Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/591 E. 2023/8 K. 04.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/591
KARAR NO : 2023/8

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31.12.2019
NUMARASI : 2018/53 E. – 2019/1343 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.01.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 31.12.2019 tarih 2018/53 E. – 2019/1343 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili …’e ait ve kaza günü …’nin kullandığı … plakalı aracın, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı araç ile 20.02.2017 tarihinde karışmış olduğu kaza sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazada tamamen davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu, davalı tarafa ait … plakalı araca %100 oranında kusur izafe edildiği, müvekkilinin aracında meydana gelen hasarın tespit edilebilmesi için İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/71 D.İŞ sayılı dosyası ile tespit yapıldığı, bilirkişi tarafından sunulan raporda araçtaki hasarın 19.100,38 TL olarak tespit edildiği, müvekkili tarafından kaza tarihi itibariyle … plakalı aracın poliçe numarası ile ZMMS sigortacısı olan … Sigorta A.Ş’ye 15.06.2017 tarihinde başvuruda bulunulduğu, davalı tarafça hasar dosyası açıldığı, ancak müvekkilinin zararının karşılanmadığı, bu nedenle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 12.000,00 TL maddi zararın davalı şirkete başvuru tarihi olan 20.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, 1.500,00 TL değer kaybı zararının davalı şirkete başvuru tarihi olan 20.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, HMK 323.maddesi kapsamında İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2017/71 D.İş sayılı dosyası için sarf edilmiş olan 703,00 TL masraf toplamının dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin de davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 25.11.2019 tarihli sunmuş olduğu bedel arttırım dilekçesi ile hasar bedeline yönelik kısmı 12.000,00 TL’den 14.245,90 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, davacı tarafın usulüne uygun olarak davalı sigorta şirketine başvurmadan iş bu davayı açtıkları, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kusur durumunun tespiti için ATK’dan kusur raporu alınmasını talep ettikleri, müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu olduğu, bu nedenle açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi rapor ve ek raporları ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta KDV dahil toplam 17.807,38 TL’lik hasar meydana geldiği, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde %80 oranındaki kusuru dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin hasarın (17.807,38 x %80=) 14.245,90 TL’sinden sorumlu olduğu, yine aynı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek raporda tespit edildiği üzere 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları Ek-1’de belirtilen kriterler dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta 655,40 TL’lik değer kaybı meydana geldiği, davalı sigortalı araç sürücüsünün %80 oranındaki kusurlu olduğu, 2918 Sayılı KTK’nun 99/1 maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.b.maddesi uyarınca rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup, bu süre içerisinde tazminatın ödenmemesi halinde sigorta şirketi yönünden temerrütün gerçekleştiği, somut olayda davacı tarafça davalı sigorta şirketine 19.06.2017 tarihinde müracaat edildiği, bu tarihin 8 iş gününün ilavesiyle davalı sigorta şirketinin 30.06.2017 tarihi itibari ile temerrüde düştüğü, ancak davacı vekili tarafından ıslah dilekçesinde arttırılan değer için işlemiş faiz talep edilmediği için sadece dava dilekçesinde talep edilen 12.000,00 TL’lik hasar tutarı ve yine dava dilekçesinde talep edilen değer kaybına ilişkin tazminatın kabul edilen kısmı olan 524,32 TL”nin toplamı olan 12.524,32 TL’sine temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği anlaşılmakla, davalı sigorta şirketinin araçtaki değer kaybına ilişkin tazminatın (655,40 TL x %80=) 524,32 TL’lik kısmından sorumlu olduğundan davanın kısmen kabulüne, 14.245,90 TL araçtaki hasar bedeli, 524,32 TL araçtaki değer kaybı olmak üzere toplam 14.770,22 TL maddi tazminatın (12.524,32 TL’sine 30.06.2017 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmek kaydıyla) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, mahkemece kabul edilen kusur durumuna itiraz ettiklerini, detaylı inceleme yapılmayıp keşif hususunun değerlendirilmediğini, dosyada alınan raporlar arasında çelişki bulunduğunu, çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınması gerektiği halde alınmadığını, değişik iş dosyasındaki hasarlı parçalar yönünden alınan raporla dosyada alınan raporun farklı olduğunu, bilirkişilerce değerlendirilmediğini, yine bilirkişi raporunda belirlenen aracın piyasa rayicinin yerinde olmadığını, alınan raporda hasar miktarının fahiş hesaplandığını, hasar miktarı doğrultusunda aracın pert-total durumuna tabi olup olmadığının irdelenmediğini, dosyanın İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek yeniden rapor alınmasına karar verilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 20.02.2017 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta oluştuğu iddia olunan değer kaybı ve hasar bedeline ilişkin maddi tazminatın karşı araç ZMMS poliçesini düzenleyen davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosya içerisinde bulunan Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 29.12.2017 tarihinde dava konusu tazminat istemine yönelik olarak bilirkişi incelemesi yaptırılması amacıyla başvurana süre vermesine karşın ücretin yatırılmayarak herhangi bir mazeret sunulmadan verilen sürenin kesin ve ihtaratlı olduğundan bahisle istemin usulden reddine karar verilmiş olduğu anlaşılmıştır.
İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/71 D.İş dosyasının incelenmesinde davacı tarafından vaki talep üzerine Mahkemece 05.05.2017 tarihinde tespit kararı verildiği, otomotiv bilirkişisi tarafından tanzim edilen 11.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda yedek parça ve işçilikler toplamı olan (10.511,00+5.680,00) 16.191,00 TL’sinin %18 KDV ilavesi ile toplam 19.105,38 TL hasar meydana geldiğinin rapor edildiği görülmüştür.
İDM’ce taraf delilleri toplanılmak suretiyle bilirkişi incelemeleri yaptırıldığı, Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nin 02.11.2018 tarihli raporunda dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davacı tarafa ait araç sürücüsünün %75 ve davalı sigortalı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta KDV dahil toplam 19.105,34 TL’lik hasar meydana geldiği ve 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları Ek’inde belirtilen Değer Kaybı Hesaplaması dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde dava konusu araçta 1.500,00 TL değer kaybı meydana geldiğinin rapor edildiği, bilahare talimat mahkemesi kanalıyla aldırılan İTÜ’den oluşan 3 kişilik makina mühendisinden alınan 15.11.2019 tarihli heyet raporunda her ne kadar Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davalı taraf sürücüsünün %25, davacı taraf sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş ve yine Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarında da davalı sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu kayıtlara geçmiş ise de her iki rapor arasında açık fark olması nedeninin kavşağın farklı şekilde değerlendirilmesinden kaynaklandığı,Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen raporun kazanın oluşuna uygun olmadığı sonucuna varıldığı, KTK’nun kavşaklarda geçiş ile ilgili 57.maddesinin 5 nolu bendi gereğince tali yoldan anayola çıkan sürücülerin anayoldan gelen araçlara ilk geçiş hakkını vermelerinin gerektiği, buna göre davacı aracının olay sırasında anayolu takiben seyretmekte olduğundan tali yoldan gelerek kavşağa yaklaşırken hızını azaltmayan ve anayolda seyreden aracın yan tarafına çarpan sigortalı aracın sürücüsünün olayda asli kusurlu ve %80 oranında kusurlu olduğu, davacı tarafa ait araç sürücüsünün ise kendi yönetimindeki otomobil ile seyri sırasında kavşağa yaklaşırken tedbirli davranıp görüşünün açık olmasına rağmen tali yoldan gelen ve duramayacak kadar yaklaşmış olan aracı fark ederek kazayı önleyici tedbir alamadığından dolayı olayda %20 oranında tali kusurlu olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiş, yine aynı bilirkişi heyetinden aldırılan ek raporda dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta KDV dahil toplam 17.807,38 TL’lik hasar meydana geldiği, sigortalı araç sürücüsünün dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde %80 oranındaki kusuru dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin hasarın (17.807,38 x %80=) 14.245,90 TL’sinden sorumlu olduğu, yine aynı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek raporda tespit edildiği üzere 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartları Ek-1’de belirtilen kriterler dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta 655,40 TL’lik değer kaybı meydana geldiği, davalı sigortalı araç sürücüsünün %80 oranındaki kusuru dikkate alındığında davalı sigorta şirketinin araçtaki değer kaybına ilişkin tazminatın (655,40 TL x %80=) 524,32 TL’lik kısmından sorumlu