Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/418 E. 2022/1792 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/418
KARAR NO : 2022/1792

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.10.2019
NUMARASI : 2016/295 E. 2019/1122 K.

DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 09.03.2016
KARAR TARİHİ : 01.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.12.2022

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.10.2019 tarih 2016/295 E. 2019/1122 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 03.03.2014 tarihinde, davalı tarafından zorunlu mali trafik sigortası ile sigortalı, dava dışı … ‘a ait ve dava dışı … ‘ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın dava dışı … ‘nun sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığını, bu aracın da direksiyon hakimiyetini kaybederek müvekkiline ait ve kendi sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığını, taraflarca tanzim edilen kaza tespit tutanağında müvekkilinin kazada kusurunun olmadığının belirtildiğini, kazada sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, hasarın tazmini için davalı şirkete ihbarda bulunulduğunu, buna rağmen davalı sigorta şirketinin müvekkilinin zararını karşılamadığını, eksper raporuna göre müvekkilinin aracında 21.592,86 TL hasar meydana geldiğini, müvekkilinin aracında bilirkişi incelemesinde değer kaybı tespitinin olması halinde, sigorta şirketinin bu zarardan da sorumlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 21.592,86 TL tazminatın davalı sigorta şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin müvekkilinin ikametgahı olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, davacıya ait … plakalı aracın kazadan sonra 01.04.2014 tarihinde davacı tarafından dava dışı … ‘e satıldığını, bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminatı ve kusur oranında olduğunu, kusur tespiti için bilirkişi incelemesi talep ettiklerini, dava konusu trafik kazasının şaibeli olduğunu, bu hususun araştırılması gerektiğini, davacının ihbarı üzerine müvekkili tarafından eksper görevlendirildiğini, yapılan ekspertiz incelemesinde aracın ağır hasarlı olduğu, aracın 2.el piyasa değerinin 45.500,00 TL, sovtaj bedelinin 36.150,00 TL olduğu tespit edilerek ödenmesi gereken tazminat bedelinin 9.350,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davacının talep ettiği zarar miktarını ispatlamakla yükümlü olduğunu savunarak davanın öncelikle zamaşımından reddine, mümkün olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, bilirkişi raporunda kazada sigortalı … plakalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğunun, dava dışı … plakalı araç sürücüsü ile … plakalı araç sürücüsü davacının kusursuz olduğunun, davacıya ait … plakalı araçta meydana gelen hasar miktarının toplam 21.592,86 TL olduğunun tespit edildiği, İzmir C.Başsavcılığı’nın 2017/54870 sayılı hazırlık evrakının mevcudiyetinin halen devam ettiği, daimi aramada olduğu, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2016/7239 Esas sayılı içtihatı çerçevesinde zamanaşımının ceza zamanaşımı da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerektiği, davalı vekilinin zamanaşımı itirazının bu nedenle reddine karar verildiği, alınan bilirkişi raporunun usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 21.592,86 TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, dava konusu kazanın 03.03.2014 tarihinde meydana geldiğini, davanın 09.03.2016 tarihinde açıldığını, yargılama sırasında her ne kadar davacı tarafça dava konusu olaya ilişkin bir ceza soruşturması bulunduğu, bu nedenle uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği beyan edilmiş ise de, KTK md.109’da yer alan uzamış ceza zamanaşımı süresinin maddi hasarlı trafik kazaları bakımından uygulanmadığını, sadece ölümlü yaralamalı trafik kazaları bakımından uygulandığını, araçta meydana gelen kaza maddi hasarlı bir vaka olduğundan, konuya ilişki bir ceza soruşturmasının bulunmasının zamanaşımı bakımından herhangi bir etkisinin bulunmadığını, KTK md. 109’da yer alan 2 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiğini, dava konusu olaya ilişkin devam eden ceza soruşturma dosyası celb edilmeksizin bilirkişi raporu alınmasının hatalı olduğunu, üç aracın karıştığı dava konusu 03.03.2014 tarihli kaza sonrası, kazaya karışan … plakalı aracın dava dışı … ’ne götürüldüğünü, ancak aracın hasarı, onarım masrafları ve teslimine ilişkin olarak araç maliki, aracı kiralayan dava dışı … ve dava dışı … arasında ihtilaf çıktığını, … plakalı araç maliki … tarafından … , … , … , … hakkında İzmir Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, malik … ‘nun gerek savcılık dosyasındaki beyanlarında, gerek müvekkili şirkete ilettiği yazılı taleplerinde, 18.01.2014 tarihinde aracın karıştığı ilk trafik kazası sonrası aracı kiraladığı … ’nun kendisine sürekli baskı yaptığını, araca 2. kez kaza yaptırmak istediğini ifade ettiğini, bu sebeple 03.03.2014 tarihindeki kazanın şüpheli olduğunun belirtildiğini, ilgili savcılık dosyasının dava dosyası içerisine celb edilmediğini, davacı yanın beyanları ile yetinildiğini, bilirkişi raporunda davacı tarafça dosyaya sunulan faturada yer alan miktarların denetiminin yapılmadığını, salt tekrar edildiğini, meydana gelen hasarın gerçek olup olmadığının irdelenmediğini, dava konusu iddiaların bir an için doğru olduğu kabul edilse dahi aracın onarımı sağlanırken yedek parça tedariği hususunda uygulanması gereken ve piyasa koşullarında teamül halinde gelmiş olan tedarik iskontosu indirimlerinin dikkate alınmadığını, haksız fiilden doğan tazminat alacağında TBK’nun 76, 88 ve 120 maddelerine istinaden yasal faiz uygulanması gerekirken avans faizine hükmedilmesinin hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle davacının aracında meydana gelen hasar bedeli zararının karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 109. maddesinde “(1) Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar. (2) Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Açıklanan yasal düzenleme ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 03.03.2014 tarihinde gerçekleşen maddi hasarlı trafik kazası sonucunda, davacının maliki olduğu araçta oluşan hasar bedelinin istemiyle 09.03.2016 tarihinde eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili süresi içerisinde mahkemeye sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmuştur. Dava konusu eylem suç teşkil etmediğinden uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün olmayıp, 2918 sayılı KTK’nun 109. Maddesi uyarınca 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. İlk derece mahkemesi kararının gerekçe kısmında sözü edilen İzmir C.Başsavcılığının 2017/54870 sayılı soruşturmanın eldeki davanın taraflarıyla ve dava konusu olayla ilgisinin bulunmadığı, dosya kapsamında bahsi geçen İzmir C.Başsavcılığının 2014/54870 sayılı dosyası ve İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/107 E. Sayılı dosyalarının ise eldeki davanın konusu olan trafik kazasından kaynaklanmadığı anlaşılmaktadır. Davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmesinden sonra açılması nedeniyle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmekte olup, ilk derece mahkemesince zamanaşımı def’inin kabulü ile davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, esasa girilerek davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.10.2019 tarih 2016/295 Esas, 2019/1122 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL karar harcının peşin alınan 368,76 TL harçtan mahsubu ile hazineye gelir kaydına, bakiye 288,06 TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran taraflara iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30 TL başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01.12.2022