Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/766 E. 2023/191 K. 06.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/766
KARAR NO : 2023/191

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2019
NUMARASI : 2018/132 Esas 2019/1304 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 06.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.02.2023
İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.12.2019 tarih 2018/132 Esas 2019/1304 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili … A.Ş. ve dava dışı … A.Ş. iş ortaklığı ile dava dışı … arasında, … ilçesinde yağmur suyu ve atık su kanalı inşaatı yapım işi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile ilgili olarak iş ortaklığı ile davalı sigorta şirketi arasında 18.03.2016-13.03.2017 tarihleri arasını kapsar şekilde inşaat sigorta poliçesi düzenlendiğini, inşaat işi için satın alınan muhtelif ebatlarda boruların uygun bir alana istiflendiğini, güvenliğin sağlanması için bekçi görevlendirildiğini, 21.07.2016 tarihinde söz konusu mahalde yangın çıktığını, boruların bir kısmının tamamen yandığını, bir kısmının ise zarar gördüğünü, durumun davalı şirkete ihbar edildiğini, ekspertiz incelemesi yapılarak davalı şirket tarafından iş ortaklığına 200.904,73 TL ödeme yapıldığını, yangında zarar gören ancak kullanılabileceği düşünülen borular için …’dan onay istendiğini, ancak bu boruların yüksek ısıya maruz kaldığı gerekçesiyle iş sahibi tarafından bu boruların kullanılmasına onay verilmediğini, bu boruların bedelleri ile tamamen yanan boruların nakliye bedeli, çevre binalarda oluşan ve giderilen hasar bedelinin de ödenmesi için davalı şirkete başvurulduğunu, ancak sonuç alınamadığını belirterek, sigorta polçesi kapsamında olmasına rağmen karşılanmayan malzeme/boru bedeli, enkaz tahliye bedeli, çevre binalarda oluşan zarar bedeli olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 06.09.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini 60.679,61-TL’ye yükseltmiştir.

CEVAP: Davalı vekili, görev ve yetki itirazında bulunarak İstanbul Anadolu mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigorta genel şartları, poliçe genel şartları ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının taleplerinin teminat dışı olduğunu, müvekkili tarafından davacıya yapılan ödemenin hatır ödemesi niteliğinde olduğunu, taraflar arasındaki sigorta poliçesinde yer alan güvenlik şartlarının davacı tarafça yerine getirilmediğini, sigorta eksperi tarafından yapılan hesaplamanın afaki olmadığını, yanan boru adedinin sigortalı tarafından müvekkili şirkete verilen bilgilerin doğru olduğu kabul edilerek tespit edildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 18.04.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacı şirketin faaliyet sahasında yeterli yangın ve koruma tedbirlerinin alınmadığı, daha önce davalı sigorta şirketince ödenmeyen 693 metre borunun maliyetinin 64.187,90-TL olduğu, 693 metrelik boru hasarının bir başka mahalle nakli için 1.500-TL’nin piyasa şartlarına uygun olduğu, her ne kadar üçüncü kişi hasarları 3.776-TL ise de, davacı tarafından bu kalem için 3.200-TL talep edildiği, yangın sonucu oluşan hasarın poliçesi teminatı dahilinde kaldığı, poliçe özel muafiyetinin tenzili ile davacı tarafın bakiye toplam hasarının 61.999,11 TL olduğu ve bu bedel için davacı tarafın davalıya yönelebileceği, davalı sigorta şirketinin 07.09.2016 tarihinde temerrüte düştüğü yönünde tespitte bulunulduğu, 29.08.2019 havale tarihli ek raporda, davacının davalı sigorta şirketinden 60.679,61-TL tazminat talep edebileceğinin bildirildiği, davalı sigorta şirketi arttırılan kısım yönünden zamanaşımı