Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/523 E. 2023/454 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/523
KARAR NO : 2023/454

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.11.2019
NUMARASI : 2018/124 E. – 2019/182 K.
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Önlenmesi, Haksız Rekabet,
Ticaret Ünvanının Terkini
KARAR TARİHİ : 24.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.03.203
İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 13.11.2019 tarih 2018/124 E. – 2019/182 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili … A.Ş.’nin 1968 yılında kurulduğunu, Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kafkasya ve Orta Asya, Doğu ve Orta Avrupa’da büyük başarıları olan uluslararası bir yüklenici şirket olduğunu, dava dışı … A.Ş.’nin bir iştiraki olduğunu, müteahhitlikten süt üretimine, perakendecilikten uçak işletmeciliğine kadar çok farklı alanlarda faaliyet gösteren …’nun 40 şirket ve 12 iştirak ile faaliyetlerini sürdürdüğünü; “…” markasının müvekkilleri ve… içerisindeki çok sayıda şirket tarafından 1950’li yıllardan beri yoğun bir şekilde kullanılmakta olduğunu, “…” markasının tek başına veya bir takım yan unsurlarla birlikte Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde çok sayıda sınıfta, …’nun içerisinde yer alan çeşitli şirketler adına tescilli olduğunu, ayrıca WIPO aracılığıyla çok sayıda ülkede de tescil ettirildiğini, davalı şirketin müvekkiline ait tescilli markayı ticaret unvanında kullandığının tespit edilmesi üzerine davalı şirkete ve kurucusu olarak gösterilen …’a 11.01.2018 tarihli ihtarname gönderildiğini, pay devri yapılması nedeniyle davalı şirketin yeni ortakları olan … ve …’a 15.02.2018 tarihli ihtarname gönderildiğini, dava dışı … Holding tarafından, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına başvurularak, davalı şirketin ortakları …, … ve … hakkında, marka tecavüzü ve haksız rekabet suçlarından dolayı cezalandırılmaları talebi ile şikayet dilekçesi sunulduğunu, soruşturmanın devam ettiğini, …’un 22.02.2018 tarihli cevabi ihtarnamesinde davalı şirketin ticaret unvanının TTK hükümleri ve ticaret unvanları hakkında yönetmeliğe uygun olarak tescil edildiğini, davalı şirketin eğitim ve öğretim alanında faaliyet göstermesi sebebiyle … Holding’in faaliyetleri ile ilgilerinin bulunmadığını bildirdiğini, dava dışı … Holding tarafından İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/178 E. sayılı dosyasında davalı … Şti. aleyhine ticaret unvanına tecavüzün önlenmesi ve “…” ibaresinin ticaret unvanından terkini talepli dava açtığını, mahkemece görevli mahkemenin Fikri ve Sınat Haklar Mahkemesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiğini, … Holding’in davaya devam etmeme kararı aldığını, bu nedenle müvekkili şirketler tarafından eldeki davanın açıldığını, davalının “…” çekirdek unsurlu “…. Şirketi” şeklindeki ticaret unvanının
müvekkillerinden …. A.Ş.’nin tescilli ve TÜRKPATENT nezdinde tanınmış marka olarak korunan “…” markasını birebir ve çekirdek unsur olarak içermesi sebebiyle marka tecavüzü yarattığını iddia ederek; davalı şirketin “…
Şirketi” şeklindeki ticaret unvanı ve “…” ibareli markasal kullanımları neticesinde ortaya çıkan marka tecavüzü ve haksız rekabet durumunun tespitine, tespit edilecek marka tecavüzü haksız rekabet durumlarının önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının ticaret unvanının ve “…” ibaresinin tüketiciyi yanıltacak, sunulan hizmetler arasında ilişki kurulmasına neden olabilecek ve/veya haksız rekabet yaratacak suretteki kullanımının her türlü hizmetler ve mallar, ambalajlar, yayınlar, ilan, reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesi, basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dâhil olmak üzere internet üzerinde, Türkiye’de ve yurtdışında kullanılmasının önlenmesine, davalının
