Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/841 E. 2023/82 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/841
KARAR NO : 2023/82

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.12.2019
NUMARASI : 2014/1032 Esas 2019/1307 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 19.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.01.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 03.12.2019 gün ve 2014/1032 Esas 2019/1307 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı … ve … vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin 24/02/2011 tarihinde Tire istikametinden Torbalı istikametine doğru yolun sol tarafından yaya olarak asfalta 4 metre mesafeli olarak kenardan yürümekte olduğu sırada davalı …’ın kullandığı, davalı …’ya ait bulunan ve diğer davalı sigorta şirketi tarafından sigortalanmış olan … plakalı aracın son derece hızlı bir biçimde müvekkiline arkasından çarptığını müvekkilinin havaya fırlayarak sonrasında hızla mıcırların üzerine yere düştüğünü, düşünce başını yere çarptığını, kolunun kırıldığını, kalçasında çatlak oluştuğunu, ayaklarında ve kollarında morarmalar meydana geldiğini, Torbalı Devlet Hastanesinde ilk müdahale yapıldıktan sonra İzmir’e acilen sevk edildiğini, hastanede 4 gün kaldığını, taburcu edildikten sonra kırılan kolunun şişmeye başlaması üzerine müvekkilinin yeniden ameliyat edildiğini, karın boşluğundan parça alınarak koluna eklenildiğini, koluna platin takıldığını ve platinin hemen kolunda olduğunu, kafasında birden fazla kırık tespit edildiğinden 4 hafta ayağa kalkamayacağına ve daha sonrasında yeniden hastaneye gitmesi hususunda rapor verildiğini, kaza sonucunda kırıkların birden fazla olması nedeniyle hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır (4) derece olduğunun bildirildiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle defalarca hastaneye gitmek zorunda kaldığını tedavisi devam ettiği için 7 ay raporlu kalarak 2011 yılı Eylül ayında çalışmaya başlayabildiğini, müvekkilinin kolunda araz kalması nedeniyle işinde yükselemediğini, müvekkilinin babasının 2004 yılında vefat ettiğini, kardeşinin ve annesinin çalışamaması nedeniyle müvekkilinin ailesine bakmak zorundu olduğunu ve kaza nedeniyle ailesinin büyük ekonomik sıkıntı çektiğini, olayın tamamen davalı …’ın kusurundan kaynaklandığını, davalının kazadan sonra müvekkilinin yanına hiç gelmediğini hatta telefon dahi etmediğini belirterek, davalarının kabulü ile yapılacak tahkikat sonucunda müvekkilinin maddi zararının değereninin HMK 107. Maddesi gereğince tam ve kesin olarak belirlenilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak ve fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 10.800,00 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın sigorta şirketi yönünden maddi tazminat ile sınırlı ve poliçe limiti dahilinde olmak üzere davalılardan olay tarihi olan 24/02/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalı …’a ait … plaka sayılı araç ile davalılar … ve … adına kayıtlı başkaca araçlar ve gayrimenkuller üzerine alacağın tahsilini temin ve davalıların mal varlıklarını üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından hükmün infazına kadar HMK 406/2 maddesi gereğince yasanın ihtiyati haciz için aradığı koşulların mevcut olması, dava konusunun para alacağı olması, gecici hukuki karuma amacıyla ihtiyati haciz istenebileceği,davalının olayda tamamen kusurlu kusurlu olması, müvekkilinin kazada hiçbir kusurunun bulunmayışı, müvekkilinin kazada hayati tehlike geçirecek şekide ağır yaralanmış olması hususları dikkkate alınarak teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17.06.2019 tarihli sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile talebini 59.534,94 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP : Davalı … ve … vekili, müvekkilinin 24/01/2011 günü … plaka sayılı aracı ile Tire istikametinden İzmir istikametine sağ şeridi takiben yol alırken Pamukyazı Beldesi içerisine geldiğinde marketten