Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/915 E. 2023/142 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/915
KARAR NO : 2023/142

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.12.2019
NUMARASI : 2018/1111 Esas 2019/1526 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 27.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.01.2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.12.2019 tarih 2018/1111 Esas 2019/1526 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı bulunan araç ile davacının maliki olduğu aracın karıştığı kazada davacının aracının zarar görerek hasar ve değer kaybına uğradığını, sigortalı aracın kusurlu olduğunu, davalıya yapılan başvuru üzerine ödeme yapıldığını, davalının kalan zararı gidermesi gerektiğini, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 50,00-TL hasar, 50,00-TL değer kaybının kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi dava ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluşumunda davalı tarafından sigortalı aracın % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, kaza nedeniyle davacının aracında yedek parça, işçilik ve KDV dahil 41.612,09-TL hasar meydana geldiği, davacı tarafa ait aracın mevcut hali ile ikinci el rayiç değerinin 58.000,00-TL sovtaj değerinin ise 24.000,00-TL olduğu, aracın tamirinin ekonomik olmadığı, bu nedenle pert-total işlemine tabi tutulmasının gerektiği, davalı tarafından 26.500,00-TL ödeme yapıldığı, davalı tarfından yapılan ödeme il sovtaj değerinin aracın piyasa rayiç değerinden mahsubu neticesinde davacı tarafça talep edilebilecek tazminat tutarının 7.500,00-TL olduğu belirtilerek; davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından 26.500,00-TL ödeme yapıldığı, davacının davalıyı ibra ettiği, sigortacının sorumluluğunun sona erdiği, davacının kötüniyetli olduğu, davalının KDV’den sorumlu tutulamayacağını, ıslah ile artırılan miktara ıslah tarihinden tibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zararın ZMMS kapsamında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 22.2.2012 tarih ve 2011/17-787 E. – 2012/92 K., Yargıtay 17. HD’nın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. sayılı ilamları) Dolayısıyla, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketinin, sigortalı araç sürücücünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir. Zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti davalı sigorta şirketi üzerinde olup, sigorta şirketinin zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir.
Sigorta şirketi poliçeden kaynaklanan tazmin borcunu yerine getirirken gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğundan, aracın onarımı yapılsın yada yapılmasın onarıma ilişkin fatura olsun yada olmasın hasar bedeli üzerinden hesaplanan KDV’yide zarar görene ödemek zorundadır.(Yargıtay 17 HD’nın 05.06.2014 tarih ve 2014/9038 E. – 2014/9078 K. sayılı ilamı) Yine, hasar bedeli, araç rayicini % 50’si aştığı durumlarda aracın tamirinin ekonomik olmadığı açıktır. Bu durumda, araç pert total kabul edilerek aracın sovtaj bedeli de belirlenmek sureti ile hasarsız piyasa rayici ile sovtaj bedeli arasındaki farkın hasar miktarı olarak belirlenmesi gerekir.(Yargıtay 17. HD’nın 18.05.2016 tarih ve 2016/3196 E. – 2016/6047 K. sayılı ilamı)
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece bunun re’sen dikkate alınması gerekir. Davanın iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması halinde ise önceki ödeme tarihi verilerine göre hesap yapılıp fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmeli; şayet ödenmesi gereken tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmelidir.( Yargıtay 4. HD’nın 20.12.2021 tarih ve 2021/20621 E. – 2021/10611 K. Sayılı ilamı )
Esasen, haksız eylem nedeniyle meydana gelen zararda ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüt oluşmuş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davalı sigorta şirketi yönünden ise 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi gereğince, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde, sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir. Islah edilen miktar yönünden de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir ( Yargıtay 4. HD’nın 30.06.2022 tarih ve 2022/1725 E. – 2022/9741 K. Sayılı ilamı )
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur ve hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, aracın ikinci el ve svotaj bedelinin piyasa rayiçlerine göre belirlenmesine, sigortacının davadan önce ödediği miktar ile ödemesi gereken miktar arasında açık yetersizlik bulunduğundan hak düşürücü süre içerisinde açılan eldeki davada davacının ibranın iptalini talep etme hakkı bulunmasına ve davadan önce verilen ibranın makbuz hükmünde olmasına, araç pert kabul edilerek sovtaj bedeli ile davadan önce yapılan ödemenin aracın kaza tarihindeki ikinci el rayiç bedelinden indirilmesine, bakiye miktarın poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmış olmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, tazminatın tamamına temerrüt tarihinden faiz yürütülmmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 512,32-TL’den peşin alınan 129,00-TL’nin mahsubu ile bakiye 383,32-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 27.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.