… Şirketi” ticaret unvanının ve “…” ibaresinin kullanıldığı ilan,
reklam, broşür, afiş ve sair her türlü tanıtım malzemesinin, basılı kâğıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrakın ve bu şekilde bastırılmış olan materyalin dahi bulundukları yerlerden toplanarak emin bir yerde muhafaza altına alınmasına, hüküm kesinleştiğinde imhasına, davalının ticaret unvanının, müvekkillerinin ticaret unvanına ve müvekkillerinin tescilli ve tanınmış “…” markası aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, … Odası nezdinde tescil edilen ticaret unvanından “…” ibaresinin silinmesine, www…com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesine, ilan yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, davacı şirketlerin organik şekilde bağlı oldukları dava dışı … A.Ş. tarafından İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/178 E. numaralı dosyasında 09.02.2018 tarihinde aynı konuda dava açıldığını, mahkemesince görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesi olduğu belirtilerek davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verildiğini, müvekkili şirket tarafından kararın istinaf edildiğini, tarafları ve konusu aynı olan ve halen devam eden bir yargılama süreci varken eldeki davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığını, kesin bir hüküm olmadan da yeni bir davanın açılamayacağını, müvekkili şirketin yetkili mercii olan … Müdürlüğü’nün tasdiki ile alınmış bir ticaret unvanını kullandığını, … Müdürlüğü’nde 25.08.2017 tarih ve … Numarası ile tescil edidiğini, 11.12.2017 tarih ve 9470 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ile ilanı yapıldığını, müvekkili şirket ortaklarının 2017/00051 sayılı ve 41. sınıfta başvurusu yapılan “…”, 2017/42208 sayılı “…” ile 2017/42207 sayılı “…” marka başvurularının sahibi konumunda olduklarını, müvekkili şirketin ticaret unvanının, marka başvurusunun kendisine sağladığı korumadan yararlandığını, ticaret unvanına bir tecavüzden bahsedebilmek için, işletmelerin iştigal konularının aynı veya benzer olması gerektiğini, davacı … A.Ş.’nin faaliyet konusunun inşaat, yapı, altyapı ve proje yürütme işleri olduğunu, bu şirketin tanınmış marka başvurusunun “İnşaat, Altyapı, Yapı, Proje Yürütme hizmetleri” piyasasında bilinirliğinin yeterli düzeye ulaştığı kanaati ile bu hizmet alanlarındaki tanınmışlığının kabul edildiğini, davacılardan … A.Ş.’nin T/03096 marka başvurusunda yer alan “…” logosunun da Türk Patent ve Marka Kurumunda korunan müvekkili şirket ortaklarına ait markaların hiçbirinde yer almadığını, müvekkilinin web sitesinde görülen ve logolarında yer alan şeklin davacı markalarında yer alan logodan farklı olduğunu, kavramsal açıdan davacı markaları ile müvekkili şirket ortaklarına ait markaların birbirinden şekil ve renkleri itibariyle farklı olduğunu, marka ihlali bulunmadığını, marka başvurularının devam ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının dayandığı kanıtların SMK 7/2.c bendindeki unsurları doğrulayıp doğrulamadığının tartışılması gerektiği, davalının sözcük markayı farklı bir sektörde kullanmakta olduğu, davalı şirketin 25.08.2017 tarihinde “… Şti” adıyla kurulduğu, seçilen kılavuz sözcüğün eğitim alanına ilişkin belirli bir derse gönderme yaptığı, davalının açtığı okullarında da “…” şeklinde markasal tabelalar kullandığı, davanın açıldığı tarih itibariyle tescilsiz olarak eğitim hizmetinin tanıtımı bakımından ayırt edici bir işaret olarak kullanıldığı, aynı zamanda davalının anılan okul isimlerini kendine özgü bir logo ile birleştirerek tescillediği ve kullandığı, logonun davacı sektörel tanınmış marka logosuyla benzerliğinin bulunmadığı, davacının SMK 7/2.c maddesine dayanırken, 30.12.2016 tarihli T03096 sayılı tanınmışlık tespiti kararından yola çıktığı, kararın