Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/977 E. 2023/271 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/977
KARAR NO : 2023/271

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.12.2019
NUMARASI : 2014/1434 E. 2019/1264 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 21.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.02.2023

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.12.2019 tarih 2014/1434 E. 2019/1264 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 05.09.2014 tarihinde, davalı …’a ait, davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan ve davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile, tek yonlu yolda ters yönden gelerek yaya geçidinde karşıya geçmekte olan müvekkiline çarptığını, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle bakıma muhtaç hale geldiğini iddia ederek, müvekkilinin bedensel zararları, tedavi ve bakım giderleri, maddi zararlarına ilişkin 5.000-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, ayrıca 80.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, davacının yolun ortasından gittiği sırada kazanın gerçekleştiğini, kazadan sonra davacı ile ilgilendiklerini, kusur yönünden uzman bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, tedavi için davacının hastaneye götürülüp getirildiğinin, ayrıca kazanç ve çalışma bakımından zararın ispatının gerektiğini, manevi tazminat yönünden davacının kusurunun dikkate alınması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. Vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun sürücünün kusuru, gerçek zarar ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sigortalının kusurunun ispatının gerektiğini, tedavi giderleri ve bakıcı giderlerinden sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, davacının sürekli sakatlık oluştuğu iddiasını kabul etmediklerini, olay tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğü’nün 14.01.2016 tarihli raporunda davacının kalıcı maluliyet oranının %24 olduğu, iyileşme süresinin 6 ay olduğunun tespit edildiği, trafik bilirkişisi, aktüerya bilirkişisi ve sigorta uzmanı bilirkişiden oluşan heyetten alınan 11.12.2018 havale tarihli raporda kazanın meydana gelmesinde davacının %25 oranında tali kusurlu, davalı sürücü …’ın %75 oranında asli kusurlu olduğunun, geçici iş göremezlik tazminatının 3.726,65 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının 87.242,84 TL, bakıcı giderinin 1.701,00 TL olarak hesaplandığı, hesaplanan tazminat ve giderlerin ZMMS teminatı kapsamında olduğunun bildirildiği, bilirkişi heyetine doktor bilirkişi dahil edilerek alınan 30.10.2019 havale tarihli ek raporda 3.726,65 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 87.242,84 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.701,00 TL bakıcı gideri ve 1.012,50 TL tedavi giderinden davalılar … ve …’ın kaza tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş’nin 04.11.2014 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları yönünde görüş bildirildiği, rapor hükme esas alınarak maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 3.726,65 TL geçici iş göremezlik zararı, 87.242,84 TL kalıcı iş gücü kaybı, 2.013,50 TL bakıcı ve tedavi gideri olmak üzere toplam 92.982,99 TL’nin davalı … ve …’dan kaza tarihinden itibaren, davalı … Sigorta A.Ş.’den 04.11.2014 temerrüt tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ait istemin reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın 05.09.2014 kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. Vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, ilk derece mahkemesince eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, maluliyet raporunda belirtilen oranın hatalı olduğunu, müvekkili şirketçe alanında uzman medikal inceleme uzmanlarından alınan raporda meslekte kazanma gücü oran aralığının % 5 – 11 aralığında olduğunun belirtildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun fahiş olduğunu, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiğini, müvekkil şirkete yüklenen tazminatın afaki olduğunu, sigortanın zenginleşme aracı olmadığını, müvekkilinin sigorta poliçesi kapsamında ancak gerçek zararı tazminle yükümlü olduğunu, davacı tarafın beyanı doğrultusunda 55 gün üzerinden geçici bakıcı tazminatı hesaplandığını, mahkemece alınan maluliyet raporunda bakıcıya ihtiyaç olacağı yönünde ibare bulunmadığını, müvekkil şirketin geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderinden sorumlu olmadığını, geçici iş göremezlik ve geçici iş göremezlik dönemine ait bakıcı giderinin SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, mahkemece hükmedilen tazminata işletilecek yasal faiz başlangıç tarihi olarak 04.11.2014 tarihinin belirtildiğini, kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu, KTK’nın 99. maddesi ve yerleşmiş Yargıtay Kararları gereğince, gerekli belgelerin