su almak için sola doğru hareketlendiğinde yolun karşısına geçmeye çalışan davalıya çarptığını ve davalının bu kaza neticesinde yaralandığını, Torbalı Sulh Ceza Mahkemesinde müvekkilinin cezalandırılmasına karar verildiğini temyiz edildiğini ve dosyanın Yargıtay’da olduğunu henüz kesinleşmediğini, bekletici mesele yapılmasını, davacı tarafın talep ettiği maddi tazminat taleplerinin davacı tarafın zenginleşmesine neden olabilecek aslında yapılmamış harcamalar olduğunu, kaza ile illiyet bağı olmayan istemler olduğunu, davacının talep ettiği 2.000 TL hastaneye gidiş geliş ücretinin kabul edilmesinin mümkün olmadığını, afaki bir rakam olduğunu, faturalandırıldığını ancak sözkonusu faturanın davacının adını dahil taşımadığını, davacı tarafça talep olunan ilaç ve pansuman masraflarının da kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafın sosyal güvencesinin mevcut olduğunu bu nedenle yapılan tüm masrafların bu güvence tarafından karşılanması gerektiğini, davacı tarafın kazadan dolayı SGK dan herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde kaza neticesinde hayati tehlike geçirmiş olduğunu iddia ettiğini ancak iddianın gerçekle bağdaşmadığını, Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 15/08/2012 tarihli raporuyla sabit olan raporda davacının hayati tehlike geçirmemiş olduğunun belirtildiğini, davacının talep ettiği 50.000 TL manevi tazimanıtın da yüksek olup hakkaniyetle örtüşmediğini, davacının hayati bir tehlike geçirmeyip halen işyerinde çalışmaya devam ettiğini, ayrıca davalı …’tan manevi tazminat talebinde bulunmalarının hakkaniyete aykırı olduğunu ve davalı …’ın sadece taşıt sahibi olduğu işleten sıfatında olmadığını bu nedenlerle davalar arasındaki fiili ve hukuki rabıtalar nazara alınmak suretiyle Torbalı Sulh Ceza Mahkemesinin 2011/1275 Esas, 2013/108 Karar sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenerek bekletici mesele yapılmasına, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama, harç ve giderlerin davacı tarafın üzerinde bırakılarak tahsil edilmesine ve taraflarına vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının sürekli sakatlığının Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, maluliyet oranının ve maluliyete dayalı tazminat hesaplarının aktüeryal metodlarla yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren faizden sorumlu olabileceğini, dava konusu olaya uygulanması gereken faizin yasal faiz olduğunu, tedavi masrafları bakımından müvekkili şirketin herhangi bir sorumluğunun bulunmadığını haksız yere açılan davanın reddine karar verilerek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 24.02.2011 günü saat 19:05 sıralarında davalı sigorta şirketi tarafından trafik poliçesi ile sigortalanan, davalı sigortalı malik …’a ait, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobili ile sağ şeridi takiben, Selçuk istikametinden İzmir istikametine doğru seyrettiği sırada, gidiş istikametine doğru yolun solunda bulunan marketten su ihtiyacını almak için aracını hızlı şekilde sola doğru döndürdüğü, direksiyon hakimiyetini kaybederek gidiş yönüne göre karşı şeride geçtiği, banketten çıkarak banket dışında bulunan trafik levhasına ve bu levhanın dibinde yaya olarak bekleyen davacı …’a çarptığı kazada davacının yaralanması ile neticelenen trafik kazasının meydana geldiği, İstanbul ATK maluliyet raporlarına göre davacının sürekli maluliyeti oluşmayacak ve SGK’dan gelen cevabi yazıya göre kaza nedeniyle 7 ay istirahat raporunun bulunması karşısında 7 ay süreyle geçici iş göremezliği oluşacak şekilde yaralandığı, meydana gelen kazada soruşturma dosyası ve mahkememiz dosyası kapsamına göre kazanın oluş şekline uygun ceza dosyasında alınan kusur raporunda belirtilen gerekçelerle davalı sürücü …’ın %100 oranıda asli ve tam kusurlu olduğu, davacının yaralanması nedeniyle sürekli iş göremezliği bulunmadığından maluliyet tazminatı talep edemeyeceği, talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının SGK tarafından ödenen 