Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/997 E. 2023/509 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/997
KARAR NO : 2023/509

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.05.2018
NUMARASI : 2016/169 E. 2018/527 K.
DAVANIN KONUSU : Tespit
KARAR TARİHİ : 04.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.04.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.05.2018 tarih 2016/169 E. 2018/527 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili ile davalı kooperatif arasında 14.02.1990 tarihli altyapı işlerine ilişkin Taşeronluk Sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin 15.000.000 TL ve bir kısım arsaların mülkiyeti karşılığında sözleşmeye konu işi üstlendiğini, müvekkilinin altyapı işlerini tamamlayarak yönetime teslim ettiğini, kooperatif yönetiminin müvekkiline peşinen 15.000.000 TL ödediğini, iş bitiminde de toplam 7 adet arsanın tapu tescillerini yaptığını, kooperatif yönetimince müvekkili adına tescili yapılan taşınmazlardan … İli, … İlçesi, … köyü, … mevkiindeki … ada … parselde kain 911 m2 yüzölçümlü arsa vasıflı taşınmazın 2/3’ünü kooperatifin kendi üzerinde bırakarak 1/3 payını müvekkili adına tescil ettirdiğini, müvekkilinin yapmış olduğu iş karşılığı mülkiyeti adına tescil ettirilen taşınmazları üçüncü kişilere satıp devrettiğini, müvekkilinin hiç bir zaman kooperatif üyesi olmasını öngören bir belgeyi imzalamadığını, buna rağmen davalı kooperatif yönetiminin müvekkilinin kooperatife üye olduğunu ve üyelik aidatı ödemesi gerektiğini iddia ettiğini, müvekkilinin 01.11.2012 tarihli ihtarname ile istifasını davalı kooperatife bildirdiğini, davalı tarafın ise 16.11.2012 tarihli ihtarname ile müvekkilinin üyelikten ayrılamayacağını, yalnızca ortaklığını devretme yetkisinin bulunduğunu bildirdiğini iddia ederek, müvekkilinin Tasfiye Halinde S.S. … Kooperatifi üyesi olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının müvekkili kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatif tarafından 18.02.1984 tarihinde yapılan kura çekimi ile tapuların tüm üyelere verildiğini, davacı aleyhine İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2002/1502 E. 2003/819 K. sayılı dosyasında 27.05.2002 tarihine kadar olan aidat borçlarının tahsili için dava açıldığını ve alacak miktarının hüküm altına alındığını, 27.05.2002 tarihinden sonraki aidat ve yol yapım giderlerinin tahsili için İzmir 4. İcra Müdürlüğünün 2009/377 E. sayılı dosyasında davacı aleyhine icra takibi yapıldığını, davacının borca itirazı üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/622 E. 2010/854 K. sayılı dosyasında itirazın iptaline ve takibin devamına karar verildiğini, davacının dosya borcunu ödediğini, davacının yine devam eden dönemlere ilişkin aidat borçlarını ödemediğinden İzmir 23. İcra Müdürlüğünün 2011/3795 E. sayılı dosyasından aleyhine icra takibi yapıldığını, davacının itirazı üzerine takibin durduğunu, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/131 E. 2013/971 K. sayılı dosyasından itirazın iptaline ve takibin devamına karar verildiğini, davacının bu borcunu da ödediğini, davacının kooperatif üyesi olduğunun mahkemelerce ve bilirkişilerce şüpheye mahal vermeyecek şekilde ispat olunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı kooperatife üye olduğunun İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2002/1502 E. – 2003/839 K. sayılı dosyası, İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/622 E. – 21110/354 K. sayılı dosyasında verilen kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla sabit olduğu, gerek İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2002/1502 E. -2003/839 K. sayılı dosyasında görülen davanın açıldığı 31.05.2002 tarihinde ve gerekse İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/622 E. – 2010/854 K. sayılı dosyasında görülen davanın açıldığı 25.05.2009 