ise, “…” sözcük ve şekil bileşimi markaya ilişkin olarak inşaat, yapı, altyapı, proje yürütme hizmetleri piyasasındaki tanınmışlık statüsüne ilişkin kabul edildiği, tanınmışlık kararının kapsamının sektörel sınırları çizili bir özellik arz ettiği, diğer davacının ise, bağlantılı bir vakıf tüzel kişiliği olduğu, İzmir 5. ATM’de davalı şirkete karşı açılmış olan marka ihlali ve tecavüzün önlenmesi davasının taraf farklılığı nedeniyle aynı konudaki davanın derdest esas olamayacağının değerlendirildiği, davalının okullarında “….” sözcüğünü tabela, tanıtım gereçleri üzerinde kullandığı, ancak tanınmışlık tespiti yapılan sözcük, logo bileşimi davacı markasına benzerlik bulunmadığı, logonun tipik özellikleri ve “…” harfine yapılan vurgunun, davalının kullanımlarında yer almadığı, aksine davalı tarafın marka kullanımının “…” sözcüğünün diğer ibarelerle birlikte eş düzeyde kullanım şeklinde olduğu, aynı zamanda yuvarlak bir çerçeve içinde okula ilişkin armoni içeren bir logo kullanıldığı, davalının kullanımının, davacının markalarının emtiasında yer almayan 41. sınıfa ilişkin olduğu, davalının Türk Patent ve Marka Kurumu’na 2017/00051 nolu marka başvurusunu yaptığı, davanın devamı sırasında markanın tescillendiği, 25.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda eğitim ve inşaat sektörlerinde teknik anlamda tecrübesi ve bilgisi bulunmayan marka uzmanı bilirkişinin, salt SMK 7/2.c şartlarının otomatik gerçekleştiği varsayımıyla görüş açıkladığı, davacının iştigal alanının, mühendislik, müşavirlik, yapı, inşaat, altyapı, köprü ve bunun gibi alanlarda olması gerçeğini tespit etmesine rağmen, davalının faaliyet gösterdiği eğitim sektörünün farklılığı üzerinde durmadığı, eğitim ve öğretim hizmetlerinde hiçbir faaliyeti olmadığı halde şirket olarak veya bağlantılı vakıf olarak fiilen faaliyet gösterenlere engel olmasının hukukça korunamayacağı, tek kişilik rapora itibar edilmediği, yeniden bu kez ticaret hukuku öğretim üyesi ve eğitim uzmanı bilirkişilerden 27.05.2019 tarihli raporun alındığı, her ne kadar davalı tarafın açtığı okulları “…”, “…” şeklinde isimlendirerek tanıtmasının tescilli ve tanınmış “…” esas unsurlu davacı markasının emeğinden haksız faydalanma olabileceği ve TTK 55/1.a.4 hükmünün gündeme gelebileceği rapor edilmişse de, bu tespiti doğrulayabilecek mal ve hizmet yakınlığından hiç söz edilmediği, nitekim böyle bir yakınlık veya ikame edilebilirliğin söz konusu olmadığı, tanınmış marka varsayımına dayanarak davalı ticaret unvanının terkin şartlarının bulunduğu, SMK 7/3.e maddesinin uygulanabileceği, mevcut ticaret unvan kullanımının ise hukuka aykırı nitelemeyeceği yönünde görüş bildirildiği, bilirkişinin yaptığı değerlendirmelerin “…” ibaresinin tanınmışlık ibaresinden yola çıkılarak yapıldığı, bu bilinmişliğin sektörel oluşu üzerinde durulmadığı, Yargıtay 11. HD ve Hukuk Genel Kurulu’nun “crocodile” kararının buna tipik bir örnek oluşturduğu, önceki tarihli markanın tescili dünyaca tanınmış, birçok ülkede tescilli, günlük hayatta sıkça kullanılan, 25. sınıfa giren, giyim eşyaları, aksesuar alanında kayıtlı ve korunan marka olduğu, sonraki markanın tamamen ilgisiz bir emtiada kavramsal çakışmaya rağmen tescilli kullanımın mümkün olduğu sonucuna varıldığı, somut olayda ise, davacı tarafın markasının sektörel anlamda tanınmış olduğu, her ne kadar davacının inşaat, yol, köprü gibi temel altyapı hizmetleri vermesinin dışında, başka sektörlere açılmasına ilişkin fiili bir engel bulunmasa da, eğitim sektöründe mevcut bir markasal faaliyetinin bulunmamış olması nedeniyle, salt seri marka yaratma hakkının saklı kalması adına davalı kullanımlarının haksız tecavüz olarak nitelenmesinin mümkün olmadığı, davacı vakfın okul olarak kullanılmak üzere bina yapmasının ve burs vermesinin 41. sınıfa girmediği, SMK 7/2-c ve 29. madde