Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/337 E. 2022/1793 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/337
KARAR NO : 2022/1793

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.10.2019
NUMARASI : 2015/619 E. 2019/1109 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 01.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.12.2022

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.10.2019 tarih 2015/619 E. 2019/1109 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı tarafından sigortalı … plakalı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda davacının yaralandığını, çalışamadığını, kazaya neden olan araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000,00-TL maluliyet tazminatının ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, kusur ve maliyetin ATK tarafından tespit edilmesi gerektiğini, bakıcı giderlerinden sigorta şirketini sorumluluğunun bulunmadığını, davacının müterafik kusurunun tazminattan düşülmesini, şirketin yasal faizden sorumlu olduğunu, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının idaresindeki … plakalı motosiklet ile davalı sigortalısına ait … plakalı kamyonetin çarpışmaları sonucunda davacının yaralanması ile naticelenen trafik kazasının meydana geldiği, davacının “Diş Yapımcıları-Protezciler” meslek grubunda çalıştığı kabul edilerek % 12,1 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayacak ve 6 hafta süreyle geçici iş göremezliğe neden olacak şekilde yaralandığı, davalı sigortalısına ait aracı kullanan …’in %100 oranıda asli ve tam kusurlu olduğu, davacının yaralanması nedeniyle talep edebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 113.403,35-TL, geçici iş göremezlik tazminatının 1.423,61-TL olduğu, davalı sigorta şirketinin meydana gelen zarardan sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu, kazanın poliçe süresi içerisinde gerçekleştiği ve zarar miktarının poliçe limiti dahilinde kaldığı, ıslahın uzamış zamanaşımı süresi dolmadan yapıldığı, belirtilerek; davanın davasının kabulüne, karar verilmişitir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, hükme esas alınan maluliyet raporlarının çelişkili olduğunu, çelişkiler giderilmeksizin hüküm kurulamayacağını, raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, itirazların dikkate alınmadığını, yanlış yönetmelik uygulandığını, ATK İhtisas Kurulundan rapor alınması gerektiğini, avans faize hükmedilemeyeceğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf başvurusunun reddi talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası sonucu oluşan iş gücü kaybı nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı … plakalı araç ile … plaka sayılı motosikletin karıştığı trafik kazası neticesinde dosya kazandırılan maluliyet, kusur ve hesap bilirkişi raporlarına göre diş yapımcısı olan davacının % 12,1 oranında sürekli 6 ay süre ile geçici iş gücü kaybı oluşacak şekilde yaralandığı, olayın oluşumunda davalı sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli ve tam kusurlu davacının ise kusursuz olduğu ve davacının 1.423,61-TL geçiçi, 113.403,35-TL sürekli iş gücü zararının oluştuğu belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 E. – 2012/411 K. ve Yargıtay 17. HDBnın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. sayılı ilamları) Dolayısıyla, davacının zararından davalı sigorta şirketinin, sigortalı araç sürücücünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Yargıtay 4.HDB’nın 20/06/2022 tarih ve 2021/13933 E. 2022/9109 K. sayılı ilamı)
Taraflar arasındaki ilişkinin ve davanın sigorta sözleşmesinden kaynaklanmasına ve bu tür sözleşmelerin 6102 sayılı TTK’nın 3. ve 4. maddeleri uyarınca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, mutlak ticari işlerden olmasına göre davada temerrüt faizi olarak isteme uygun biçimde avans faizine hükmedilmesi gerekir. (Yargıtay 17. HDB’nın 23.11.2015 tarih 2015/8751 E. – 2015/12542 K. sayılı ilamı)
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, maluliyetin davacının mesleği gözetilerek olay tarihinde geçerli olan yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenmesine, tazminatın poliçe limitini aşmayacak şekilde avans faizi yürütülmek suretiyle hüküm altına alınmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 7.843,83 TL’den peşin alınan 1.961,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.882,83 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.01.12.2022