4.724,80 TL mahsup edildiğinde 1.538,84 TL, geçici iş göremezlik süresi içeresinde ihtaç duyduğu bakıcı ücretinin 4.496,69 TL, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderinin 100,00 TL ve tedavi amaçlı yol giderinin 2.000,00 TL olduğu, davacının kaza tarihinde RAM arkacılığı görevinde çalıştığı, kaza olmasa idi RAM operatörlüğüne atanacağı, kaza nedeniyle çalıştığı iş yerinin boşalan RAM operatörlüğü görevi için davacının iyileşmesini bir ay beklediği ancak davacının iyileşme süresinin uzaması nedeniyle geliri daha yüksek olan RAM operatörlüğü görevine bir başka kişinin getirildiği, dolayısıyla davacının daha iyi bir kazanç ile üst pozisyonda çalışma olanağını kaza nedeniyle yitirdiğinden iyileşme süresinin sonu olan 24.09.2011 tarihinden dava tarihine kadar talep edebileceği maaş kaybı zararının 1.399,41 TL olduğu, davalı sürücü …’ın haksız fiil hükümleri uyarınca, davalı malik …’ın KTK’nın 85. Maddesi uyarınca, davalı sigorta şirketinin olay tarihinde yürürlükte bulunan şekli ile KTK.nın 85 ve 91. Maddeleri uyarınca meydana gelen zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, bilirkişi hesap raporunun Yargıtay yerleşik uygulamalarına uygun olarak düzenlendiği ve hüküm kurmaya yeterli olduğu, her ne kadar kısa kararda geçici iş göremezlik tazminatı olarak 1.553,84 TL üzerinden hüküm kurulmuş ise de gerek 10.02.2017 tarihli bilirkişi heyetinin hesap raporunda hesaplanan geçici iş göremezlik tazminat tutarının gerekse davacı vekilinin 17.06.2019 tarihli ıslah dilekçesinde talep ettiği geçici iş göremezlik miktarının 1.538,84 TL olduğu, genel toplam olan 9.534,94 TL maddi tazminat tutarına geçici iş göremezlik miktarı 1.538,84 TL olarak esas alındığında ulaşılabildiği, HMK’nun 304/1. Fıkrasında hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hataların, mahkemece resen düzeltilebileceğinin, hüküm tebliğ edilmişse hâkimin, tarafları dinlemeden hatayı düzeltemeyeceğinin norm altına alındığı, gerekçeli karar yazım aşamasında yapılan maddi hesap hatası fark edildiğinden kısa hükümdeki 1.553,84 TL geçici iş göremezlik tazminatı miktarının 1.538,84 TL olarak resen düzeltilmesi gerektiği anlaşılmakla davacının maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 1.538,84 TL geçici iş göremezlik bedeli, 4.496,69 TL bakıcı ücreti, 2.000,00 TL tedavi amaçlı yol gideri, 100,00 TL tedavi gideri, 1.399,41 TL maaş kaybından kaynaklanan zararı olmak üzere toplam 9.534,94 TL maddi tazminatın, haksız eylem faili olan davalı … ve araç maliki olan davalı …, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayıldıklarından, bu davalılar için haksız fiilil işlendiği 24.02.2011 tarihi temerrüt tarihi kabul edilerek bu tarihten itibaren, davalı sigorta şirketine dava açılmadan önce başvuru yapılmadığından davalı sigorta şirketi yönünden ise dava tarihi temerrüt tarihi kabul edilerek dava tarihi olan 30.05.2013 tarihinden itibaren işleyecek talep gibi yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir. TBK. nun 56/2 maddesindeki “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. ” şeklindeki yasal düzenleme gereğince davacıların manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7.sayılı İçtihatları Birleştirme Kararı’nda da etraflıca açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Somut olay değerlendirildiğinde, kazanın meydana geliş şekli, davaya konu trafik kazasında davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olması, davacının sürekli maluliyeti oluşmayacak ve 7 ay geçici iş göremeyecek şekilde yaralanması, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının, yaralanması nedeniyle çektiği elem ve ızdırap nazara alınarak, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24.02.2011’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … ve … vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, olay nedeniyle müvekkilin yaşamış olduğu ağır durum sebebiyle mahkemece verilen maddi ve manevi tazminat miktarının yeterli olmadığını, olayın tamamen