Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/920 E. 2023/451 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/920
KARAR NO : 2023/451

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.12.2019
NUMARASI : 2017/517 Esas 2019/814 Karar

DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 24.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.03.2023

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.12.2019 tarih 2017/517 Esas 2019/814 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 20.03.2015 tarihinde, davalı … tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı olan, davalı …’in maliki olduğu ve davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın kırmızı ışıkta durmayarak yaya geçidinden yolun karşısına geçen müvekkili …’a aracının ön kısmı ile çarptığını, müvekkili …’ın yaralandığını, müvekkili …’ın eşi olan diğer davacı …’ın da manevi zarara uğradığını ileri sürerek, belirsiz alacak davası şeklinde görülmek üzere, müvekkili … için 1.000,00 TL tedavi gideri, 25.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.000,00 TL ekonomik geleceğin sarsılmasına ilişkin tazminat, 1.000,00 TL yol masrafı, 1.000,00 TL bakıcı gideri ve 1.000,00 TL refakatçi gideri olmak üzere toplam 30.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca müvekkili … için 100.000,00 TL, müvekkili … için 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, 13.11.2019 tarihli değer arttırım dilekçesi ile; müvekkili … yönünden sürekli iş göremezlik tazminatı istemini 83.404,46 TL’ye, ekonomik geleceğin sarsılması ve geçici iş göremezlik tazminatı istemini 3.470,14 TL’ye, yol masrafı istemini 1.160,00 TL’ye, bakıcı gideri istemini 3.604,50 TL’ye yükseltmiştir. CEVAP :Davalı …vekili, kaza tarihi itibari ile şahıs başına 290.000,00 TL azami sorumluluk öngörüldüğünü, davacı tarafın başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını ve davacının 21.169,97 TL maddi tazminat alacağının tespit edildiğini, davacı taraf cevap vermediği için bu ödemenin gerçekleştirilemediğini, tedavi ve bakıcı giderleri, ulaşım yemek refakatçi gibi masrafların sigorta poliçe kapsamı dışında kaldığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla maluliyet oranının ve gerçek zararların tespiti gerektiğini, davacı ödemeyi kabul etmediği için kaza tarihinden itibaren müvekkili hakkında faiz işletilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili, kazada müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davacının maluliyetinin oluşmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının ev hanımı olduğunu, ekonomik geleceğinin sarsılmasının söz konusu olamayacağını, maluliyetinin düz işçi olarak kabul edilip belirlenmesi gerektiğini, bakıcı gideri talebinin maddi ve hukuki dayanağının bulunmadığını, refakatçiye ihtiyaç duyduğunun uzman hekim tarafından belirlenmesi ve SGK tarafından karşılanmayan refakatçi giderinin bulunması gerektiğini, talep edilen manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu, davacı … için manevi tazminat şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sürücü …’ın trafik lambalarının yeşil ışıktan sarıya döndüğünü görmesine rağmen kavşağa aracıyla girmesi, böylece sürücünün meskun mahalde seyri sırasında trafik ışıklarına uymaması, aracının hızını trafik ve yol durumuna uydurmaması nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 47 ve 52. maddelerini ihlal ettiği ve trafik kazasının meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğu; durmakta olan diğer araçların önünden kurallara uygun olarak geçiş yaptığından meydana gelen trafik kazasında kazayı önleyecek bir davranışı bulunmadığından davacı-yaya …’a kusur atfedilemeyeceği, davacı …’ın ev hanımı ve ilkokul mezunu olduğu, davacı …’ın kaza nedeniyle olay tarihindeki yaşına göre %14,3 ve son rapor tanzim tarihi 02.07.2019’daki yaşına göre %15,2 oranlarında sürekli iş göremezlik durumuna maruz kaldığı ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, sürekli iş göremezlik tazminatının 83.404,46 TL olduğu, efor