Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/507 E. 2022/1927 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/507
KARAR NO : 2022/1927

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
..
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25.12.2019
NUMARASI: 2017/735 E. 2019/1305 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 29.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.12.2022
İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.12.2019 tarih 2017/735 E. – 2019/1305 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı … tarafından sigortalı aracın karıştığı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, kaza nedeniyle davacıda maluliyet meydana geldiğini, sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşunda tam kusurlu olduğunu, davalının oluşan zararı gidermesi gerektiğini, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 100-TL kalıcı, 100-TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 200-TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, davalı şirkete eksiksiz başvuru yapılmadığını, davalının kusur ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere sorumlu tutulabileceğini, kusur ve maluliyetin tespiti için ATK rapor alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, hatır taşıması ve müterafik kusur bulunduğunu, dava tarihinden yasal faiz talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 28/01/2016 tarihinde …’nun sevk ve idaresindeki … plaka araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu davalı tarafından sigortalı …’in kullandığı… plakalı aracın çarpışması sonucunda trafik kazası meydana geldiği, sürücü …’in tam %100 kusurlu olduğu, diğer sürücüye kusur izafesinin mümkün olmadığı, davacının da kusurunun bulunmadığı, davacının sakatlık oranının % 2 olduğu, tıbbi iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 ay olarak olarak belirlendiği, koşulları oluşmadığından geçici iş göremezlik tazminatı talep edemeyeceği, teminat limiti içinde sürekli iş göremezik tazminatın 23.561,47-TL olarak tespit edildiği, belirtilerek; geçici iş göremezlik tazminat talebinin reddine değer arttırım dilekçesi doğrultusunda, 23.561,47-TL kalıcı iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacının ehliyetsiz sürücünün aracına bindiğini, emniyet kemerinin takılı olmadığını, eksik inceleme yapıldığını, itirazların dikkate alınmadığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf itirazlarının reddini talep etmişir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası sonucu oluşan iş gücü kaybı nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nın 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 Esas – 2012/411 Karar ve Yargıtay 17. HD’nin 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 Esas -2013/7276 Karar sayılı ilamları) Dolayısıyla, davacının zararından davalı … şirketinin, sigortalı araç sürücücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesi ile atıf yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliği gereğince belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında emniyet kemerinin kullanılması zorunlu zorunlu olup illiyet bağı kurulması halinde meydana gelen zarar nedeniyle hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekir. Kaza tespit tutanağında davacıya ilişkin bu hususta bir tespit yapılamadığı belirtilmiştir. Aynı şekilde, ehliyetsiz sürücünün aracına binme sebebiyle zarar gören yolcu açısından müterafik kusur indirimi yapılabilmesi için zarar gören yolcunun, sürücünün ehliyetsiz olduğunu bilmesi (veya bilmesinin gerekmesi) yanında ehliyetsiz sürücünün kazanın meydana gelmesinde kusurunun da bulunması gerekir. Davacıya ait adli muayene raporlarında belirtilen mevcut yaralanması ve kaza sonrası araç içinde bulunması dikkate alındığında; davacının emniyet kemeri takmadığı ve yaşı itibariyle sürücünün ehliyetsiz olduğunu bildiği veya bilebilecek durumda olduğu davalı … tarafından ispat edilememiştir. Bu hususun karar gerekçesinde tartışılmaması yerinde değil ise de sonuç itibariyle müterafik kusur olgusunun varlığı ıspatlanamadığından belirlenen tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmamasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Öğretide hatır taşıması konusunda bir kavram birliği olmadığı gözlemlenmekte, ancak “hatır için ücretsiz taşıma” ve “aracı hatır için ücretsiz kullandırma” tamlamalarının benimsendiği görülmektedir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nın 43. maddesi (6098 sayılı TBK md. 51) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Hakim, tazminattan mutlaka belli bir oranda indirim yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları gözönüne alınmalıdır. Eldeki davada, bu konunun karar gerekçesinde tartışılmaması yerinde değil ise olaydaki taşıma ve tarafların akrabalık ilişkisi dikkate alınarak hatır taşımasının bulunmadığının anlaşılmasına göre sonuç itibariyle belirlenen tazminattan bu nedenle bir indirim yapılmamasında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. ( Yargıtay 4. HD’nin 10.02.2022 tarih ve 2021/8521 E. – 2022/2130 K. Sayılı ilamı )
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, belirlenen tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması gerektiren şartların oluşmamasına, tazminatın poliçe limitini aşmayacak şekilde hüküm altına alınmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir hukuka aykırılık görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.609,48 TL’den peşin alınan 403,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.206,48 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29.12.2022