Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/561 E. 2021/1599 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2020/561
KARAR NO : 2021/1599

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/12/2019
NUMARASI : 2018/273 Esas 2019/805 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 24.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.12.2021

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.12.2019 tarih 2018/273 Esas 2019/805 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ile davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 22.11.2015 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan ve davalı …’un sürücüsü ve işleteni olduğu … plakalı aracın müvekkillerinin 2009 doğumlu kızları olan …’e çarparak vefat etmesine neden olduğunu, Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1432 E. sayılı dosyasında davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olarak kabul edilerek taksirle ölüme neden olma suçundan cezalandırılmasına karar verildiğini, davacıların çocuklarının vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kaldıklarını, yapılan başvuru sonucu davalı sigorta şirketi tarafından müvekkillerine 89.239,44 TL ödendiğini, ancak bu tazminatın yetersiz olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 10.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; davacı … yönünden maddi tazminat talebini 37.300,91 TL’ye, davacı … yönünden 41.166,07 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı … Sig. A.Ş. vekili, dava konusu aracın 31.12.2014 – 2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere, ZMMS poliçesi ile dava dışı … A.Ş. adına, ölüm halinde şahıs başına 290.000,00 TL azami sorumluluk hadleri ile sigortalandığını, davacıların yaptığı başvuru sonucu açılan hasar dosyasında yapılan hesaplama ile 03.07.2017 tarihinde toplam 89.239,44 TL tazminatın ödendiğini, müvekkilinin başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, sorumluluk söz konusu olsa bile sürücünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur durumunun mahkemece tespit edilmesi, yapılan ödemenin güncellenerek mahsubu gerektiğini, anne ve babaya ayrılabilecek destek payın en fazla %10 olacağını, anne ve babanın sosyal güvencelerinin, çocuklarının sayısının araştırılması, hesabın asgari ücret düzeyinde yapılması gerektiğini, kaza tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, kusur yönünden düzenlenen bilirkişi raporunda, ceza dosyasında alınan 08.04.2016 tarihli bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 10.04.2017 tarihli raporlarında olduğu gibi, kırmızı ışık ihlalinin davalı sürücü tarafından mı yoksa mütevefa … tarafından mı ihlal edildiği konusunun açık olmadığı, iki seçenekli değerlendirme yapılmasının uygun olduğu belirtilerek kusur dağılımı yapılmış ise de, 27.09.2018 tarihinde kesinleşen ceza mahkemesi kararında tarafsız görgü tanığı …’ın sanığın kırmızı ışıkta geçtiği ve kazanın meydana geldiği yönündeki beyanının dosya kapsamı ile uyumlu olduğu ve dosyadaki deliller ile örtüştüğü, bu nedenle sanığın kendisini cezadan kurtarmaya yönelik yeşil ışıkta geçtiği yönündeki savunmasına itibar edilemeyeceği, sanığın kırmızı ışıkta geçtiği kabul edilerek sanığın mahkumiyetine karar verildiği, davalı …’un kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, aktüerya bilirkişi raporu doğrultusunda, anne … için 49.095,58 TL, baba … için 40.143,86 TL olmak üzere toplam 89.239,44 TL ödemenin davacıların destekten yoksun kalma tazminatını karşılamadığı, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin güncellenmesi ve yetiştirme gideri ile birlikte mahsubu ile, davacı anne … için 39.988,14 TL, baba … için 36.558,52 TL bakiye destek zararının bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davacı … için 39.988,14 TL, … için 36.558,52 TL olmak üzere toplam 76.546,66 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı …’tan 22.11.2015 kaza tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş.’den 03.07.2017 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili ile davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, bilirkişi kök ve ek raporunda ısrarla, asgari ücret üzerinden hesaplama yapıldığını, Yargıtay İçtihatlarının değerlendirilmediğini, müteveffanın aylık ortalama kazancının hesabında İzmir’de yaşayan kişilerin gelirlerinin ortalamasının dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporlarında müteveffanın bilinmeyen döneminin başlangıcının Aralık 2018 dönemi olduğunun tespit edildiğini, ancak TÜİK raporlarına göre terditli bir rapor tanzim edilmesi gerektiğini, söz konusu döneme en yakın istatistik veri olan 2017 yılı verilerinin hesaplamada esas alınması gerektiğini, davalı sigorta şirketi yönünden faiz başlangıç tarihi olarak belirlenen 03.07.2017 tarihinin sigorta şirketinin müvekkillerine kısmi ödeme yaptığı tarih olduğunu, oysa başvuru tarihinin 28.12.2015 olduğunu, bu tarihten itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sig. A.