kaybı-geçici iş göremezlik tazminatının 3.470,14 TL olduğu, dava dilekçesinde ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan tazminat ibaresi kullanılmış ise de efor kaybı ve geçici iş göremezlik zararının kastedildiği, değer arttırım dilekçesinde bu şekilde ifade kullanıldığı, davacının Aliağa’da oturması ve tedavi gördüğü hastaneler dikkate alındığında olay tarihi itibari ile 1.160,00 TL ulaşım giderinin bulunduğu, hastanede 6 gün boyunca refakatli olarak yattığı, refakatçinin 6 günlük bu süre içinde hastanın ve kendi ihtiyaçları için 3 kez Aliağa’ya gidip gelmek zorunda kaldığı, 60,00 TL ulaşım harcaması yaptığı, ayrıca günlüğü 30,00 TL’den 6 gün için 180,00 TL yiyecek içecek harcaması olmak üzere toplam 240,00 TL zararının bulunduğu; davacının 4 aylık iyileşme süresinin ilk üç ayında günlük yaşamı içindeki ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bir başkasının bakım ve gözetimine muhtaç olduğu, 3 aylık brüt asgari ücret tutarı 3.604,50 TL’nin bakım gideri olarak kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle; davacı … tarafından tüm davalılar hakkında dava dilekçesi ve miktar arttırım dilekçesi ile açılan maddi tazminat davası ile ilgili olarak; 83.404,46 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 3.470,14 TL efor kaybı-geçici iş göremezlik tazminatı, 1.160,00 TL tedavi amaçlı yol gideri, 3.604,50 TL bakım gideri ve 240,00 TL refakatçi gideri olmak üzere toplam 91.879,10 TL maddi tazminatın -davalılar … ve …yönünden kaza tarihinden itibaren, davalı … yönünden temerrüt tarihi 09.06.2017’den itibaren- işleyecek yasal faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, tedavi giderleri talebi ile fazlaya ilişkin refakatçi gideri talebinin reddine, davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, müvekkilinin maluliyetinin eksik tespit edildiğini, müvekkilinin tek yaralanmasının kolunda olmadığını, vücudunun değişik yerlerinde kaza nedeniyle kırıklar meydana geldiğini, kaza öncesi kanser tedavisi gördüğünü, kaza sonrası görülen bulguların metastaz olmadığı fakat kazadan kaynaklı kırıklar olduğu sonucuna ulaşıldığını, kırıkların her an kansere dönüşme ihtimalinin bulunduğunu, müvekkilinin sol kolunu neredeyse hiç kullanamadığından sağ kolu ile işlerini halletmeye mecbur kaldığını, sağ kolunda da his kaybı oluştuğunu, tedavi sürecinin devam ettiğini, bir kısım tedavi giderleri SGK tarafından karşılanmış ise de, müvekkilinin rahatsızlığına ilişkin tedavinin sadece bu konuda uzman olan profesörler tarafından yapılabildiğinden özel profesörlere ödenen muayene ücretlerinin SGK tarafından karşılanmadığını, SGK’nın sorumluluğu kapsamında olmayan tedavi giderlerinin ise davalı sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğunu, mahkemeye sundukları 21.05.2018, 25.05.2018, 12.06.2018 ve 12.06.2019 tarihli 28,00 TL bedelli ve 12.06.2019 tarihli 440,00-TL bedelli muayenelere ilişkin fişlerden tedavi giderlerinin yapıldığının sabit olduğunu, bakıcı giderlerinin de düşük hesaplandığını, kazadan sonra 40 gün boyunca her gün bakıcı geldiğini, müvekkili ile ilgilendiğini, 40 günün sonunda haftada bir kez olmak üzere toplam 6 ay boyunca müvekkiline yardım ettiğini, ilk 40 gün için bakıcıya 1.500,00 TL verildiğini, haftada bir geldiği günler için ise haftalık 200-TL verildiğini, bakıcı giderinin en az 4 aylık brüt asgari ücret üzerinden tespitinin gerektiğini; müvekkilleri yararına hükmedilmiş olan manevi tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, davalılar lehine hükmedilen vekâlet ücretlerinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, hükmedilen tazminat tutarının ekonomik olarak mahfına sebep olacak derecede yüksek olduğunu, işçi olarak çalıştığını, kendisine ait bir evinin bulunmadığını, babası ile birlikte yaşadığını, kusur raporunun hatalı olduğunu, trafik ışıkları henüz yeni yeşilden sarıya geçmek üzereyken geçtiğini, hayatın olağan akışına aykırı bir durum olmadığını, herhangi bir trafik kuralını ihlal etmediğini, davacı …’ın henüz kendisine yeşil ışık yanmadan geçtiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu edilen bazı alacak kalemlerinin yasal koşullarının oluşmadığını, davacının maluliyet oranı dışında herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığını, maluliyet nedeniyle zarar hesabı yapılması gerekirken, salt davacının beyanı esas alınarak aynı zamanda tedavi gideri, refakatçi gideri, yol gideri, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zarar hesabı yapılmasının ve hüküm altına alınmasının hatalı olduğunu, dosya kapsamında bu zararların doğduğuna dair bir belge veya bilgi bulunmadığını, davacının yanında refakatçinin bulunduğunun ancak yazılı belge ile ve 5510 sayılı yasanın ilgili maddelerinde belirtilen haller ile sınırlı olarak kanıtlanabileceğini, 6098 sayılı TBK’nın yasanın 56. Maddesi gereğince kazaya uğrayanın yakının manevi tazminat talep edilebilmesi için kazazedenin ağır bedensel zararının bulunması gerektiğini, davacı … yönünden manevi tazminata hükmedilmesinin yasa ve Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat tutarlarının yüksek olduğunu, davacının maluliyetinin usulüne uygun bir şekilde belirlenmediğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … 05.02.2020 tarihli ek istinaf dilekçesinde, dava konusu aracı eski eşinin kardeşine verdiğini, olaydan 1 yıl sonra kazanın gerçekleştiğini öğrendiğini, kazadan sorumlu olmadığını, ekonomik olarak zor durumda olduğunu, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasının bulunduğunu, kendisinin bir sorumluluğunun bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, ilk derece mahkemesince hatalı maluliyet oranının hükme esas alındığını, hesap bilirkişisinin davacının maluliyet oranını %15,2 olarak değerlendirdiğini, ancak Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulunun 02.07.2019 tarihli raporunda “Şahsın meslekten kazanma gücündeki azalma oranının olay tarihindeki yaşına göre %14,3 ve bugünkü yaşına göre %15,2 olduğu” kanaatine varıldığını, 08.02.2019 tarihli ATK 2. İhtisas Kurulundan alınan raporda da %14,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı kanaatine varıldığını, hesap raporunun tanziminde olay tarihindeki %14,3 maluliyet oranını esas alması gerekirken yanlış oranının esas alındığını, dosyada kusur oranları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kaza tespit tutanağına göre meydana gelen trafik kazasında … plakalı sigortalı araç sürücüsü …’ın KTK 47/1-B ve 52/1-A maddelerini ihlal ettiğinden tali kusurlu, yaya …’ın 68/1-B-1 maddesini ihlal ettiğinden asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, Aliağa 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/610 Esas 2018/536 Karar sayılı dosyasında alınan kusur raporunda sigortalı araç sürücüsünün 2. derece asli kusurlu, yaya …’ın 1. derece kusurlu bulunduğunu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi heyet raporunda ise davacı yaya …n’ın kusurlu olmadığının kabul edildiğini, efor kaybı-geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmamasına rağmen ilk derece mahkemesince efor kaybı-geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hüküm kurulmasının yerinde olmadığını, trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda geçici iş görmezlik tazminat talebinin tedavi giderleri teminatı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini, ZMMS genel şartları gereğince bakım giderinden kaynaklı zarara ilişkin müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bakıcı gideri tazminatının kişi başı teminat limiti ile sınırlı olarak sürekli sakatlık teminatı kapsamında olduğunu, davacının bakıma muhtaç olup olmadığının hekim bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini, ZMSS genel şartları uyarınca dolaylı zararlara ilişkin tazminat taleplerinin sigorta kapsamı dışında olduğunu, davacının ıslahtan önceki tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren, ıslahtan sonraki tazminat talepleri için ise ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, usul ve yasaya aykırı olarak temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle