Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/433 E. 2022/1844 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/433
KARAR NO : 2022/1844

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.10.2019
NUMARASI : 2017/805 E. – 2019/1149 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 08.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.12.2022
İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.10.2019 tarih 2017/805 E. – 2019/1149 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacıya plakası bilinmeyen bir aracın çarpıp yaraladığını, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/29376 sayılı soruşturma dosyası kapsamında tüm aramalara rağmen sürücünün tespit edilemediğini, davalının zararı karşılamakla yükümlü olduğunu, davalı …’na 19/06/2017 tarihinde yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını, belirterek; belirsiz alacak davası şeklinde şimdilik fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 50,00-TL geçici, 50,00-TL sürekli iş gücü kaybı tazminatının avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının maluliyet talebi için kuruma başvuruda bulunduğunu, sağlık kurulu raporu bildirmediğini, başvuru şartının eksiksiz yerine getirilmediğini, davacının kaza tarihinde 16 yaşında olduğunu, davalı kurumun çocuklara ilişkin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, kusur ve tazminat yönünden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazaya karışan ve plakası belli olmayan aracın %100 kusurlu davacının kusursuz olduğu, davacı kaza tarihinde 15 yaşında olup, çalışma yaşında olmadığından geçici iş göremezlik tazminatının koşulları oluşmadığı, belirlenen sürekli işgöremezlik oranı ve tıbbi iyileşme süresine göre tazminat miktarının hesaplandığı, sürekli iş göremezlik oranının % 18,2 olduğu, sürekli iş göremezlik tazminat miktarının usulüne uygun tespit edildiği, belirtilerek; davacın davasının kısmen kabulü ile kaza tarihindeki poliçe limiti olan 175.000-TL’nin başvuru tarihi olan 19/06/2017 tarihinden sonra 8 iş günü sonrasından işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : davalı vekili, davacının başvuru şartını yerine getirmediğini, maluliyet raporunun usulüne uygun olmadığını, olayın ispat edilmesi gerektiğini, davacının şikayetten vazgeçmiş olması nedeni ile tazminat talep edilemeyeceğini, tazminat hesaplamasında askerlik süresinin dikkate alınmasını gerektiğini, dava tarihiden faiz talep edilebileceğini, belirterek; kararın kaldırılması talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, … yönetmeliği kapsamında trafik kazası sonucu oluşan iş gücü kaybı nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Olay tarihinde sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın karıştığı trafik kazası neticesinde dosya kazandırılan maluliyet, kusur ve hesap bilirkişi raporlarına göre yaya olan davacının 6 hafta süre ile geçici % 18,2 oranında sürekli iş gücü kaybı oluşacak şekilde yaralandığı, olayın oluşumunda sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın % 100 oranında asli ve tam yaya olan davacının ise kusursuz olduğu ve davacının 196.142.04-TL sürekli iş göremezlik zararının oluştuğu, belirtilmiştir.
Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için zorunlu sigortalara ilişkin olarak koşulların oluşması halinde ortaya çıkan maddi zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … oluşturulmuştur. …’nın sorumluluğu maddi tazminat ile sınırlıdır. …’nın hangi hallerde sorumlu tutulduğu ve hesaba hangi şartların gerçekleşmesi halinde dava yöneltilebileceği 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve … Yönetmeliği’nin 9. maddesinde belirtilmiştir. Hak sahipleri karşısında, trafik kazası sonucunda meydana gelen zararlardan, … ile diğer zarar sorumluları (işleten, teşebbüs sahibi, sürücü ve diğer yardımcı kimseler vs.) müştereken ve müteselsilen sorumludur (BK m.51). Yani …nın sorumluluğunun doğmasıyla diğer zarar sorumlularının sorumlulukları ortadan kalkmaz. Hesapla birlikte devam eder.( Yargıtay 17. HDB’nın 1909/2019 tarih ve 2016/17270 E. – 2019/8281 K. sayılı ilamı ) Bu itibarla, ZMMS sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen aracın neden olduğu zarardan, davalı …’nın sürücünün kusuru oranında sorumlu olacağı amirdir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile, zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, davacı tarafından davalıya 15.06.2017 tarihinde başvurunun yapılmış olmasına göre eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin tamamlanabileceği, açıktır. ( Yargıtay 4. HDB’nın 08/03/2022 tarih ve 2021/11206 E. – 2022/4208 K. Sayılı ilamı )
Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73/7. maddesi gereğince, davacının yasal temsilcisinin 22.04.2010 tarihli suça ilişkin şikayetten vazgeçme beyanında şahsi haklarından da vazgeçtiklerini açıkça ifade etmedikleri gözetildiğinde, şikayetten vazgeçme beyanının tazminat talep hakkına etkisi bulunmamaktadır. ( Yargıtay 17. HDB’nın 25/12/2017 tarih ve 2015/6004 E. – 2017/12009 K. Sayılı ilamı )
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Yargıtay 4.HDB’nın 20/06/2022 tarih ve 2021/13933 E. 2022/9109 K. sayılı ilamı)
Davalı …’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte …’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır. (Yargıtay 4. HDB’nın 16.06.2022 tarih ve 2021/13625 E. – 2022/8912 K. Sayılı ilamı ) İDM tarafından başvuru tarihinden sonra 8 iş günü sonrası temerrütün gerçekleşeceğinin kabulü isabetli değilse de bu husus istinaf eden davalının lehine olduğundan, esasa etkili görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, maluliyetin olay tarihinde geçerli olan yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenmesine, tazminatın davacının askerlik döneminde gelir elde edemeyeceğinin esas alınarak hesaplanmasına, tazminatın teminat limitini aşmayacak şekilde hüküm altına alınmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 11.954,25-TL’den peşin alınan 2.988,57-TL’nin mahsubu ile bakiye 8.965,68-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 08.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.