davalı …’ın kusurunun sebep olduğunu, doktor olan davalını müvekkilini ağır yaralanmasına rağmen kendisiyle hiçbir aşamada ilgilenmediğini, her ne kadar alınan raporda davacı yönünden kalıcı maluliyetin oluşmadığı belirtilmiş ve buna göre mahkemece karar verilmiş ise de, sürekli iş göremezlik tazminatına hükmedilmemiş olmasının tamamen haksız ve hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu, davacının tedavisinin 7 aydan uzun sürdüğünü, fizik tedavi gördüğünü, bu nedenle iş yerinde çalıştığı bölümü değiştirmek zorunda kaldığını, mahkeme tarafından maddi tazminat davasının kısmen reddedildiğinden davalılar yararına vekalet ücreti verildiğini, manevi tazminat davasının da kısmen reddedildiği gerekçesiyle davalılara vekalet ücreti verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ıslah dilekçesinde 4.000,00 TL olarak talep ettikleri maaş kaybından doğan zararın bilirkişi raporunda 1.399,41 TL olarak hesaplandığını, bakiye kısmın müracaata bırakılması taleplerinin kabul edilmemesi halinde taleplerinin 4.000,00 TL olarak kabulünü ve yasal faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ettiklerini bu nedenle davalı taraf lehine gerek maddi gerekse manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmiş olmasını usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … ve … vekili, mahkemece ceza yargılamasında alınan kusur raporuyla yetinilemeyeceğini, ceza davasındaki kusurun hukuk hakimini bağlamayacağından yeniden kusur incelemesi yaptırılması gerektiğini, meydana gelen kazada yolun durumunun da etken şekilde kazaya yol açtığını, yolda yol çizgileri ve kedi gözlerinin bulunmadığını, bu durumun keşif yapılarak bilirkişi raporu ile tespitinin gerektiğini, davacı lehine 7 aylık geçici iş göremezlik tazminatı verilmesinin yerinde olmadığını, toplumun genelinde kemik kırığı iyileşme süresinin 2 ay olarak bildirildiğini, bu nedenle fazla sürenin nedenlerinin araştırılması gerektiğini, iyileşme süresinin uzamasının kaza nedeniyle mi, yoksa davacının hareketleri nedeniyle mi olduğunun tespitinin gerektiğini, bu durumun illiyet bağı yönünden önem arz ettiğini, kazadan sonra RAM operatörlüğüne geçeceğinin kabulü ile kazanç kaybına hükmedildiğini, davacıda sürekli maluliyetin bulunmadığı halde bu şekilde tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davacının 7 aylık istirahat sürecinde herhangi bir bakıcı tutmadığı halde, annesi kardeşi ile birlikte yaşadığı halde bakım gideri zararının kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 2.000,00 TL tedavi amaçlı yol giderinin afaki olup tek seferlik dosyaya sunulan faturanın ispata yeterli olmadığını, yine TBK 58.maddesi dikkate alınarak verilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili, kabul anlamına gelmemek üzere tazminata hükmedilmesi halinde dahi ATK raporunda davacının bakıcıya muhtaç olduğuna dair tespit yapılmamış olduğu halde bu doğrultuda hüküm tesis edilmiş olmasının haksız ve mesneksiz olduğunu, davacının kazanç kaybı talepleri teminat dışı olduğu halde 1.399,41 TL tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu, geçici iş göremezlik süresi için hükmedilen tazminattan SGK’nın sorumlu olup ATK raporunda geçici sürenin 6 aya kadar uzayabileceği belirlendiği halde 7 ay üzerinden hesap yapılmış olmasını yerinde olmadığı, kusur oranlarının tespiti bakımından ATK Trafik İhtisas Kurumu’ndan rapor alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkil şirketin sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limitleriyle sınırlı olarak sorumlu olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle davacının uğradığı sürekli ve geçici iş göremezlik zararı, bakıcı gideri, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ve tedavi amaçlı yol gideri, maaş kaybı nedeniyle kazanç kaybından oluşan maddi tazminatın tüm davalılardan, manevi tazminatın karşı araç maliki ve sürücüsünden tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı sigorta şirketi ile kazaya karışan … plaka sayılı araç