Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/798 E. 2023/38 K. 11.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/798
KARAR NO : 2023/38

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.10.2019
NUMARASI : 2018/502 E. 2019/1054 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.01.2023
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.10.2019 tarih 2018/502 E. 2019/1054 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının kullandığı araç ile davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde davacının yaralanarak iş gücü kaybına uğradığını, davalının zararı karşılamakla yükümlü olduğu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davalının ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, başvuru üzerine davacıya 7.124,94-TL ödeme yapıldığını, bakiye zararın bulunmadığını, kusurun tespit edilmesi gerektiğini, davalının geçici iş görmezlik zararından sorumlu olmadığını, yasal faiz talep edilebileceğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen kazada davacı sürücü …’nun % 65 oranında, sigortalı araç sürücüsünün % 35 oranında kusurlu olduğu, davacının yaralanması sebebiyle geçici ve kalıcı iş gücü kaybı zararının oluştuğu, davacı sürücünün kusur oranının indirimi, davalı … şirketine yapmış olduğu ödemenin güncellenmiş değerinin mahsubu ile bakiye zararın 8.901,83-TL olduğu, belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davalının geçici işgöremezlik tazminatından sorumluluğu bulunmadığını, raporun denetime elverişli olmadığını, yeniden kusur raporu alınması gerektiğini, kusur tespitini hatalı olduğunu, yapılan ödeme sonucu bakiye tazminat alacağı bulunmadığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile davacının maddi istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 22.2.2012 tarih ve 2011/17-787 E. – 2012/92 K. 16/1.2013 tarih, Yargıtay 17. HDnın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. sayılı ilamları) Dolayısıyla, davacının zararından davalı … şirketinin sigortalı araç sürücücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.
Davalının sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. Dosyaya kazandırılan bilirkişi raporuyla belirlenen maddi olgular çerçevesinde olayın oluş şekli ile uygun düşecek şekilde kusur değerlendirilmesi yapılarak davalı araç sürücüsünün % 35 oranında tali davacının % 65 oranında asli kusurlu olduğunun tespiti dosya kapsamına uygun olup, kusur tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Dolayısıyla, trafik kazasından kaynaklı geçici işgöremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi ve tedavi amaçlı yol giderleri bakımından ZMMS poliçesi kapsamında sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 4. HD’nin 10.03.2022 tarih ve 2021/12001 E. – 2022/4532 K., 24.03.2022 tarih ve 2021/22793 E. – 2022/5790 K. sayılı kararları).
Davalı … şirketinin ödemede bulunmasına rağmen davacı tarafın tarafın tazminat talep etmesi nedeniyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesindeki yetersizlik iddiasında bulunduğu gözetilmek suretiyle tazminat hesabının yapılması gerektiği açıktır. Zarar sorumlusu Sigorta Şirketi tarafından ödenen bedellerin ödeme tarihi itibariyle yeterli olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle, ödeme tarihindeki verilere göre tazminat hesabının yapılması ve hesaplanan bu bedel ile davalı tarafından ödenen bedel arasında fahiş fark olup olmadığının saptanması; fahiş fark tespitinin yapılması halinde, hesap tarihindeki verilere göre hesaplanacak tazminattan, zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, davadan önce davalının ödediği bedellerin yasal faiziyle güncellenmiş değerleri düşülerek sonuç tazminat belirlenmelidir.( Yargıtyay 17. HD’nın 25.11.2020 tarih ve 2019/3548 E. – 2020/7605 K. Sayılı ilamı)
Tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HDB’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K. Sayılı ilamları ) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. – 20121/1848 K. Sayılı ilamı ) Her ne kadar bilirkişi tarafından 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılmış ise de teknik faiz uyğulaması davalının lehine olduğundan istinaf edenin sıfatına göre bu husus esasa etkili görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusurun olayın oluş şeklline ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, maluliyetin olay tarihinde geçerli olan yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenmesine, tazminatın TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak hesaplanmasına, sigortacının davadan önce ödediği miktar ile ödemesi gereken miktar arasında açık yetersizlik bulunduğundan ödenen bedelin güncelleştirilerek tazminattan mahsup edilmesine, bakiye miktarın poliçe limitini aşmayacak şekilde hüküm altına alınmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 608,08 TL’den peşin alınan 152,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 455,58 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.