Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/542 E. 2022/1937 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/542
KARAR NO : 2022/1937

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.11.2019
NUMARASI: 2016/1478 E. – 2019/1090 K.
DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ : 29.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.12.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 19.11.2019 gün ve 2016/1478 E. – 2019/1090 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının davalı sigorta şirketinin acentesi olduğunu, davalının acentelik sözleşmesini haksız olarak feshettiğini, haksız fesih nedeniyle davacı acentenin maddi zarara uğradığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, sözleşmenin üretim düşüklüğü (verimsizlik) ve hasar/prim oranın yüksekliği gözetilerek haklı nedenle sürelere uyularak fesh edildiğini, davacı tarafa fesih tarihi itibariyle hak ettiği tüm komisyonlarının ödendiğini, fesihten sonra her hangi bir portföy devrinin olmadığını, fesih itibariyle bir çok poliçenin vadelerinin dolduğunu, yenileme yapılmadığını, davalının önemli bir menfaat elde etmediğini, beliretek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflarlar arasında belirsiz süreli olarak imzalanmış olan 01/07/2009 tarihli sözleşmenin fesih sebebinin haklı sebep olmadığı, davacı acentenin kusurunun bulunmadığı, tramer kayıtlarına göre davacının önemli kazanç kaybı yaşaması nedeniyle portföy kaybının oluşacağı, beş yıllık ortalamanın tazminat olarak hesaplanmasının yasal mevzuat ile uyumlu olduğu, belirtilerek; davacının davasının kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : davalı vekili, davanın ıspatlanmadığını, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, yasal sürelere uyulduğunu, davacı taraf aracılığı ile tanzim edilen sigorta poliçeleri ile ilgili olarak tahakkuk eden tüm acentelik komisyonlarının fesih tarihi itibariyle ödendiğini, poliçelerin tamamına yakınının vadesi sona erdiğini, denkleştirme tazminatı şartlarının gerçekleşmediğini, davalının farkllı şirketlerini acenteciliğin yapayp yapmadığının ararştırılmadığını, eksik inceleme yapıldığını, acentenin feshinden sonraki 1 yıl içinde sadece acentenin müşterilerinden ne kadar yenileme yapıldığı ve bunların branşının ne olduğunun araştırılması gerektiğini, portföy tazminatı hesabında, poliçe türlerinin önemli olduğunu, davacı acentenin aracılık ettiği poliçelerin trafik, kasko, konut, işyeri gibi kısa süreli poliçeler olduğunu, davacı acentenin portföyündeki poliçeleri dava dışı başka sigorta şirketlerine kaydırmadığının tartışılmadığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, taraflar arasında düzenlenen sigorta acenteliği sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasına dayalı portföy tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Genel olarak portföy tazminatı, acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra, bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayretiyle yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanmaması nedeniyle uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 sayılı TTK’nın 122. maddesinde açıkça “denkleştirme istemi” olarak tanımlanan, doktrinde de “müşteri tazminatı”, “portföy tazminatı”, “portföy akçesi” olarak da ifade edilmektedir. Davacının sigorta acentesi olması sebebiyle öncelikle uygulanacak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23/16. maddesi hükmüne göre, sigorta acentesinin portföt tazminatı talep edebilmesi için; “sigorta acenteliği ilişkisinin sona ermesinden sonra sigortacının acentenin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi, hakkaniyetin tazminat verilmesini gerektirmesi, acentenin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmemiş olması yada kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olmaması” gerekir. Buna göre taraflardan birinin üç aylık ihbar süresine riayet ederek sözleşmeyi feshetmesi halinde acentenin denkleştirme tazminatı talep hakkı düşmez ancak sigortacı haklı nedenle sözleşmeyi feshetmiş ve haklı neden teşkil eden durum acentenin kusurundan kaynaklanmış ise, acentenin tazminat talep hakkı düşer. Acentelik sözleşmesinin feshi ve tazminat koşulları ile ilgili olarak 6207 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda ise, 121/1. maddesi ile “Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih olunabilir.” hükmü getirilmiş, 122. maddesinde ise; “sigortacının acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde etmesi, acentenin, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybetmesi ve somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, tazminat ödenmesinin hakkaniyete uygun düşmesi”, tazminat şartı olarak kabul edilmiş ve hükmedilecek tazminatın üst sınırı, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalaması olarak belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki acentecilik sözleşmesi davalı tarafından davacıya gönderilen ihtarnameyle verimsizlik ve hasar prim yüksekliği nedenine dayalı olarak tebliğ tarihinden itibaren 3 ayın sonunda tek taraflı feshedilmiştir. Dosyaya kazandırılan bilirkişi raporlarında, davacının talep edebileceği portföy tazminatı hesabı yapılmış ve bilirkişi raporuna itibar edilerek tazminatına hükmedilmiş ise de hesaplama yapılırken, davacı sigorta acentesinin faaliyet gösterdiği yerleşim merkezinde eşdeğer sigorta acenteleri göz önüne alınarak davalının sözleşmeyi feshinin haklı olup olmadığı, davacı acentenin, davalı adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, davalının acentenin portföyünden ne gibi önemli menfaatler elde edeceği ve hakkaniyet ilkesi gereği portföy tazminatı verilmesinin gerekip gerekmediği hususları tartışılmadığından hükme esas alınan bilirkişi raporu eksik incelemeye dayandığından karar vermeye elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından tarafların iddia, savunma ve delilleri kapsamında, dosyanın sigorta hesap uzmanından oluşacak bilirkişi kuruluna tevdi ile gerekiyorsa tarafların kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle, sözleşmenin feshinin haklı sebebe dayanıp dayanmadığı, davalı adına ne tür poliçeler düzenlediği, bu poliçelerin süreleri, acentenin aracılık ettiği müşteriler dolayısıyla davalının, acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da prim elde etmeye devam edip etmediği, etmiş ise bu sözleşmelerin sayısı, süresi ve sözleşmeler dolayısıyla elde edilen prim miktarına göre önemli menfaat sayılıp sayılmayacağının belirlenmesi ile tazminat talep edilip edilemeyeceği, denkleştirme tazminatı ödenmesinin adil bir sonuç olup olmayacağı, bu minvalde taraflar arasındaki acentelik sözleşmesinin süresi, acentenin gelir miktarı, acentenin tek firma-çok firma acentesi olup olmadığı, davacı acentenin portföyündeki poliçelerini acentelik sözleşmesinin son bulmasından önce başka sigorta şirketlerine kaydırıp kaydırmadığı gibi hususları içerecek şekilde bilirkişi kurulundan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu dosyaya kazandırılıp, oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.11.2019 tarih 2016/1478 E. – 2019/1090 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.