şartlarının bulunmadığı, öte yandan davalının yapmış olduğu marka başvurusunun sonuçlandığı, “…” markasının Türk Patent Kurumu’nda kaydedildiği, hukuki koruma altına girdiği, kullanılan markanın daha detaylı bir logo ile birleştirildiği, davalı tarafın 11.12.2017’de ilan edilen 25.08.2017’de ticaret sicile kaydedilen unvanının “…. Şti” olduğu, davalının markası bakımından dayandığı savunmalarının unvan bakımından kabul edilemeyeceği, davalı şirketin ticaret unvanında inşaat hizmetleri bilgisi verildiği için davalının bu unvanının terkine tabi olduğu, www…com alan adı yönünden davacı tarafın “…” ibaresi üzerindeki markasal ve ticaret unvanından gelen önceliğinin bulunduğu, davacı şirketin ise, salt eğitim hizmeti bakımından marka kullanma hakkı bulunduğu, ancak “…” esas unsurunun yanında okulu ifade eden sözcüğün bulunması karşısında sanal ortamda şirketlere ulaşmak isteyenlerin yanılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafın inşaat, yol, otoyol, altyapı yapımları alanında “…” markasını meşhur ettiği, 1997’den beri, www…com.tr alan adını da kullandığı, iki şirketin tanıtımlarında alan adına yer vermeleri halinde “…” esas unsuru bakımından doğan benzerliğin, karıştırmaya neden olabileceği, ancak her iki şirketin alan adlarının uzantılarının farklı olduğu, davacının com.tr iken, davalının koleji.com şeklinde olduğu, alan adlarının numerik karşılıkları nedeniyle adreste hata olmayacağı, davalının da ticaret unvanında “inşaat hizmeti” yer alması nedeniyle şirket olarak alan adını kullanması ve tahsisini sürdürmesinin davacının şirket unvanından gelen öncelik hakkını ihlal edilmesi sonucunu doğuracağı, davacının ticaret unvanından ve ilk alan adı tahsisinden gelen önceliğinin dikkate alınması ve böylece davalı unvanının terkini ile davalı alan adının erişime kapatılması gerektiği sonucuna varılmakla; davanın kısmen kabulüne, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, ortadan kaldırılması ve bağlı taleplerin reddine, davalı ticaret unvanından “…” ibaresinin terkinine, davalı adına tahsis edilmiş olan ….com alan adına erişimin önlenmesine, ilan isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, marka-patent vekili bilirkişi tarafından düzenlenen 25.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda … A.Ş.’nin T/03096 sayılı tanınmış “…” markasının sahibi olduğu, “…” ibaresinin gerek ticaret unvanı olarak gerekse marka olarak davacılar tarafından uzun yıllardır kullanılageldiği ve ibarenin belli bir ayırt ediciliğe ve tanımmışlığa ulaştığı, bu markanın tanınmışlığı nedeniyle seri marka kapsamında davacının farklı sektörlerde de faaliyet göstermesi mümkün olduğu için ortalama tüketicinin davalının kullanımını da davacının markalarından biri olarak algılayabileceği, SMK’nın 7/3 (d) maddesinde açıkça işaretin alan adı olarak kullanılmasının marka tecavüzü oluşturacağı ve bu durumun marka sahibi tarafından yasaklanabileceği davacıların www….com alan adlı internet sitesine erişimin engellenmesini isteme hakkına sahip olduğu, davalı şirketin “…” şeklindeki kullanımının davacıların marka hakkına tecavüz ettiği ve bu eylemlerin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu yönünde görüş bildirildiği; İlk derece mahkemesince marka uzmanı bilirkişilerden alınan 27.