olduğu değerlendirilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Her ne kadar istinaf eden tarafça dosyada alınan raporlar arasında çelişki bulunduğu, çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınması gerektiği istinaf nedeni olarak ileri sürülmüş ise de, kazanın meydana geldiği yerde kavşakta yollardan birinin üstün olduğunu gösteren trafik işaretinin bulunmadığı, bu nedenle ATK tarafından yolların eş değer olduğu kabul edilerek KTK’nun kavşaklarda geçiş ile ilgili 57.maddesinin c bendi dikkate alınarak olayın değerlendirildiği, Sigorta Tahkim Kurulu’na verilen raporda ve Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi kayıtlarındaki değerlendirmede ise davacı aracının seyrettiği yolun anayol, davalı aracının geliş yolunun tali yol olduğunun kabul edildiği, olay yerindeki yol isimlerinden davacı aracının seyrettiği yolun cadde, diğer aracın geliş yolunun sokak olduğu belirtildiği, dosya içerisindeki olay yeri fotoğraflar incelendiğinde fiziki olarak cadde olarak isimlendirilen davacı aracının seyir yolunun anayol niteliğinde olduğunun görüldüğü, bu hususun olaydan sonra tanzim edilen kaza tespit tutanağı ile de sabit olduğu değerlendirilmekle davalı tarafın kusura ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir.
Yine değişik iş dosyasındaki hasarlı parçalar yönünden alınan raporla dosyada alınan raporun farklı olduğunu, bilirkişilerce değerlendirilmediği ileri sürülmüş ise de, dava konusu aracın sağ ön kapısı, sağ ön çamurluk değişimi ve marşbiyel onarımını içerir hasar tespitlerinin birbiriyle uyumlu olduğu görülmüş, bu itibarla davalı tarafın hasarlı parçaların farklı olduğuna ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir.
Her ne kadar istinaf eden tarafça aracın piyasa rayicinin bilirkişilerce doğru yapılmadığı ileri sürülmüş ise de, ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi’nin raporunda aracın kaza tarihindeki ikinci el değerinin 40.000,00 TL, aracın kaza sonrasındaki ikinci el piyasa değerinin 38.500,00 TL olarak belirlenmesi sebebiyle değer kaybının 1.500,00 TL olduğu rapor edilmiş, İDM’ce davaya esas alınan İTÜ öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyet raporunda ise belirlenen değer kaybı zararının 655,40 TL olarak hesaplanarak işbu bedelden kusur oranında indirim yapılmak suretiyle kısmi kabul kararı verildiği, istinafa gelenin sıfatına nazaran değer kaybı yönünden mevcut durum kaldırma nedeni yapılmamıştır.
Davalı tarafın pert-total değerlendirmesi yönünden istinaf isteminin incelenmesinde; araç hasar bedelinin araç rayicini % 50’si aştığı durumlarda aracın tamirinin ekonomik olmayacağı, bilirkişi tarafından aracın pert-total işlemi yapıldığı takdirde sovtaj bedelinin raporda belirtilmediği, dava konusu aracın model ve markası dikkate alındığında araçta 10.511,00 TL yedek parça ile 4.450,00 TL işçilik bedeli olmak üzere 15.091,00 TL hasar bedelinin 2.716,38 TL KDV bedelinin ilavesi ile toplam 17.807,38 TL hasar bedelinin gerçekleştiği, dosyada alınan ATK raporunda aracın kaza tarihindeki ikinci el piyasa değerinin 40.000,00 TL olarak belirtildiği nazara alındığında araç yönünden sovtaj bedelinin esas alınamayacağı değerlendirilmekle davalı tarafın istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.008,95 TL harçtan peşin alınan 243,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 765,65 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 04.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.