Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/819 E. 2023/39 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/819
KARAR NO : 2023/39

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.12.2019
NUMARASI : 2018/670 E. 2019/1402 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.01.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.12.2019 tarih 2018/670 E. 2019/1402 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacıya ait davalı nezdinde kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde zarar gördüğünü, hasar tespiti yaptırdıklarını, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, davalı tarafından 14.329,00-TL ödeme yapıldığını, zararın tam olarak karşılanmadığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı şimdlik 500,00-TL’nin dava tarihinden avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 11.06.2019 tarihli değer arttırım dilekçesi ile hasar bedeli talebini 25.378,00-TL’ye artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, hasar ihbarı üzerine ekspertiz raporu doğrultusunda 14.329,00-TL ödeme yapıldığını, zararın karşılandığını, borcun sona erdiğini, avans faiz talep edilemeyeceğini, muafiyet ve istisnai şartların dikkate alınması gerektiğini, davalının temerrüte düşmediğini, yasal faiz talep edilebileceğin, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki sözleşme ile hasar onarımının kaskojet servislerinde gerçekleştirileceğinin şart koşulduğu, aracın kaskojet servislerinden birinde onarım gördüğüne dair bir belge olmaması nedeni ile % 20 tenzili mufiyet uygulanması ve sigorta tarafından dava açılmadan önce ödenen bedelin indirilmesinden sonra davacının aracında bakiye hasar miktarının 17.436,60-TL olduğu, belirtilerek; davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalı sigorta şirketinin poliçe ve muafiyete ilişkin bilgilendirme yaptığını kanıtlayamadığını, hasar bedeline % 20 muafiyet uygulanmasının kabul edilemez olduğunu, poliçenin zamanında davacıya teslim edilmediğini, zararın tamamının karşılanması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zararın kasko sigorta poliçesi kapsamında tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
TTK’nın mal sigortasına ilişkin genel esaslarına göre mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarların tazminiyle yükümlüdür. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen kasko sigorta poliçesi ve genel şartlarına göre, aracın kasko sigortacısı olan davalı sigorta şirketi, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı davacının aracında meydana gelen gerçek zararı teminat altına aldığından, davacının aracının karıştığı trafik kazası neticesinde davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olacağı sabittir.
Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Bakanlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar kararlaştırılabilir. Ancak kararlaştırılan bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir (SK, m. 11). Benzer hükme 6102 sayılı TTK’nın 1425. maddesinde de yer verilmiş ve sigorta poliçesinin tarafların haklarını, temerrüde ilişkin hükümleri ile genel ve varsa özel şartları içereceği, rahat ve kolay okunacak biçimde düzenleneceği, poliçenin ve zeyilnamenin eklerinin içeriği teklifnameden veya kararlaştırılan hükümlerden farklıysa, anılan belgelerde yer alıp teklifnameden değişik olan ve sigorta ettirenin, sigortalının ve lehtarın aleyhine öngörülmüş bulunan hükümler geçersiz olacağı vurgulanmıştır. Yine poliçenin geçerli olduğu sürede yürürlükte bulunan Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’nın “Özel şartlar” başlıklı C.11. maddesi uyarınca Kasko Genel Şartlarına, sigortalı aleyhine olmamak üzere özel şart konulabilir. Sigortalıya özel şartlar ile sağlanan hasarsızlık indirimi ve diğer menfaatlerin tâbi olduğu şartlara poliçede yer verilir. Sigorta sözleşmeleri her iki tarafa hak ve yükümlülükler yükleyen, karşılıklılık güven ve iyi niyet esasına dayalı olarak kurulan sözleşmelerdir. Bu kapsamda bakıldığında TTK’nın 1423. maddesinin 1. fıkrasında; sigortacı ve acentesinin, sözleşme kurulmadan önce inceleme için gerekli süre tanınmak şartıyla sözleşmeye ilişkin bütün bilgileri, sigortalının sözleşme kapsamında haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere  bağlı  bildirim  yükümlülüklerini sigorta  ettirene  yazılı olarak bildirmesi ve poliçeden bağımsız olarak sözleşme süresince sigorta ilişkisi bakımından önemli sayılabilecek olayları ve gelişmeleri sigortalıya yazılı olarak açıklaması gerekmektedir. Maddenin 2. fıkrasında ise anılan yükümlülüğe aykırı davranmanın sonuçları düzenlenmiştir. Bu yükümlülüğe aykırı davranılarak aydınlatma açıklamasının verilmemesi hâlinde, sigorta ettirenin sözleşmenin yapılmasına on dört gün içinde itiraz etme hakkı vardır. Sigorta ettiren sözleşmenin yapılmasına bu on dört günlük süre içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlarla yapılmış olur. Aydınlatma açıklamasının verildiğini ispat yükü sigortacıdadır. Görüldüğü üzere hukuk sistemimizde emredici hükümlere aykırı olmamak koşuluyla irade hürriyeti ve akit serbestisi ilkesi sınırları içinde tarafların diledikleri gibi sözleşme yapabilmeleri imkan dahilinde ise de elbette taraflarca kabul edilen özel şartla, poliçe genel şartlarının ve kanunun emredici hükümlerinin bertaraf edilmesi mümkün değildir. ( Yargıtay HGK’nun 16.03.2022 tarihi ve 2020/(17)4-38 E. – 2022/335 K. Sayılı ilamı)
Davaya konu edilen sigorta poliçesi incelendiğinde; poliçede belirtilen servislerde onarım yapılmaması durumunda % 20 oranında muafiyet uygulanacağı kararlaştırılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen Kasko poliçesindeki özel şart TTK’nın 1452. maddesinde sayılan emredici Kanun hükümlerine aykırı olmadığı gibi 1486. maddede yer alan koruyucu hükümlere de uygun bulunmaktadır. Ayrıca TTK’nın 1423/2. maddesi gereği poliçede yer alan kloza on dört gün içinde itiraz etme hakkı olan davacının bu kayda herhangi bir itirazı da olmamıştır. Bu durumda taraflar arasında poliçede kararlaştırılan muafiyet kaydının geçerli olduğu yönünde bir kuşku bulunmamaktadır. Aracın poliçede belirtilen servislerde onarımı yapıldığına dair bir belge sunulmamıştır. Yine davacı tarafça da dava dilekçesinde poliçenin ya da poliçede bulunan muafiyet kaydının geçersiz olduğu yönünde bir iddiada bulunulmadığı gibi, dayandığı ekspertiz raporunda da bu yönde bir belirlemeye yer verilmemiştir. Aksine geçerli sözleşme ilişkisi içerisinde gerçek zarar bedelinin karşılanmadığı iddia edilerek talepte bulunulmuş olup açılanan nedenler ile muafiyet indirimi uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, poliçe kapsamında hasar bedeline tenzili muafiyet uygulanmasına, sigortacının davadan önce ödediği miktar ile ödemesi gereken miktar arasında açık yetersizlik bulunmasına, davadan önce yapılan ödemenin zarar bedelinden indirilmesine, bakiye miktarın poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmış olmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.