Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/611 E. 2022/1487 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/611
KARAR NO : 2022/1487

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.11.2019
NUMARASI : 2019/513 E. – 2019/787 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 08.03.2019
KARAR TARİHİ : 20.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.10.2022

İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.11.2019 tarih 2019/513 E. – 2019/787 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkiline ait, davalı şirket tarafından kasko sigortası ile sigortalanan ve dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 31.08.2018 tarihinde tek taraflı trafik kazası neticesinde hasarlandığını, aracın hasar giderim bedeli için KDV dahil 14.903,40 TL tutarında fatura düzenlendiğini, …’den atanan … Şti. tarafından düzenlenen kasko ekspertiz raporunda 12.130,00 TL yedek parça ve 3.170,00 TL işçilik olmak üzere toplam 18.073,00 TL hasar tespit edildiğini, davalı sigorta şirketi tarafından müvekkiline 11.000,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin bakiye 7.073,00 TL alacağının bulunduğunu, davalı aleyhinde İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2018/15968 E. sayılı dosyasında takip başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, arabuluculuk dava şartı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, dava dilekçesi ekinde her ne kadar arabuluculuk uyuşmazlık son tutanağı yer almaktaysa da; müvekkili şirkete arabuluculuğa davet mektubu/bilgisi ulaşmadığını, son tutanakta müvekkili şirkete usulüne uygun mail atıldığı ve telefonla görüşüldüğü belirtilmişse de, müvekkili şirketin kayıtlı elektronik adresine iletilmiş bir mailin bulunmadığını, müvekkili şirket ile yapılan bir telefon görüşmesinin de bulunmadığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, gerçek hasar bedeli olan 11.000,00 TL’nin müvekkili şirketçe davacı tarafa ödendiğini ve kasko poliçesi kapsamında müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun kalmadığını, davacının ihtiyari olarak kendi isteğiyle yaptırdığı ekspertiz masrafının müvekkilinden istenemeyeceğini, kaza ile ilgili olmayan hasarların da bedele dahil edildiğini, müvekkilinin arabuluculuk yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu trafik kazasının oluşumunda dava dışı sürücü … idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı yoldan çıkma şeklinde kazaya karıştığı ve bu kaza sonucu aracın hasar gördüğü, araçta KDV dahil 18.054,00 TL tutarında hasar meydana geldiği, davalı sigorta şirketi tarafından 11.000,00 TL’nin davacıya ödendiği, davalı sigorta şirketince kasko poliçesi kapsamında ödenmemiş hasar miktarının KDV dahil 7.054,00 TL olduğu, davacının davalı şirketten İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2018/15968 Esas sayılı takip dosyasından 18.12.2018 takip tarihi itibariyle 7.054,00 TL asıl alacak + 237,42 TL faiz olmak üzere toplam 7.291,42 TL alacaklı olduğu, bu alacak miktarına 270,81 TL’lik ekspertiz masrafının geçerli sayılması halinde tutarın 7.562,23 TL olacağına dair bilirkişi raporu hükme esas alınarak; davanın kısmen kabulü ile İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2018/15968 Esas sayılı dosyasındaki itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak 7.054,00 TL, işlemiş faiz 237,42 TL, ekspertiz ücreti 270,81 TL olmak üzere toplam 7.562,23 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %19,50 oranında avans faizi uygulanmasına, asıl alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, davalı tarafın arabuluculuk toplantısından haberdar edilmesine karşın mazeretsiz olarak toplantıya katılmadığını, HUAK 11. Maddesi gereğince davalı yararına vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek kararın bu yönden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, arabuluculuk dava şartının usulüne uygun şekilde yerine getirilmediğini, arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde, herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkiline usulüne uygun davetiye gönderilmediğini, son tutanakta müvekkili şirkete usulüne uygun mail atıldığı ve telefonla görüşüldüğü belirtilmişse de, şirketin kayıtlı elektronik adresine iletilmiş bir mailin mevcut olmadığını, yapılan bir telefon görüşmesinin de bulunmadığını, davanın arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının yaptığı başvuru sonucunda müvekkili şirketçe ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, yapılan ekspertiz incelemesi sonucunda ekspertiz tarafından tespit edilen onarım için dava dışı … ile görüşüldüğünü ve aracın 11.000,00 TL + KDV olarak onarılacağının taahhüt edildiğini, davacı tarafından müvekkili şirkete fatura sunulmadığından KDV ödemesi yapılmadığını, yalnızca onarım bedeli olan 11.000,00 TL’nin davacıya ödendiğini, kasko poliçesi kapsamında müvekkili şirketin hiçbir sorumluluğunun kalmadığını, buna rağmen davacı tarafça bu davanın açılmasının kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından fahiş fiyatlar veren yerlerden, yüksek meblağlara onarım yapılmakla davacının müvekkilini zarara uğratma çabası içerisinde olduğunu, davacının yaptırdığı ekspertiz raporu ile sunmuş olduğu faturalar incelendiğinde, kaza ile alakası olmayan ve bu nedenle poliçe kapsamı dışında kalan hasarların da onarımının yaptırıldığı ve bunların müvekkili şirkete fatura edilmeye çalışıldığını, davacı dava şartı olan usulüne uygun arabuluculuk süreci geçirmeksizin işbu davayı açtığından, müvekkilinin de arabuluculuk görüşmesine usulüne uygun davet edilemediğinden davanın usulden reddi gerekirken arabuluculuk masrafının da müvekkili aleyhine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davaya konu araç ticari bir araç olmamakla ticari faiz talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının ekspertiz ücretini talep edebilmesinin de mümkün olmadığını, müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, rent a car olarak kullanılan