Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1020 E. 2021/912 K. 03.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1020
KARAR NO : 2021/912
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26.04.2021
NUMARASI : 2020/426 E.
TALEBİN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 03.09.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.09.2021
İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.04.2021 tarih 2020/426 Esas sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
TALEP : İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili vekili, müvekkilinin babası …’ın tek mirasçısı olduğunu, müvekkilinin babasının …’ye ortaklığı 27.05.2010 tarihinde tescil edildikten iki ay sonra diğer hissedar olan davalının hisselerini müvekkilinin babasına, 25.11.2013 tarihinde ise murisin tekrar tüm hisselerini davalıya devrettiğini, murisin müdürlük yetkisi 2013 tarihinde iptal edilmiş gösterilmiş ise de eski düzenin aynen devam ettiğini, murisin şirket hisselerini davalıya devrinin muvazaalı olduğunu, murisin şirket hisselerinin davalıya devir işleminin müvekkilini miras hissesinden mahrum bırakma amacıyla yapıldığını ileri sürerek hisse devri işleminin iptaline karar verilmesi istemiyle açtığı davada, 25.03.2021 tarihli ıslah ve tedbir talep dilekçesi ile davaya konu 3400 hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali ile müvekkili adına tescilinin mümkün olmaması durumunda pay bedelinin tescil tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, bu taleplerinin kabul edilmemesi durumunda hisselerin tenkisini, tenkise tabi olan kısmın iade edilmesi lazım gelen tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini, tedbiren de yargılama sonuçlanıncaya kadar davacı küçüğün haklarının korunması gerektiği göz önünde bulundurularak davaya konu 3400 hisse üzerine devri önler nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmesini, şirkete tedbiren kayyım atanmasını, mahkeme aksi kanaatte ise dava konusu 3400 hisse yönünden dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren kayyım tayin edilmesini, kayyım atanması konusunda tamamen aksi kanaatte olunması halinde tedbiren şirket faaliyetlerinin durdurulmasını talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, şirketin 900 payının müvekkiline, 100 payının abisi …’a ait iken müvekkilinin boşanması ve bir yaşında çocuğu ile ilgilenmek zorunda olması nedeniyle hissesini abisine devrettiğini, çalışma hayatına geri döndüğü 25.11.2013 tarihinde abisinden tüm hisseleri devraldığını, devir işlemleri yapıldığı tarihte abisinin 38 yaşında olduğunu, bu tarihte öleceğini düşünemeyeceği için 6 yaşındaki kızından mal kaçırma kastıyla hareket ettiğinin tasavvur edilemeyeceğini, abisinin 44 yaşında aniden gelişen kanser hastalığı nedeniyle 6 ay içinde vefat ettiğini, davacı tarafından murisin anne ve babasına karşı açılan tapu iptal ve tescil davasında …’ın öleceğini tahmin edemediği belki kızından mal kaçırma gayesinin de bulunmadığı ifade edilmişken bu davada tersinin ifade edildiğini, abisinin kızının haklarını gözeten bir baba olduğu için kızından mal kaçırmasının sözkonusu olmadığını, hatta kızına kalması için boşandığı eşine bir daire bile aldığını, müteveffanın muvazaalı hisse devri yapmasını gerektirecek borcu bulunmadığını, murisin hisse devrinden sonrada şirkette genel müdür olarak çalıştığını, o nedenle şirket adına işlemler yaptığını, miras bırakanın külli halef olarak muvazayı yazılı delille ispatlaması gerektiğini, şirketin ilk olarak müvekkilinin babasının çalışmaları ve müvekkilinin katkısıyla kurulduğunu, murisin şirket kurulması sırasında ve öncesinde babasının yanında olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, henüz ön inceleme aşamasında olan davada yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmediği gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı ihtiyati tedbir isteyen (davacı) vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: İhtiyati tedbir isteyen (davacı) vekili, dava dışı şirketin asıl sermaye sahibi ve kurucusunun muris olmasına karşı murisin ailesinin