Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/519 E. 2023/59 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/519
KARAR NO : 2023/59

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07.05.2019
NUMARASI : 2017/1083 Esas 2019/548 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 12.01.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.01.2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.05.2019 tarih 2017/1083 Esas 2019/548 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 01.12.2016 tarihinde, davalı … tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan, davalı … Şti.’ne ait ve davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müvekkiline ait park halindeki … plakalı araca çarptığını, müvekkiline ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, kaza tespit tutanağında karşı aracç sürücüsünün kusurlu olduğunun belirtildiğini, davalı … şirketine başvurulduğunu, hasar dosyası açıldığını, ancak davalı şirket tarafından ödeme yapılmadığını, aracın onarımı sırasında müvekkilinin ikame araç bedeli zararının meydana geldiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200,00 TL hasar bedelinin davalılardan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, ayrıca 50,00 TL araç mahrumiyet zararına ilişkin tazminatın davalı sürücü ve işletenden yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 20.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile hasar bedeli talebini 4.456,60 TL’ye, ikame araç bedeli talebini ise 720,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, kaza tarihi ve davaya konu poliçe vadeleri bakımından davada 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartların uygulanması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, olay tarihi itibariyle poliçe teminatın 31.000,00 TL olduğunu, sigortalının kusurunun ve zararın ispat edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçeden değil, haksız fiilden kaynaklandığını, taraflar arasında ticari bir ilişki mevcut olmadığını, davacının ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda davalı sürücü …’nın kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, davacıya ait araçta oluşan toplam hasar bedelinin 4.456,60 TL olduğu, aracın tamir süresinin 8 iş günü olduğu, eşdeğer aracın günlük KDV dahil 90,00 TL’ye kiralanabileceği, toplam ikame araç bedelinin 720,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 4.456,60 TL hasar bedeli tazminatının, davalılardan … ve davalı …. Şti’nden kaza tarihinden 01.12.2016 tarihinden itibaren davalı … şirketinden ise dava tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, 720,00 TL ikame araç bedelinin davalılardan … ve … Şti’nden kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı …. Vekili, bilirkişi raporları arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, bilirkişi heyet raporunda sigortalı araç sürücüsünün kusursuz bulunduğunu, ancak davacının itirazı üzerine mahkemece Ankara Adli Tıp Kurumundan yeniden rapor alındığını, bu raporda önceki raporun tam aksine sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu bulunduğunu, ancak bu raporda olayın eksik anlatıldığını, ayrıntıya girilmeden doğrudan kusur yüklendiğini, ilk raporun olayın oluşuna uygun ayrıntılı ve denetime elverişli olması bakımından hükme esas alınması gerektiğini, mümkün olmaz ise raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeni bir heyetten rapor alınmasını talep ettiklerini, ancak mahkemece hiçbir gerekçe gösterilmeden ikinci bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, sigortalı aracın, araçlar için ayrılan yolda kurallara uygun seyir halinde iken araçların önünden aniden önüne bir çocuğun fırladığını, bu hususun kaza tutanağı ile sabit olduğunu, çocuğa çarpmamak için fren ve direksiyon tedbiri alan sigortalı araç sürücüsünün davacıya ait park halindeki araca çarpmasının kaçınılmaz olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün hiçbir trafik kuralını ihlal etmediğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıya ait park halindeki araca çarptığı iddiasıyla karşı aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından hasar giderim giderinin tahsili; ayrıca işleten ve sürücüden ikame araç bedeli istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkiline ait ve park halinde bulunan araca davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarpması nedeniyle aracın hasarlandığını ileri sürerek, hasar giderim bedeli ve ikame araç bedeli isteminde bulunmuştur. Davalı … vekili, müvekkili şirket tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, davalı sürücünün aniden yola fırlayan çocuğa çarpmamak için manevra yapması nedeniyle kazanın gerçekleştiğini savunmuştur.
Dava konusu kazaya ilişkin olarak davacı ile davalı sürücü … tarafından müştereken imzalanan kaza tespit tutanağında davacının park halindeki aracına davalı sürücünün çarptığını iddia ettiği, davalı sürücünün ise sağ şeritten bir çocuğun aniden karşıya geçmek istediğini, kendisinin de çocuğa çarpmamak için davacıya ait park halindeki araca çarptığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince bir trafik uzmanı ve bir otomotiv bilirkişiden oluşan heyetten alınan bilirkişi raporunda, davalı sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla seyri sırasında trafik kuralı ihlali yapmadığı, aniden araç yoluna giriş yaparak yolun karşısına geçmek isteyen çocuk yayaya çarpmamak için yolun soluna meyil yaptığı, çocuk yayanın olayı önlemek için kendisine yeterince zaman ve mesafe bırakmadığı, kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, davacıya ait … plakalı aracın olay mahallinde park halinde olduğu, davacının kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı, kimliği bilinmeyen çocuk yayanın aniden yolun karşısına geçmek için araç yoluna giriş yaparak bu trafik kazasının meydana gelmesine neden olduğu, KTK’nın 68. Maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 138/1-b-3 maddesi gereğince %100 kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı vekilinin itirazı üzerine Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan alınan 31.01.2019 tarihli raporda, kaza tutanağı ve kroki incelendiğinde kazanın meskun mahalde, iki yönlü yolda, gündüz meydana geldiği, davalı sürücü …’nın yayaya çarpmamak için sola manevra yaptığı sırada park halindeki araca çarptığı yönündeki iddiasını doğrular nitelikte delil ve tanık ifadesinin bulunmadığı, kazanın davalı sürücü …’nın sevk ve idare hatasıyla meydana geldiği, dikkatsiz, tedbirsiz davranışı ve kurallara aykırı hareketiyle davalı sürücünün %100 oranında asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. İlk derece mahkemesince ATK Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı raporundaki kusur tespiti esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı … vekilince istinaf sebebi olarak, ilk raporun olayın oluşuna uygun ayrıntılı ve denetime elverişli olduğu ve hükme esas alınması gerektiği ileri sürülmüş ise de, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığınca düzenlenen raporda da isabetli şekilde belirtildiği üzere, davalı sürücünün aniden karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaya çarpmamak amacıyla sola manevra yaparak davacıya ait araca çarpmak zorunda kaldığına dair iddiayı doğrular nitelikte dosya kapsamında bir delil veya tanık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı … vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …. yönünden istinaf karar harcı olan 353,61 TL’den peşin alınan 132,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 229,71 TL’nin davalı ….’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı …’nin yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12.01.2023