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda SMK madde 7/2 (c)’deki koşulların somut olayda var olduğu, bu bakımdan davacı şirketin tescilli tanınmış markasının esas unsuru olan “…” ibaresinin aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın marka sahibinin izni alınmadan davalı tarafından kullanılmasının marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği, davalı şirketin eğitim-öğretim hizmeti alanında “…” ibaresini markasında esas unsur olarak kullanmasının, tescilli ve tanınmış olan “…” esas unsurlu markanın sahibi olan davacı şirketin emeğinden haksız faydalanma olarak değerlendirilebileceği, davacı şirketin “…” markasının tanınmış marka olduğu dikkate alındığında, SMK m. 7/3 (e) çerçevesinde, davalı şirket unvanından “…” ibaresinin terkini şartlarının mevcut olduğu; davalı tarafından ticari amaçla kullanılan https//www…com adlı internet sitesinin marka hakkına tecavüz kapsamında erişime kapatılması şartlarının oluştuğu, müvekkilinin “…” markasının bir tanınmış marka olması nedeniyle, davalı tarafından aynı “…” ibaresinin kullanılması durumunda, SMK’nın 7. maddesinin 2. fıkrasının c bendinde belirtilen markanın itibarından haksız yarar elde edilmesi, markanın itibarına zarar verilmesi veya markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi koşullarının oluştuğunu ve bu sebeple de marka tecavüzü fiilinin meydana geldiği yönünde görüş bildirilmiş olduğunu; ilk derece mahkemesinin müvekkilinin tanınmış “…” markası ile davalının “…” kullanımlarının benzer olmadığı şeklindeki yorumunun hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesinin “…” ibaresinde vurgunun “…” ibaresinde olduğu, bu kelimenin eğitim alanında belirli bir derse gönderme yaptığı, davalının “…” logosu ile benzer olmadığı, bu logoda “…” harfine yapılan vurgunun davalı kullanımlarında yer almadığı şeklindeki gerekçesinin kendi içinde çelişkili olduğunu, kararda davalının “….” marka başvurusundan bahsedilirken “sadece işaret benzerliği içeren bu markanın, önceki farklı sınıf davacı markasına tecavüz oluşturması söz konusu değildir” denildiğini, ancak …com alan adına ilişkin talepleri değerlendirirken “iki şirketin tanıtımlarında alan adına yer vermeleri halinde … esas unsuru bakımından doğan benzerlik karıştırılmaya neden olabilecektir” denildiğini, müvekkilinin markasının esas unsurunun “…” harfi değil, “…” ibaresi olduğunu, davalı şirketin internet sitesinde, Facebook ve Instagram hesabında yalnızca “…” ibaresinin kullanılmakta olduğunu, davalının, müvekkilinin ayırt edici hale gelmiş ve tanınmış olan “…”
markasını kullanmasında herhangi bir haklı sebebinin bulunmadığını, Türkiye’nin en büyük holdinglerinden birine ait
olan “…” markasını taşıyan “…” isimli bir okul ile karşılaşan tüketicinin aklına, müvekkilinin tanınmış “…” markasının geleceğini, davalının veya davalı şirketin ortağı …’un marka başvuruları hakkındaki değerlendirmenin de yerinde olmadığını, davalının veya Kazım
…’un “…” şeklinde bir marka başvurusu veya tescilli markasının bulunmadığını, “…” marka başvurunun reddi kararının iptali için
… tarafından bir YİDK karar iptal davası açıldığını, Ankara 2 FSHHM’nin 2018/375 E. sayılı dosyasında görülen bu davada, YİDK kararının iptaline karar verilmiş ise de, kararın henüz kesinleşmediğini, mahkemece haksız rekabete ilişkin iddiaların değerlendirilmediğini, dosyada alınan her iki bilirkişi raporunda da, davalının eylemlerinin haksız rekabet oluşturduğunun kabul edildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, ilk derece mahkemesinin yargılama sonucunda verdiği marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, ortadan kaldırılması ve bağlı taleplerin reddine dair kararının hukuka uygun olduğunu, ancak müvekkilinin markasına ait olan ….com alan adına erişimin önlenmesine dair verilen hüküm ile ticaret unvanındaki “…” ibaresinin terkinine dair verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin usulüne uygun olarak ve işletmenin ana konusuna uygun şekilde ticaret unvanı aldığını, müvekkili şirketin ticaret unvanında “İnşaat, Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” ibaresinin yer aldığını, ticaret unvanının markasal açıdan çekirdek unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ticaret unvanından terkinine ilişkin hüküm kurulması müvekkilin markasına büyük zarar verdiğini, ilk derece mahkemesinin terkin kararını