def’inde bulunmuş ise de, hasarın yangından kaynaklandığı, yangına ilişkin olarak düzenlenen itfaiye bilirkişi raporunda, yangının çıkış şeklinin kimliği belirsiz kişi yada kişilerce söndürülmeden atılan veya düşürülen sigara izmaritlerinin kuru otları tutuşturması ve buradan da davacıya ait borulara sirayet etmesi sebebiyle yangının çıktığının belirtilmiş olduğu, yangının çıkış sebebibinin insan kaynaklı taksirle çıkan yangın olduğu, 5237 sayılı TCK’nun 170. maddesinde taksirle yangın çıkmasına sebebiyet verenler hakkında 3 ay – 1 yıl arasında hapis cezasının öngörüldüğü, 66 md. göre dava zamanaşımının 8 yıl olduğu, 6102 sayılı TTK 1482 md göre uzamış zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu, yangına sebebiyet verenlerin kimliği hakkında davacının henüz bilgi sahibi olmadığı ve zamanaşımının gerçekleşmediği, davalı vekilinin zamanaşımı def’inin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, 60.679,61 TL davacı alacağının, 5.000-TL’sinin 07.09.2016 temerrüt tarihinden itibaren, 55.679,61-TL’sinin 07.09.2019 ıslah tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalı … Sigorta Şirketi’nden tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davalı vekili, davacı tarafın, hangi teminattan ne kadar hasar talep ettiğini açıkça belirtmesi gerektiğini, ancak mahkemece yekün bir tazminata hükmolunduğunu, hangi teminattan ne kadarlık tazminata hükmedildiğinin belirtilmediğini, davacının taleplerinin güvenlik önlemlerine ilişkin özel şart gereğince teminat dışı olduğunu, taraflar arasında akdedilen sigorta poliçesinin 7. maddesinde, 4. ve 5. sayfalarında birtakım özel şartlar kararlaştırıldığını, buna göre malzemelerin depolandığı alanın etrafı çitle çevrileceği, 24 saat boyunca güvenlik/bekçi denetimi altında tutulacağı, sigorta konusu depo alanının adresinin mutlak surette sigorta şirketine bildirileceği, mesai saati bitiminde açık alanda bırakılan malzemelerde meydana gelen hasarları teminat harici olacağı hususlarının kararlaştırıldığını, ancak müvekkili şirket yapılan araştırmalar neticesinde, her ne kadar 24 saat bekçi bulundurulmuşsa da, depo alanının etrafının tel örgü veya çit ile çevrilmediğinin tespit edildiğini, müvekkili şirketçe 12.10.2016 tarihinde 170.258,27 TL ve 7.11.2016 tarihinde 30.646 TL tutarında yapılan ödemelerin hatır ödemesi niteliğinde olduğunu, kabul anlamına gelmemekle beraber, bilirkişilerce tespit edilen hasar bedelinin afaki ve fahiş olduğunu, müvekkili şirketçe yapılan ödemelerin de yapılan hesaplamada tenzil edilmediğini, davacı tarafından tek taraflı olarak düzenlenen bir tutanağın hesaplamaya esas alındığını, sigorta eksperi tarafından yapılan hesaplamanın afaki olmayıp, yanan boru adedinin sigortalı tarafından verilen bilgilerin doğru olduğu kabul edilmek sureti ile tespit edildiğini, meydana gelen zararı ispat külfetinin davacı üzerinde olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, inşaat sigorta poliçesi nedeniyle tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı şirket ve dava dışı …. Şti. tarafından kurulan adi ortaklık ile dava dışı … arasında yağmur suyu ve atıksu kanalı inşaat yapım işi hakkında sözleşme imzalandığı, inşaat yapım işi ve iş sahasında bulunan tüm inşaat malzemelerin davalı şirket tarafından 18.03.2016 – 13.03.2017 tarihleri arasında İnşaat Poliçesi ile rizikolara karşı sigortalandığı, tüm iş için toplam 7.175.401,51 TL teminat verildiği, üçüncü kişilere verilen hasarlar için sorumluluk limitinin 150.000,00 TL olduğu, yangın hasarlarında en az 5.000,00 USD olmak üzere hasarın %10 tenzili muafiyetin uygulanacağının kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine davalı