Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/896 E. 2023/143 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/896
KARAR NO : 2023/143

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06.02.2020
NUMARASI : 2019/167 Esas 2020/33Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 27.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.01.2023
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 06.02.2020 tarih 2019/167 Esas 2020/33 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalının, davacı şirkette bakım plan/programcısı unvanı ile çalışmakta iken iş sözleşmesinin 31.01.2018 tarihinde tarafların karşılıklı anlaşması yolu ile tarafların bedelle sorumlulukları bakımından mutabık kalarak imza ettikleri rekabet etmeme taahhüdü ve gizlik taahhütnamesi karşılığı olarak belirlenen ilave menfaatin davalı yana ödenmesi koşuluyla sona erdirildiğini, bu bağlamda davalıya tüm işçilik haklarının yanı sıra 100.129,14-TL tutarında ilave menfaat ödendiğini, davalının iş sözleşmesinin sona ermesinden sonra müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren rakip şirkette çalışmaya başlamak suretiyle rekabet etmeme taahhüdünü ihlal ettiğini, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; 100.129,14-TL ilave menfaatin 31.01.2018, 42.781,50-TL cezai şartın ise 27.09.2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, iş sözleşmesinin işveren tarafından ikale sözleşmesi yolu ile feshedildiğini, davalının davalı nezdinde bakım bölümünde plan/programcı olarak görev yaptığını, üretim, satış ya da müşteri ilişkileri ağında hiçbir zaman bulunmadığını, üretim kalitesi ya da formulasyonunu bilme imkanı da bulunmadığını, ikale sözleşmesi yanında rekabet etmeme taahhüdü ve gizlilik taahhütnamesinin ek olarak davacının rızası hilafına imzalatıldığını, ikale sözleşmesi ile yapılan davalı işçinin iş sözleşmesinin feshinde ilave menfaat ödemesi yapılması bir zorunluluk iken bunun rekabet etmeme sözleşmesi ile şarta bağlanmasının hukuka aykırı olduğunu; rekabet yasağı şartlarının oluşmadığını bildirerek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı işçinin görevi gereği davacı şirkete ait petrokimya rafineri üretim tesisinde makina ve ekipmanların arızaları ve bakımları ile programlanması konusunda bilgi ve tecrübe sahibi olduğu, bu bilgilerin teknik anlamda “ticari sır” kabul edilemeyeceği, aynı sektörde faaliyet gösteren tüm işletmelerde benzer arızaların ve müdahalelerin olabildiği, benzer bakım programlaması yapıldığı, yapılması gerekeceği, kaldı ki davacının bu bilgileri yeni çalıştığı şirkete aktardığı hususunun ispatlanamadığı, ayrıca sözleşme ile öngörülen rekabet yasağının Türkiye geneli için geçerli olduğu, oysa böyle bir hükmün TBK.’nun 444/1.maddesinde öngörülen “rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz” şeklindeki hükme aykırı olduğu, bu kapsamda rekabet yasağı ve gizliliğe ilişkin sözleşme şartının geçersiz olduğu, iş sözleşmesininin işe iade etmeme tazminatını ödeme riski söz konusu iken bu riski azaltmak amacıyla davacı işçi ile ikale sözleşmesi akdederek sona erdirildiği, davacı işveren tarafından davalı işçiye ödenen dava konusu 100.129,14-TL ilave menfaat ödemesinin rekabet yasağı sözleşmesi ve gizlilik taahhütnamesinin karşılığı olmayıp, ihbar tazminatı ve muhtemel işe iade etmeme hususundaki tazminatın işçiye ödenmesinden kaçınmaya yönelik olduğu, davacı işverenin bu suretle makul yarar sağladığı, hal böyle olunca rekabet yasağı sözleşmesinden kaynaklı cezai şart alacağı ve ilave menfaat ödemesinin iadesine ilişkin davacı taleplerinin haksız olduğu, belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalıdan gelen talep üzerine davacının davalıya kıdem, yıllık izin ve benzeri yasal haklarını ödediği ve rekabet etmeme taahhüdü karşılığında da ek menfaat ödemesi yaptığı, ikale için ödenmediği, aksinin yazılı delil ile ispat edilmesi gerektiği, raporun çelişkili olduğunu, davacının bakım/planlama uzmanı unvanı ile sahip olduğu bilgilerin teknik olarak ticari sır niteliğinde olduğu, davacının ünitenin tüm işleyişinden sorumlu olduğu, davalı işçi tarafından çalıştığı süre boyunca elde edilen bilgilerin kullanılması sonucunda davacı şirketin zarara uğrama olasılığının çok yüksek olduğu, rekabet etmeme taahhüdünün geçerli olduğu, rakip konumda olabilecek firma niteliğindeki kurum/kurumların hangileri olduğu, bunların sınırlı sayıda olduğu tespit edilebilir olduğu, belirtilerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, taraflar arasında akdedilen haksız rekabet sözleşmesinin ihlalinden kaynaklanan cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin ikale yolu ile feshi üzerine davalının rekabet yasağı için ön görülen süre içerisinde davacı ile aynı alanda faaliyet yürüttüğü ileri sürülen dava dışı şirkette işe başladığı sabittir.
31.01.2018 tarihli rekabet etmeme taahhüdü ile İş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağının düzenlenmiş olması nedeniyle sona erdiği tarih itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve devamı maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir.
İDM tarafından dosya kazandırılan bilirkişi raporu ile davacı şirket nezdinde çalıştığı süre içerisinde yerine getirdiği işin niteliği gereğince şirketin sır niteliğinde sayılabilecek bilgiye sahip olmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, davalının yerine getiridiği işin niteliği itibariyle davacının müşteri çevresine, iş sırlarına üretim tekonoljisine nüfuz etme imkanına sahip olmamasına, yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimali bulunduğunun ispat edilememesine, davalının hizmet ilişkisinin davalının müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlamadığından TBK’nın 445 maddesi kapsamında yapılan değerlendirmenin de sonuca etkili olmamasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 27.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.