Ş. vekili, müvekkili şirket tarafından 03.07.2017 tarihinde davacı baba … için 40.143,86 TL, davacı anne … için 49.095,58 TL ödeme yapılarak davacıların poliçe teminatı kapsamında tüm zararı karşılandığını, mahkemece kusur oranları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu, kaza anında hangi tarafın kırmızı ışık ihlali yaparak geçiş yaptığının kesin olarak belirlenemediğini, ihtimalli kusur raporlarına ilişkin çelişki giderilmeden davalı sigortalı araç sürücüsünün doğrudan asli ve tam kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, ek rapor tarihi itibariyle 2019 asgari ücret esas alınarak bir güncelleme yapıldığında yetiştirme giderinin de yeni asgari ücret esas alınarak bir güncelleme yapıldığında yetiştirme giderinin de yeni asgari ücret esas alınarak artırılması gerekmekte iken sadece baba … için hesaplanan tazminattan indirilen %5 oranında yetiştirme giderinin hatalı hesaplandığını, mahkemece 03.07.2017 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Ceza Mahkemesi kararlarının Hukuk Mahkemesine etkisi, TBK’nın 74. maddesinde düzenlenmiş olup Hukuk Hâkimi Ceza Mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında esas bakımından ilke olarak bağımsız kılınmıştır. TBK’nın 74.maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir” Bu açık hüküm karşısında, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların Hukuk Hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak Ceza Mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun Hukuk Mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından Ceza Hâkiminin Hukuk Hâkiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. O halde bir Ceza Mahkemesinin uyuşmazlık konusu olayın tespitine; diğer bir söyleyişle maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki Hukuk Mahkemesinde de kesin delil oluşturacağı açıktır (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.).
Somut olayda dava konusu trafik kazasına ilişkin 22.11.2015 tarihli trafik kazası tespit tutanağında; kazanın meskun mahal içinde, trafik ışıklı yaya geçidinde meydana geldiği, saat 19:30 sıralarında davalı sürücü …’un sevk ve idaresindeki …plakalı aracı ile Anadolu caddesi üzerinde sol şeridini takiben İzmir istikametinden Çiğli istikametine yeşil ışıkta seyir halinde iken aracının sol ön far köşe kısımları ile yaya geçidinden kırmızı ışıkta karşıdan karşıya aracın gidişine göre yolun sol tarafından sağ tarafına geçmekte olan davacıların kızı …’e çarpması sonucu maddi hasarlı ve yaralamalı trafik kazasının meydana geldiğinin sürücünün beyanı ve kaza mahallinde yapılan incelemelerden anlaşıldığı, kazanın oluşunda yaya …’ın KTK’nın 68/1.b maddesi gereğince asli kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise KTK’nın 52/1.a maddesi gereğince tali kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Karşıyaka 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/1432 E. 2017/475 K. sayılı dosyasında taksirle ölüme neden olma suçundan yapılan yargılama sırasında mahallinde yapılan keşif sonucu düzenlenen 08.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda, sürücü ve tanık beyanları ile dosya kapsamından yayanın ve aracın hangi ışıkta geçtikleri hususunda çelişki bulunduğundan alternatifli kusur tespiti yapıldığı, yayanın kırmızı ışıkta geçtiğinin kabulü halinde yaya …’ın KTK’nın 47/B maddesi gereğince asli kusurlu, davalı sürücünün KTK’nın 52/A maddesi gereğince tali kusurlu olduğu, davalı sürücünün kırmızı ışıkta geçtiğinin kabulü halinde ise, davalı sürücünün KTK’nın 47/B maddesi gereğince asli ve tam kusurlu, yaya …’ın ise kusurunun bulunmadığı görüşü bildirilmiştir. Yine ceza dosyası kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 10.04.2017 tarihli raporunda, kaza sırasında trafik ışıklarının ne şekilde yandığı hususunda kesin kanaate varılamadığından yine aynı doğrultuda alternatifli kusur tespiti yapıldığı; ceza mahkemesince, mobese kayıtlarından net bir sonuca ulaşılamadığı, kazanın görgü tanığı …’ın beyanına göre kazanın davalı sürücü …’un kırmızı ışıkta geçtiği sırada meydana geldiği, kazanın gerçekleşmesinde sanık (eldeki davada davalı sürücü) …’un tam kusurlu olduğu kabul edilerek, sanığın mahkumiyetine karar verildiği; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14. Ceza Dairesi’nin 2017/2226 E. 2018/1840 K. sayılı ilamı ile sanık müdafiinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi ile kararın kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince alınan kusur tespitine ilişkin 11.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda da, davacı ve davalı tanıklarının çelişkili beyanları, mobese kayıtlarından net bir sonuca ulaşılamaması, kaza tespit tutanağının kazadan sonra olay yerine gelen trafik polislerince sürücünün beyanlarına göre düzenlenmesi nedeniyle kaza esnasında sürücünün ve yayanın hangi ışıkta geçtiği yönünde net ve somut bir veriye ulaşılamadığından, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporu ve Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporundaki tespitler doğrultusunda müteveffa yayanın kırmızı ışıkta geçtiğinin kabulü halinde %75, davalı sürücünün %25 oranında kusurlu oldukları, sürücünün kırmızı ışıkta geçtiğinin kabulü halinde ise davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu görüşü bildirilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere hukuk hakimi kesinleşmiş ceza mahkemesi kararındaki kusur ve derecesiyle bağlı değilse de, ceza mahkemesince belirlenen maddi vakıalarla bağlıdır. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusu esastan reddedilerek kesinleşen ceza mahkemesi kararında davalı sürücünün kırmızı ışıkta geçtiği hususu kabul edilmiş olmakla, artık bu maddi vakıa kesinleşmiş bulunduğundan, olayın gerçekleşmesinde davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğunun kabulünün yerinde olduğu, davalı şirket vekilinin kusur oranına ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
