Başka bir deyişle rekabet yasağı sözleşmesi ile işçinin ekonomik faaliyet özgürlüğüne ve ekonomik geleceğine kısmen dahi olsa sınırlama getirilmektedir (Sabah Altay, Türk Borçlar Kanunun Hükümlerine Göre İşçi ile İşveren Arasında Yapılan Rekabet Yasağı Sözleşmesi, Mühf-Had, C.14, sy.3, s.179 vd.).
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle fesih edilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklanan süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterli sayılmalıdır. Rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin, hizmet ilişkisi içinde olduğu işverenin müşteri çevresi ve üretim sırları gibi ticari sırları bilebilecek bir pozisyonda çalışması ve bu bilgileri önceki işverenle rakip durumunda olan yeni işveren ile paylaşabilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Bu anlamda, ayrılan işcinin yeni işyerinde aynı pozisyonda çalışması da şart değildir. Keza rekabet yasağının varlığı için ayrılan işçinin, önceki işverene fiilen bir zarar vermesi şart olmayıp, zarar verebilme risk ve ihtimalinin varlığı yeterlidir. Rakip firmalarla paylaşması ve nüfuz etme imkanının bulunup bulunmaması önem arz etmektedir. ( Yargıtay 11. HD’nin 06/03/2019 tarihli, 2018/3705 Esas ve 2019/1860 Karar sayılı, 10/05/2017 tarihli, 2015/15290 Esas ve 2017/2808 Karar sayılı kararları)
Rekabet yasağı iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin olarak yapmama (ileriye yönelik) edimini içeren akit niteliğindedir. 6098 Sayılı TBK.’nın 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, davalının davacı şirkette 05.07.2006-04.10.2017 tarihleri arasında operatör unvanı ile çalışmakta iken iş akdinin tarafların karşılıklı anlaşması yolu ile 04.10.2017 tarihinde sona erdiği, davalının, davacı şirketten ayrılmasını müteakiben yaklaşık 19 gün sonra aynı ilçede ve aynı işkolunda faaliyet gösteren dava dışı şirkette işe başladığı tespit edilmiştir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda davalının davacı şirkette 11 yıl süreyle operatör olarak çalıştığı, davalının yaptığı işte davacı şirkete özgü ve sadece davacı şirketin sahip olduğu bir teknolojinin kullanıldığı yönünde somut veriye dosyada ulaşılamadığı, aynı sektörde faaliyet gösteren tüm firmalarda üretim ünitelerinde çalışan personelin ve üretimin denetimini yapan bir yöneticinin çalıştırıldığı, tecrübe dışında stratejik ve temini çok güç personel vasfında olmadıklarının belirlendiğini, davalının görevi gereği petrokimya rafineri üretim tesisinde üniteden çıkacak ürün miktarı, kalitesi ve çeşitleri ile ilgili bilgilere vakıf olmakla birlikte bu bilgilerin teknik olarak ticari sır kapsamında olmayacağı, hangi ürünlerin hangi kalitede hangi miktarda üretildiğinin bilindiğinin değerlendirildiği, davalının davacı şirketin gizli ve özel kendine özgü teknik sırları ile teknik bilgilerini yeni çalıştığı firmaya aktardığı ve burada kullandığı yönünde somut verilere ulaşılamadığı tespit edilmiş olup, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun, denetime elverişli olduğu kanaatine varılarak, davacı tarafça davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun kanıtlanamadığından, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş olması yerinde görülmüştür.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 215,45‬ TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.28.09.2023