şirket tarafından dava konusu sigorta poliçesi kapsamında 12.10.2016 tarihinde 170.258,27 TL ve 07.11.2016 tarihinde 30.646,00 TL olmak üzere 200.904,27 TL ödeme yapıldığı taraflar arasında çekişme konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, yangın sırasında yanmamış olan ancak yüksek ısıya maruz kaldığı gerekçesiyle iş sahibi … tarafından kullanılmasına onay verilmeyen boruların bedelleri ile tamamen yanan boruların sahadan uzaklaştırılması için nakliye bedeli ve çevre binalarda oluşan hasar bedelinin davalı sigorta şirketinden talep edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince bir sigorta uzmanı, bir inşaat mühendisi, bir iş güvenliği uzmanı ve bir mali müşavir bilirkişiden oluşan heyetten alınan bilirkişi raporunda, dosya kapsamında bulunan fotoğrafların incelenmesi sonucunda, depolama alanında boruların bir bölümünün tamamen yanmış olduğunun, bir bölümünün de yüksek ısı nedeniyle deformasyona uğradığının saptandığı, gerek fotoğraflardan, gerekse … Belediyesi Zabıta Müdürlüğünün 22.07.2016 günlü tespit tutanağından çevrede bulunan binalarda oluşan tahrifatların saptanmış olduğu, depolama alanının etrafının tel çitle çevrili olmadığı, duvarın olmadığı, etrafının açık olduğu, yangında yanan ve zarar gören boruların açıkta depolandığı, …’nun 314 sayılı 29.07.2016 tarihli tutanak ile yanan boruların dışında yangın esnasında yüksek ısıya maruz kalan ve kullanılamayacak borular olarak tespit edilip davacı yanca bedeli
talep edilen muhtelif çap ve boydaki boru malzemelerin toplam değerinin 64.187,90 TL olduğu, çevre binalardaki hasarların 3.776,00 TL bedel karşılığı yapılmış olduğu ve bedelinin iş yapan firmaya davacı yanca banka kanalı ile ödendiği, tamamen yanan ve deformasyona uğrayan malzeme miktarının toplam 4.642,65 metre olduğu, bunların enkazının kaldırılması için yükleme+taşıma bedelinin toplam 1.500,00 TL olarak saptandığı, davacının inşaat sahasında yangın için gerekli tedbirleri almadığı, davalı sigorta şirketi tarafından atanan sigorta eksperinin de bu hususa değindiği, buna rağmen davalı sigorta şirketinin poliçeden caymadığı ve 200.904,73 TL hasarı ödediği, bu nedenle oluşan hasarın teminat dışında kaldığına dair iddialarının iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, oluşan hasarın poliçe teminatı dahilinde kaldığı, poliçede üçüncü kişilere verilecek hasarlar için 150.000,00 TL teminat öngörüldüğü, üçüncü kişilerin hasarını gideren davacının bu ödemeleri rücuen davalı sigorta şirketinden talep etme hakkına sahip olduğu, davacı tarafın davalı sigorta şirketinden talep edeceği bakiye alacağının; 693 metre boru bedeli 64.187,90 TL, çevre binalara verilen zararlar 3.200,00 TL, hasarlı malların bir başka yere nakli 1.500,00 TL olmak üzere toplam 68.887,90 TL’den poliçe uyarınca %10 özel muafiyet düşüldüğünde 61.999,11 TL olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekilinin itirazı üzerine alınan ek raporda, poliçede şahıs hukuk osrumluluk hasarlarında en az 750 USD’den aşağı olmamak üzere hasarın %10 tenzili muafiyet şartı bulunduğu, kök raporda gözden kaçan bu hususun düzeltilmesi sonucunda davacının toplam 60.679,61 TL olduğu bildirilmiştir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi asıl ve ek raporu denetime elverişli, bilimsel ve dosya kapsamına uygun, ekspertiz raporu ve dava dışı işveren … kayıtları ile uyumlu olup, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları ek raporda karşılanmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 4.145,02 TL’den peşin alınan 1.037,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 3.108,02 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.06.02.2023