tarihinde davacının davalı kooperatifte ortak sıfatının bulunduğu, kooperatiflere üye olmada olduğu gibi, kooperatif üyeliğinden çıkmada da açık kapı ilkesinin geçerli olduğu, her ortağın anasözleşmede ve kanunda öngörülen kurallara uymak şartıyla kooperatiften çıkabileceği, Koop.K. m. 12 uyarınca kooperatiften çıkışın ancak bir hesap senesi sonu için ve en az 6 ay önceden haber verilerek yapılacağı, ancak ana sözleşmede daha kısa bir süre belirtilip hesap senesi içinde çıkışa da izin verilebileceği, davalı kooperatif ana sözleşmesinin 13. maddesinde yukarıdaki hükümlere paralel bir düzenleme yapıldığı, her ortağın hesap senesi sonundan en az bir ay önce yönetim kuruluna yazı ile başvurmak suretiyle ortaklıktan çıkabileceğinin, yönelim kurulunun bu hükme uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, yazılı başvurunun kooperatif kayıtlarına girişinden itibaren bir ay içinde kabulden kaçınırsa, ortağın çıkma dileğini noter aracılığı ile yönetim kuruluna bildireceğinin, bildiri tarihinden itibaren çıkmanın gerçekleyeceğinin düzenlendiğini, ortağın yenilik doğurucu nitelikteki istifa iradesini ilk olarak noter aracılığıyla bildirmesine herhangi bir engel bulunmadığı, davalı kooperatif anasözleşmesinin 13. maddesinin de çıkma bildiriminin en az 6 ay önce değil en az 1 ay önce yapılabileceğini kabul ederek bu düzenlemeden ayrıldığı, ancak, anasözleşmede hesap senesi içinde çıkışa müsaade edilmediği, ana sözleşmenin 68. maddesi uyarınca, kooperatifin hesap dönemi olarak takvim yılının belirlendiği, buna göre hesap senesinin sonunun o yılın 31 Aralık günü olduğu, çıkmak isteyen ortaklar en geç 30 Kasım tarihinde yazılı olarak kooperatif yönetim kuruluna çıkma başvurusunda bulunmak zorunda oldukları, ilk defa noter aracılığıyla yapılan çıkma bildiriminin 30 Kasım tarihine kadar kooperatife ulaşması halinde, bildirim tarihi çıkma tarihi olacağından bildirimin yapıldığı yıl itibariyle ortaklıktan çıkmanın gerçekleşeceği, davacının 29.12.2010 tarihli ihtarnamesinde hizmet ilişkisinin sona ermesi sebebiyle altyapı hizmetlerinin ifasının son bulduğu tarih itibariyle ortak sıfatının bulunmadığının bir genel kurul kararı ile tespitinin istendiği, açık bir istifa iradesine yer verilmediği, bu ihtarnamenin tarihinin, davacının ortak sıfatının kabul edildiği İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/131 E. -2013/971 K. sayılı davasının açıldığı 08.06.2011 tarihinden de önce olduğu, kesinleşen bir mahkeme kararı uyarınca davacının dava tarihi olan 08.06.2011 tarihinde ortak olarak kabul edildiği, bu sebeple İzmir 5. Noterliğinden onaylı 29/12/2010 tarihli ihtarnamesinin davacının istifası hususunda bir sonuç doğurmasının mümkün olmadığı, davacının keşide ettiği İzmir 5. Noterliğinden onaylı 01.11.2012 tarihli ihtarnamede ise davacının, kooperatife üye olmadığı gibi kooperatif sınırları içerisinde hiçbir taşınmazı bulunmadığını, her ne şekilde ortak yapılmış ise bu ortaklıktan istifa ettiğini, bundan böyle kooperatifle ilgili yazı göndermemelerini ve istekte bulunmamalarını ihtar ettiği, ihtarname ekinde yer alan tebliğ evrakından, söz konusu ihtarnamenin 14.11.2012 tarihinde davalı kooperatife tebliğ edildiği, davacı tarafından keşide edilen 01.11.2012 tarihli ihtarnamenin açık bir istifa iradesi içerdiği, ihtarnamenin davalı kooperatife ulaştığı 14.11.2012 tarihinde davacının davalı kooperatiften çıktığı, çıkmanın ise Koop.K.m.12 ve anasözleşmenin 13.maddesi uyarınca 2012 hesap yılı sonu için gerçekleştiği sonucuna varılarak davanın kısmen kabulüne, davacının davalı kooperatife 14.11.2012 tarihinden itibaren üye olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı kooperatif vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, dosyaya sunulan İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2009/622 E.- 21110/354 K., İzmir 5 Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2013/131 E.