kabul etmemekle birlikte, müvekkili şirketin inşaat alanında faaliyet göstermediğini, diğer alanlarda ise aktif olarak faaliyette bulunduğunu, markanın çekirdek unsurunun terkini yerine somut olayda faaliyet unsuru olan “inşaat” ibaresinden terkin edilmesinin mümkün olduğunu, müvekkilinin ticaret unvanının Patent ve Marka Kurumu’nun “…” marka başvurusunu kabul edip yayın kararı alındıktan sonra, Ticaret Sicil Müdürlüğünce TTK ve TST hükümlerine göre gerekli inceleme yapılarak tescil ve ilan edildiğini, iki ticari işletme arasında ticaret unvanı kullanımı bakımından herhangi bir unvan tecavüzü ve iltibas durumunun söz konusu olmadığını, davacının alan adı uzantısı com.tr iken müvekkili şirketin alan adı uzantısının koleji.com şeklinde olduğunu, alan adlarının numerik karşılıkları nedeniyle adreste hata olmayacağının gerekçeli kararda belirtildiğini, buna rağmen hükümde davalı adına tahsis edilen ….com alan adına erişimin önlenmesine karar verildiğini, Özel Okul Yönetmeliği m. 7/4’e göre “Kurumlar tabela, reklam, ilan ve her türlü işlemlerinde sadece kurum açma izni ve iş yeri açma ve çalışma ruhsatında yer alan kurum adını kullanır. Okulların kurum açma izni ve iş yeri açma ve ve çalışma ruhsatlarında reklam ve ilanlarında koleji ibaresi kullanılabilir.” hükmü gereğince müvekkilinin www…com alan adının kullanılmasının yasadan kaynaklanmakta olduğunu, müvekkilinin farklı bir alan adını kullanmasının mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, “…” ibaresinin www…com alan adından silinmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, “…” marka başvurusuna davacıların yaptıkları itirazların reddedildiğini, ilk derece mahkemesince 41. sınıfta yapılan marka tescilinin hukuka uygun bulunduğunu, davacıların eğitim ve öğretim hizmeti vermedikleri ve 41. sınıfta tescilli bir markalarının bulunmadığı belirtilerek marka tecavüz iddialarının da reddedildiğini, bu iddialar reddedilirken müvekkilinin ticaret unvanından “…” ibaresinin silinmesinin ve davalı adına tahsis edilmiş olan ….com alan adına erişimin önlenmesi hükmünün çelişki içerdiğini, müvekkili şirketin tek ortağı olan …’un davacı olduğu Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/375 Esas sayılı dosyasında 41. Sınıfta yer alan “…” markasına ilişkin YİDK kararının müvekkili şirket ortağının lehine karar verildiğini, …’un başlatmış olduğu … markasının tescil işlemlerinin kaldığı yerden devam edeceğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :
Dava, markaya tecavüzün tespiti, önlenmesi, haksız rekabet durumunun tespiti, ticaret unvanının terkini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile ticaret unvanın terkinine, davalı adına tahsis edilmiş alan adına erişimin önlenmesine, diğer istemlerin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosya kapsamındaki belge ve deliller incelendiğinde, davacılardan …A.Ş.’nin ana sözleşme tarihinin 18.11.1968, Ticaret Odasına kayıt tarihinin ise 25.11.1968 olduğu, iştigal konusunun her nevi mühendislik etüd proje müşavirlik, rantabilite etüdleri, tesisat ve elektrik taahhüt işleri, yol, köprü, baraj, liman, okul ve hastane gibi bayındırlık tesisleri ile sanayi ve turistik tesislerin inşaat tesisat ve elektrik taahhüt işlerini yurt içinde ve yurt dışında ifa etmek olduğu; davacı şirketin Türk Patent kayıtlarında 6, 7, 9 ve 19. sınıflarda 31.03.1997 tarihli “… … + şekil” markasının tescilli olduğu; davacı şirketin 30.12.2016 tarihli başvurusu sonucunda “inşaat, yapı, altyapı, proje yürütme hizmetleri” bakımından bilinirliği dikkate alınarak tanınmış marka olduğunun tespit edildiği; Davalı …. Şti.’nin 25.08.2017 tarihinde Ticaret Siciline tescil edildiği, faaliyet durumunun faal olduğu, şirketin faaliyet konusunun eğitim-öğretim hizmetleri ile ana sözleşmesinde yazılı ilgili işler olduğu anlaşılmaktadır.
