Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/480 E. 2022/1847 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/480
KARAR NO : 2022/1847

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.11.2019
NUMARASI : 2017/368 Esas 2019/1054 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.12.2022
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.11.2019 tarih 2017/368 Esas 2019/1054 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı … tarafından sigortalı davalı …’e ait aracın, davacıya ait araca çarparak kazaya sebebiyet verdiğini, Bursa 5. SHM’nin 2017/10 D.İş sayılı dosyası üzerinden yapılan tespitte davalı sigortalı aracın asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, hasarın giderilmesi için davalı şirkete başvuru yapılmasına rağmen zararın giderilmediğini, davalının zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, belirleterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00-TL hasar, 100,00-TL değer kaybı ve 100,00-TL ikame araç bedelinin, davalı … yönünden ikame araç bedeli hariç olmak üzere davalılarından tahsiline karar verilmesinni talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, davalıya ait aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkemenin İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, poliçeden dolayı davalı şirketin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, değer kaybına ilişkin taleplerin ZMMS teminatı dışında kaldığını, avans faiz talep edilemeyeceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesinni talep etmiştir.
Davalı … vekili, davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkemenin Bursa Mahkemeleri olduğunu, kendisinin araç kiralama işi yaptığını, kazaya karışan dava konusu aracı uzun süreyle kiraladığını, kazadan kaynaklı zararlardan sorumluluğunun bulunmadığını, kusur tespitini kabul etmediğini, ATK’dan rapor alınması gerektiğini, ikame araç bedeli talebinin yersiz olduğunu, önceki kazalar nedeniyle araçta değer kaybı oluşmayacağını, belirterek; davanın reddine karar verilmesinni talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, davalı …’ün maliki olduğu … plaka aracı kırmızı ışıkta geçerek davacı …’ın maliki olduğu … plaka sayılı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, kazanın oluşumunda davalı sigortalı aracın % 100 asli ve tam kusurlu davacının kusursuz olduğu, araçta kaza nedeniyle yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 11.367,20-TL(KDV Dahil) hasar meydana geldiği, aracın makul tamir süresinin 7 iş günü olup 700,00-TL ikame araç bedelinin uygun olduğu, aracın, olaya konu kaza öncesinde 6 adet kazaya karıştığı, bu kazalardan ağır hasar aldığı ve bu nedenle araçta kaza nedeniyle değer kaybı meydana gelmediği, ibraz edilen kira sözleşmesinde kira süresinin belli olmadığı bu anlamda davalının uzun süreli kiralama hususunu ispat edemediği, belirtilerek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, mahkemenin yetkili olmadığını, ihbar talebinin karşılanmadığını, davalıya ait aracın uzun süreli kiraya verildiğini, davalının kazadan kaynaklı zararlardan sorumlu olmadığı, araç sürücüsü ve kiralayanının davaya dahil edilmediği, aracın uzun süreli kiralık araç olduğunun KABİS kayıtlarında görüldüğü, aracın kiralama bedeline yönelik 3 adet fatura örneği sunulduğu, bilirkişi raporlarında bu iddiaya ilişkin değerlendirme yapılmadığı, kararın eksik inceleme sonucu verildiğini, kusur durumu kabul etmediklerini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf talebinin reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacıların aracında oluşan hasar ile kazanç kaybının işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS kapsamında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 116., 117. ve 127. maddeleri gereğince kesin yetki kuralının bulunmadığı hâllerde yetki itirazı iki haftalık yasal cevap süresi içerisinde ileri sürülmek zorundadır. Aynı kanunun sürelerin bitimi başlıklı 92. maddesinde sürenin; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biteceği öngörülmüştür. Eldeki davada da kesin yetki olgusu söz konusu olmadığından yetki itirazının iki haftalık cevap süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, istinafa başvuran davalıya dava dilekçesi 26.04.2017 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen davalının yetki itirazını içeren cevap dilekçesi iki haftalık cevap verme süresinin son günü olan 10.05.2017 tarihinden sonra 11.05.2017 tarihinde muhabere yoluyla mahkemeye sunulmuştur. Bu nedenle, süresinden sonra sunulan yetki itirazının dinlenmesi mümkün değildir.( Yargıtay 17. HDB’nın 25.02.2016 tarih ve 2016/1768 E. – 2016/2306 K. Sayılı ilamı )
İstinafa başvuran davalı tarafından davanın, kazaya karışan aracın kiracısı ile sürücüsü olduğunu ileri sürdüğü kişilere ihbar edilmesi talep edilmiş ve her ne kadar İDM tarafından davalının bu talebi hakkında bir karar verilmemiş ise de uyuşmazlığın niteliğine göre ihbar olunanların ileride açılabilecek bir rücu davasında kendilerini savunmaları mümkün olduğundan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. HDB’nın 15/10/2020 tarih ve 2020/2638 E. – 2020/5762 K. sayılı ilamı)
Davalı … tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı davalı …’e ait … plaka sayılı araç ile davacıya ait … plakalı aracın karıştığı trafik kazası nedeniyle davacının aracının zarar gördüğü, dosya kazandırılan kusur ve hesap bilirkişi raporu ile olayın oluşumunda davalı sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli ve tam kusurlu, davacı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu, kaza tarihinde araçta oluşan gerçek zararın tamir bedelinin KDV dahil 11.367,20-TL, ikame araç bedelinin ise 700,00-TL olduğu, daha önceki hasarları nedeniyle araçta değer kaybı zararı oluşmayacağı tespit edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, ” işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 E. – 2012/411 K. ve Yargıtay 17. HDBnın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. sayılı ilamı) Dolayısıyla, trafik kazası nedeni ile davacının zarardan davalı işleten ile sigorta şirketinin 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS poliçesi kapsamında sürücünün kusuru oranında müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu amirdir.
Davalının ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin aksine bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davalı sigortalı … plaka sayılı araç sürücüsünün olayın oluşumunda kırmızı ışık ihlali şeklindeki geçiş kurallarına aykırı mevcut eylemi nedeniyle asli ve tam kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında; kusur tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Trafik kaydı “işletenin” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Lakin, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. İşleten; araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alacı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Tescil kayıtlarına göre kazaya karışan … plaka sayılı araç davalı … adına tescilli olup her zaman düzenlenmesi mümkün olan ve kira süresine ilişkin bir ibare içermeyen adi yazılı kira sözleşmesine dair Maliye ve Vergi Dairelerine davalı tarafından her hangi bir bildirim yapılmadığının anlaşılması karşısında, davalının işletenlik sıfatının devam ettiğinin kabulü isabetlidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur ve hasarın olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, davalının işleten sıfatına haiz olmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 824,31 TL’den peşin alınan 206,07 TL’nin mahsubu ile bakiye 618,24 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalı …’ün yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08.12.2022