eklenmesi suretiyle müvekkili şirkete müracaat tarihinden öncesinde şirketin temerrüdünün söz konusu olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, mahkemece verilen kararda belirtilen kusur oranlarının kabul edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kusur oranları tayin edilirken eksik ve hatalı inceleme yapıldığını, dosyaya sunulan deliller değerlendirilmeksizin, kaza anına ilişkin kamera kayıtları incelenmeden, yorum yoluyla kusur tayini yapıldığını, müvekkilinin kendisine atfedilen oranda bir kusuru olmadığı halde davacıya kazadan sonra yardımcı olduğunu, hastane ve ambulans masraflarını karşıladığını, dosyada yer alan bazı ifadelerin çelişkili olduğunu, raporda yapılan hesaplamanın, bu ifadeler esas alınarak gerçekleştirildiğini, dosyada davacının mesleğiyle ilgili çelişkili ifadelerin bulunduğunu, maddi tazminatın belirlenmesi için kazancın ve çalışma sürelerinin bilinmesi gerektiğini, davacının çelişkili ifadeleri esas alınarak geçici ve kalıcı iş göremezlik zararlarının hesaplandığını, davacının bir yandan iş aradığını, bir yandan da terzilik yaptığını belirttiğini, davacının herhangi bir kazancının var olmadığının dikkate alınmadığını, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı inceleme sonucunda düzenlendiğini, bilirkişi heyetince kamera görüntüleri bile incelenmeden kusur tayini yapıldığını, davacı tarafından hiçbir surette belgelendirilmemiş tedavi ve bakım giderlerinin hesaplanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının maluliyet oranının gerçek dışı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı, bakıcı ve tedavi gideri ile manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda davalı sürücü …’ın kaza mahallindeki kavşakta idaresindeki aracı ile sola dönüşe geçtiğinde, kontrolsüz kavşak veya sokak girişlerinde, karşıdan karşıya her an bir yayanın geçebileceğini öngörerek, yayaya karşı etkili tedbir alabilmesi adına seyrini meskun mahal şartlanna göre ayarlaması, görüş alanını yaya trafiği itibariyle gerektirdiği şekilde kontrol ederek teyakkuzla seyrini sürdürmeye önem ve özen göstermesi gerekirken, bu hususlara riayet etmeyerek, bahse konu kavşaktan dönüş yaparken, bu sırada dönüş yaptığı yerde karşısından gelen yayayı zamanında fark edemeyip tedbirsizce yayaya çarptığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykıır davranışından dolayı, kazanın oluşumunda %75 oranında asli kusurlu olduğu, davacının ise karşıdan karşıya geçerken, geniş alan içerisinde gelen ve dönüş yapan araçlan izleyip, kavşaktaki yoğun trafik içerisinde can güvenliği adına dikkatli ve tedbirli olması ve gelen araçtan uzak kalmaya önem ve özen göstermesi gerekirken, gelen aracın seyrini ve yakınlığını dikkate almadan yolun karşısına geçişini kontrolsüz yaparak can güvenliğini tehlikeye atmış olmakla yaralanmaya maruz kaldığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı, kazanın oluşumunda %25 oranında tali derecede kusurlu bulunduğu tespit edilmiş olup, trafik kaza tespit tutanağında ise davalı sürücünün tam kusurlu, davacının ise kusursuz olduğu yönünde görüş bildirildiği, dosya kapsamında davacının asli ya da tam kusurlu olduğuna dair delil bulunmadığı anlaşılmakla, istinafa gelenin sıfatına göre davalı … vekilinin kusur oranlarına yönelik istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
İlk derece mahkemesince İzmir Adli Tıp Şube Müdürlüğünden alınan raporda, kaza tarihinde yürürlükte olan Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacının sürekli iş göremezliğinin %24, iyileşme süresinin 6 ay olduğu belirtilmiş olup, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin ve davalı … vekilinin maluliyet oranına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş.’nin maluliyet raporunda bakıcıya ihtiyaç olacağı yönünde ibare bulunmamasına rağmen 55 gün bakıcı ücretine hükmedildiğine dair istinaf itirazının incelenmesinde, adli tıp raporunda böyle bir tespit bulunmamakla birlikte, bir doktor bilirkişi heyete eklenerek alınan ek bilirkişi raporunda hastanın yaralanma şekli, uzun bacak alçı atel uygulanmış olması, K teli V vida tespitinin yapılmış olması nedeniyle tıbbi kayıtlar esas alınarak, bu tür bir yaralanma için davacı beyanı da dikkate alınarak 2 ay süreyle bakım ihtiyacının olabileceği kabul edilerek bakıcı gideri hesaplanmış olduğundan, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili hüküm altına alınan geçici iş göremezlik tazminatının ve bakıcı giderinin teminat kapsamında olmadığını istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür. 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğu dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere geçici işgöremezlik talebi yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden mahkemece gecici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 4. H.D’nin 13.09.2021 tarih 2021/3454E, 2021/4465K sayılı kararı).
