Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/902 E. 2023/501 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/902
KARAR NO : 2023/501

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.12.2019
NUMARASI : 2016/336 E. – 2019/807 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Kooperatif Üyeliğinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 04.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.04.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.12.2019 gün ve 2016/336 E. – 2019/807 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili ve arkadaşlarının 1997 yılında davalı kooperatife üye olduklarını, 28.06.1997 tarihinde yapılan olağan genel kurula katılarak üyelik haklarını kullandıklarını, hiçbir yasal dayanak olmamasına rağmen üye olmadıkları gerekçesiyle 27.06.1998 tarihli genel kurula alınmadıklarını, müvekkiline 01.06.1998 tarihinden bugüne kadar kooperatif üyeliğinden doğan haklarının kullandırılmadığını, davacının üyeliğinin devam ettiğine ilişkin verilen Aliağa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2007/56 E. 2013/190 K. sayılı kararının kesinleştiğini, davalı kooperatifin bu haksız uygulaması nedeniyle müvekkilinin ticari kamyonunu satmak zorunda kaldığını, hayatının alt üst olduğunu, düzeninin bozulduğunu, uğradığı zararların telafisi için davalı kooperatif yöneticileri ile görüşmelerinden sonuç alınamadığını, mağduriyetinin devam ettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 180.000,00 TL maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın tahakkuk ettiği tarihlerden itibaren en yüksek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, TBK’nun 147/4. md. uyarınca talebin zamanaşımına uğradığını, davacının üyelik hakkını kullanamaması nedeniyle aracını satmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin dava tarihi ve önceki yıllarda toplam ortak sayısının 357 olduğu, 357 ortağa aynı gün kooperatif tarafından iş sağlanmasının olanaklı olmadığı, davalı kooperatifin … dışında başkaca bir firma ile taşımacılık anlaşmasının bulunmadığı, günlük ortalama 23 sefer yük taşımacılığı yapıldığı, dolayısıyla günde 23 ortağın sırasını kullandığı, kalan ortakların ise sırası gelinceye kadar beklemelerinin olağan olmadığı, davacının 01.06.1998 / 15.04.2015 tarihleri arasında davalı kooperatifte faaliyet göstermesi durumunda elde edebileceği kazanç toplamının 89.123,04-TL’dan vasıfsız eleman olarak piyasada çalışarak elde edebileceği 44.619,20-TL gelirin mahsubu sonucu 44.503,84-TL kazanç kaybına uğradığı, davacının kişilik haklarının zedelendiği, manevi zarara uğradığı hususunun kanıtlanamadığı, gerekçesiyle, maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 44.503,84 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yürütülecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, mahkemece alınan rapor ve hesaplama metodlarının hatalı olduğunu, rapora göre şu an üyelik hakkının 100.000 TL’nin üzerinde müşteri bulduğu davalı kooperatifin üyelerine hiçbir faydası ve ilave kazanç getirisinin bulunmadığını, rapora dayanak hesaplamaların gerçeği yansıtmayan rayiç dışı evraklar üzerinden yapıldığını, raporda davalı kooperatif üyeliğinin katma bir değer olduğunun gözardı edildiğini, dava konusu edilen zarar dönemi için başlı başına günün rayiçleri dikkate alınarak gerçekçi bir hesaplama yapılması gerektiğini, müvekkilinin kendi mesaisine dayalı olarak kazandığı ve kazandığını beyan ettiği yıllık brüt miktarının bu tazminat hakkından tenzil edilmesinin ise yasaya aykırı olduğunu, karar ve rapordaki gelir hesabının hatalı olduğunu, ülke şartları, kooperatif üyeliğinin rayiç imkanları ve yaptığı işten elde edebileceği rayiç gelirin hesabı ile gerçek zararın tespit edilerek müvekkilinin gerçek zararının hüküm altına alınması gerektiğini, raporda taşıma işi için her üyeye ayda 2 veya 3 defa sıra gelebileceğine dair tespitin tamamen soyut bir yorumdan ibaret olduğunu, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davanın reddedilen kısmı için davalı yararına takdir edilen vekalet ücretinin de hatalı olduğunu, maddi tazminat davalarının kısmen reddi durumunda, davalı vekili yararına tarife uyarınca hükmedilecek ücretin davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, alacağın zamanaşımına uğradığını, belirsiz alacak davası açılamayacağını, hiç kimsenin üyeliğini kullanamadığı için ekmek kapısı olarak gördükleri aracını satmayacağını, davacının 28.06.1997 tarihinde ve sonrasında yapılan genel kurul toplantılarına katılmadığını, aidat vb türde ödeme yapmadığını, S.S. … Kooperatifi’ne ait defterler incelenerek hesaplama yapılması gerekirken eksik inceleme yapıldığını, davacının 28.06.1997 tarihinde yapılan genel kurul toplantılarına ve bu tarihten sonra yapılan genel kurul toplantılarının hiçbirine katılmadığını, müvekkili kooperatife aidat vb. türde ödeme yapmadığını, bilirkişi raporunda kooperatif ortaklarından seçme 20 ortağın kooperatif ortaklığı sebebiyle sağladığı kazançların tablolar halinde gösterilerek, bu üyelerin dava tarihi olan 15.04.2015 tarihinden 2010 yılına kadar olan ortalama gayri safi hasılat toplamlarının 1.341.580,93 TL olarak hesaplandığını ve aritmetik