-2013/971 K; İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/395 E. – 2016/360 K; İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/17 E. – 2014/556 K. Sayılı dosyalardan da belli olduğu üzere davacının müvekkili kooperatif üyesi olduğunu, bu nedenle davacının hiçbir zaman kooperatif üyesi olmadığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, mahkemenin bu konuda vermiş bulunduğu karara bir itirazlarının bulunmadığını, ancak davacının gönderdiği ihtarnamenin müvekkili kooperatife usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediğini, bu nedenle davacının gönderdiği ihtarnameye bağlı olarak üyelikten istifa iradesi bir hüküm ifade etmediğini, bu nedenle mahkemenin kısmen kabul kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının davalı kooperatife hiç üye olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, davacının davalı kooperatife 14.11.2012 tarihinden itibaren üye olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2002/1502 E. – 2003/839 K. sayılı dosyasında davacı kooperatif (eldeki davada davalı) tarafından davalı (eldeki davada davacı) … aleyhine alt yapı ve aidat alacağı olmak üzere 669,00 TL alacağın işlemiş faizi ile birlikte tahsilinin talep edildiği, mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay tarafından onandığı, karar düzeltme isteminin reddedildiği; Davalı kooperatif tarafından davacı aleyhine aidat bedelleri, yol yapım gideri ve ot biçme bedellerinin tahsili amacıyla başlatılan icra takiplerine itiraz üzerine İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/622 E. – 21110/354 K. sayılı ve İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 1013/131 E. – 2013/971 K. sayılı dava dosyalarında açılan itirazın iptali davalarında, davacının kooperatif üyesi olduğu kabul edilerek hüküm kurulduğu, bu kararların Yargıtay tarafından onandığı anlaşılmakta olup, istinafa gelenin sıfatına göre, davacının davalı kooperatif üyesi olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık kalmamıştır. Taraflar arasında çözülmesi gereken husus davacının davalı kooperatif üyeliğinden istifa edip etmediği, etmiş ise hangi tarihte istifa ettiği noktasında toplanmaktadır.
Kooperatiflerde açık kapı ilkesinin bir gereği olarak, ortak kooperatife girme hakkına sahip olduğu gibi çıkma hakkına da sahiptir. Çıkma bildirimi, gerçek veya tüzel kişi ortak tarafından tek taraflı bir irade beyanı ile kullanılan bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu bildirim herhangi bir şekle bağlı olmaksızın yapılabilir. Ancak ispat açısından, taahhütlü mektup, elden imza, elektronik posta veya noter aracılığıyla yapılması önem arz eder. (Yargıtay 6. HD 2021/6452 E. 2022/5577 K. sayılı ilamı)
Davacı, davalı kooperatife gönderdiği İzmir 5. Noterliği’nce düzenlenen 01.11.2012 tarihli ihtarnamesinde, davalı kooperatife üye olmadığını, sehven üye yapılmış olması halinde üyelikten ayrılmak istediğini, yönetimce kooperatife haksız kazanç sağlamaya çalışıldığını, kendisine ait olmayan belge ve imzalar ile kararlar alındığını, kooperatife üyelik talebinin bulunmadığını, üye kaydının her ne şekilde yapılmış ise istifa ettiğini bildirmiş olup, ihtarnamenin 14.11.2012 tarihinde davalı kooperatifin adresinde işyeri temsilcisine usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, bu tarih itibariyle davacının davalı kooperatif üyeliğinden çıkmış olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı kooperatif vekilinin ihtarnamenin müvekkili kooperatife usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı kooperatif vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı kooperatif yönünden istinaf karar harcı olan 35,90 TL’den peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4,50 TL’nin davalı kooperatiften tahsili iye hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04.04.2023