davacı …’ın uğradığı sürekli iş göremezlik zararı, ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan zarar, bakıcı ve refakatçi gideri, tedavi gideri ve tedavi amaçlı yol giderinden oluşan maddi tazminatın tüm davalılardan tahsili, ayrıca davacılar için ayrı ayrı manevi tazminatın karşı araç maliki ve sürücüsünden tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan kusur tespit raporunda, her ne kadar kaza tespit tutanağında davalı sürücü …’ın asli kusurlu, davacı …’ın ise tali kusurlu oldukları belirtilmiş ise de; davalı sürücü …’ın ceza dosyasındaki ifadesinde ışıklı kavşağa yaklaştığında 50-60 metre kadar mesafede kendisine yeşil ışık yandığını, 15-20 metre kala ışık sarıya dönünce kırmızı ışık yanmadan geçecek kadar zamanı olduğunu düşünerek yola devam ettiğini, ancak bu sırada davacının yolun karşısına geçmek için yola çıktığını, fren yaptıysa da çarpmaya engel olamadığını beyan ettiği, davalının meskun mahal içinde seyrettiği, özen ve dikkat yükümlülüklerine uyarak seyri esnasında bütün dikkatini trafiğe önündeki yola vermesi, önüne her an bir aracın, yayanın çıkabileceğini, trafik lambasının kırmızı yanabileceğini ve durmak zorunda kalabileceğini öngörerek aracının hızını trafik ve yol şartlarına uydurması gerektiği, ancak davacının trafik lambalarına belirli bir mesafe kala lambaların sarı yandığını görmüş olmasına rağmen, iyice yavaşlayıp durmadığı, son anda fren yapsa da hızı çok yüksek olduğundan durduramadığı, olay yerinde 25 metre fren izinin bulunduğu, oysa aracının hızını 50 km/h hızın altına düşürse sarı ışığın yandığını gördüğü mesafede fren yapsa aracını durdurabileceğini ve kazanın oluşmasını önleyeceğini, bu nedenle davalı sürücünün 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu 47. ve 52. maddelerini ihlal ettiğinden meydana gelen kazada %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacı yaya …’ın trafik lambalarının bulunduğu yaya geçidinden yolun karşı tarafına geçmek için beklediği, kendisine yeşil ışık yandığında ve diğer araçların durduğu anda karşıya geçmek için hareket ettiği, geçişini tamamlamasına az bir zaman kala, hızla gelen ve fren yapmasına rağmen duramayan … plakalı aracın kendisine çarpmasıyla meydana trafik kazasında, kazayı önleyecek bir davranışı olamayacağından kusurunun bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. İlk derece mahkemesince Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü Trafik Güvenliği Mühendisleri ve makine mühendisinden oluşan heyetten alınan raporda da yine davalı sürücü …’ın KTK’nın 47/a maddesine aykırı davranışı nedeniyle kazanın oluşumunda %100 oranında tam kusurlu olduğu, davacı yaya …’ın kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Belirlenen kusur oranlarının ceza dosyasındaki belgeler, tanık beyanları ve dosya kapsamı ile uyumlu olmasına, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının da birbirini doğrular nitelikte bulunmasına, bilirkişilerce tarafından kaza tespit tutanağı da değerlendirilip davalı sürücünün tam kusurlu sayılmasını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanmış olmasına, kusur oranlarının tespit edilenin aksine olduğuna dair dosya kapsamında somut bir delilin de bulunmamasına göre, davalı … ve davalı …vekilinin kusur oranlarına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
TBK’nın 56. maddesinde ağır yaralanma halinde yansıma yoluyla manevi tazminata hükmedilebileceği belirtilmiş ise de ağır yaralanmanın ne oranda maluliyete denk geldiği hususunda kanunda bir açıklık bulunmamaktadır. Ağır yaralanmanın hakim tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 22.01.2019 tarih 2016/4918 E – 2019/489 K sayılı kararında %3.3 oranında, 28.02.2018 tarih 2015/8109 E – 2018/1446 K sayılı kararında %5.3 oranında maluliyeti yansıma yoluyla manevi tazminat verilmesi için yeterli bulunmuştur. Buna göre davacı …’ın maluliyet oranı gözetildiğinde, davacı …’ın, yaralanan davacı …’ın eşi olması nedeniyle manevi zarara uğradığı kabul edilerek manevi tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davacı …, meydana gelen kazada malul kaldığını açıklayıp tazminat talebinde bulunmuştur. Bu tür davalarda maluliyet oranının tespiti önemli yer tutmaktadır. Davacı …’ın zararı, haksız fiilin gerçekleşmesi ile ortaya çıktığından kaza tarihindeki yaşına göre oluşan maluliyet oranı esas alınarak zarar tespitinin yapılması gereklidir. (Yargıtay 17. HD 13.12.2018 tarih ve 2015/17494 E. – 2018/12165 K. sayılı ilamı)