maliki olan davalı … arasında 30/03/2010-30/03/2011tarihlerini kapsayan ZMMS (Trafik) sigorta poliçesi düzenlendiği, poliçe limitinin kaza tarihi itibariyle Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen kişi başına sağlık gideri teminatı 200.000,00 TL, ölüm/sakatlık teminatı 200.000,00 TL olduğu, davacının kaza tarihinde çalıştığı şirket tarafından gönderilen müzekkere yanıtında davacının 13/08/2010 tarihinden 04/07/2013 tarihine apre elemanı olarak görev yaptığı, brüt ücretinin 1.179,00 TL olduğu, iş yerinde aynı görevi yapmakta olan diğer çalışanlarla eş değer ücret aldığının bildirildiği, davacı …’ın 24/02/2011 kaza tarihinden 30/05/2013 dava tarihine kadar düzenlenmiş olan maaş bodrolarının gönderildiği, o dönemdeki üretim müdürü tarafından davacının trafik kazası geçirmemiş olması halinde ram arkacılığı görevinden, bölümdeki operatör açığı nedeniyle ram operatörlüğü’ne geçireleceğinin bilgisinin verildiği, kazaya rağmen yeni bir operatör alınmayarak davacının iyileşme süresinin 1 ay beklendiği ancak sürecin uzaması üzerine zorunluluk nedeniyle yeni bir operatörün işe alındığı bilgisinin verilerek, 2011 yılında şirketlerinde ram operatörüne verilen ücretin brüt 1.059,75 TL olduğunun bildirildiği görülmüş, Konak Sosyal Güvenlik Merkezinden gönderilen 07/04/2015 tarihli cevabı yazıda, …’ın 24/02/2011 tarihinde maruz kaldığı trafik kazası olayı ile ilgili 24/02/2011-22/09/2011 tarihleri arası istirahatine, 23/09/2011 tarihinde çalışması uygun görüldüğü tedavisini sağlayan İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenmiş olan 05/09/2011 tarih ve 7811367 numaralı sağlık kurulu raporundan tespit edildiğinden şahsa 209 gün karşılığında 4.724,80 TL geçici iş göremezlik tazminatının adına tahakkuk edildiğinin, rücuya tabi gelir bağlanmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Torbalı 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/41 Esas, 2013/108 Karar sayılı dosyasında, sanık … hakkında, şikayetçi …’a karşı, 24.02.2011 tarihinde meydana gelen trafik kazasında taksirle yaralama suçundan cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında yapılan kovuşturma neticesinde, sanığın asli ve tam kusurlu olduğu kabul edilerek neticeten 4.500,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, davacı vekili tarafından dosyanın temyiz edilerek Yargıtaya gönderildiği, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2013/19176 Esas, 2014/594 Karar sayılı 16/01/2014 tarihli ilamı ile kararın onanarak 16/01/2014 tarihinde kesinleştiği, ceza dosyasında kaza mahallinde, tutanak mümzileri, tanıklar ve Karayolları’ndan emekli makine münedisi/trafik bilirkişinin katılımı ile keşif yapıldığı, bilirkişi tarafından düzenlenen 19.04.2012 tarihli kusur raporuna göre, davalı …’ın 2918 S.y KTK’nın 84/f maddesindeki asli kusurlardan doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma kuralını ihlal ettiğinden asli ve tam kusurlu olduğu, davacı …’ın kusurunun bulunmadığının rapor edildiği, alınan bu bilirkişi raporunu olayın oluş şekline uygun, yeterli ve hükme esas almaya elverişli mahiyette olduğu değerlendirilmekle davalılar vekillerinin kusura ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davacı yönünden maluliyet durumunun tespiti için aldırılan İstanbul Adli Tıp 3. İhtisas Kurulunun 25/03/2016 tarih 2016/1772/307 sayılı raporunda davacının 24/02/2011 tarihinde geçirmiş olduğu tarafik kazasına bağlı gelişen arızasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücüt Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığını, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin 24/02/2011 tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiği görülmüş, yine Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 23/05/2019 tarihli raporunda aynı doğrultuda rapor tanzim edildiği görülmüştür. Ancak anılan rapor içeriklerinde bakıcı gideri açısından rapor alınmadığı, bu yönden değerlendirme bulunulmadığı halde bakım gideri tazminatı hesaplanması yerinde değildir.