yönlendirmesi ile hissesini devrettiğini, aynı dönemlerde murisin bütün malvarlığını annesinin üzerine tescil ettirdiğini, taşınmazlar yönünden açılan davanın da derdest olduğunu, murisin kayden şirket yetkilisi gözükmemesine rağmen şirket adına temsilci ve yetkili olarak bütün ticari faaliyetleri kendisinin yaptığını, şirket ile ticari faaliyet içerisinde bulunan diğer tüm şahıs ve şirketlerin murisi bilip tanıdığını, hukuki görünüş ilkesi gereğince dahi şirketin murise ait olduğunun sabit olduğunu, şirketin sermayesinin çok önemli bir kısmının muris tarafından konulduğunu, bu durumun YMM öz varlık tespit raporu ile sabit olduğunu, hisse devrinin en önemli sebebinin murisin eşinden boşanması ve davacının annesinin yanında kalması olduğunu, murisin boşandığı eşinin ikinci evliliğini yapması nedeniyle murisin ailesi tarafından kabul edilmediğini, küçüğe herhangi bir malvarlığı kalmaması için malvarlığının annesinin üzerinde toplatılmaya çalışıldığını, tüm malvarlığının murise ait olduğunun ekonomik sosyal durum araştırması sonucunda netlik kazanacağını, hisse devir işleminin üçüncü kişiler yönünden muvazaalı bir işlem olup TBK 19.maddesi uyarınca iptali gerektiğini, devir işleminin muvazaalı olup olmadığı konusunda yapılması gereken bazı araştırmaların yapılması durumunda netlik kazanacağını, murisin hissesini devretmesi için herhangi bir makul nedeninin de olmadığını, devir işleminin hayatın olağan akışına aykırı ve muvazaalı olduğunun sabit olduğunu, mahkemece tedbir talebinin reddine dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK 389.maddesi gereğince hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşma ihtimalinin olduğu veya endişe edilmesi durumunda mahkemece dava konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verileceğini, murise ait hisseler dava konusu olup, davalı tarafça bu hisseler ile her an her türlü işlem yapılabileceğini, dava konusu hisseler yönünden tedbir koşullarının oluştuğunu ve tedbir talep edilmesinde hukuki yararın bulunduğunu, dava konusu hisselerin şirketin hisselerinin çoğunluğunu oluşturduğunu, bu nedenle tedbir alınmasının önemli olduğunu, davalı tarafça müvekkilinin hak kaybına sebebiyet verecek şekilde hali hazırda şirket içi karar alınmasının yahut başkaca işlem yapılmasının söz konusu olduğunu, şirketin hisselerinin murise ait olduğunun yaklaşık ispatın da üzerinde ispatlandığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve tedbir kararı verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
HMK’nun 389/1. maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, davacının murisinin 25.11.2013 tarihinde yaptığı şirket hisse devrinin muvazaalı olduğu iddiasıyla hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali ile davacı adına tescili, mümkün olmaması durumunda pay bedelinin davalıdan tahsili, bu taleplerinin kabul edilmemesi durumunda hisselerin tenkisi ile iade edilmesi gereken kısmın tahsili istemine ilişkin açılan davada, davaya konu 3400 hissenin devrinin önlenmesi, şirkete tedbiren kayyım atanması, mahkeme aksi kanaatte ise dava konusu 3400 hisse yönünden tedbiren kayyım tayin edilmesi, kayyım atanması konusunda aksi kanaatte olunması halinde tedbiren şirket faaliyetlerinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir. HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin talep eden tarafça ibraz edilen belgelere ve dosyadaki mevcut delillere göre değerlendirilmesi gerekmekte olup henüz delillerin toplanması aşamasında olan dosyada davacının haklılığına ilişkin HMK’nın 389. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmediği sonucuna ulaşılarak, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM-Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen (davacı) vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyen (davacı) yönünden istinaf karar harcı olan 97,70 TL’den peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 38,40 TL’nin ihtiyati tedbir isteyen davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile ihtiyati tedbir isteyen davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.03.09.2021