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 30.01.2019 tarihli raporunda davacının kazaya bağlı gelişen yaralanmasının 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma ücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca %14,3 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı tespit edilmiştir. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nce düzenlenen 02.07.2019 tarihli raporda davacının dava konusu trafik kazasına bağlı ortopedik arızası nedeniyle olay tarihindeki yaşına göre %14,3 ve rapor tarihindeki yaşına göre %15,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı tespit edilmiştir. Davacı …’ın maluliyetinin kaza tarihindeki yaşına nazaran rapor tarihinde artış göstermiş olduğu da dikkate alındığında, rapor tarihindeki yaşına göre ve kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri uyarınca tespit edilen %15,2 maluliyet oranı üzerinden davacı …’ın hak kazanacağı geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatının tespitinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup, davacılar vekili, davalı … vekili ve davalı …vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir.
Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Dolayısıyla, trafik kazasından kaynaklı geçici işgöremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi ve tedavi amaçlı yol giderleri bakımından işletenler ile ZMMS poliçesi kapsamında sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 4. HD 10.03.2022 tarih ve 2021/12001 E. – 2022/4532 K. ve 24.03.2022 tarih ve 2021/22793 E. – 2022/5790 K. sayılı kararları). Davalı … vekilinin geçici iş göremezlik tazminatının ve bakıcı giderlerinin poliçe kapsamında olmadığı ve sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı yönündeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunun açıkça belirtildiği ve ıslah dilekçesinde asıl alacağın tamamı yönünden dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin talep edildiği de dikkate alınarak, gerek dava dilekçesinde istenen kısım için, gerekse yargılama sırasında artırılan kısım için dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi yerinde olup davalı …vekilinin faizin başlangıç tarihine ilişkin istinaf sebebinin de reddi gerekmiştir.
Manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarına gelince; manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve sosyal yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı olayın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla, davacılar vekili, davalı … ve davalı … vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunun, tarafların istinaf sebeplerine göre, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, tazminat tutarlarının dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, olmasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacılar vekili ile davalı …vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tarafların istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL’den peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,5‬0 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 8.325,56 TL’den peşin alınan 2.081,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 6.244,16 TL’nin davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 8.325,56 TL’den peşin alınan 2.081,40TL’nin mahsubu ile eksik kalan 6.244,16 TL’nin davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 6.276,26 TL’den peşin alınan 314,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 5.929,76 TL’nin davalı …’den tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24.03.2023