ortalama ile 20 ortağa bölümlenerek her bir ortağın bu tarihler arasındaki kazancının 67.079,05 TL olarak bulunduğunu, kooperatif ortaklarından sefer başına genel kurulca belirlenen oranda komisyon niteliğinde aidat aldığı, 2010 yılı ve öncesinde iş bağlantılarının doğrudan ortaklar tarafından yürütüldüğü, faturaların nakliyeyi yapan ortaklar tarafından düzenlendiği, buradan yola çıkılarak, kooperatifin ortaklarına sağladığı yararın ise, 2010 ve öncesi dönem için, bu dönemde kooperatifçe ortakların yararına yapılan işlerde sadece aracılık ve organizasyon işini yüklenmiş olduğu gerekçesiyle bir veri bulunmadığından geriye doğru endeksleme yapılarak 01.06.1998 yılına kadar toplam hasılat miktarının 122.544,45 TL olarak bulunduğunu, davacının 01.06.1998 tarihi ile 25.02.2015 tarihleri arasında ortak sıfatıyla kooperatiften sağlayacağı gayri safi hasılat toplamı olan 189.623,50 TL’den maliyetler ve kooperatif ödentileri düşüldükten sonra net kazancın 89.123,04 TL olarak hesaplandığı, davacının haricen elde ettiği kazanç toplamı ise
44.619,20 TL olarak bulunduğunu, bu harici kazancın ne şekilde hesaplandığının bilinmediğini, iki kazanç arasındaki fark olarak davacının kazanç kaybının 44.503,84 TL olarak hesaplandığını, bu hesaplamada; kooperatifin muhtemel kazanç döneminin yaklaşık 17 yıllık bir dönemi içerdiğini, haricen kazanç miktarının hesaplandığı dönemin ise yaklaşık 5 yıllık bir dönemi içerdiğini, bu durumun hukuka ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının 01.06.1998 tarihinden 15.04.2010 tarihine kadar olan dönemdeki haricen kazancı hesaplamaya katılmadığını, 01.06.1998 tarihinden 15.04.2010 tarihine kadarki dönemde asgari ücret ve kazanç üzerinden hesaplama yapıldığında 39.905,41 TL kazanç elde edebileceğini, bu tarihler arasında kooperatiften elde edilebilcek kazanç miktarının ise 49.584,82 TL olduğunu, bilirkişilerce yapılan bu hesaba göre, davacının haketmiş olduğu tazminat miktarının yalnızca 9.679,41 TL olabileceğini, emsal olarak alınan üye hasılatlarının ortalaması üzerinden bir hesaplama yapıldığı, üyelerden …, …, …, …, … ve …’nin kazançlarının bilirkişilerce belirlenen ortalama hasılat miktarından düşük olduğunu, bu üyelerin sadece 20 kişinin içerisindeki 6 kişiden ibaret olduğunu, diğer kooperatif üyelerinden de düşük kazançlı kişilerin olması ihtimalinin söz konusu olduğunu, kooperatif ortaklarının
3. kişilerden diledikleri zaman iş alabildiklerini, en azından asgari ücret düzeyinde bir kazanç elde etmiş olacağını dava konusu tarihlerde kooperatifte araç eksiği olduğundan, söz konusu davacılara ihtarnameler gönderilerek iş başı yapmaları için çağrıda bulunulmasına rağmen davacıların, yapılan çağrıları dikkate almadıklarını, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan hiçbir yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacıların 29.01.2016 tarihinde yapılmış olan yönetim kurulu toplantısında üyeliklerine son verildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif üyelik haklarının ihlal edildiği iddiasıyla maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkilinin ortaklığı süresince kooperatif üyelik haklarından yararlandırılmadığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, piyasa rayiçleri esas alınarak, sahip olduğu orta büyüklükteki bir kamyonla kooperatif bünyesinde taşımacılık yapan bir kişinin yapacağı ciro ve elde edebileceği gelir miktarı ve kooperatif bünyesinde çalışmasına izin verilmeyen, kooperatif dışında taşımacılık yapamayan davacının vasıfsız eleman olarak piyasada çalıştığı varsayıldığında elde edebileceği gelir miktarı hesaplanmıştır. Davacı vekili, davalı kooperatifin haksız uygulaması nedeniyle müvekkilinin ticari kamyonunu satmak zorunda kaldığını beyan etmiş, bilirkişi raporunda da davacının sahibi olduğu kamyonu sattığının kendi beyanı ile sabit olduğu belirtilmiştir. … İl Emniyet Müdürlüğü’nün 07.02.2019 tarihli cevabi yazısında davacı adına … plakalı 1988 model … marka açık kasa kamyon kaydının bulunduğu bildirilmiştir. Müzekkere cevabı duruşmada okunmamış, tarafların bu yöndeki beyanları alınmamıştır. Bu durum, hukuki dinlenilme hakkını ihlal edip bilirkişi raporunda tazminat hesabı davacının beyanına göre yapıldığı için bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Mahkemece öncelikle bu müzekkere cevabına karşı taraf vekillerinin beyanları sorulup davacının üyeliği süresince aracının var olup olmadığı, elden çıktığı beyan edilen aracın hangi araç olduğu, ne şekilde ve ne sebeple elden çıktığı, davacının başka bir işte sigortalı çalışıp çalışmadığı araştırılarak bilirkişiden, benzer sebeplerle kooperatif aleyhine toplam 11 kişinin dava açtığı gözetilerek yargıya güven ve birliğin sağlanması için bu dosyalardaki bilirkişi raporlarını da inceler şekilde somut olayın özelliğine ve davacının aracıyla benzer nitelikteki araçları olan tüm ortakların kazançlarını dikkate alır şekilde rapor alınarak ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulmuştur.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair sitinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.12.2019 tarih 2016/336 Esas 2019/807 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.