aracın trafik kazasında hasarlanması nedeniyle kasko sigortası kapsamında hasar giderim bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2018/15968 E. sayılı dosyasının incelenmesinde, davacı tarafından davalı aleyhine 7.726,60 TL asıl alacak ve ferileri ile birlikte toplam 7.726,60 TL’nin tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, borcun sebebinin “07.09.2018 tarihli hasar tazminatı 7.073,00 TL, 30.11.2018 tarihli -diğer- 270,81 TL olarak gösterildiği, davalının itirazı üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-7 maddesinde “Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği’nin 24/3. maddesinde ise “Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya adliye arabuluculuk bürosu tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya tarafları ve varsa avukatlarını birlikte davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar. Arabulucu taraflara ulaşamaması hâlinde, ulaşmak için hangi yolları denediğini ve hangi sebeplerle ulaşamadığını son tutanakta belirtir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Görüldüğü üzere mevzuatta davet mektubunun gönderimi için bir usul şartı yoktur. Kargo, alma haberli posta, adi posta, kayıtlı elektronik posta, elektronik posta, SMS, telefon, görüntülü görüşme gibi yöntemlerin biri ya da birkaçı tercih edilebilir. Somut olayda arabulucu tarafından arabuluculuk son tutanağında davalıya elektronik posta ve telefon yoluyla ulaşıldığını belirtmiş olup, arabuluculuk dava şartının usulüne uygun olarak yerine getirildiği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, dava konusu trafik kazasının oluşumunda dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın tek taraflı yoldan çıkma şeklinde kazaya sebebiyet vermiş olmakla tam kusurlu olduğu, kaza nedeniyle araçta KDV dahil 18.054,00 TL’lik hasar meydana geldiği ve davalı sigorta şirketi tarafından 11.000,00 TL’nin davacıya ödenmiş olduğu dikkate alındığında, davacının bakiye KDV dahil 7.054,00 TL alacağının bulunduğu, takip tarihi itibariyle 7.054,00 TL asıl alacak + 237,42 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.291,42 TL alacaklı olduğu, 270,81 TL’lik ekspertiz masrafının geçerli sayılması halinde toplam alacak tutarının 7.562,23 TL olacağı yönünde görüş bildirilmiş olup, mahkemece bu rapor benimsenerek hüküm kurulmuştur. Alınan rapor Yargıtay içtihatlarına uygun, ekspertiz raporu ve dosya kapsamıyla uyumlu, denetime elverişli ve bilimsel olup hasarın belirlenmesine ilişkin istinaf itirazları haklı bulunmamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigorta sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Bu tür sözleşmeler, Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi hükmü uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, mutlak ticari işlerden olduğuna ve ticari nitelikte faiz istenebileceğine göre, mahkemece avans faizine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Mahkemece Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11-13. ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi ve ekspertiz ücretinin yargılama gideri olarak hüküm altına alınması yerinde olup, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir.
6325 Sayılı HUAK 18/A-11 maddesinde “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez.” şeklinde düzenleme bulunmakta olup, davalı arabuluculuk toplantısına katılmadığından, davada kısmen haklı olsa bile davalı yararına vekalet ücretine hükmolunamayacaktır. Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf sebebi yerindedir.
Davalının icra inkar tazminatına yönelik istinaf itirazının incelenmesinde ise; icra inkar tazminatına hükmedilmesi için alacağın belli ve belirlenebilir olması gerekmektedir. Davaya konu trafik kazasında tazminat miktarının tespiti yargılamayı gerektirip bilirkişi raporu ile belirlendiğinden, ilk derece mahkemece davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmemesi gerekirken, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetli olmadığından, davalının bu yöndeki istinaf itirazı haklı bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin vekalet ücretine, davalı vekilinin ise icra inkar tazminatına yönelik istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27.11.2019 tarih 2019/513 Esas 2019/787 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2018/15968 Esas sayılı dosyasındaki itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin asıl alacak 7.054,00 TL, işlemiş faiz 237,42 TL ve ekspertiz ücreti 270,81 TL olmak üzere toplam 7.562,23 TL üzerinden TAKİBİN DEVAMINA, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
Asıl alacağa takip tarihinden itibaren %19,50 oranında avans faizi uygulanmasına,
Davacının icra inkar tazminatı isteminin, alacağın likit ve belirlenebilir olmaması nedeniyle REDDİNE,
Koşulları bulunmadığından davalı tarafın kötüniyet tazminat talebinin REDDİNE,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 516,58 TL nispi ilam harcından, peşin alınan 93,95 TL nispi harcın mahsubu ile kalan 422,63 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından sarf edilen 1.028,95 TL yargılama giderinin davanın kabul-red oranına göre 1.007,06 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
Davacının kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre davanın kabul oranına göre takdir ve tayin edilen 7.562,23 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6325 Sayılı HUAK 18/A-11 maddesi gereğince reddedilen kısım yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
1.320,00 TL arabulucuk ücretinin davalıdan 6183 sayılı kanun hükümleri kapsamında tahsiline,
Davacının yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmının, karar kesinleştiğinde resen iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafların ödedikleri istinaf karar harçlarının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 30,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 178,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.