Bilahare İDM’ce dosyanın aktüerya bilirkişisi … ve Dr. bilirkişi …’e birlikte tevdi edildiği, bilirkişiler tarafından tanzim edilen 10/02/2017 tarihli raporda, dava konusu trafik kazası için maluliyeti bulunmadığı anlaşılan davacı için sürekli iş göremezlik tazminatı hesaplanamadığı, SGK tarafından karşılanmayan geçici iş göremezlik tazminatı alacağının 1.538,84 TL, yine SGK tarafından karşılanmayan ve davalıların sorumluluğundaki tedavi amaçlı bakım giderinin 4.496,69 TL, tedavi amaçlı yol giderinin 2.000,00 TL, pansuman vb tedavi giderinin 100,00 TL ve toplam 6.596,69 TL bulunduğunu, çalıştığı işyerindeki maaş kayıplarından kaynaklı zararının ise dava tarihine kadar 1.399,41 TL olarak hesaplandığı, davacının maddi tazminata konu zararının toplam 9.534,94 TL olduğu, işbu bedelin poliçe teminat limitleri içerisinde kaldığı, davalı araç sahibi ve sürücüsünün kaza tarihinden itibaren sigorta şirketlerinin ise dosya kapsamına göre dava tarihinden itibaren sigortalı araç ticari nitelikte olmadığından yasal faizi ile birlikte sorumlu olduğu rapor edilmiş, yerel mahkemece işbu rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği görülmüştür.
Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere geçici iş göremezlik zararı KTK’nın 98. maddesi kapsamında SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderleri arasında sayılamayacağından davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi teminatı kapsamında sorumlu olması nedeniyle davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının reddi gerekmiştir.
Ancak her ne kadar ilk derece mahkemesince kazanç kaybına yönelik zararlar yönünden davalı sigorta şirketinin de sorumluluğu bulunduğu kabul edilerek maddi tazminat tutarı belirlenmiş ise de, kazanç kaybının Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.6.maddesi gereğince teminat dışı haller arasında bulunduğu değerlendirilmekle davalı sigortanın bu yöndeki istinaf istemi yerindedir.
Maluliyete yönelik alınan ATK raporlarında sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığını, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin 24/02/2011 tarihinden itibaren 6 (altı) aya kadar uzayabileceğinin mütalaa edildiğine ilişkin raporlara rağmen aktüerya hesabında bu sürenin esas alınmayıp, (7) aylık süre üzerinden hesaplama yapılması da yerinde değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından olay tarihinden yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacının mevcut yaralanması nedeni ile iş göremezlik oranının tespiti ile geçici ve sürekli işgöremezlik döneminde bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı, bakıcıya ihtiyaç olması halinde hangi tarihten itibaren bakıcıya ihtiyaç duyacağı, bakıcı ihtiyacının süresi (tam zamanlı/yarı zamanlı/süreli) konusunda Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlıklarından kurul halinde düzenlenecek açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli maluliyet raporu dosyaya kazandırılıp, bilahare dosyanın aktüerya bilirkişine tevdi edilerek maluliyete ilişkin mevcut raporlar dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı … ve … vekili, davalı … Sigorta A.Ş vekili ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.12.2019 tarih 2014/1032 Esas 2019/1307 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19.01.2023