Yargıtay 17 Hukuk Dairesi’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere 6 yaşında olan desteğin ölümü sebebiyle, annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin %5’i oranında; annenin çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının tespiti halinde ise, sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 17. H.D’nin 02.03.2020 tarih 2019/2559 E 2020/2414 K). Mahkemece davacı annenin çalışmadığı anlaşılmakla, davacı baba yönünden asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme gideri mahsup edilerek hesaplama yapılan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması isabetlidir. Davalı şirket vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Yerleşik Yargıtay içtihatları doğrultusunda, davacıların kızları küçük … yönünden destekten yoksun kalma tazminatının hesabında asgari ücretin esas alınmasında isabetsizlik bulunmamasına, mahkemece hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunun denetime elverişli olmasına ve davacıların itirazlarının ek rapor ile karşılanmış olmasına göre, davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
2918 sayılı KTK’nın 98/1, 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigorta şirketinin tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Eldeki davada, davacılar vekili kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesini istemiş ise de; davadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığı gözetilerek temerrüt tarihi belirlenip temerrüd tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekmektedir. Dosyadaki belgelere göre davacıların davalı sigorta şirketine 28.12.2015 tarihinde başvuru yaptıkları, davalı sigorta şirketi tarafından 8 gün içinde ödeme yapmadığı, kısmi ödemenin 03.07.2017 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla; 8 günlük ödeme süresinin dolduğu 06.01.2016 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, kısmi ödeme tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi doğru değildir. Davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının yukarıda açıklanan şekilde kaldırılmasına, kaldırılan kısımlar dışında yasa gereği hükmün diğer kısımları aynen tekrar edilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.12.2019 tarih, 2018/273 Esas 2019/805 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜNE;
Davacı … için 39.988,14 TL, davacı … için 36.558,52 TL olmak üzere toplam 76.546,66 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalı …’tan 22.11.2015 kaza tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş.’den 06.01.2016 temerrüt tarihinden itibaren değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsil edilerek, davacılara ödenmesine,
Davacı … yönünden 1.177,93 TL, davacı … yönünden 742,39 TL olmak üzere toplam 1.920,32 TL fazlaya ilişkin istemin reddine,
Alınması gereken 5.228,90 TL harçtan, davacılar tarafından yatırılan 34,16 TL peşin harç ile 58,50 TL tamamlama harcı toplamı 92,66 TL harcın mahsubu ile, eksik 5.136,24 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından yatırılan 34,16 TL peşin harç ile 58,50 TL tamamlama harcı toplamı 92,66 TL harcın davalılardan tahsil edilerek davacılara verilmesine,
AAÜT uyarınca kabul edilen bedel üzerinden 8.770,13 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara, redde konu bedel üzerinden 1.920,32 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı sigorta şirketine verilmesine,
Davacılar tarafından sarf edilen ve peşin harç haricinde kalan 31,40 TL başvuru harcı, 9,20 TL vekalet harcı, 1,50 TL dosya gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 462,30 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 1.504,40 TL yargılama giderinden, davanın kabul/ret oranı nazara alınarak, takdiren 1.467,54 TL’lik kısmının davalılardan alınarak davacılara verilmesine, bakiye kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-Davacılar tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde davacılara iadesine,
5-Davalı … Sigorta A.Ş yönünden istinaf karar harcı olan 5.228,90 TL’den peşin alınan 262,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4.966,50 TL’nin davalı … Sigorta A.Ş’den tahsiline,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı, 118,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 267,10 TL istinaf yargılama giderinden istinaftaki haklılık durumuna göre hesap edilen taktiren 133,55 TL’sinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
7-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere birliğiyle karar verildi.24.12.2021