Trafik kazaları esas itibariyle haksız eylem sayılan hallerden olmakla birlikte zorunlu mali sorumluluk sigortacısı bakımından temerrüdün bu tarihte oluştuğunun kabulü mümkün değildir. Sigortacının tazminat giderim yükümlülüğünü düzenleyen KTK.nun 99/I. maddesi hükmü uyarınca, sigortacı kendisine başvuru tarihten itibaren 8 iş günü sonrasında temerrüde düşer. Davadan önce böyle bir başvurunun bulunmaması halinde ise dava tarihinde temerrüde düşmüş sayılır. (Yargıtay 17. HD 05.08.2018 tarih 2015/6613 E. – 2018/556 K. sayılı ilamı). Dosya kapsamından davacı tarafça davalı sigorta şirketine 24.10.2014 tarihinde başvuru yapıldığı, davalı şirket tarafından 04.11.2014 tarihinde başvurunun reddedildiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince başvurunun reddi tarihinden itibaren faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakla, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Davalı … vekilinin davacının mesleğiyle yeterli araştırmanın bulunmadığı, çelişkilerin giderilmediği yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde; davacının ev hanımı olduğunun anlaşılması halinde, esas alınan asgari ücretin bir çalışmanın karşılığı değil ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığı olması nedeniyle, ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin, ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı ev hanımı olan davacının uğranılan zararın hesaplanması sırasında dikkate alınamayacağından, zarara ilişkin gelirinin AGİ’siz net asgari ücret üzerinden aktif-pasif devre ayrımı yapılmaksızın tüm hesap süresi pasif devre kabul edilerek AGİ’siz net asgari ücret üzerinden hesaplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/2781 E. 2020/5327 K. sayılı ilamı) Dosya kapsamında bulunan sosyal ve ekonomik durum araştırmasında, davacının ev hanımı olduğu, evinde dikiş diktiğinin tespit edildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda AGİ’siz asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığı anlaşılmakta olup. Davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda doktor bilirkişi tarafından 500,00 TL ambulans gideri, 200,00 TL pansuman gideri, 600,00 TL hijyen malzemesi gideri ve 50,00 TL baston masrafı olmak üzere toplam 1.350,00 TL üzerinden %75 kusur oranına göre 1.012,50 TL belirlendiği, raporun denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, davalı … vekilinin davacı tarafından belgelendirilmemiş tedavi ve bakım giderleri hesaplandığına dair istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Manevi tazminat ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve sosyal yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı kazanın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Sigorta A.Ş. yönünden istinaf karar harcı olan 6.351,66 TL’den peşin alınan 2.014,85 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4.336,81 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş.’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 8.059,41 TL’den peşin alınan 2.015,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 6.044,41 TL’nin davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı …’ın yaptığı istinaf giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21.02.2023