10.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve davanın açıldığı tarih itibariyle olaya uygulanması gereken 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 7/3. maddesinde “Aşağıda belirtilen durumlar, işaretin ticaret alanında kullanılması hâlinde, ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir”; anılan fıkranın (e) bendinde ise “İşaretin ticaret unvanı ya da işletme adı olarak kullanılması” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Aynı Yasanın 29/1-a maddesi uyarınca marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 7. maddede belirtilen biçimlerde kullanmak fiili, marka hakkına tecavüz sayılır. Böylece, SMK’nın 7/3. maddesine göre tescilli bir marka hakkı sahibinin, markasının ticaret unvanı veya işletme adı olarak kullanılmasını yasaklayabilmesi ve bu durumun SMK’nın 29/a maddesi uyarınca marka hakkına tecavüz sayılabilmesi için, bu kullanımın ticaret alanında gerçekleşmesi ve marka sahibinin izni olmadan, aynı yasanın 7/2. maddesinde belirtilin fiillerin işlenmiş olması gerekmektedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 12.12.2007 tarihli 2007/11-965 E.- 2007/961 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, marka da ticari unvan da ayırt edici işaretlerdir. Marka, bir teşebbüsün ürün ve hizmetlerini, rakiplerinkinden ayırmaya yönelik olup; ticari unvan ise, tacirlerin ticari işletmesine ilişkin muamelelerinde, icrasında kullanmak zorunda olduğu ismidir. TTK’nın 18/1. hükmüne göre her tacir bir ticaret unvanı seçmek ve kullanmak zorundadır. TTK’nın 39/2. bendinde de unvanın işletmenin girişinde gösterilmesi zorunlu kılınmıştır.
Bir ticaret unvanının kullanılmasının, marka hakkına tecavüz teşkil etmesi için kullanımın ticaret sırasında olması, kullanım konusunda marka sahibinin izninin olmaması, kullanımın markanın tescil edildiği mallarla/hizmetlerle aynı veya benzer mallar/hizmetler için olması veya aynı, benzer veya farklı mal veya hizmetlerde olmasına bakılmaksızın, tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikte olması ve kullanımın markanın işlevlerini, özellikle tüketicilere malların veya hizmetlerin kaynağını garanti etme yönündeki temel işlevini yerine getirmeye müsait olması gereklidir.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre; davacının “…” esas ibareli markalarının olduğu, bu markalarından 87/099439 sayılı markasının 06, 07, 09 ve 19. sınıfta tescilli bulunduğu, bu markanın başvuru tarihinin davalının ticaret ünvanının tescili tarihinden önce olduğu, davalının faaliyet konularının ise eğitim hizmet sektörü ile ilgili bulunduğu, bu bağlamda davalının faaliyet konuları ile davacının markasının kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olmadığı, her ne kadar davacı markasının inşaat, yapı, altyapı, proje yürütme hizmetleri bakımından tanınmış olduğu tespit edilmiş ise de, davalının markasal kullanımının tanınmış markanın itibarından haksız bir yarar elde edecek veya itibarına zarar verecek veya ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikte olduğunun, ortalama yararlanıcı kitlesinin davalı tarafından sunulan hizmetlerin, davacı marka sahibi tarafından sunulduğu şeklinde, hizmetin kaynağına yönelik karışıklık yaşama ve tarafların ticari işletmeleri arasında bağlantı kurma ihtimali bulunduğunun kanıtlanamadığı; ticaret unvanı ve alan adı yönünden yapılan değerlendirmede de davalının ticaret unvanında inşaat hizmeti ibaresinin yer alması nedeniyle şirket olarak alan adını kullanması ve tahsisini sürdürmesinin davacının şirket unvanından gelen öncelik hakkını ihlal edilmesi sonucunu doğuracağı tespit edilmiş olmakla, ilk derece mahkemesince marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, ortadan kaldırılması ve bağlı taleplerin reddine, davalı ticaret unvanından “…” ibaresinin terkinine, davalı adına tahsis edilmiş olan ….com alan adına erişimin önlenmesine dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 24.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.